Bölgesel incelme alanında kliniğimizde bilinçli, kişiye özel, sonuca daha çabuk değil daha güvenilir ulaşma sloganıyla hareket edilen farklı bir hizmet anlayışımız mevcuttur.
İşlemlerimiz Dermatoloji uzmanımızın kontrolünde yapılmaktadır. Radyo frekans + Infrared + Vakum + Masaj sistemi ile çalışan cihazımız, kızılötesi optik enerji ve Bi-polar radyofrekansı bir arada bulunduran bu sisteme sahiptir. Kızılötesi (IR) dalga boyu optik kaynağı sayesinde epidermisi (derinin en üst tabakası) koruyarak, cildi 5 mm derinliğinde(dermis tabakasına) kadar ısıtır. Bi-polar radyofrekans (RF) ise 5-15mm yağ tabakasına dek ısınma sağlar. IR ve RF den kaynaklanan ısı etkisi, her ikisinin de tek başına kullanılmalarıyla sağlanacak etkiden daha yüksektir. Dokularda yaratılan derin ısınma (derin hipertermi) oksijenin hücrelere geçiş oranını 2 kat arttırır. Özellikle yağ hücrelerinde yükselen oksijen konsantrasyonu hücre metabolizmasını hızlandırır.Sonuç olarak; yağ hücrelerinin hacimlerinde küçülme sayısında azalma meydana gelir. Vakum masaj selülitli bölgede atmosfer basıncının düşmesini, damarların genişlemesini ve kan dolaşımının artmasını sağlar. Ayrıca vakum etkisi ile kızılötesi (IR) ve Bi-polar radyofrekans (RF) hedeflerine daha yakın olmaları nedeniyle tedavinin etkisinin artması sağlanır. Mekanik masaj etkisi ile hücre içinde birikmiş sıvıların lenf damarlarına yönlendirilmesi kolaylaşır. Bağ dokusu üzerindeki etkisi sayesinde hipodermisteki yağ odacıkları küçülür.
Tedavi sonrası selülit görüntüsünde çarpıcı düzelmeler görülür. Ayrıca bölgesel yağ birikimlerinin azalmasına bağlı vücut şekillendirmede etkili sonuçlar elde edilir. Etkinin gözlenmesi 3 ve 4. Seanslarda başlar. Ortalama seans sayısı 10 ‘dur. Seanslar haftada bir veya iki defa uygulanır.Daha sonrası 2 hafta, 1 ay, 3 ay aralarla devam edildiğinde, sonuç alınan etkinin devamlılığı sağlanır.
Bölgesel zayıflamada diğer bir yöntem belli bir bölgede yoğunlaşmış yağın lipoliz yöntemi ile parçalanması ve basınçlı masaj (pressoterapi) ile vücuttan uzaklaştırılmasıdır. Mezoterapi ; vitaminlerin, minerallerin, aminoasitlerin, enzimlerin, homeopatik ilaçların , karışımlar halinde, mikroenjeksiyon tekniği ile cildin orta tabakasına enjekte edilmesi yöntemidir. Latince mezo (orta) ve terapi (tedavi) kelimelerinden meydana gelmiş olup orta deri tedavisi anlamındadır. 1952’de Dr. Michel Pistor’un tesadüfen geliştirdiği mezoterapi 1987’de Fransız Tıp Akademisi tarafından tıbbi bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmiştir.
Mezoterapide küçük miktarlarda yapılan mikroenjeksiyonlarla ilaçlar direkt olarak problemli bölgeye verilir. Sistemik bir yan etkiye neden olmaksızın problem çözülür. Bu yolla tedaviden maksimum fayda elde edilir. Tedavi edilecek durumlara bağlı olarak seçilen spesifik bölgelere, çok ince iğne uçları ile (4 – 6 - 13mm. boyunda ve 27 - 30 gauce inceliğinde iğnelerle) uygulanır. Önemli olan hazırlanan kokteylde kullanılan ilaçların farmakolojik özelliklerini, birbirleri ile olan etkileşimlerini ve yan etki potansiyellerini iyi bilmektir. Hissedilen ağrı, iğnelerin boyutlarıyla orantılı olarak oldukça azdır. Tedavinin seans sayısı, uygulama yapılan kişiye, problemin derecesine ve enjeksiyonun yapılacağı bölgeye bağlı olarak değişiklik göstermektedir.
Bu işlem Dermatoloji uzmanımız tarafından yapılmaktadır. Lipoliz ve cihazla tedavi kombine edildiğinde tedavi başarısı daha da artmaktadır. Bütün bu tedavi ve uygulamalara rağmen unutulmaması gereken en önemli şey zayıflama yada incelme olayının multidisipliner bir yaklaşımla çözümlenmesidir. Genetik özellikler, diyet alışkanlıkları, egzersiz, psikoloji , hastalıklar tek tek doktor kontrolünde değerlendirilip, sonuca varılmalıdır.