Bel fıtığı,

Bel fıtığı,

Ozon İle tedavi!!

Bel fıtığı, bel ve bacağa yayılan AĞRILARIN başlıca sorumlularındandır. Mekanizma olarak, ya sinirler üzerine mekanik baskı söz konusudur ya da diskin içersinde bulunan nükleus pulpozus dediğimiz jöle kıvamındaki yapıdan salgılanan bazı biyoşimik madelerin etkisi ile oluşan ve bizim inflamasyon dediğimiz hadise başlıca AĞRI kaynağıdır. Özetle:

1-Mekanik Bası

2-Enflamasyon

Bu temel soruna yaklaşım basit ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçların alımından, açık cerrahi ameliyatlara kadar giden bir süreci kapsar. Yeni teknoloji, teknik ve olaya yaklaşım farklılıkları artık açık cerrahi işlemin bel ve boyun fıtıklarındaki yerini oldukça daraltmış bazı kırmızı bayrakları bizim önümüze koymuştur. Yani bu kırmızı bayraklar söz konusu ise ve de diğer yöntemlerden netice alınamamışsa son çare olarak ameliyat( açık cerrahi) önerilmektedir. Nedir bu kırmızı bayraklar;

a) idrar ve büyük abdestini tutamama

b) ilerleyici kuvvet kaybının yanında kol ve bacak kaslarında incelmeye başlama

c) her türlü tedaviye rağmen geçmeyen ağrılar. Eğer bu ağır tablo oluşmuşsa cerrahi girişim sizin için çözümdür.

Lomber disk cerrahisinde  başarı oranı  %49 ila %95 arasında  ve lomber disk cerrahisi sonrası re-operasyon olasılığı ise %4 ile %15 arasındadır. Bu düşük başarı oranının arkasındaki sebepler ise şunlardır: 1) dural fibrozis, 2) araknoidal adezyonlar, 3) kas ve fasyal fibrozis, 4) ameliyat icin gerekli olan kemik ve ligamentöz yapıların  kısmi çıkarılması sonucu oluşan mekanik instabilite  ve faset & sacro-iliac eklem fonksiyonu bozukluğuna yol açabilen basının azalması 5) radikülopati, 6) tekrarlayan disk fıtıklaşması. Dolayısıyla, yapısal stabiliteyi sağlayan sinir kök dekompresyonu için daha güvenli alternatif metodlarının araştırılmasına artan bir ilgi bulunmaktadır. 

Güncel Uygulamalar

Gelelim güncel anlayış ve uygulamalara. Demiştik ki AĞRI kaynağı ya sinire mekanik baskı ya da enflamasyon. Bu gün artık minimal invaziv girişimler başlığı altında bir  çok yeni metod uygulanmaktadır. Nükleoplasti, nükleotomi, LASER, IDET bunlardan hemen akla gelenlerdir.Bu teknikler daha çok mekanik baskıyı azaltmaya yönelik girişimler olup % 70-90 arası sizi fıtık probleminizden kurtarır.

Enjeksiyon tedavisi dediğimiz sinir çevresine kortizon verilmesi de esas nedenlerden biri olan inflamasyonu yani sinir dokusunda bazı şimik maddelerin oluşturduğu dolaşım bozukluğuna bağlı oluşan Ağrıları ortadan kaldıran bir yöntemdir. Başarı şansı %75-85 oranındadır.

Gelelim OZON tedavisine

Ozon da nereden çıktı diyebilirsiniz? Çünkü gün geçmiyor ki televizyonlarda ozon şöyle zayıflatır böyle güzelleştir kanser hücrelerini öldürür babından görüntülere. Evet bunları da yapabilir. Fakat biz OZON’u başlıca ağrı tedavisinde kullanıyoruz.

Oksijeni 02 olarak biliyoruz OZON ise O 3 tür . Yani %99 oksijenden elde edilen bir gaz olup birçok hastalığın tedavisinde kullanılan aktif oksijendir. 

 Bel-Boyun fıtıklarında  hem mekanik baskıyı azaltmak hem de inflamasyonu düzeltmek için yani yukarıda saydığımız ileri teknoloji uygulama sonuçlarını elde etmemizi sağlayan önemli bir tedavi aracıdır. Bu gün özellikle İtalya, İspanya, Fransa, Almanya, Hindistan, Çin ve Japonya da yaygın olarak bel fıtıklarının tedavisinde kullanılan yan etkileri yok denecek kadar az, narkoz gerektirmeyen, neştersiz yani ameliyatsız bir çözüm aracıdır. % 65-90 arası başarı oranına sahiptir. Bizim uygulamalarımızda da aynı sonuçları elde etmekteyiz.

Ozon bel fıtığına nasıl etki eder ?

Yukarıda yazdığımız ağrıya neden olan olan her iki mekanizmaya da tesir ederek etkilerini oluşturur. Olayı biraz daha anlatacak olursak;  Omurlarımız arasındaki amörtisör görevi gören disk dediğimiz oluşumlar herhangi bir nedenden dolayı hasarlanırlarsa FITIK dediğimiz hadise oluşur. Diskin içersinde Jöle kıvamında olan bu kısım sinir dokusu üzerine taşarak baskı yapar. Bu taşma hadisesinde bozulan diskin şişmesi ve su tutması söz konusudur. Belde yada hem belde hem de bacağa yayılan ağrılar oluşur. OZON disk içersine verildiğinde bu bizim proteoglikan dediğimiz yapılar parçalanır ve su tutamaz hale gelir. serbest oksijen radikallerinin oluşumunu engellenir. Disk mekanik olarak büzüşür ve mumyalaşır yani artık şişerek ağrıya neden olamaz. Diskin küçülmesi sinirlerin basıdan kurtulmasına, sinirlerin serbestleşmesine neden olur, birinci iyileştirici mekanizma budur.

İkincisi: İnflamasyonu ortadan kaldırarak; Ozon çok güçlü anti inflamatuar etkilere sahiptir. Bu bağlamda sitokinlerin artışı, prostoglandinlerin baskılanması Endojen morfin salınımına yol açması ve kan damarları ile bölgeye aktif oksijenin gidişi( kan hücrelerindeki 2,3 difosfogliseratın artması) ile doku oksijenini arttırır. Bütün bunlar sinir kökü serbestleşmesine, sinir köklerindeki inflamasyonun azalmasına ve hastalıklı dokunun iyileşmesine yol açarlar. Kasılı vaziyette bulunan ve AĞRI’ ya neden olan bel adaleleri gevşer, hastanın yaşam kalitesi artar, ağrıdan da kurtulur.

Sonuçta bel fıtığı iyileşir, Ağrı ortadan kalkar, hasta günlük normal yaşamına geri döner.

OZON bel fıtığında nasıl verilir ?

İki yöntem söz konusudur.

1-    Ameliyathane koşullarında ve görüntüleme cihazlarının eşliğinde bizzat fıtığa neden olan diskin içersine verilerek. 1 kez uygulanır. Narkoz neşter gerektirmez. Yan etkisi yok denecek kadar az olan ve tekrarlanabilir bir yöntemdir. Hastanede kalmanıza gerek yoktur. İşlem 15 dakika civarında sürer.Bu yöntem araştırmalarda ameliyat kadar etkili olduğundan "ozon diskektomi" olarak da adlandırılmaktadır. Biz ozon nükleolizis diyoruz.

2-    İkinci yöntem normal poliklinikte bel fıtığına neden olan omurgalar civarına belin iki yanına 3 sağ 3 sol tarafa  5 santim derine çok ince bir dental iğne ile 10 cc kadar Ozon enjekte edilir. Ozon gazı derinliklere, disk etrafına ve şişmiş sinir civarına nüfuz ederek emilir ve etkilerini gösterir. Her gün uygulanması gerekir toplam 12-14 uygulama ile hasta sorunlarından kurtulur. Bu yönteme DİSKOSAN adı verilmektedir.

İşte böyle.

Fıtıksız, ağrısız, sağlıklı ve kaliteli yaşam sizlerin olsun.

 

Bu makale 17 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Nurettin Lüleci

Prof. Dr. Nurettin LÜLECİ, İzmit'te doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarula tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapmış ve Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı olmuştur. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı'nda Ağrı Bilimi (Algoloji) eğitimini, İtalya'da nükleoplasti eğitimini tamamlamış ve Amerikan Clarus Medikal tarafından sertifikalandırılmıştır.  1999 yılında Doçent olmuş olan Prof. Dr. Nurettin LÜLECİ, Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı'nı kurmuş, Profesör Doktor olarak Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı ve Algoloji Bilim Dalı Başkanlığı görevinde bulunmuştur. 2011 yılında Sağl ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
facebook
Etiketler
Bel
Prof. Dr. Nurettin Lüleci
Prof. Dr. Nurettin Lüleci
İstanbul - Anestezi ve Reanimasyon
Facebook Twitter Instagram Youtube