Sıfır/negatif kalori efsanesi

Sıfır/negatif kalori efsanesi

Son yıllarda sık karşılaştığımız gruplar “hayatını kalori hesabı yapmaya adayanlar” ve “kalori lafını duymaya bile tahammülü olmayıp lezzetli bir şeyler arayanlar” . Hemen bir ortak noktalarını bulup kaynaştırmaya çalışalım.

Hayatını kalori hesabına adayanlar kalorisiz besin arayışında olup hayaller kurduklarından ardı arkası gelmeyen efsaneler duyuyoruz. Acı biberler geliyor, salatalık diyetleri gidiyor ama bir türlü o sıfır kalorili besinlere ulaşılamıyor. Efsane şöyle söylüyor; aldığımız besinin mevcut bir kalori değeri var ama bu besin öyle mucizevi bir besin ki  ağzımıza attığımız andan itibaren başlayan sindirim ve sindirim için harcadığımız enerji besinin kendi kalorisini geçiveriyor, bizim vücudumuz da hiç kalori almamış hatta bir de oturduğu yerden kalori harcamış oluyor. Oturduğu yerden! Hayalperestlik isteyen bir düşünce fakat ucu epey açık. Üzerine yapılmış detaylı çalışma yok. Her araştırmanın sonunda ulaşılan sonuç gibi bu konuda da daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç var. 

Sıfır kalori efsanesinde kullanılmaya çalışılan argüman besinlerin termik etkisi. Termik etki dediğimiz olaya kısaca bir göz atalım. Her türlü besin sindirim sistemimizle buluştuğunda vücut önce o besinin sindirimi için gerekli enzimi salgılar. Mide kasılır, bağırsak hareketleri başlar ve bunu emilim süreci izler. Vücuttaki bu hareketlilik için gerekli olan enerjiye termik etki diyoruz. Bu süreci uzatan besinin termik etkisinin yüksek olduğunu söylüyoruz. Ancak her yiyeceğin enerji miktarının belli ve küçük bir bölümü sindirim için harcanıyor ve maalesef söz konusu termik etki hiç de hayallerimizdeki gibi yiyeceğin enerjisine eşit ya da ondan çok olmuyor.

Gelelim kalori lafına tahammülü olmayanlara. Sürekli lezzet peşinde koştukları ve muhtemelen kontrol edemedikleri iştahlarının kurbanı oldukları için bu grupta fazlasıyla obez olduğu kanaatindeyim. Kaloriye tahammülünüz yoksa bari bol posalı beslenin de iştahınız bağımsızlığını ilan etmesin önerisinde bulunuyorum.

Ve çok hoşuma giden bir gerçekten bahsetmek istiyorum, sıfır kalorili olduğu iddia edilen besinlerin genel özellikleri yüksek posa içerikleri. Aldığımız posa arttıkça iştahımızın baskılandığını ve dolayısıyla tokluk hissimizin arttığını biliyoruz. O halde sıfır kalorili olmasa da düşük kalorili ve yüksek posalı besinler işimizi görebilir. Elma, brokoli, karnabahar, lahana, kereviz, salatalık, şekerpancarı, marul, kabak, ıspanak, soğan, sarımsak, limon, bunlardan bazıları ve en ulaşılabilir olanları. Hem müthiş doygunluk hem düşük kalori. 

Her akşam lahana, marul, brokoli, salatalık ve limondan oluşan koca bir kase salata yeme alışkanlığı edindikten sonra müjdeli haberler vermek isterseniz buralardayım.

Sevgilerimle.. 

Bu makale 15 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dyt. Tuba Kılınç Üzümcü

Dyt. Tuba Kılınç Üzümcü, 16.01.1992 tarihinde Denizli'de dünyaya gelmiştir. Lise eğitimini 2006 ile 2010 yılları arasında Antalya Anadolu Lisesi'nde tamamlamıştır. 2011 yılında Ege Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü'nde başladığı lisans eğitimini ise 2015 yılında başarıyla tamamlayarak 'Diyetisyen' ünvanını almıştır.Meslek hayatının ilk yılında Özel Gazi Hastanesi’nde diyabet, insülin direnci, hipotiroidi, kardiyovasküler hastalıklar, gestasyonel diyabet, reaktif hipoglisemi gibi hastalıklarda beslenme tedavisi üzerine çalışmış, Sleeve gastrektomi hastalarının beslenme takiplerini yürütmüştür. 5 yılı aşkın süredir Özel Onkomer Onkoloji Merkezi’nde kanser hastaları ile çalışmakta ve kanser hastalarının beslenme tedavilerini planlamaktadır. Katıldığı Eğitimler; -ESPEN LLL Kursları -Nutrition in Obesity -Approach to Ora ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
facebook
linkedin
Etiketler
Kalori hesabı yapmak doğru mu
Dyt. Tuba Kılınç Üzümcü
Dyt. Tuba Kılınç Üzümcü
İzmir - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube