Sedanter hayatı seçmiş olan toplumlarda her 10 kişiden 7’si hayatının bir döneminde bel ağrısı sorununu yaşamaktadır. Ağrıların en önemi nedeni mekanik dediğimiz kas iskelet sistem ağrılarıdır. Daha az bir kısmi (% 5 – 7) ise eflamatuar dediğimiz ‘Romatizmal Hastalıklar’dır. Bu hastalıklarda da en sık görülenleri ankilozan spondilit romatoid artrit psöriatik artrit gut hastalığı ve osteoartrit ‘tir. mekanik bel ağrıları ile romatizmal bel ağrılarının her zaman birbiri ile karışabileceği unutulmamalıdır. Ağrıların özellikle mevsimsel geçişlerde gerek havaların ısınmasına aldanarak daha ısıya karşı korunaksız giysiler için acele edilmesi nedeniyle, gerekse de tabiattaki değişim ile birlikte vücudumuzun da bu dönemlerde arınma mekanizmalarını devreye sokarak toksik maddelerin atılım sürecini hızlandırmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Ağrı, hayatın konforunu bozan stres ve kaygıyı arttıran bir faktördür. Ağrı ile ilgili stresin merkezi sinir sistemini etkilediğine, periferal inflamatuar değişikliklerle birlikte kronik ağrıya ve duygusal rahatsızlığın kötüleşmesine neden olabileceğine dair güçlü kanıtlar vardır. Romatizmal hastalıklara bağlı ağrılar uzun dönemde merkezi hassasiyet arttırdığından, bu durum psikolojik sıkıntı ile sonuçlanır. Geleceğe dair kaygılar hastalığın sonuçları ile ilgili durumlara odaklanmak bu hastaların depresyona olan meylini tetiklemektedir.
Sonuç ve Öneriler :
Hastalıkların sonuçsuz ve tedavisiz olduğuna dair psikolojik durumlardan kurtulmak.
Hastalığın seyri ile ilgili dijital dünyada okuduğunuz kötü sonuçlara odaklanmamak.
Geleceğe dair olumsuz örneklerden uzaklaşmak.
Hastalığı yenen kişilerden fikir alışverişinde bulunmak
Hep iyileşen hastaları düşünmek.
Mevsimsel geçişlerde sıkı ve korunaklı giyinmek, soğuk havanın en önemli ağrı tetikleyicisi olduğunu unutmamak.
Mevsimsel geçişlerde toksik maddelerin atılımına yardımcı olmak.
Bol su içerek (Kilo*40 cc) idrar ve terleme yolu ile toksik elementlerden (ağır metaller vb.) kurtulmak. (Masaj, sauna, lenfatik drenaj uygulamaları, manuel terapiler, egzersiz uygulamaları, özellikle streging – plates, hacamat, sülük uygulamaları vb.).
Keselenmek suretiyle ölü dokulardan kurtulmak.
Karaciğerin bu mevsimde geçirdiği değişim nedeniyle, onu destekleyici anti-iflamatuvar özellikli urünler ( Balıkyağı, D Vit, Çörekotu Türevleri vb.) kullanmak.
Karaciğerin detoksifikasyon ve otorejenerasyon sitemlerini destekleyen devedikeni, enginar, karahindiba gibi fitoterapötikler kullanmak.
NOT: Unutulmamalıdır ki bütün bu tavsiyeler sistematik ve koordineli olmanız halinde pozitif sonuçların elde edilmesine destek olacaktır.