Memenin iyi huylu hastalıkları

Memenin iyi huylu hastalıkları

MEME AĞRISI

Mastalji ya da mastodini adı da verilen bu durumda kadınlar bir ya da her iki memesinde adetle ilişkili olan ya da olmayan sürekli ya da aralıklı ağrılardan yakınabilir. Ağrının bazen kola yayıldığı yada sırtına doğru yayıldığı da belirtilir. Kadınların önemli bir bölümü meme kliniklerine bu nedenle gelmektedir ve en önemli korkuları kanser olup olmadıklarıdır. 
Meme Ağrısının Nedenleri
Meme ağrısı hormonal olabileceği gibi memenin yapısına, meme iltihabına, kas-iskelet sistemi sorunlarına ve bazı ilaçlara bağlı ortaya çıkabilir. Dolayısıyla meme ağrılarının %90 dan fazlası iyi huyludur ve ağrının meme kanseri ile ilişkisi çoğu kez  yoktur. Ancak meme kanseri olan bir hastada eş zamanlı meme ağrısı da olabilir. Dolayısıyla memede ağrı olup olmaması kanser olup olmadığı konusunda ön görüde bulunamaz. Bu bağlamda meme ağrısı döngüsel olan ve döngüsel olmayan  meme ağrısı diye iki grupta incelenebilir. 
Döngüsel meme ağrısı: Doğurganlık çağında olan kadınlarda genellikle adet görmeye başlamadan 2 hafta öncesinden meme ağrısı başlayabilir ve adete kadar artarak devam ettikten sonra adet görülmeye başladıktan sonra azalarak çoğu bireyde kaybolur. Bu durum bir çok bireyde her adet döneminde oluşabildiğinden döngüsel meme ağrısı adını alır. Bu nedenle kadın hormonlarının yarattığı bir etki olarak kabul edilir. Kafein, iyot eksikliği ve yağlı diyetin bu ağrıları arttırabileceği öne sürülmüşse de kanıtlanamamıştır. 
Döngüsel olmayan meme ağrısı: Sıklıkla menapoz sonrasında ortaya çıkar. 
Bu ağrıların önemli bir bölümünden memenin yapısı sorumludur. Meme travması, fibrokistik meme, meme kistleri, daha önce geçirilmiş meme ameliyatı ya da memede oluşam ve mikrobik olmayan iltihaplardır (inflamasyon).  
Bu gruptaki kadınlarda ağrıların diğer önemli bir nedeni en sık neden göğüs duvarı ve omuzdaki kas-iskelet sistemine ait olanlarıdır. Ağrı çoğu zaman keskin ve iyi tanımlanabilir yerdedir. Ayrıca kalp rahatsızlıklarına bağlı oluşan ağrı da memeye yansıyabilir.  
Bazı depresyon ilaçları, bazı kalp ilaçları ve bazı idrar söktürücüler meme ağrısına yol açabilir. Bazı durumlarda doğum kontrol hapları veya diğer östrojen-progesteron içeren ilaçların da meme ağrısına neden olabileceği bilinmektedir.
Meme büyüklüğü bir diğer faktör olabilir. Özellikle büyük meme boyun, omuz ve sırt ağrısına neden olarak meme ağrısına yol açabilir.
Bütün bu nedenlerin dışında hastaların önemli bir kesiminde ağrının gerçek nedeni belirlenemeyebilir
Meme ağrısı olanlar doktora ne zaman gitmelidir?
Bunun için belli bir kriter ya da zaman belirtmek mümkün değildir. Döngüsel meme ağrısı olan genç hastalarda ağrını çok rahatsız etmesi nedeniyle, diğer durumlarda ise ağrının nedenini bulmak açısından meme cerrahına başvurulmasında yarar vardır. Hekim muayene sonucunda hastanın özelliklerine uygun olan mamografi ve/veya ultrason gibi görüntüleme yöntemlerine de başvurarak memede şüpheli bir oluşumun olup olmadığını belirlemeye çalışır ve sonuca göre hastaya nasıl yaklaşacağını belirler. 
Meme AğrısınınTedavisi
Herhangi bir meme hastalığına bağlı olmayan ağrılarda özellikle uygun sütyen giyilmesi, hastadan hastaya değişmekle beraber ılık ya da soğuk kompres uygulanması yararlı olur. Ayrıca ağrının çok rahatsız ettiği durumlarda hekimin önereceği ağrı kesiciler kullanılabilir. 
Ağrı nedeninin belirlendiği durumlarda ise nedene yönelik tedavi ön plana çıkar. Bunlar kas-iskelet sistemine bağlı hastalıkların tedavisi, hormon ya da ilaca bağlı ağrılarda bu ilaçların yeniden düzenlenmesi, meme kistine bağlı ağrılarda kistin boşaltılması gibi seçeneklere başvurulabilir. Bunlar dışında direkt meme ağrısına yönelik özelleşmiş ilaçlar da vardır, ancak hekim kontrolünde kullanılabilecek bu ilaçların yan etkileri fazla olduğundan burada değinilmeyecektir. 
Ayrıca kafein, yağlı diyet kısıtlaması, iyort eksikliğinin giderilmesi, E vitamini gibi bazı destekleyici tedavilerin yararlı olduğu belirtilmişse de bunlarla ilgili kanıtlar yoktur.

MEMENİN FİBROKİST  hastalığı nedir?

Meme hastalıkları tarihçesinde çok farklı isimlerle adlandırılan bu durum; bir ya da her iki memede bir  yada bir kaç bölgede doku belirginleşmesi şeklinde ele gelen  ve çoğu kez meme ağrısına yol açan sertlikleri ifade eder. Kadınların % 50’sinden fazlasında yaşamları boyunca bu durumla karşılaştığı belirlenmiştir. Günümüzde fibrokistik hastalık yerine fibrokistik meme olarak adlandırılan bu durum gerçek bir meme hastalığı değildir. 
Çoğu kez memenin üst dış kesiminde belirgin olarak ortaya çıkan bu durumda o bölgede ya da memenin tamamında ağrı ve/veya duyarlılık şeklinde algılanan yakınmalara neden olur. Bu yakınmalar özellikle adet peryodu başlamadan önceki dönemde belirginleşir. Dolayısıyla 20-50 yaşları arasında daha sık görülen fibrokistik meme, menapozdan sonra hormon tedavisi almayan kadınlarda enderdir. Bazen de kanlı olmayan meme başı akıntısına yol açabilir. 
Nedenleri
Kesinlikle bilinmemekle beraber özellikle kadın hormonu olan östrojenin etkilerinin önemli rol oynadığı kabul edilir. Bunun en önemli destekliyici kanıtı menapozdan sonra yakınmaların azalması veya kaybolabilmesidir. 
Fibrokistik memede kanser riski var mıdır? 
Bilindiği kadarıyla fibrokistik memede kanser riski artmamıştır. Dolayısıyla tehlikeli bir durum değildir, ancak hastayı rahatsız edebilen ve endişelendiren bir durumdur. Gerek fiziki inceleme gerekse görüntüleme yöntemlerinde fibrokistik alana eşlik eden şüpheli bir durum yoksa biyopsi yapılması çoğu zaman önerilmez. Ancak yukarıda sayılan nedenlerle biyopsi yapılmış bir memede fibrokistik değişikliklere ek olarak meme lobul ya da meme kanalı hücrelerinde anormal görünüm (atipi) saptanmışsa araştırılması gerekir.  
Bu hastalar ne zaman doktora görünmelidir?
- Aslında fibrokistik meme değişiklikleri normal olmakla beraber memede yeni, elle hissedilebilir bir sertlik alanı ve kalınlaşma hissedildiğinde ve adet dönemi bittikten sonra da yakınmaların değişmemesi durumunda
- Daha önceden fibrokistik meme olduğu bilinen hastalarda o bölgedeki sertliğin büyümesi ve kıvamının değişmesi durumunda 
Tanı
Fizik incelemede memenin bir bölümünde sertlik şeklinde ancak tam sınır vermeyen bir oluşum saptanır. Bazı hastalarda mamaografi, özellikle genç hastalarda ultrason yapılır. Ultrason ile incelemede o bölgede büyümüş meme lobullerinde nedbe dokusu görünümünde olan alanların (fibrozis) artmasına bağlı  yoğunluğun arttığı, aralarda çok küçük kistlerin varlığı, bölgede yaşlı hastalar dışında kalanlarda yağ dokusu içeriğinin azaldığı dikkati çeker.
Biyopsi yapılmalı mı?
Tanımlanan fibrokistik memeye görüntüleme yöntemlerinde saptanan şüpheli bulgular eşlik ediyorsa, hastada meme kanseri risk faktörü varsa kalın iğne yada cerrahi yöntemle biyopsi yapılmasına karar verilebilir. 
Tedavi
Kesin bir tedavisi olmadığı gibi çoğu kez de tedaviye gereksinim de göstermez ve hastaların büyük bir kesiminde menapoza girilmesi ile beraber yakınmalar düzelir. 
Bazı durumlarda hastadan hastaya değişmekle beraber ılık ya da soğuk kompres uygulanması yararlı olur. Ayrıca çok sıkmayan ancak memeyi tam olarak tutan (meme büyüklüğüne uygun) sütyen takılması yakınmaları azaltabilir. Ağrı yakınması fazla olan hastalarda doktorun önerisiyle ağrı kesiciler kullanılabilir.
Fibrokistik memeye büyük kistler de eşlik ediyorsa ince bir iğne ile bu kistlerin boşaltılması ağrıyı azaltabilir. Bu işlemle kisti tekrar büyüyen ve ağrısı tekrar eden hastalarda cerrahi yolla kist çıkarılabilir
Bazı hastalarda ise doğum kontrol haplarının kullanılmasının yararlar sağladığı da öne sürülmektedir. Ancak bu yaklaşım için meme cerrahınıza ve kadın-doğum uzmanınıza danışmanız önemlidir. 
Diyet yapmanın, özellikle kafeinli içeceklerin ve yağlı yiyeceklerin azaltılması önerilmişse de bu yaklaşımın yararları tam olarak belirlenememiştir.

MEMENİN KİSTLERİ

Memenin kistik hastalığı adı da verilen bu durum, meme kanal ya da kanalcıklarının çeşitli nedenlere bağlı olarak tıkanması ve sonuçta genişlemesi ve içinde sıvı birikmesi sonucu ortaya çıkar.
30-50 yaş arasındaki kadınların yaklaşık % 30-35’inde görülebilmekte ve menapozdan sonra gerileyebilmektedir. 
Tanı
Hastalar çoğu kez ellerine gelen bir sertlik ve bazen de ağrıdan yakınırlar. Fizik incelemede sert ancak düzgün yüzeyli, çoğu kez hareket etmeyen ya da kısmi hareketli ve üzerine bastırıldığında içinde sıvı olduğunu gösterebilen ve tıbbi adıyla flukteasyon adı verilen bir bulgu saptanır.
En yararlı tanı aracı ultrason incelemesidir ve bu görüntüleme yönteminde 3mm çapa kadar olan kistler rahatlıkla görülebilir. Ultrasonda genellikle yuvarlak ya da oval şekilli ince bir duvara (kistin zarı) sahip ve içinde sıvı olduğunu belirleyen bir görüntü ile karşılaşılır. Bu türdeki kistler basit kist olarak adlandırılır (Resim 1). Öte yandan bazı kistler septasyon adı verilen ince duvarlarla bölünmüş odacıklar halinde görülebildiği gibi kistin bir bölümünde katı alanların varlığı da dikkati çekebilir. Ayrıca kist içeriğinde küçük parçacıkların var olduğu da saptanabilir. Bu tür kistlere karmaşık (komplike) kist adı verilmektedir (Resim 2). 
Kistlerde kanser riski var mıdır?
Basit kistlerde kanser riski hemen hemen yoktur. Ancak kistin duvarı kalınsa dikkat edilmelidir. Diğer yandan karmaşık kistlerdeki duvar kalınlaşması, kisti odacıklara ayıran duvarlarda kalınlaşma ya da kist içinde katı alanların varlığında kanser riski artar ve biyopsi yapılarak kanser olmadığı gösterilmelidir. 
Tedavi
Ağrıya neden olan ya da aşırı büyümüş basit kistler (örneğin 3-4 cm den büyük) ile yukarıda risk faktörü taşımayan karışık kist iğne ile boşaltılır. Kist içeriği berrak, sarımsı veya yeşilimsi ise incelenmesine gerek yoktur. Ancak kahverenkli-kanlı olanlar ile içinde küçük parçacıklar bulunan sıvı patolojik incelemeye gönderilmelidir. İnceleme sonucunda şüpheli hücre bulunmayan, kisti tamamen kaybolan ve ağrı yakınması düzelen hastalar 6 ay sonra kontrole çağrılır. Boşaltılmasına karşın kisti tam kaybolmayan ya da duvarı kalın olan kistlerle yukarıda özellikleri tanımlanan karmaşık kistlere iğne biyopsisi yapılabileceği gibi cerrahi işlemde çıkarılmaları gündeme gelmelidir.

FİBROADENOM

Adenofibrom adı verilen bu hastalık memenin iyi huylu tümörleri içinde en yaygın görülenidir. 30 yaşın altındaki kadınlarda daha sık görülür.  Çoğu zaman tek bir sertlik halinde görülmelerinde karşın özellikle ultrasonda birden fazla oldukları ve yaklaşık %10 oranında her iki memede de bulabildikleri bilinmektedir. 
Genellikle hastalar memesinde sert, bazen lastik kıvamında ve hareketli bir oluşum tanımlarlar. 
Tanı
Fizik incelmede memede sert-lastik kıvamında, sınırları keskin ve belirgin, çoğu kez hareket edebilen bazen yuvarlak, çoğu zaman oval şekilli sertlikler olarak saptanır. Büyüklükleri birkaç milimetreden bir kaç santimetreye kadar değişiklik gösterir ve 5 cm den büyük fibroadenomlar dev fibroadenomolatrak adlandırılır. Bunlar ve daha büyük çapta olanlar memenin filloides adı verilen bir tümörü ile karıştırılabileceğinden dikkatli olunmalıdır. 
Ultrasonda çoğu kez oval iyi sınırlı, iç yapısı düzgün katı doku görünümü verir. 
Fibroadenomlarda kanser riski var mıdır?
Genellikle kanser riski önemsenmeyecek derecede azdır. İzlem sırasında büyüyen ve özellikleri değişen fibroademlarla, ilk tanıda birden fazla fibroadenom (bir memede 3-5 den fazla) saptanan olgular dikkatle araştırılmalıdır. 
Tedavi
Küçük (1cm’den), düzgün ultrason görüntüsüne sahip olan fibroadenomlar izlenebilir (Resim 1). Aksi halde iğne biyopsisi ya da fibroadenomun çıkarılması gerekebilir. Genellikle izlem sırasında sürekli büyüme gösterenler,  2-3cm’den büyük olanlar, kenarı düzensiz olanlar ve ultrasonda fazla kanlanma gösterenlerin cerrahi yolla çıkarılması daha çok kabul görmektedir. Küçük çaplı (2cm den küçük) lezyonlar ise BLES adı verilen bir yöntemle çıkarılabilmektedir.
Özellikle menapoza yakın yada menapozdaki kadınlarda kansere ait özellikler saptanmamışsa menapozda fibroadenomun küçülebileceği ya da kaybolabileceği göz önünde bulundurulmalı buna göre karar verilmelidir. 
Son zamanlarda gerek fizik inceleme, gerek, ultrason gerekse iğne biyopsisi sonucu kanser içermediğinden emin olunan küçük çaplı fibroadenomlarda dondurma yöntemi ile tedavi (Cryoablation) bazı merkezlerde kullanılmaya başlamıştır.

Bu makale 9 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Adnan İşgör

Prof. Dr. Adnan İŞGÖR, tıp eğitimini 1968 - 1975 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde, ihtisasını ise 1975 - 1980 yılları arasında yine aynı fakültenin Genel Cerrahi Anabilim Dalı'nda yapmıştır. Uzmanlık eğitimi sonrasından akademik ve mesleki kariyerine Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı'nda devam etmiş olan Prof. Dr. Adnan İŞGÖR, aynı anabilim dalında 1987 yılında Doçent, 2004 yılında ise Profesör kadrosuna atanmıştır. 1991-2004 yılları arasında Şişli Etfal Eğitimi ve Araştırma Hastanesi'nde Genel Cerrahi Klinik Şefi olarak, 2004-2009 yılları arasında Haliç Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü'nde öğretim üyesi olarak, 2008-2016 yılları arasında Medicalpark Göztepe Hastanesi'nde Uzman Doktor olarak, 2012-2016 yılları arasında Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görev yapmışt ...

Etiketler
Fibrokistik memede kanser riski var mıdır?
Prof. Dr. Adnan İşgör
Prof. Dr. Adnan İşgör
İstanbul - Genel Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube