Uzun bir süre “sağlıklı olmak” ile “hasta” olmak arasındaki sınır hep tartışılagelmiştir ve halen de bilimsel düzeyde tartışmalar devam etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre; bir kişide herhangi bir hastalık ya da sakatlığın olmaması o kişinin “sağlıklı” kabul edilmesi için yeterli değildir. Sağlıklı sayılmak için o kişinin aynı zamanda beden yapısı, zihin dünyası ve sosyal ilişkileri bakımından da tam bir iyilik hali içinde olması gereklidir. Sağlıklı olmak, olumlu ya da olumsuz çeşitli iç - dış uyaranlara zihin ve beden dengesini bozmadan tepki verebilme, bedensel - ruhsal kontrolünü koruyabilme ve yeni durumlara uyum gösterebilme halidir. Sağlıklı insan, kendi yeteneklerinin ya da kısıtlılıklarının farkında olan, yaşına uygun olarak birşeyler üretebilen ve toplum hayatına herhangi bir şekilde katkı sunabilen kişidir.
Bazı örnekler vererek ruh sağlığı konusuna bu açıdan baktığımızda; bir kişinin dış dünya ya da kendi bedeniyle ilgili algılamaları, tepkileri, davranışları ve konuşmaları gerçeklik sınırı dışına çıkmışsa; üzüntü, çoşku ya da öfke gibi duygusal tepkileri kendine ya da çevresine zarar verecek düzeye gelmişse; korkuları, kaygıları dikkatini azaltacak, uyku ve iştahını bozacak düzeye ulaşmışsa; şüpheciliği ve güvensizliği insanlarla olumlu iletişim kurmasını engelliyorsa; sağlıklı bireylerin görmediği görüntüleri görüyor, duymadığı sesleri duyuyor ve davranışlarını onlara göre yön veriyorsa, dikkat ve hafıza sorunları yaşıyorsa, sigara, alkol ya da uyuşturucu-uyarıcı madde kullanımı hayatının merkezine oturmuşsa, azaltamıyor ya da bırakamıyorsa ruhsal sağlık sınırı aşılmış demektir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Kısacası sağlık - hastalık sınırını ve psikiyatrik tedavi gerekliliğini şu şekilde özetlemek mümkündür: bir kişinin sıradışı düşünceleri, sıradışı algılamaları ve tepkileri kendine bakımını, iş verimliliğini, aile huzurunu, akraba ve arkadaş ilişkilerini ve içinde yaşadığı topluma ait görevlerini uyumlu şekilde sürdürmesine engel oluyorsa ruhsal sağlık sınırı aşılmış ve hastalık hali başlamış demektir. Bu kişiler hastalıklarını kabulleniyorlarsa kendi gayretleriyle, kabullenmiyorlarsa yakınlarının yardımıyla doktora gelmeli / getirilmeli ve tedavi almalıdırlar.
Tedavi görme konusunda “O şunu der, bu bunu der” gibi kuruntulara kapılmamak gerekir. Psikiyatriyi ilgilendiren hastalıkların erken teşhisi ve tedavisi bizim ve yakınlarımızın sağlıklı ve verimli yaşam sürebilmesi için en önemli konulardan biridir. Son sözümüz “farkında olun ve geç kalmayın” olsun.