Yediklerimize ve yeme şeklimize dikkat etmeyince -obezite

Yediklerimize ve yeme şeklimize dikkat etmeyince -obezite

Yeme bozuklukları çok yemek ve besini almayı reddetmek şeklinde temelde iki türlüdür. Obezite diye adlandırdığımız aşırı şişmanlığın fiziksel sağlık sorunlarına etkisi büyüktür. Yapılan araştırmalarda obezite ile psikolojik rahatsızlıklar arasında da bağlantı kurulmuştur. Bu araştırmalara göre, normal ağırlıktaki erişkinlere göre obez erişkinlerin depresyon, anksiyete (kaygı) ve diğer psikolojik rahatsızlıkları geçirme riski iki kat daha fazladır (bknz; Psychosomatic Medicine, Nisan 2008) 

Obezite bedende aşırı yağ birikimi ile oluşan durumdur. Obezitenin gelişiminde hem genetik, hem çevresel, hem de psikolojik etmenlerin rolünün olduğu düşünülmektedir. Obez hastaların normal vücut ağırlığına sahip olanlara göre daha düşük benlik değerine (özgüven) sahip, duygularını ifade etmekte zorlanan bireyler oldukları saptanmıştır. Bu hastalar duygu durumlarına göre aşırı miktarda ve hızlı bir şekilde yemek yerler. Yemeyi durduramazlar. Yeme üzerinde kontrolleri kalmamıştır. Çoğunlukla yeme sonrası kendinden iğrenme, mutsuzluk, utanma, pişmanlık yaşarlar. Diyet sürecinde negatif duygulanım ile diyetlerini kolaylıkla yarıda bırakırlar. 

Duygusal durumla bağlantılı olan yeme davranışı emosyonel yeme olarak tanımlanmaktadır. Çalışmalarda sıkıntı, depresyon, yorgunluk sırasında yeme miktarında artma, buna karşın korku, gerilim ve ağrı sırasında azalma olduğu bildirilmektedir. Tabii ki bu kişiden kişiye değişebilir. 

Yeme seratonin başta olmak üzere komplex nöral mekanizmaların kontrolü altındadır. Seratoninin duygu durumu, iştah, ağrı duygusu, kan basıncı ile ilgili olduğu bilinmektedir. Hastaların karbonhidrat alımı (hamur işleri, makarna, şekerlemeler vs ) seratonin salınımına bağlı olarak kendilerini daha iyi hissetmelerine neden olmakta, bunun sonucunda da bu gıdalara aşırı bir düşkünlük meydana gelmektedir. Fakat karbonhidrat alımı insanların kendisini iyi hissetmesine neden olurken aynı zamanda kilo alımına da neden olmaktadır. 

Toplumda gençlik, güzellik ve incelik gibi değerlere verilen önem bireylerde yetersiz ve çekici olmadıkları duygusuna neden olmaktadır. Bunun yanında insanların uzun bakışları, fısıltı ile yorum yapmaları gibi sosyal etkenler sonucu obezite hastalarının yaşadıkları toplum dışına itilme davranışı depresyon, kaygı ve diğer bozuklukların gelişmesine katkıda bulunabilir. 

Diğer taraftan obez hastaların ailelerinde psikolojik rahatsızlıkların sık görüldüğü yönünde bulgular mevcuttur. Erken dönemlerde obezitenin parçalanmış aile ortamı nedeniyle yada ihmale maruz kalarak büyüme sonucunda oluştuğu düşünülmektedir. 

Obezite tedavisinde öncelikle fiziksel muayene sonrası, psikoterapi ve hipnoterapinin bir arada kullanımı etkili olmaktadır. Tedavi sonrası bireye öz değer ve imaj danışmanlığı sunularak, yeni bir yaşam stili oluşturması sağlanır. 

Adamın biri çok şişmanmış. Diyete girip zayıflamak istiyormuş. Bundan dolayı doktora gitmiş. Doktor saymaya başlamış; kibrit kutusu büyüklüğünde peynir, iki zeytin, bir dilim ekmek ve saymasını bitirmiş. Dediklerimi aynen uygulayacaksın demiş. 
Adam sormuş:
-Peki ben bunları yemekten öncemi yoksa yemekten sonramı yiyeceğim?

Doğru beslenme sağlık için en önemli unsurlardan. O kadar ki çevremizdekileri de sağlıklı beslenmeye yönlendirmeliyiz. 

Yemenin sizin için sorun olmadığı, sağlık dolu günler dilerim. 

Işıkla kalın. 

Uzm. Psk. Dan. Çisem Uzun Arzık

Bu makale 8 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Dan. Çisem Uzun

Etiketler
Obezite tedavisi
Uzm. Psk. Dan. Çisem Uzun
Uzm. Psk. Dan. Çisem Uzun
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube