Menopoz tedavisi!!!

Menopoz tedavisi!!!

Ülkemizde menopoza giren kadınların büyük çoğunluğu, menopozdan sonra üreme organları ile ilgili artık bir problemin olmayacağını varsayıyor ve ciddi bir şikayeti olmadıkça kontrol muayenesi olmayı çoğu kere ihmal ediyor.Kadınlar hayatlarının yaklaşık üçte birini menopoz sonrası yıllarda geçiriyor. Önemli olan bu dönemi sağlıklı ve konforlu geçirmektir. Bu dönem iş yoğunluğunun giderek azaldığı bir dönemdir. Bu dönem varsa çocuklarınızın yavaş yavaş kendi kanatlarıyla uçmaya çalıştığı veya uçtuğu bir dönem, yani size olan taleplerinin azaldığı bir dönemdir. Kendinize ne kadar iyi bakarsanız, ne kadar sağlıklı olursanız bu dönemi o kadar konforlu geçirebilirsiniz. Ne yazık ki yıllar içinde millet olarak sağlık bilincimizin olması gerekenin çok altında olduğunu gördüm. Arabamızın bakımını yaptırırız, giyim kuşam için para harcarız ama onlara gösterdiğimiz önemi sağlığımıza göstermeyiz. Ancak sağlıklı isek onları güzel bir şekilde kullanabileceğimizi düşünmeyiz. Teknolojideki gelişmelere paralel olarak tıpta da yeni birçok aletler icat ediliyor. Bunlar sayesinde erken tanı koyma ve daha kolay ve etkili tedavi etme olanağına kavuşuyoruz. Günümüz konsepti hastalıklara en erken dönemde tanı koyma ve tedavi etmektir.Bu imkana da daha çok periyodik muayenelerde ulaşabiliyoruz.

Menopoz sonrası yıllarda karşılaşılabilecek sağlık problemlerini şöyle sıralayabiliriz: Menopoza girmeden yaklaşık 2 yıl önce başlayıp menopoz sonrası da 2-3 yıl; bazı bayanlarda daha uzun devam eden vazomotor semptomlar. Bunları: Ateş basması, gece terlemeleri, işine konsantrasyonda bozukluk, baş ağrısı, duygu değişiklikleri, lipidoda azalma, unutkanlık ve uyku bozuklukları olarak sayabiliriz. Bu sorunlar yalnız menopoza giren kadınların değil, aynı zamanda onların ailelerinin ve iş çevrelerinin de sorunu olabilmektedir.Menopoza girdikten yaklaşık 3-4 yıl sonra genital organlarda atrofi başlar. Buna bağlı olarak vajinada kuruluk, cinsel ilişkide ağrı hissedilir ve idrar problemleri ortaya çıkabilir. 50’li yaşlardan önce kalp ve damar hastalıkları kadınlara göre erkeklerde daha fazla görülmektedir. 60’lı yaşlara gelince kadın ve erkeklerde kalp damar hastalığı görülme oranı birbirine yakındır. Buradan da anlaşılacağı gibi menopoza girdikten sonra kadınlarda bu hastalıkların görülmesinde bir artış oluyor. Yine 60’lı yaşlarda osteoporoz kendini gösteriyor ve yaşın ilerlemesineparalel olarak da artıyor. Bunların dışında rahim içi (endometrium ) ve yumurtalık kanserleri menopozlu yaşlarda daha fazla görülüyor. Yine meme kanserlerinin görülme oranı yaşın artmasına paralel olarak artıyor. Bu rahatsızlardan uzak durulabilir mi? Bunları tedavi etmek mümkün mü? Bu sorulara rahatlıkla verebileceğimiz cevap: Evet,bu sorunlardan büyük bir kısmını bayanlar hiç yaşamayabilir. Bir kısmına da erken tanı konarak daha kolay ve etkili tedavi edilmeleri sağlanabilir.

Menopoza giren bayanlarda görülen vazomotor semptomların ve diğer problemlerin ana nedeni o zamana kadar yumurtalıklarca salgılanan östrojen hormonunun giderek daha az salgılanması ve menopozdan sonra da salgılanmamasıdır. Yani yukarda sayılan problemlerin en büyük nedeni östrojen eksikliğidir. Tedavide prensip şikayetlere, ya da problemlere yol açan nedenin ortadan kaldırılmasıdır. Menopozda şikayetlere yol açan ana neden östrojen eksikliği olduğuna göre eksik olan bu hormonun yerine konması ile şikayetlerden önemli bir şekilde uzaklaşılır düşüncesiyle dışarıdan östrojen hormonu verilmesi planlanmış ve tedaviye “ eksik olanı yerine koyma=replasman”tedavisi denmiştir ve HRT (hormon replasman tedavisi) olarak adlandırılmıştır. Zaman içersinde yapılan geniş çalışmalarla hormon replasman tedavisinin (HRT) her menopoza giren hanıma, benzer dozda uzun süre kullanılmasının doğru olmadığı, tedaviyi kişiye özgü, bireyselleştirmek gerektiği ortaya çıktı. Menopoz giren her hanıma HRT yapmak gerekmeyebilir, bazılarına da yapmak doğru değildir. O halde kimlere HRT yapılsın, kimlere yapılmasın.Tromboembolik bir hastalık geçirmiş olanlara, rahim kanseri geçirmiş olanlara, karaciğer hastalığı olanlara ve meme kanseri öyküsü olanlara HRT yapmak doğru değildir. Bunun tam karşıtıvazomotorsemptomları ( ateş basması, terleme, uykusuzluk, duygu değişikliği) olanlara, vajinal sağlık için (kuruluk ve atrofinin önlenmesi) ve osteoporoz önlenmesi için kabul edilen en etkin tedavi yöntemi hormon replasman tedavisidir (HRT).

HRT yapılsın veya yapılmasın her hanımın yıllık jinekolojik muayenelerini yaptırması, şikayetlerine ve muayene bulgularına göre de hekiminin gerekli önerilerde bulunması, gerekli ilaçları reçeteye yazması gerekir. Jinekolojik muayene öncesi meme muayenesi ve genel bir vücut muayene yapılması gerekir. Jinekolojik muayenede vulva, vajina ve rahim ağzına bakılır, bu esnada rahim ağzı kanserinin erken tanısı için önemli bir belirteç olan (Papsmear) tetkiki için rahim ağzından numune alınır. Jinekolojik muayenede uterus ve yumurtalıkların durumuna bakılır. Jinekolojik muayeneyi takiben ultrason muayenesi yapılır. Ultrasonda özellikle rahim içi zarı (endometrium) kalınlığına, rahmin büyüklüğüne ve yumurtalıklarda bir büyüme olup olmadığına bakılır.Endometriumda patolojik bir kalınlık tespit edilirse, buradan bir biyopsi alınıphistopatolojik değerlendirilmesinin yapılması gerekir.

Muayene bitimini takiben bazı tetkikler yaptırmak gerekir. Bunlar:

Mamografi,

Karaciğer fonksiyon testleri ( SGOT, SGPT )

Lipit profili (Total kolesterol, HDL, LDL, Trigliseritler )

Hemogram

Kemik mineral danistesi.

Bu testlerin her yıl yapılmasına bazen gerek olmayabilir. Testlerin sıklığı; hastanın geçmişine, muayene sırasındaki şikayetlerine ve muayene bulgusuna göre hastadan hastaya değişebilir.

Muayene bulguları, test sonuçları, bayanın şikayetleri ve beklentileri de dikkate alınarak tedavi düzenlenir. Günümüzde yukarıda belirttiğim vazomotor semptomların önlenmesi, vajina sağlığının korunması ve osteoporozun önlenmesi için en etkin tedavi; hormon replasman tedavisidir. Hormon replasman tedavisi her menopozdaki kadın için aynı dozda ve sürede kullanılabilecek bir tedavi değildir. İlacın veriliş şekli, dozu, içeriği ve kulanım süresi kadından kadına değişir.

Kaliteli yaşam ne demektir: Her şeyden önce genel bir tatmin, doyumluluk duygusudur. Yaşama ilgi duyma ve ona pozitif katkı yapma arzusudur, yaşamdan zevk almaktır. Yaşam kalitesi mutluluktur, kişisel ilişkilerde memnuniyet, fiziksel ve psikolojik olarak kendini iyi hissetmedir.

Menopoz; vazomotor semptomlarla, ortaya çıkabilecek seksüel sorunlarla, ürogenital semptomlarla, derideki yaşlanmayla ve osteoporozla ( boy kısalması ve kırık riski ) yaşam kalitesini negatif etkiler.

Menopoza giren hasta yaşam tarzına dikkat etmeli, eğer gerekiyorsa yaşam tarzında bazı değişiklikler yapmalıdır. Her şeyden önce kilolu olmamalıdır. Boyuna uygun bir kiloya sahip olmalıdır. Kilosu boyunun son iki hanesini geçmemelidir. Örnek olarak 165 boyundaki bir hanımın kilosu 65 kiloyu geçmemelidir. Haftada 3 defadan az olmamak koşuluyla fizik egzersizler son derecede yararlıdır. Bu yaşlarda yapılacak fiziki aktivitelerin başında yürüyüş gelir. 30 dakikadan az olmamak üzere yürüyüşler yapılması, hem kilo vermeye yardımcı olur, hem de vücudu daha fit tutar ve kişinin daha dinamik olmasını sağlar. Bunların dışında yaşlılığın önemli problemlerinden birisi olan osteoporozun önlenmesinde de fiziksel aktivitenin önemli rolü vardır. Varsa hobilerini arttırmak, yoksa yeni hobiler edinmek yaşam kalitesini arttırır.Eğer sigara içiyorsa sigarayı bırakmalıdır. Kalsiyumdan zengin beslenmeyi alışkanlık haline getirmelidir.

Menopoz sonrası yıllarda yaşın ilerlemesiyle artan ve yaşam kalitesini negatif etkileyen problemlerden birisi de osteoporaz ve bunun sonucunda olan kırıklardır. Hareketsiz hayat, sigara içimi, menopoz sonrası hormon replasman tedavisi almamak riski arttıran faktörlerdir. Yukarıdaki sılayt ta görüldüğü gibi HRT alan ve almayan hastalar arasında kırık riski açısından farklılıklar görülmektedir.

Osteoporozun önlenmesinde en önemli faktörlerden biri fiziksel aktivitedir. Çalışmalarda fiziksel olarak aktif kişilerde kemik kütlesinin daha fazla olduğu saptanmıştır. Bu nedenle menopozdan sonra hastalara fiziksel aktivite önerilmektedir.

Menopoz sonrasında günlük kalsiyum ihtiyacı artmaktadır. Kalsiyumdan zengin yiyeceklerle beslenmeye özen gösterilmelidir. Doktorunuzun önerisiyle her gün ilave kalsiyum almanızda ve gerekiyorsa D vitamini almanızda yarar vardır.

Hormon replasman tedavisinin bir yararı da hastanın her yıl hekim kontrolünden geçmesi. Bu esnada yapılan muayene ve tetkiklerle genital sisteme ait hastalıkların erken tanısı konduğu gibi, genital sistem dışı hastalıkların da erkenden teşhis edilmesine olan yararıdır.

Siz de sağlıklı bir menopoz sonrası dönem geçirmek istemez misiniz?

Bu makale 16 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu

Prof. Dr. Hasan SERDAROĞLU, Sivas’ta doğmuştur. Tıp tahsilini İstanbu'da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. Yine aynı fakültede Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlığını almış ve Akademik kariyerine aynı anabilim dalında devam etmiştir. 1990 yılında Doçent Doktorluk kadrosuna atanan Prof. Dr. Hasan SERDAROĞLU, aynı yıl kurulan Üreme Endokrinolojisi ve İnfertilite Bilim Dalı'nın kurucuları arasında yer almıştır. Yine aynı zaman zarfında Almanya’da Giessen Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümüne giderek iki ay süreyle Tüp Bebek bölümünde çalışmalar yapmıştır. 1993 yılında Reprodüktif Endokrinoloji ve İnfertilite Bilim Dalına Başkan seçilmiş ve 17 yıl süre ile bu görevini sürdürmüştür.1996 yılında Profesörlük kadrosuna atanmıştır.  Aynı yıl İsrail HadassahUniversitesi Tüp beb ...

Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu
Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu
İstanbul - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube