Nepal’de başlayan hikaye sincan’da devam ediyor.

Nepal’de başlayan hikaye sincan’da devam ediyor.

Sağlık Bakanlığı tarafından Siirt’in Pervari ilçesindeki çalışmaları nedeniyle 2015te “yılın doktoru” seçilen Nepal uyruklu Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Binod Kumar ŞAH, Nepal’den başlayan, ardından Ankara’ya, oradan da Pervari’ye uzanan, sonunda terör olaylarının da etkisiyle Lokman Hekim Ankara Hastanesinde görevi devam eden hikayesini Antibiyotik Dergisine anlattı.

Öncelikle bize kendinizi ve doğduğunuz toprakları anlatır mısınız?

1976 yılında Nepal’in küçük bir ilçesinde, ailemin ortanca çocuğu olarak dünyaya geldim. Nepal, sosyo-ekonomik düzeyi düşük olmakla birlikte, geçim şartları ve imkanlarının yetersiz olduğu bir ülkedir. Çocukluğumda yaşadığım ilçede hastane, doktor, şebeke suyu ve elektrik olmadığı gibi maddi imkansızlıklara bağlı olarak beslenme yetersizliği vardı ve hijyen, bakım gibi fiziki şartlar da eksikti. Basit bir solunum yolu enfeksiyonu ve akut gastroenterit gibi nedenlerle bile binlerce çocuk can vermek zorunda kalırdır. En yakın sağlık kurumu 20 kilometre uzaktaydı ve ulaşım yoktu.

Bu zor şartlar altında eğitiminize nasıl devam ettiniz?

Çocukluğumu bu zor şartlar altında geçirdiğim ilçede, “Shree Janta Madhayamik Bidhayalayi” adlı okulda ilköğretimimi tamamladım. Eğitim seviyesi yetersiz olduğu için babam ortaöğretim okumam için beni 12 yaşındayken ilçemden 200 kilometre uzakta olan yatılı bir özel okula gönderdi. Yatılı okuduğum zamanlar annem, babam ve iki kız kardeşimden uzakta bir taraftan aile özlemi çekerken, diğer taraftan öğrenme isteği içindeydim. Ayrıca babam da eğitimim konusunda oldukça ısrarcıydı ve ben de gerekli gayreti göstererek liseyi birincilikle bitirdim. Daha sonra Nepal’in başkenti olan Katmandu’da iki sene Amrit Science kolejinde eğitim aldım. Tıp fakültesi giriş sınavlarına başvurdum. Kazanan ilk 30 öğrenciye hükümetçe yurt dışında tıp eğitimi alma imkanı verildiğinden Aralık 2000 yılında Türkiye’ye tam burslu öğrenci olarak geldim.

Türkiye’deki ilk yıllarınız nasıl geçti?

Tömer’de 7 ay Türkçe eğitimi aldıktan sonra 2001 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesine girdim. Yabancı bir ülkede olmak, farklı dil kullanmak ve maddi imkansızlıklara rağmen gece gündüz ders çalışıyordum. Hedefim başarılı bir doktor olup hayallerimi gerçekleştirmekti. 6 senelik zorlu tıp eğitimini tamamlayıp 2007 yılında mezun oldum, 2008 yılında da eşim Esma ile evlendim.

Peki bu süreçte aile özlemi çektiniz mi?

Tabi…bir taraftan aile özemi bir taraftan eğitim durum vardı. O sıralar babamın sağlık sorunları vardı ve erkek evlat olarak ona bakmakla yükümlü olduğumu hissettiğim için Nepal’e gittim. Ancak babam benim uzman bir doktor alarak hizmet vermemde ısrar ettiği için Türkiye’ye geri döndüm.

Uzmanlık eğitimi alırken zorlandınız mı?

TUS sınavını kazanarak uzmanlık eğitimi için Hacettepe Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümüne girdim. Zorlu geçen uzmanlık eğitimime devam ederken 2011 yılında en fazla vakalar ve çeşitli çalışmalar nedeniyle bölümünde’ vaka ödülü’ aldım. Ayrıca aynı sene Türk vatandaşlığına geçtim. Babamı 2012 yılında ben Türkiye’deyken kaybettim. Her şeye rağmen 2013 yılının Mart ayında pediatri uzmanı olmaya hak kazandım.

Sağlık Bakanlığı tarafından yılın doktoru seçildiniz. Sizi farklı kılan şey nedir?

 İnsanlar yaşamak istediği hayat ve hayatın sunduğu yaşam arasında kalarak tecrübe kazanır. Çocukluk dönemimde hayatın bana sunduğu yaşam şartlarından etkilenerek doktor olmak istemiştim. Çünkü biliyordum ki eğer ilçemde bir doktor olsaydı binlerce çocuk ölmekten kurtulurdu. Bu nedenle başarılı bir doktor olup gerçekten ihtiyacı olan hastalara kaliteli hizmet sunmayı hedefledim. Hasta hastadır, ister merkezde olsun, ister ücra bir yerde, aynı kalitedeki hizmeti hak eder. Bir doktor için hastanın hangi ülkeden geldiği, nasıl bir sosyo-ekonomik düzeye sahip olduğu ve doktorun nerede hizmet verdiğinin hiçbir öneminin olmaması gerektiğini düşünüyorum.pervaride de yer, din ve ırkına bakmaksızın kaliteli hizmet vermeye çalıştığımden dolayı sağlık bakanlığı tarafından mart 2015 yılında ‘yılın doktoru’ ödülüne layık görüldüğümü düşünüyorum. 

Pervari maceranızdan bahsedelim. Bu ilçeye gitmek kendi tercihiniz miydi?

Evet. Bahsettiğim sebeplerden dolayı 51. Devlet Hizmeti Yükümlülüğü kurasında kendi isteğimle Siirt Pervari Devlet Hastanesine atandım ve hedeflediğim yolda mutlu bir şekilde eşimle Pervari’ye gittim.

Nasıl bir Pervari buldunuz gittiğinizde ve ne gibi çabalar verdiniz?

Pervari bal ve narıyla ünlü Siirt’in şirin bir ilçesi. Nüfusun 36 bin olduğu bu ilçede halkın yüzde 80’i köylerde yaşamakta olup, sosyo-ekonomik düzeyi ve okuryazarlık oranı oldukça düşük. Siirt’e 90 kilometre uzaklıkta olan ilçede merkeze ulaşım yaklaşık 1,5 saat sürüyor. Mahrumiyet bölgesi olmaktan yeni yeni çıkan bölge halkı oldukça samimi, sevecen, yardımsever ve saygılıdır. Hastaneye ilk gittiğimde hastaya verilen hizmet ve hijyen yeterli değildi. Yenidoğan hizmeti yoktu ve çocuk hastaların çoğu merkeze sevk ediliyordu. Poliklinik ve yatan hasta hizmetleri standartların çok altındaydı. Hastane yönetimi ve meslektaşlarım ile birlikte hizmet kalitesini yükseltmek için yoğun bir çaba gösterdik. Gerek servis ve poliklinik, gerekse diğer hizmetler olsun kalite optimal hale geldi. Çocuk sevklerin çoğunu azalttım. Yenidoğan hizmetinin olmamasına rağmen kısıtlı imkanlarla yenidoğan bebeklere hizmet vermeye çalışıyordum. Sonunda yenidoğan yoğun bakım talibim Sağlık Bakanlığı ve Genel Sekreterlik tarafından kabul gördü. Ancak terörden dolayı hemşire olmadığı için çocuk yoğun bakım servisi kapandı. 5 tane bebek Siirt’e giderken yolda öldü. Kahroldum, çok üzüldüm. Çocukları kurtaramıyorsam burada ne işim var diye düşünmeye başladım.

Terör, hayatınıza nasıl etkiledi?

Daha önce her yere gidebiliyorduk. Arkadaşlarımızla gece 12’de gezmeye gidebiliyorduk ancak bu çatışmalar nedeniyle çok tedirgin olmaya başlamıştık. En ufak bir ses duymaya başladığımızda bile dışarı çıkmak istemiyorduk. 11 aylık bebeğimiz var, bunlara tanıklık etmesini istemiyorduk. Bana bireysel bir tehdit gelmedi. Tedirginlik üst düzeydeydi, bir yerlere çıkamıyorduk, korkuyorduk. Eşim ve çocuğumun istikbalini düşünmek zorundayım. Terör olayları nedeniyle kendi hayatımdan ve geleceğimden endişe etmeye başladım.Kendimi açık cezaevinde gibi hissediyordum. Akşam olunca güvenlik güçleri, ‘siz evinize geçin, dışarı çıkmayın’ diyorlardı. Pervari’ye hapsolmuş gibi hissediyordum kendimi. Akşam aydınlatmalar bile tedirgin ediyordu.

İstifa kararını nasıl aldınız?

Bir gece PKK’lı teröristler yolumu kesti. Silahlı, maskeli teröristler. Hayatımın en korkunç anını yaşadım. Sonra her gün patlamalar, çatışmalar. Pervari’de düzenlenen mayınlı saldırıda 8 asker şehit oldu, bu beni çok etkiledi.  Sadece ben değil, çevremdeki doktor arkadaşları da çok etkiledi. 3 hekim ile başladık. Birdenbire baktık ki herkes çekilmeye başladı. Artık çok korkuyordum. Kızım Sitare doğdu. Süresi dolup fazladan 1 sene hizmet vermiştim ve Eşim ve kızım için endişelendiğim için istifa ettim. Hala Pervarili hastalarım sağlık durumunu buradan takip ediyorum. Pervari halkını çok sevdim. Onları bıraktığım için çok üzgünüm. Ancak ben ölürsem hiçbir çocuğa hizmet veremezdim. İnsanların her şeyden önce, doktora, öğretmene ihtiyaçları var. Doktorsuzluktan bir çocuğun ölmesi kadar korkunç bir şey olamaz.

Pervari’de sizi en çok etkileyen olay nedir?

Pervari’de teröristler yolumuzu kesti. Birçok kontrolden geçirdiler bizi. O tedirginliğimizi anlatamam, hiçbir zaman da unutamıyorum. Teröristler tarafından yolumuzun kesilmesi, daha dün yaşamış gibiyim, unutamıyorum. Propaganda yaptılar, kendilerini anlatmaya çalıştılar. Ölüm korkusu bize yetti. Elinde keleş vardı, silah vardı. Karanlıkta karşımızda onları görmek bizi çok tedirgin etti.

LOKMAN HEKİM’İ TERCİH ETTİ

 Pervari’den sonra Lokman Hekim’de göreve başlamanızda ne etkili oldu?

İstifa ettikten sonra özellikle Lokman Hekim Ankara Hastanesini tercih ettim. Benim için her şeyden önemli olan dezavantajlı çocukların sağlığıdır. Sincan ağırlıkla Ankara’nın sosyo-ekonomik seviyesi düşük insanların yaşadığı bir bölgedir. Lokman Hekim Hastanesi, diğer özel hastanelerle kıyasla fiyatları vatandaşlar tarafından karşılanabilecek bir hastane olmasının yanında etik değerlere son derece özen gösteriyor. Daha çok gelir için hastanın ihtiyacı olmayan tetkiklerin yapılması konusunda doktorları zorlamıyor. Hasta-hekim ilişkisine müdahale etmiyorlar. Etik bir hastane olduğu için Lokman Hekim’i tercih ettim.

Bundan sonraki hedefiniz nedir?

Benim için hizmet hizmettir, hasta hastadır. Bunun merkezde ya da başka bir yerde olması önemli değil. Aynı kalitede hizmet vermeye devam ediyorum. Ben yapabileceklerimi Pervari’de fazlasıyla yaptım. İleride, Afrika ve doğup büyüdüğüm Nepal başta olmak üzere dünyanın en fakir bölgelerinde gönüllü çalışmak istiyorum.

 Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?

Başarıda aile, istikrarlı çalışma ve duaların öneminin olduğunu düşünüyorum. Benim için başta babam olmak üzere ailem, onların duaları ve benim azimle çalışmamın bu başarıyı sağladığına inanıyorum. Üzerimde emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum

Bu makale 28 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Binod Şah

Uzm. Dr. Binod ŞAH, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yaparak Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı olmuştur.

Uzm. Dr. Binod ŞAH, 2015 - 2017 yılları arasında Sağlık Bakanlığı Yılın Doktoru ödülüne layık görülmüştür. İyi derecede ingilizce bilmekte ve mesleki çalışmalarına Ankara'da bulunan özel muayenehanesi'nde devam etmektedir.

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
Uzm. Dr. Binod Şah
Uzm. Dr. Binod Şah
Ankara - Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube