Laporoskopik safra kesesi ameliyatı

Laporoskopik safra kesesi ameliyatı

1985 de ilk kez Fransa da uygulanmış ve dünya cerrahi dernekleri tarafından heyecanla karşılanıp, uygulanmasına doğru olduğuna karar verilmiş olan muhteşem bir tekniktir.

1992 senesinde başladığımız bu yüksek teknolojiye dayanan ameliyat tarzında, binlerce vakaya dayanan tecrübeye sahibiz. Buna rağmen hastanın gecikmiş durumunda, doku tahribatının ileri düzeyde olduğu durumlar da, bu girişiminde çok zor uygulanabileceği ve risklerin olduğu unutulmamalıdır. Önemsenmesi gereken husus, hastalığın vücut da olumsuz sonuçlar doğuracak düzeyde ihmal edilmemesidir, bu çok önemlidir.

Hasta da kalp yetmezliği yoksa, genel anesteziyi engelleyecek yandaş bir hastalığı yoksa, gebelik yoksa, her hastaya uygulanabilecek bir cerrahi girişim olan Laporoskopi, 1995 den sonra mutlaka tercih edilmesi gereken bir yöntem olarak kabul edilmiştir.

Hastaya ameliyathane de genel anestezi başladıktan sonra,Veres denilen bir iğne ile karın boşluğuna girilir ve karın için karbondioksit gazı verilir. 12-13mmHg basınca kadar verilen karbondioksit gazı ile karın duvarı şişer ve karın içinde görülebilecek, çalışılabilecek boş bir alan kazanılmış olur. Göbek hizasından 10mm'lik bir çalışma trokarı ile karna girilir ve buradan karın içine sokulan endoskop ile karın içi televizyon monitöründen izlenir. Endoskopun bir ucundaki mercek görüntüyü ve görüntünün büyümesini sağlarken, diğer ucundaki kamera adaptörü görüntünün monitöre iletilmesini sağlar. Karın içine sokulan iki ayrı trokar ile çalışma aletleri kullanılır ve klasik safra kesesi ameliyatında dikkat edilen tüm kurallara, aynı şekilde dikkat edilerek ameliyata başlanır. Safra kesesi kanalı ve damarı bulunur, titanyum klip ile kapatılarak kesilir. Bu sırada komşu yapılar çok dikkatle korunur. SK'si (safra kesesi) ilişkide bulunduğu karaciğer yatağından dikkatli bir şekilde ayrılır. Daha sonra safra kesesi trokar giriş yerinden çıkarılarak ameliyat sonlandırılır. Trokar giriş yerleri kapatılır. Safra kesesi ameliyatlarında çok başarılı olan Laporoskopik girişim, bu ameliyat tekniğinin dünyada kabul edilmesinde öncülük etmiş ve diğer hastalıklarda da kullanılmasının önünü açmıştır. Karın adelelerinin kesilmesini engellediğinden, hasta için ağrısız, karın da tahribata yol açmayan, hastane de yatma süresini kısaltan ve hastanın en kısa sürede işine dönmesini sağlayan çok başarılı ve mutlaka uygulanması gereken bir yöntemdir.

Laporoskopik Kolesistektomi girişimin de uyguladığımız teknikte, karın için de kullanılan aletlerin içinden geçtiği trokarlar göbek çevresinde ki tek bir giriş yerinden karın için yerleştirilmekte veameliyat dan bir süre sonra karın derisin de hiç iz kalmamaktadır.

Safra Kesesi Ameliyatı

SK (Safra kesesi) KC (karaciğer) yatağında bir yüzü ile ona bağlı, diğer yüzü serbest bir organdır. SK nin kanalı KC den salgılana safrayı ince bağırsak ve midye taşıyan Ana Safra Kanalına (Koledok) açılır. Karaciğerin kanlanmasını sağlayan ana KC damarlarından da bir veya iki atar damarla kanlanması sağlanır. Ameliyat da bu anatomik yapılar çok önemlidir. Ana safra kanalı korunarak, safra kesesinin kanalı bağlanır ve kesilir. Ana safra kesesinin atar damarı bulunur, bağlanır ve kesilir. Ameliyatın en can alıcı kısmı bu bölümdür. Yakın komşulukta bulunan oluşumlar, bu girişim sırasında çok dikkatle korunur. O nedenle bu bölgede iltihaplanma, şişme ve buna bağlı sert doku değişiklikleri oluşmuş durumlarda, ameliyat riskli ve tehlikeli hale gelebilir. Daha sonra SK'si damar ve küçük safra kanalları ile bağlantılı olduğu KC yatağından dikkatli bir şekilde ayrılır. KC yatağında kanama ve safra kaçağı olmamasına dikkat edilir, kontrolu takiben ameliyat sonlanır. Eğer ana safra kanalı içinde taş olduğundan şüpheleniliyorsa ameliyat sırasında ana kanal içine özel madde verilerek kanalın filmi çekilir ve kontrol edilir . Taş varsa gereken girişim uygulanır veya daha sonra E.R.C.P. (Ağızdan endoskopla girilerek ana kanalın içi görüntülenir, kanal ağzı 1cm kadar kesilir, kanalın için sokulan özel kateter ile taşlar bağırsak içine düşürülür)

Safra Kesesi Taşları

Çok görülen SK (safra kesesi) Taşlarının en sık nedeni kızlı kilo alıp vermedir . Hızlı kilo kayıplarında Kan kimyasındaki değişiklikler gibi safranın yapısında da değişiklikler olur ve safranın dengesi bozulur. Önce çamurlaşma tarzında kristal çökmeleri izlenir , daha sonra taş meydana gelir. Küçük taşlar hem SK nin kanalını tıkayabileceği , hem de ana safra kanalına düşüp, orada takılarak safranın bağırsağa almasını engelleyip "Tıkayıcı Sarılığa" neden olacağı için büyük taşlardan daha tehlikelidir ve geciktirilmeden SK nin ameliyatla alınması uygundur. Kanalın uç kısmında tahribat yapan küçük taşlar aynı bölgeye açılan pankreas kanalının ağzını yaralıyarak "Pankreatit" denilen ağır klinik seyirli bir tabloya neden olabilir.

Safra kesesinin kendi kanalı taşla tıkandığında SK şişer, iltihaplanır, çevre dokulara yapışır ve çok ağrılı bir durum oluşturur. Böyle acil durumlarda hasta yatırılarak tedavi ile safra kesesinin ağzının açılması ve iltihabın gerilemesi için uğraşılır. Eğer ağrı yatışır ve şikayet kaybolursa, hastaya bir-iki ay sonra, aynı tablo oluşmadan ameliyat olması önerilir. Eğer ağrının şiddeti artar ve devam ederse, o zaman ilk 72 saat içinde ameliyata alınmalıdır. 72 saat geçtikden sonra, ameliyat doku tahribatı nedeni ile çok güç, zorlu ve komplikasyonludur (arzu edilmeyen yan etkilerle karşılaşma riski).

Özetleyecek olursak ; SK (safra kesesi) içinde oluşan, özellikle küçük taşlar, eğer SK nin kendi kanalını tıkarsa , ana safra kanalına geçer bu kanalı tıkarsa, pankreas kanalında tahribata ve pankreas bezinde iltihaba neden olursa hastanın sağlığını riske sokan ağır klinik sorunlar oluşur ve bunların her birinin tedavisi hastayı daha ciddi ve gereksiz risklere sokar. Ameliyat dan önce gelişen tahribat KC'in (karaciğer) ve komşu organların etkilenmesine yol açabilir. Büyük taşlar, SK nin boynunu tıkarsa sorun yaratır ve ağrıya neden olur, eğer boynunu tıkamazsa pek bir belirti vermezler. Ancak asitli ortamda taşın sürekli olarak SK duvarına teması ve tahrişi uzun seneler içinde duvarda olumsuz ve tehlikeli hastalıklara yol açabilir. SK taşlarının kansere yol açtığı gösterilememiştir ama her safra kesesi kanserinde mutlaka taş bulunması, kanserle ilişkisi olduğu yönündeki kuşkuları desteklemektedir. Bu nedenle çok uzun seneler bekletilmesi hastayı riske sokacaktır.

Bu makale 11 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Doç. Dr. Bülent Tuğrul

Annesi farmakoloji uzmanı ve babası genel cerrahi uzmanı olan Doç. Dr. Bülent TUĞRUL, 1970 yılında Bornova Anadolu Lisesi'nden mezun olarak lisans öncesi eğitimini tamamlamıştır. 1977 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde lisans eğitimini tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. 1981 yılında ise Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı'nda ihtisas eğitimini tamamlamış ve Genel Cerrahi Uzmanı olmuştur. 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden Doçent Doktor unvanı almıştır. Doç. Dr. Bülent TUĞRUL, 1992 yılında Özel Sağlık Hastanesi'nde Laparoskopik Cerrahiye başlamıştır. Türkiye'de ve İzmir'de Laporoskopik Cerrahiye ilk başlayan, bu cerrahinin doktorlar ve hastalar arasında kabul görmesine hizmet eden öncü cerrahlardan biri olmuştur. Bir süre Ege Sağlık Hastanesi'nde çalışmıştır.  Türk C ...

Etiketler
Laporoskopik safra kesesi ameliyatı nasıl yapılır
Doç. Dr. Bülent Tuğrul
Doç. Dr. Bülent Tuğrul
İzmir - Genel Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube