Bireysel psikoterapi

Bireysel psikoterapi

Makineleşen dünyada teknoloji sayesinde bazı hazlara daha çabuk ulaşabiliyoruz. Ancak günlük hayatın koşturmasında bazı değerleri de daha hızlı kaybeder olduk. Kendimizden kaybettiğimiz bu şeylerin boşluğu bazen ruhsal rahatsızlıklar bazen de üstü bedensel şikayetlerle örtülmüş ruhsal sıkıntılar olarak çıkıyor karşımıza. Yaşam koşulları karşısında, toplumsal çevresi ile belirgin bir uyumsuzluk içine giren, kendi kişilik, yeti ve özelliklerinden hoşnutsuz olan, kendi var oluşunu başarıyla ve kendi istediği gibi, kendisi için doyurucu nitelik ve boyutta gerçekleştiremeyen herkesin psikoterapiye gereksinimi vardır.

Psikoterapi psikiyatrik bozuklukların ayaktan tedavisinde kullanılan en yaygın yöntem olup, terapist yani mesleğinde eğitimli, deneyimli, yetkili uzman kişi ve hasta arasındaki iyileştirici, bilinçli, planlı, duygusal katılımı gerektiren, kapsamlı bir kurama dayalı, hedefe yönelik karşılıklı konuşmadır. Psikoterapinin duygusal sıkıntılara ve işlevsiz davranışlara iyi geldiğini gösteren çok sayıda çalışma vardır.

Psikoterapinin öncelikle hedefi hastanın moralinin yükseltilmesi, umudunun ve öznel iyilik algısının yeniden oluşturulması, hemen ardından başvuru nedeni olan belirtilerin düzelmesi ve son olarak da yaşamdaki işlevselliğinin iyileşmesi ve tekrarlamasını önlemektir.

​Eğitim, sosyo-ekomonik statü, etnik köken, yaş, cinsiyet gibi sosyal ya da demografik özellikler ile tedavi sonucu arasında açık bir ilişki yoktur. Herkese uygun bir terapi yöntemi vardır ve terapi, farkları ayırd etmeksizin herkes içindir.  Aynı zaman da araştırmalar major depresyon, distimi, panik bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, bulimiya nevroza, evlilik sorunları, cinsel işlev sorunları, sınır kişilik bozukluğu ve çeşitli çocuk ve ergen bozuklukları da dahil olmak üzere pek çok farklı bozukluk için sayısız iyileştirici terapi olduğunu göstermektedir.  Hangi tedavinin etkili olduğuna hasta odaklı karar verilmelidir. Hastalık yoktur, hasta vardır.

Tedavi için yine de ilk vazgeçilmez motivasyondur. Yardım arama motivasyonu olmayan bir kişi ile yapılacak olan şey önce o ilişkiyi kurmaktır. Yakınlarının isteği ile başvuran hastalarda terapi öncelikle motivasyonel odaklı olacaktır. Elbette terapiden fayda görebilmek için en önemli etkenlerden biri hasta ve terapistin ilişkisidir. Kendilerini yakın hissettikleri, güvendikleri, saygı duydukları, kuvvetli bir terapötik işbirliği kurdukları terapist ile daha iyileştirici bir ilişki kurarlar.

İyi bir terapist:

* Geniş fizyoloji, patoloji ve ruh sağlığı bilgisine sahip,

* Sevecen

* Güven oluşturma becerisine sahip

* İyimser

* Sezgileri güçlü

* Duyarlı

* Satır aralarını okuyan

* Hastanın enerjisini ve ruhsal durumunu hissedebilen

* Cesaretlendiren

* Hastalardan da öğrenmeye devam eden

* Kendini ve hastasını geliştiren

* Alçakgönüllü  ve kendini tanıyan bir insandır.

Ruhsal sorunlarla ilgili her türlü teşhisi koymak, tedaviyi planlamak, ilaç ve diğer tedavi yöntemlerinin yanı sıra, uygun görülen psikoterapiyi uygulamak da tamamen psikiyatri uzmanlarının sorumluluğu ve yetkisi içindedir. Başka hiçbir meslek grubunun, bu uygulamaları bağımsız olarak yapma yetkisi yoktur. TC Yasaları ile de bu yetki sadece psikiyatri doktoruna verilmiştir.

Psikiyatri doktorunun koordinatörlüğü altında ruh sağlığı hizmeti bir ekip çalışması içerisinde yürütülmelidir. Dahili şikayetlerin tedavisinde olduğu gibi, psikolojik şikayetlerin tedavisi de ancak bir doktorun önerisi ve onayıyla, psikoloji ve psikoterapi alanında tam eğitim görmüş olan, deneyimi ve belgelenmiş yetkisi olan diğer ruh sağlığı çalışanları tarafından uygulanabilir. Ruh sağlığı alanında çalışan kişiler şöyle sıralanabilir:

Psikiyatri doktoru

Pratisyen doktor/Aile doktoru

Psikolog/Klinik Psikolog

Psikiyatri hemşiresi

Sosyal hizmet uzmanı

Psikolojik danışman

Psikoterapiyi yürütebilecek psikiyatri doktoru dışındaki diğer terapistler

Klinik masterı yapmış ve terapi ehliyeti olan uzman bir psikolog

Terapi ehliyeti olan bir sosyal hizmet uzmanı veya psikiyatri hemşiresi (Bir psikiyatr veya klinik psikoloğun süpervizyonu altında veya ko-terapist olarak aile veya grup terapisi yapabilirler)

Yukarıda sıralanan meslek grupları dışında kalan “yaşam koçu, NLP vb.” gibi alanlarda çalışanlar, ruh sağlığı ekibi içerisinde yer almamaktadırlar.

Bu makale 13 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Ayça Can Uz

Uzm. Dr. Ayça CAN UZ, 1979 yılında Çanakkale'de doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 2004 yılında başarıyla tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, Prof. Dr. Mazhar Osman Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tamamlayarak Psikiyatri Ana Bilim Dalı'nda tamamlamıştır. İhtisası boyunca çalıştığı kliniğe bağlı Kadın yataklı servisi ve Dahiliye servisi’nde Perinatal Psikiyatri ve Kronik hastalıklar konularında tecrübe kazanmış olan Uzm. Dr. Ayça CAN UZ, Alkol ve madde bağımlılığı konusunda AMATEM Kliniği'nde tedavi ve grup terapileri ile rehabilitasyon çalışmalarında bulunmuş ayrıca, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Psikiyatrisi Kliniği’nde özellikle DEHB ve Kaygı Bozuklukları konusunda çocuklar ve ai ...

Etiketler
Psikoterapi
Uzm. Dr. Ayça Can Uz
Uzm. Dr. Ayça Can Uz
İstanbul - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube