Çocuk ve ergenlik çağında obezite

Çocuk ve ergenlik çağında obezite

Tüm dünyada 43 milyon obez Çocuk bulunmaktadır. Bu sayı her geçen gün artmaktadır. Son 20 yılda çocuklar da obezite önemli bir problem haline gelmeye başladı. Gelişmiş ülkelerde çocuk ve adolesanların % 21-24’ü Obez, % 16*18’i ise abdominal obezite sorunu yaşamaktadır.  Yapılan çalışmalar göstermektedir ki çocuklardaki bu obezite sorunu  % 90’ın üzerinde bir oranla beslenme alışkanlığındaki bozukluk, hareketsiz yaşam gibi modern yaşamın getirdiği etmenlere bağlıdır. Genetik ve hormonal faktörlerin etkisi % 10’un altında kalmaktadır. Obezite basit bir kilo artışından çok sebep olduğu pek çok yandaş hastalık nedeniyle büyük risk oluşturmaktadır. Bu hastalıklardan bazıları, Miyokart enfarktüsü(kalp krizi) ,Hipertansiyon, Tip 2 Diyabet (Şeker Hastalığı), Bazı kanser çeşitleri, uyku problemleri, sosyal problemler ve depresyondur. Son 30 yılda obezite çocuklarda 2 kat ergenlerde ise 3 kat artış gösterdi. 2010 yılında 6-11 yaşlarındaki çocukların % 7’si obez iken bugün bu oran % 18 dir. Bu oranlar 12-19 yaşlarındaki çocuklarda % 5’ten % 18’e çıktı.

Çocuklarda Obeziteyi tanımlamak için bazı bilimsel ve pratik ölçüm yöntemleri vardır. Cilt kalınlığının ölçülmesi bu yöntemlerden biridir. Bunun için koldaki triseps kasının alt kısmındaki deri kalınlığının ölçülmesi veya kalça kemiklerinin hemen üstündeki deri kıvrımının ölçülmesi basit ve pratik yöntemlerdir. Vücut Kitle indeksinin ölçülmesi de Obeziteyi değerlendirmede yaygın olarak kabul edilen bir yöntemdir. Bunun için vücut ağırlığı boyun metre cinsinden karesine bölünmektedir. Örneğin 150 cm boyundaki birinin metre cincinde boyunun karesi 2.25 m2’dr. Aynı kişi ’nin kilosunu 90 Kg olarak farz edelin. 90/2.25= 40 Kg/m2 etmektedir. Yani bu kişinin vücut kitle indeksi 2. Derece obezite olarak kabul edilen 40 Kg/m2’nin üzerinde olma sınırındadır. Çocuklarda bu ölçümler persentil değeri ile karşılaştırılmaktadır. Yani aynı yaştaki çocukların % 85-95’inda ise fazla kilolu, % 95’in üzerinde ise morbid obezite olarak kabul edilmektedir.

Çocuklardaki obezitenin esas sebebi alınan vücudun harcadığı gıdalardan fazla olmasıdır. Bunun temel sebepleri de tatlandırıcı ve yağ içeriği yüksek gıdalarla beslenme ve hareketsiz yaşamdır. Bilgisayar ve televizyon başında fazla zaman geçirmek, servisle okula gidip gelmek, yetersiz park ve oyun alanları olan apartman ortamında yaşamak gibi nedenler çocukların harcadığı gıda oranını azaltmaktadır.  Son yapılan bir araştırma da 8 ile 18 yaşları arasındaki çocukların bir günde ortalama 7,5 saatini bilgisayar, televizyon,  video oyunlarıyla geçirdiği ortaya çıktı. Bir örnek vermek gerekirse, Günde bir adet fazladan meşrubat içen bir çocuk ortalama 120 Kcal fazla enerji almaktadır. Buda çocuğun 10 yaşında 50 Kg’ın üzerinde olmasına neden olabilen basit bir nedendir.

Obezitenin tedavisi için çocuklarda davranış modifikasyonu dediğimiz, yaşam tarzı değişikleri ilk düşünülecek yöntemlerdendir. Bunun için haftada en az 3-4 kez 30-60 dk sportif faaliyetlere yönlendirmek, ev yemekleri yemelerini sağlayarak düşük glisemik indeksi olan gıdalarla beslemek, evde mümkün olduğunca az fabrikasyon gıda bulundurmak bunlardan bazıları olabilir. Bu önlemlerle % 10 kadar kilo kaybı sağlamak mümkündür. Ancak bunun sürekli olması önemlidir. Bu tür yaşam tarzı düzenlemeleri bırakıldığında tekrar kilo alımı söz konusudur. Günümüzde Silbutramin, Orlistat ve Metformin gibi ilaçlar kilo vermek için kullanılmaktadır. Bu ilaçlarında kilo verdirici etkisi % 3-8 oranında değişmektedir. Tüm bu önlemlere rağmen gerekli kilo kaybı sağlanamıyor ve tekrar kilo alımı söz konusu ise hemen hemen tüm obez lerin ideal kilolarına ulaşabildiği obezite cerrahisi 12 yaşından itibaren yapılabilmektedir. Deneyimli merkez ve cerrahlar tarafından yapıldığında bu ameliyatların başarı oranı çok yüksektir. Çocuklardaki obezitenin cerrahi tedavisinde Gastrik BY Pass yöntemleri ve Sleeve Gastrektomi ameliyatları en sık uygulanan ameliyatlardır. Bu ameliyatlar ortalama 60dk sürmektedir. Ameliyatta idrar sondası ve burunda sonda takılmadan yapılabilmekte ve yoğun bakım ihtiyacı da istisnai durumlar dışında olmamaktadır.

Bu makale 9 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Doç. Dr. İbrahim Sakçak

Doç. Dr. İbrahim SAKÇAK, 1966 yılında Sungurlu’da doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başladığı tıp eğitimini 1989 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise SB. Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yapmış ve 1995 yılında Genel Cerrahi Uzmanı olmuştur. Uzmanlık eğitimi sonrasında Çorum Devlet Hastanesi, Anamur Devlet Hastanesi ve Adıyaman Devlet Hastanesi’nde görev yapmış olan Doç. Dr. İbrahim SAKÇAK, 2008 yılında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne atanmıştır. 2009 yılında Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesi2nde Girişimsel Endoskopi eğitimi almıştır. 2010 yılında ise ABD, Pensilvanya - Pittsburg Üniversitesi Organ Nakli Merkezi'nde İnce Barsak Nakli konusunda çalışmalar yapmış ve eğitim almıştır. 2011-2012 yılları arasında İnönü Üniversites ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
Etiketler
Çocuk
Doç. Dr. İbrahim Sakçak
Doç. Dr. İbrahim Sakçak
Ankara - Genel Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube