Menapoz kadınlarda yumurtalıkların aktivitesinin bitmesini takiben adetlerinin sürekli olarak durmasını ifade eder. Perimenapoz, menapozdan hemen önceki ve sonraki perioddur. Klimakterik ise daha kapsamlı bir kelime olup yumurtalıkların fonksiyonunun tedrici azalması ile birlikte üreme döneminden postmenapozal yıllara geçiş periyodunu anlatır.Türkiyede ortalama menapoz yaşı 48 civarındadır. Kadınların yaklaşık %10’unda uzamış düzensizlikler olmadan adetler ani olarak kesilebilmektedir. Buna karşın çoğunda perimenapozal geçiş dönemi yaklaşık 4 sene saptanmıştır. Menapoz yaşını etkileyen faktörler Sigara içimi ortalama 1.5 sene erken menapoza neden olmaktadır: Doğum kontrol hapı kullanımı menapoz yaşını etkilememektedir. Klinik izlenim anne ve kız çocuklarının aynı yaşta menapoza girdiklerini düşündürmekle beraber bununla ilgili çok az data mevcuttur. Kalıtımsal ve etnik farklılıklar net olarak ortaya konulamamıştır. Beslenme düzeyi yetersiz kadınlar da erken menapoza girmektedirler. İlk adet yaşı ile menapoz yaşı arasında ilişki saptanmamıştır. Vücut yağının östrojen üretimine katkısından dolayı zayıf kadınlar hafifçe daha erken menapoza girerler. Irk, doğum sayısı ve boyun menapoz üzerine etkisi yoktur. Ayrıca daha önce abdominal histerektomi yapılanlarda tahminen yumurtalıkların damarlanması bozulduğu için erken menapoza girebilmektedirler.. Kadınların yaklaşık %3-4'ü 40'lı yaşlarda menapoza girerler. Cinsellik ve menapoz Hormon Üretimi ve Menapoz Premenapozal yıllar, devam eden menstrüel kanamalara rağmen FSH’nın postmenapozal seviyelere yükseldiği (30 IU/L’den yüksek ) buna karşın LH seviyelerinin normal kaldığı dönemdir. Nadiren korpus luteum formasyonu ve fonksiyonu olabileceğinden hem FSH ve LH’nın her ikisinin de yükseldiği demonstre edilmeden , beklenmedik gebelikle karşılaşılabilir. Menapozdan sonra maksimal seviyeye 1-3 sene arasında varan FSH’da 10-20 kat ,LH’da ise 2 kat artma olur. Takiben her iki gonadotropinde de tedrici ve çok hafif bir düşme olur. FSH’nın LH’dan daha yüksek olmasının nedeni LH’nın kandan daha çabuk temizlenmesindendir. (LH’nın yarılanma ömrü 30 dk., FSH’nın 4 saattir.) Menapoz sonrası androstenedion(A) seviyesi, menapoz öncesi seviyenin yaklaşık yarısıdır. Postmenapozal A’nın kaynağının büyük kısmı ise adrenal bezdir, çok az bir kısmı ise overlerden salgılanmaktadır. Testosteron (T) seviyeleri belirgin düşmemekte ve kadınların çoğunda (hepsinde değil) postmenapozal overlerden pemenapozal overlere göre daha fazla testosteron salgılanmakdır. Folliküller ve estrogenin ortadan kalkmasından sonra artmış gonadotropin seviyeleri geri kalan stromal dokuyu ahrekete geçirmekte ve testesteron seviyesinin artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle postmenapozal kadınlarda gonadotropinlerin GnRH agonist ve antagonistleriyle süpresyonu sirkülasyondaki testesteronda belirgin azalmaya yol açar. Menapozdan sonra üretilen total testesteron ise primer kaynak olan androstenedionun periferal konversiyonun (dönüşümünün) azalmasına başlı olarak azalmıştır. Menapoz sonrası estradiolun çoğu estronun periferik koversiyonu sonucu oluşup yaklaşık 10- 20 pg/ml’dir.(40-70 pmol/L) Postmenapozal kadında estron ise estradiolden yüksek olup ortalama 30 -70 pg/mL (110-260 pmol/L) dir. Estrogenlerin postmenapozal ortalama üretim oranları ise yaklaşık 45 µg/24 h olup hemen hemen tamamı androstenedionun periferik konversiyonu ile oluşmaktadır. Menapozdan sonra estrogendeki daha fazla düşmedene dolayı androgen/estrogen oranı oranı belirgin değişmekte ve hafif hirsitismusa yol açmaktadır. Yaşın ilerlemesiyle birlikte DHA ve DHAS seviyeleri gittikçe azalmakta , buna karşın androstenedion , testesteron ve estrogen nispeten sabit kalmaktadır. Menapozdan sonra overlerden estrogen üretimi devam etmemekte; bununla birlikte A ve T’ nin estrogene ekstraglanduler konversiyonundan dolayı postmenapozal kadınlarda estrogen seviyeleri belirgin olabilmektedir. Bu nedenle ekstrglanduler üretimi etkileyen faktörlere bağlı olarak bu dönemde estrogenin klinik etkisi kadından kadına değişmektedir. Andrstenedionun estrogene dönüşüm oranı(yüzdesi) vücut ağırlığı ile koreledir. Vücut ağırlığı arttıkça A’dan estrogen üretiminin de artması büyük olasılıkla yağ dokusunun androgenleri aromatize edebilme yeteneklerinin sonucudur. Bu faktör ve ayrıca SHBG(sex hormone binding globulin)nin azalması (serbest estrogen konsantrasyonlarının artmasına yol açar) obezite ile endometrial kanser arasındaki bilinen ilişkiyi açıklar. Bu nedenle vücut ağırlığı ile sirkülasyondaki estron ve estradiol arasında pozitif kolerasyon vardır. Androgenlerin estrogene aromatizasyonu sadece adipoz dokuda olmayıp hemen hemen tüm dokuların bu aktivitesi vardır.
2) Flushes,atrofik vaginit, uretritis ve osteoporosis gibi “ estrogen eksikliğine ” bağlı olanlar 3) Estrogen-progestin tedavisine bağlı olanlar. Estrogen fazlalığının problemleri Postmenapozal kadınların yaklaşık %10'u office biopsi ile değerlendirilemez. En sık neden ise uterin kaviteye girilememesindendir. Bu vakalara hastanede D-C yapılmalıdır. Ayrıce pelvik muayenede uterus normal değilse yine baştan D-C yapılmalıdır. * Kolposkopi ve servikal biopsi (anormal sitoloji veya lezyon varsa) 2) Flushes,atrofik vaginit,uretritis ve osteoporosis gibi “estrogen eksikliğine ” bağlı olanlar 3) Estrogen-progestin tedavisine bağlı olanlar. Eğer adetler kesilmeden vasomotor semptomlar başlarsa, flushları kontrol etmek için kombi esteregon -progestine başlanabilir. Perimenapozal, anovulatuvar kadınlarda ovulasyonun ve gebeliğin oluşmayacağı garanti edilemez. Bu nedenle düşük doz oral kontraseptiflerin kullanımı hem kontrasepsiyonu sağlayacak, hemde düzensiz, ağır anovulatuvar kanamaları ve endometrial hiperplazi ve neoplazi riskini önleyecektir. Bu hastalarda önemli olan ne zaman oral kontraseptif tedaviden postmenapozal tedaviye geçileceğidir. Bu önemlidir çünkü en düşük doz estrogen içeren oral OK dahi standard postmenapozaLdozdan 4 misli fazla östrojen içermektedir. Bir yaklaşım 50'Ii yılların başından itibaren pill-free 5-7 günde FSH seviyesinin ölçümüdür (neden 5-7 gün =steroid seviyeleri düşüp FSH yükselir) FSH 30 IU/L'den yüksekse postmenapozal hormon tedavisine geçilir. “Vasamotor flush” klimaakterik dönemin “hallmark”I olup postmenapozal kadınların çoğunda değişik derecelerde yaşanır. “Hot flusbll terimi. baş, ense ve göğüste ani kırmızılaşma, vücutta sıcaklık artışı ve bazen bol terlemelerle karakterizedir. Birkaç saniyeden birkaç dakikaya, nadiren 1 saate kadar sürebilir. Flushlar “geceleri ve stresll anında daha sıktır. Serin ortamlarda daha az ve daha az yoğundur. Massachuset çalışmasında “hot flush”lar perimenapoz dönemde %10, menslerin durmasında hemen sonra ise %50 olarak bildirilmiştir. Menapozdan 4 sene sonra ise %20 olarak bildirilmiştir. Premenapozda da olabilmesine rağmen flushlar postmenapoz dönemin esas özelliği olup çoğu kadında 1-2 sene içinde ortadan kalkar. %25 -50 kadında ise 5 seneden fazla sürebilir. “Hot flushl”ın fizyolojisi halen anlaşılamamıştır fakat hipotalamustan orijin aldığı ve estrogen seviyesinin düşmesi ile açığa çıktığı bilinmektedir. Bununla birlikte hot flaşların çoğu estrogen eksikliğine bağlı değildir. Nispeten psikosomatik bir semptom olduğundan kadınların çoğu gereksiz yere estrogenle tedavi edilmektedir. **Eğer klinik durum net değilse hot flaşların nedeni olarak estrogen eksikliği, yükselmiş FSH seviyeleri ile dökümente edilmelidir. ****Hot flaşlar birtakım fizyolojik değişikliklerle beraber olmaktadır.Flaş LH “surge” ü ile birlikte olmakta(not FSH) ve hasta flaşın başladıgını hissetmektedir. Bunu takiben tüm vücutta ölçülebilecek ısı artışı olur takiben core temperatür düşer. Tüm bu değişiklikler objektif olarak ölçülebilir. Kısaca flaş, vücutta toplanmış ısının serbestleşmesi değil, "heat . release mechanism”lerin anormal eksitasyonudur. Beyindeki LH surge'ü ve temperatür değişiklikleri ile olan ilişkisi anlaşılamamıştır. Hipofizektomiden sonra da flaşların olabilmesi mekanizmanın direkt LH release'ne bağlı olmadığını göstermektedir. **Yani hipotalanıljsta flaşlara neden olan değişiklik aynı zamanda GnRH sekresyonunun dolayısıyla LH surge'üne neden olur. Atrofik değişiklikler Postmenapozal dönemde aşırı düşük östrojen üretimi, veya kastrasyondan yıllar sonra mukozal yüzeylerde oluşan atrofi vajinitis, pruritis, disparoni ve stenosise yol açar. Genitoüriner atrofi birçok semptomlara yol açar **Rekürrent üriner kanal infeksiyonları postmenapozal estrogen tedavisi ile etkili şekilde önlenebilmektedir. Sistoselle birlikte vaginal relaksasyon rektosel ve uterin prolaps estrogen eksikliği sonucu değildirler. ** Geçek stres inkontinansın estrogen tedavisinden fayda görmeyeceği ileri sürülürken bazı araştırmacılar estrogen tedavisinin uretral mukoza üzerine direkt etki ile gerçek sters inkontinans olgularının yaklaşık %50'sinde faydalı olduğunu bildirmişlerdir. Disparoni : Uygun estrogen dozlarıyla seksüel hatyatın konforlu şekilde devam ettirilebileceği gösterilmiştir. Bir ayda belirgin cevap olmakla birlikte genitoüriner sistemin Pm restarasyonu 6-12 ayda olmaktadır . Seksüel temas da vaginal dokularda sirkülasyonu destekleyerek vaginal dokuların estrogenin terapötik etkilerine cevabını artırır. Psikofizyolojik etkiler Menapozun mental sağlık üzerine zararlı etkisi olduğu şeklindeki psikiyatrik literatür desteklenmemiştir.Menapozun spesifik bir psikiyatrik hastalık (invalusyonel melankoli) olduğu terkedilmiştir. OSTEOPOROZ Osteoropoz kemik dokusunda mikroyapısal bozulmaya neden olup kemik frajilitesinin Artmasına ve sonuçta fraktür riskinin artmasına neden olur.İskelet iki tip kemikten oluşur. 1-kortikal kemik total kemik yapısının %80’ini oluşturur, 2-trabeküler kemik spinal kolunda mevcut olup balpeteği görünümündedir.Spinal kemik kaybı 20li yaşlarda başlar fakat menapoza kadar total kayıp çok azdır. Femurun kemik dansitesi 20li yaşların sonlarına doğru “peak” yapar,30 yaş civarında ise azalmaya başlar. Genel olarak trabekuler kemikte rezorbsiyon ve formasyon kortikal kemiğe göre 4-8 kat daha hızlı olmaktadır.40 yaşından sonra rezorbsiyon formasyona göre senede %0.5 oranında daha fazla olmaya başlar.Bu olumsuz etki menapozdan sonra hızlanır ve senelik kemik kaybı trabekuler kemik için %5,total kemik kaybı ise %1-1.5’dir. bu akselere olmuş kemik kaybı 10-15 sene devam eder. Adetlerin kesilmesinden sonraki ilk 20 sene içerisindeki menapoza bağlı kemik kaybı trabekuler kemik için %50, kortikal kemik için %30dur. Bu süreç siyah ırkta daha yavaştır. -- Postmenapozal kadında trabekuler kemik kaybı yaşlanmadan ziyade estogen eksikliğine bağlanmaktadır. Estrogen osteorpozu nasıl engeller ? Seks steroidlerinin kemikleri nasıl koruduğu net olarak bilinmemekle beraber moleküler seviyede kompleks interaksiyonlar olduğu düşünülmektedir. 1 Kalsiyumun artmış absorbsiyonu ( muhtemelen estrogen uyarımına bağlı vitamin D’ nin aktif metaboliti 1.25 dihidrokisivitamin D’ nin artmasına bağlı ) ve (2) osteoblatlardaki estrogen reseptörlerine direkt etki önemli faktörlerdir.Birçok estrogene bağımlı ( growth faktörler ve sitokinler ) kemik remodelinginde önemlidir.Estrogenler “bone resorbing sitokin”lerin (interkeukin 1 ve 6 ayrıca “bone stimulating faktör”lerin (insülin-like growth factor 1 ve 2, transforming growth factor-beta ) üretimini modüle eder. Estrogenler ayrıca kalsitonin sentezini arttırır ( which inhibits bone resorption). Ayrıca osteoblastlarda vitamin D reseptörlerini arttırır. Progestasyonel ajanlar antiöstrojenik olmalarına rağmen, östrojene benzer şekilde kemik rezorpsiyonu azaltırlar.Bu etki sadece kortikal kemikte olabilir.Progenstinle estrogenlerle eklendiğinde kemik formasyonu için sinerjistik etki oluşturur ve pozitif kalsiyum balanzı ile assosiyedir. 2) Flushes,atrofik vaginit,uretritis ve osteoporosis gibi “estrogen eksikliğine ” bağlı olanlar 3) Estrogen-progestin tedavisine bağlı olanlar. Eğer adetler kesilmeden vasomotor semptomlar başlarsa, flushları kontrol etmek için kombi esteregon -progestine başlanabilir. Perimenapozal, anovulatuvar kadınlarda ovulasyonun ve gebeliğin oluşmayacağı garanti edilemez. Bu nedenle düşük doz oral kontraseptiflerin kullanımı hem kontrasepsiyonu sağlayacak, hemde düzensiz, ağır anovulatuvar kanamaları ve endometrial hiperplazi ve neoplazi riskini önleyecektir. Bu hastalarda önemli olan ne zaman oral kontraseptif tedaviden postmenapozal tedaviye geçileceğidir. Bu önemlidir çünkü en düşük doz estrogen içeren oral OK dahi standard postmenapozaLdozdan 4 misli fazla östrojen içermektedir. Bir yaklaşım 50'Ii yılların başından itibaren pill-free 5-7 günde FSH seviyesinin ölçümüdür (neden 5-7 gün =steroid seviyeleri düşüp FSH yükselir) FSH 30 IU/L'den yüksekse postmenapozal hormon tedavisine geçilir. Kalsiyum absorbsiyonu yaşla birlikte azaltmakta ve menapozda belirgin olarak bozulmaktadır.Osteorpozu engellemek için pozitif kalsiyum balansı gereklidir.Özellikle günlük besin ( süt v.s.) alamayan kişilerde günde 1000mg kalsiyum absorbsiyonu arttırmakta ve kalsiyum takviyesinin daha az dozlarda yapılmasını sağlamaktadır.Östrojen tedavisi alanlarda zero kalsiyum balansı için günde 1000 mg elemental kalsiyuma ihtiyaç vardır.Besinlerle yaklaşık 500mg alındığı için günde yaklaşık 500 mg takviye yeterlidir.Estrogen tedavisi almayanlarda ise günde 1000 mg takviye yapılmalıdır.Unutulmamalıdır ki kalsiyum takviyesi önemli olmakla birlikte osteoporozu önlemede hormonal tedavi kadar etkili değildir. Florid Kalsitonin Etidronate disodium **Yerleşmiş osteoporozu olan kişiler daha şiddetle tedavi edilmelidirler. Hormon tedavisi yanında florid, kalsitonin ve etidronate da kullanılmalıdır. Osteoporozlu hastalar osteoporoza yol açabilecek diğer kondisyonlar açısından da incelenmelidir. Bunlar; Kemik dansitesinin ölçümü KARDiOVASKÜLER HASTALIKLAR Kadınlarda kardiovasküler hastalıklar ABD de kadınlarda en sık ölüm nedenidir. Takiben neoplasmalar, serebrovasküler hastalıklar ve kazalar gelmektedir. kardiovasküler hastlıkların çoğu major damarlarda aterosklerosis sonucudur. Risk faktörleri kadınalrda ve erkeklerde aynıdır.Yüksek kan basıncı, sigara, diabetes mellitus ve obezite. Bu risk faktörleri kontrol edildiğinde kadınlarda koroner kalp hastalığı riski erkeklerden 3.5 kat daha azdır. Kadın ve Erkekler arasındaki fark Reprodüktif yaşlarda kadınlarltoroner kalp hastalığa karşı "korunmaktadırlar". Bu nedenle bu hastalık açısından kadınlar erkeklerin 10 sene gerisinden gelmektedirler. Myokard infarksiyonu ve ani ölüm açısından ise kadınlar daha avantajlıdıriar. Bunun sebebi kompleksdir fakat bu korumaya büyük katkı , kadınlarda estrogen etkisi ile daha yüksek seviyierde bulunan HDL (high density lipoproteinller"dir. Adulthood boyunca kadınlarda HDL-kolestrol seviyesi 10 mg/dL daha yüksektir (erkeklerden). Bu farklılık postmenapozal yaşlarda da devam etmektedir. Total ve LDL (low dansity)kolesterol seviyeleri premenapozal kadınlarda erkeklerden daha düşüktür fakat menapozdan sonra hızla yükselirler. Tüm yaşlarda HDL-kolesterol seviyeleri erkeklerden 10 mg/dL daha fazladır. Kadınlarda yüksek seviyede HDL, estrogenin "HDL elevating" etkisinin, erkeklerde ise androjenlerin "HDL lowering" etkisinin net göstergeleridir.HDL'nin ateroskleroza karşı kesin koruma mekanizması bilinmemekle beraber HDL'nin kolesterolun arterlerin intima tabakasından ve rnakrofajlardan "effluxunu" provoke ettiği düşünülmektedir. Yeni bir yaklaşım hormonlarla bağ dokusu arasında yapılmaktadır. Vücutta adiposite, koroner kalp hastalığı için risk olup, nisbi androjenik hormonal statü, hipertansiyon ve lipid ve karbonhidrat metabolizma bozuluğu ile assosiyedir. Vücutta santral yağ dağılımıtotal kolestrol,triglesidler ve LDL ile pozitif korelasyon HDL ile negatif korelasyon gösterir. Abdominal adiposite ile assosiye aireojenik lipid profili insülin ve estrogenle de mediate edilmektedir. Postmenapozal dönemde estrogenin farmakolojik etkisi nedir? Estrogenler trigliserid seviyesini, LDL katabolizması ve Iipoprotein reseptör aktivitesini artırarak LDL seviyesinin azalması ve HDL seviyesinin artmasına yol açarlar. Estrogen tedavisi ile ayrıca, LDL partikülünün büyüklüğü de azalır fakat bu değişikliğin doz ile ilişkisi veya klinik önemi bilinmemektedir. LİPİD VE LİPOPROTEİNLERLE İLGİLİ OLMAYAN KORUMA Estrogenin diğer bir fonksiyonu (progestinli veya .. siz) yaşlanma ile birlikte santral vücut yağının artmasını engeller. Bu işe abdominal adiposite, hormonlar, insülin resistansı, hiperinsülinemi ve atreojenik lipid profili arasındaki interaksiyonu inhibe eder.Hiperinsülineminin ayrıca kan damarları üzerine direkt aterojenik etkisi vardır. **ÖZETLE ESTROGENiN KARDiOVASKÜLER SiSTEM FAYDALI ETKiLERi ŞUNLARIR 1-Sirkülasyondaki lipid profili üzerine olumlu etki. Total kolesterolu azaltır, HDL-kolesterolu artırır. Progestin tedaviye eklenmeli mi? Yüksek dozlarda progestinin lipid profiline olumsuz etkisi olabileceği (HDL azalır) bildirilmiştir. Literatürün incelenmesinde bu ilşikinin "doza bağımlı" olduğu şeklindedir. Aylık 10 gün norethindrone (5 mg), megestrol acetate(5 mg), levoorgestrel (250 mikrogram) ve hatta medroksiprogesteron asetat(10 mg) kullananlarda 1j;;ıCLkolesterolde azalma bildirilmiştir. progestasyoneı ajanların Icardiovasküler hastalıklar üzerine etkisi doza ve kullanımsüresine baQımlı olarak değiştiği bildirilmiştir. Kısa dönemde progestinin negatif etkisi varken uzun dönemde bu etkinin ortadan kalktığı bildirilmiştir. Şu ana kadar toplanan data ile varılan sonuç: Endometriumu koruyan progestasyonel dozun lipid ve lipoprotein profili üzerine belirgin etkisi yoktur. Ayrıca estrojenin lipid ve lipoprotein profilinden bağımsız koruyucu etkileri progestinle ilgili endişeleri daha da azaltmaktadır. Estrogen-progestin tedavisinin problemleri 1- Genel ve Metabolik etkiler Yüksek doz oral kontraseptif kullanımı ile artmış tromboembolik hastalık riski,hipertansiyon ve bozulmuş karbonhidrat metabolizması arasındaki ilişki , bilinmektedir. Postmenapozal hormon tedavisindeki düşük dozlardan dolayı bu etki görülmemektedir Trombotik risk faktörlerini taşımayan hastalarda postmenapozal östrojen dozlarının venöz tromboz riskini artırmadığı bildirilmiştir. Ayrıca postmenapozal dozun pıhtılaşma faktörlerini değiştirmediği (antitrombin ||| vs ) bildirilmiştir. Önemli soru daha önce trbbotik epizodu olan hastalarda hormon tedavisi yapılmalı mı? Venöz trombotik epizod travma ile ilgili ise kolaylıkla yapılabilir. Eğer oral kontraseptif kullanımı ile ilgili ise genel eğilim tedavi yapılmaması şeklindedir. OK'da olduğu gibi estrogen kullanımında da safra kesesi hastalığı riskinin 1.5- 2 kat arttığı bildirilmiştir. Fakat karşıt yayınlar da mevcuttur. 2-Endometrial neoplazi **Günümüzde bu riskin programa progestasyonel ajanın eklenmesiyle azaltıldığı aşikardır. Estrogen endometrium gelişimini promote ederken progestin inhibe eder. Bu etki progestenin estrogenin hücresel reseptörlerini azaltması ve estradiolu estron sulfata dönüştüren hedef hücre enzimlerini indüklemesi ile oluşur.Sonuçta endometrial nükleideki estrogen reseptör komplekslerinin sayısı ve estradiolun intrasellüer gücü azalır. Progestinin kullanım süresi önemli midir? Evet. Standard metod estrogen tedavisinin son 10 gününe progestasyonel ajanın eklenmesidir. Bazı yazarlar 12-14 gün olması gerektiğini ileri sürerler. Progestinin 10 günden az kullanıldığı kadınların %2-3 'ünde endometrial hiperlazi gelişir. Günümüzde sequential programda ise 2.5 mg, günlük kombine programda ise 2.5 mg. MPA kullanılmaktadır. Estrogen-progestın tedavisi yapılan kadınların hiçbirisinde endometrial kanser gelişmemesini beklemek "unwise"dır. -- Postmenapozal kadında trabekuler kemik kaybı yaşlanmadan ziyade estogen eksikliğine bağlanmaktadır. 3-Meme kanseri 40 yaşın altındaki kadınlar (Kastre ve gonadal disgenezili kadınlar) Bu kadınlarda estrogen eksikliğinin süresi uzamıştır ve estrogen kaybı akuttur. Kısa sürede vasomotor semptomların, uzun sürede ise kardiovasküler hastalık, osteoporoz ve atrofiyi ortadan kaldırmak için siklik estrogen kullanımı tavsiye edilmektedir. Genç hastaJ§.r9ı:i o 62F; "1g. konjuge estrogen menstruel kanama oluşturmak için yeterli olmayabilir. Ayrıca psikolojik sebeplerle de adet görmeyi sağlamak için daha yüksek dozlarla adet görmenin sa w Ianması önerilmeıaedir. Bunun ıçın se en ıa ro ra dir. Endometriosis nedeniyle kastre edilmiş hastalarda, estrogen tedavisi nedeniyle endometriosisin rekürrensi çok nadir olmakla birlikte karşılanmamış estrogen tedavisinde geriye kalan endometriosis dokusunda endometrial kanser gelişebileceği için günlük estrogen-progestin kombinasyonu ile tedavi önerilmektedir. Geç Menapoz
TEDAVi METODU Hangi hormonal ajan hangi yolla verilmelidir? Estrogenlerin herhangi bir formunun diğerine üstün olduğuna dair herhangi bulgu yoktur. Spesifik estrogenden ziyade kullanım süresi, dozu , progestinlerin eklenip eklenmediği önemlidir. "Axial ve periferik kemik kitlesinin devamını sağlayan etkili estrojen dozu 0.625 mg. konjuge estrogene eşdeğerdir." Etinil estradiolun dose-response etkisi yeterince çalışılmamış olup 0.625 konjuge estrogene tekabül eden dozu yaklaşık 5-10 mikrogramdır. Etinil estradiolun, 17 -alfa etinil grubunun: hangi yolla kullanılırsa kullanılsın KC) metabolizmasını etkilediQi bildirilmiştir, "Conjugated equine estrogenler" için de durum aynidir. Sadece spesifik estrogenlerin (özellikle estradiolun) metabolik cevapları etkilediği düşünülmektedir. Steroidlerin lipid ve steroidler üzerine etkisi, steroidin tipi, dozu ve kuııanım yoluna (route) bağlıdır. Transdermal hormon tedaVısini Iipoprotein profili üzeine etkisi ile ilgili data yetersizdir. estrogenin deriden yayılımı bu önemli etkisini uygulamasının fraktür riskini de azalttığı fakat eestradiolun kan düzeyinin postmenapozal düzeyin iki misline ulaştığı bildirilimiştir. ****Estrogenler trigliserid seviyelerini artırdığı için, trgliseridleri yüksek olan kadınlar estrogen-progestin kombinasyonu ile tedavi edilmeli ve trigliserid seviyesi monitorize edilmelidir. (progestin trgiliseridleri azaltır). Açlık trigliserid seviyeleri 250 mg/dt'nin üzerine çıkarsa (2.8 mg/dL) nonoral kullanım şekli denenmelidir. Estradiol implantları Perkütan estrogen Oral uygulama için birçok rejimler uygulanmaktadır.en sık kullanılan iki “sequential” metod vardır. -Ayın 1. – 25. günleri arasında 0.625 mg konjuge estrogen veya 1.0 mg “micronized estradiol” + ilk 14 gün veya son 10 günde 10 mg MPA. “Continuous” uygulama Devamlı kombine olan bu uygulamada progestin dozları daha düşük olarak kullanılmaktadır.Bu tedavide günlük estyrogen – progestin kombinasyoları kullanılmaktadır.
Ara kanaması olan bası hastalar “endometrial ablasyonu” tercih edebilir.Fakat yine de isole rezidual endometriumdan kanser gelişebileceği unutulmamalıdır.Diğer bir seçenek ise “progestin ” içeren spirallerdir.Progestin lokal salgılanması ara kanamaları önler. Histerektomize Kadınlarda progestinler kullanılmalı mı?
Androjen tedavisinin potansiyel etkileri 1 )Psikolojik iyilik hali sağlaması 2)Seksüel motivasyonun artmasıdır. Bununla birlikte bu etkilerin yüksek dozlarda görüldüğü düşük dozlarda seksüel aktif seksüel davranışta çok az değişiklik olduğu bildirilmiştir. Dezavantajları 1) 3 ay içerisinde lipid profiline olumsuz etki eder.2)Endometriumu korumadığı için ayrıca progestin eklenmelidir. 3)Estrogen tedavisine testesteron eklenmesinin kemikler üzerine herhangi bir etkisi yoktur. ÖZETLE Farmakalojik androjen dozlarının libidoyu artırdığı şüphesizdir, fakat ayni zamanda önemli yan etkiler ortaya çıkar. Ayrıca androjen tedavisi yapılan hastalar bu tedaviye bağımlı hale gelebilirler. Pratikte sadece androjenler libidosu deprese olmuş ve psikolojik olarak açıklanamayan olgularda kullanılabilirler.bu olgularda lipid profili monitorize edilmelidir. ÇOK YAŞLI KADINLARDA HORMON TEDAVİSİNE BAŞLANMALI MI? HRT'nin KONTRAENDiKASYONLARI Endometrial kanser, Endometrioid tümör ve Endometriosis Evre I low grade endometrial kanseri olanların rekürrens korkusu olmadan estrogen kullanabilecekleri bildirilmiştir.Daha ileri evdere risk ile ilgili hiçbir şey bilinmemektedir. ******* Eğer yüksek riskli kanserde estrogen – progesteron reseptörü negarif ise derhal hormon tedavisine başlanabilir.Yüksek riskli tömürlerde reseptörler pozitif ise enaz 5 sene hormon kullanılmaması tavsiye edilmektedir.Karşılanmamış estrogenle tedavi edilmiş pelvik endometriosiste adenokarsinom bildirildiği için, endometriosis hikayesi olanlarda kombine estrogen-progestin kullanılmalıdır. DAHA ÖNCE GÖĞÜS KANSERİ OLAN HASTALAR POSTMNAĞOZAL HORMON KULLANABİLİR Mİ ? Stanley-Korenman endokrin çevrenin hastalığa neden olmadığını fakat karsinojenlere karşı duyarlılığı artırdığını bildirmiştir ve buna "estrogen window" hipotez' denilmiştir. Hayattta estrogen penceresinin açık Olduğu iki pencere vardır; Estrogen 8-10 yaşlarda (T anner evre 2) belirgin artış gösterir. Pencere ovulasyondan sonra progesteron salgısı veya perimenapozal yıllarda kapanır. Korenman göğüs kanserinin indüsibilitesinin en fazla pubertal açık pencere döneminde olduğunu bildirmiştir. Fakat başka araştırmalar bunu desteklememiştir. Özetle artmış göğüs kanseri ile assosiye olabilecek uzamış açık pencereye yol açabilecek faktörler obezite, infertiliteye bağlı anovulasyon, gecikmiş gebelik, erken menapoz, geç menapoz Progesteron önemli bir etki midir? GEBEliK VE MEME KANSERi Daha önceleri gebelikte artmış estrogen ve progesteronun göğüs kanseri üzerine olumsuz etkisi Olduğu bildirilmişti. Günümüzde gebelikte saptanan göğüs kanseri ile gebelik olmayan hastada prognozların farklı olmadığı ve gebeiliğin terminasyonunun gerekmediği kabul edilmektedir. Gebe kadında metastatik hastalık oranı 2.5 mislidir fakat bunun nedeni gebelikte göğüste meydana gelen değişikliklere bağlı geç teşhis konulmasıdır. **Gebe kadınlarda göğüs kanseri genellikle iyi diferansiyedir (reseptör negatif) Meme Ca ve "subsequent gebelik": Prognoz üzerine olumsuz etkisi bildirilmemeiştir. Oral kontrasepsiyon ve meme CA risk : i Ne riski artırdıkları nede koruyucu olduklarına dair kesin kanıt yoktur. DEPO PROVERA ve göğüs kanseri riski : Bir çalışmada depo-proveranın göğüs kanseri riskini hafifçe artırdığı fakat kullanım süresi ile bağıntı olup olmadığı anlaşılamamıştır. Artmış risk değişen faktörlere bağlı olabilir. Göğüs kanseri geçiren kadınlara hormon verilmemesi makul bir görüştür. Göğüs kanseri hormona cevap veren bir tümör olduğundan, olası mevcut metatstatik hücreler hormonal stimulasyona cevap verecektir. Bununla birlikte meme CA olan birçok hasta HRT'nin faydalarını biımekte ve doktorlarından risk-benefit kararı istemektedirler. Ayrıca ciddi hot flaşingleri ve vaginal kuruluğu olan hastalar da HRT'yi istemektedirier.
--Gebelikte meme CA'nın prognozunun etkilenmemesi kısmen bu kofrkuları azaltmaktadır. Meme CA'sl olan küçük serilerle yapılan çalışmalarda da rekürrens bildirilmemiştir. Meme CA'da karar şu faktörlerle saptanabilir mi?: Axiller nodların durumu, negatif veya pozitif resptörler, tümörün büyüklüğü veya tipi, teşhis ve tedaviden itibaren geçen zaman. Meme Ca'dan sonra 5-10 sene geçen postmenapozal kadınlarda prognoz mükemmeldir. Yüksek risk faktörleri ; TAMOXIFEN Tamoksifen estrogenler gibi total klesterol ve LDL kolesterolu azaltır, buna karşın trigliseridleri ve HDL-kolesterolu artırır. Buna karşın kemik dansitesi üzerine korumanın estyrogenler kadar olmadığı bildirilmiştir. Tamoksifenin kardiovasküler hastalık ve osteoporoz üzerine hormon tedavisi kadar etkili olup olmadığı ile ilgili yeterli data yoktur. Dıger bır problem ise hot flaşinglerdir. Tamoksifen tedavisi gören hastaların %25'ine flaşingler vardır ve tedavi ile daha da kötüleşebilir. KARDiOVASKÜLER HASTALIGI OLAN KADIN Daha önce miyokard infarktüsü, felç veya emboli geçiren hastalara HRT yapılmalı mı? |
Menapoz!!!