Öfke yönetiminde diğer duyguların kontrolünden daha çok zorlandığımızı düşünebiliriz. Bunun nedeni; öfkeli olduğumuzda ısrarla kendimizi haklı görmemiz olabilir.
İnsan biyolojik,psikolojik ve sosyal bir varlıktır.dolayısı ile öfke üç boyutta kişiye zarar verebilir.
Her insan zaman zaman öfkelenebilir.. Hatta makul miktarda hissedilen öfkeden başarı elde etmek için yararlanıldığını söyleyebiliriz. Fakat bazen öfkelendiğimizde mantıklı düşünemeyip, saldırganlık, düşmanlık gibi davranışlar sergileyebilir, Sosyal ilişkilerimizin olumsuz etkilenmesine neden olabiliriz.
Yoğun bir öfke sonrası pişmanlık ,üzüntü hali,kendini yoğun eleştiri,kırılma ve kaçınma hali gelişebilir.kişinin psikolojisi bozulur.uykuları kaçabilir.kişiyi depresyona sürükleyebilir.
Öfkelendiğimizde bedensel ve fizyolojik(biyolojik) değişiklikler ortaya çıkar.stres hormonları salınır.yüzümüz,gözlerimiz kızarır.keskin sirke küpüne zarar verir misali uzun süreçte karaciğer ve göz hastalıklarına sebep olur.alkol karaciğere zarar verir.sinirlendiğimizde alkol almış gibi kızarırız.
. Öfke kontrolünde temel amaç; saldırganlıktan uzak, şiddet içermeyen, kişinin kendisine ve çevresine zarar vermeyecek şekilde duygusunu ifade becerisi kazanmasıdır. Hedefimiz hiç öfkelenmemek değil, ona neden olan sebepleri anlamak,görme yeteneğini geliştirmek ve nasıl kontrol altına alabileceğimizi öğrenmektir.okul çağında bir çocuk düşünelim.atlıyor,zıplıyor duvarlara tırmanıyor farzedelim.uygun bir dille kendisiile konuşulduğunda bütün enerjisini kalemin ucuna yönlendirdiğini sakinleştiğini görmek mümkündür.öfke doğru şekilde yönetilir ise oradaki enerji hacıyatmaz örneğinde olduğu gibi kişiyi ayağa kaldıran doğal bir güç olacaktır.
Tarihi eserlere baktığımızda şadırvandan damlayan yumuşacık su damlalarını mermerde yıllar içinde iz bırakır. Bu izleri görmek,aynı davranış kalıplarının tekrar tekrar hayatımızı mahvetmesine müsaade etmemek.. Öfkenin bizim düşünce, felsefe ve inançlarımızdan, hatta bazen mantık dışı inançlarımızdan doğduğunu düşünecek olursak(zayıflık,eksiklik,değersizlik,); bu inançları değiştirdiğimiz taktirde öfkeyle ilgili duygusal durumda da değişiklikler olacaktır.altın çamura düşmekle değer kaybetmeyeceğini her insan bilir.
Mentalizasyon yani derinliğine analiz yani kısacası derinliğine görebilme yeteneği üst düzey bir organizasyondur.gözetleyen ben olayları derinliğine analiz eder. . Dolayısıyla derin düşünme herkes tarafından gerçekleştirilebilen bir beceri değildir, belli oranda zekâ, ruhsal olgunluk ve içgörü gerektirir. Eğer bu beceriler kişide yoksa sonradan kendi kendine kazanılması oldukça güçtür.zifiri karanlık alanda ateş açmaya benzer. ancak profesyonel bir uzman desteğiyle olaylar ve tepkiler arasındaki bağlantılar görülerek kişinin bu kapasitesini geliştirmesi mümkündür. . Böyle bir süreç düzenli psikoterapi sürecini gerektirir. Kişi hayatında tek başına çözümleyemediği sorunları psikoterapistiyle beraber derinlemesine inceleyerek, analiz ederek ve altta yatan sebepleri ortaya çıkartarak çözümleyebilir.