Kataraktan ne anlıyoruz ?

Kataraktan ne anlıyoruz ?

Görüntünün beyin tarafından algılanmasının ilk basamağı, görüntünün sarı nokta (makula) olarak bilinen görme noktasında odaklanarak buradan görme siniri aracılığı ile beyindeki görme merkezine iletilmesidir. Bu noktada lens görüntüyü makulada odaklama görevinin en önemli organıdır. Kusursuz yapısı ile saydam özellikteki lensin şeffaflığının doğal süreç (yaşlılık) ve çeşitli hastalıklar (şeker, travma, üveit, kortizon kullanımı vb) sonucu kaybolarak kesifleşmesi KATARAKT olarak isimlendirilir

Kataraktı sembolize ederek anlaşılabilir olarak ifadenin en kolay örneği; saydam bir pencere camının buğulanması, buzlu cam ile değiştirilmesi sonucu görüntüde oluşturduğu bozukluk, bulanıklık tablosudur

Katarakt; sıklıkla orta yaş ve üzerinde hiçbir ek neden olmaksızın yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak gelişmektedir. Bu noktada yaşlanmanın kesin bir yaş dönemi olarak tanımlanması mümkün olmayıp içerisinde ırk, cins, çevresel ve coğrafik etkenler ve genetik-ailesel faktörleri de barındırmaktadır. Özetle 90’lı yaşlarda henüz katarakt ile tanışmamış kişiler kadar 40’lı yaşlarda kataraktı gelişen kişiler sürpriz karşılanmamalıdır.

Katarakt gelişimi şeker hastalığı gibi metabolizma bozuklukları, travma, başta kortizon bazı ilaçların kullanımı, romatizmal hastalıklar, tüberküloz, toksoplazma gibi enfeksiyöz ve inflamatuar göz hastalıkları (üveitler) nedeniyle daha erken yaşta ve doğal süreçten farklı olarak daha hızlı seyredebilir.

 

Katarakt, gözlük ile düzeltilemeyen görme bulanıklığı-azlığı ,ışık yansımaları, ışıkla değişen görme bozuklukları gibi erken ve hafif bulgulardan ciddi görme kaybına kadar kişinin gündelik yaşantısını zorlaştıran ve hatta istenmeyen kaza ve düşmelerin nedeni olabilen ağır görme azalmasıyla seyredebilir

Kataraktın doğuştan ve erken çocukluk döneminde saptanan türünün en önemli özelliği bebekte görsel uyaranların beyine ulaşmasını engelleyerek görme merkezinin gelişimini duraksatması ve erken cerrahi ile düzeltilmemesi halinde kalıcı görme azlığı, göz tembelliğine neden olmasıdır. Bu nedenle bebeklerin doğumdan hemen sonra yapılacak muayenesi çok önem kazanmaktadır.

KATARAKTIN GELİŞİMİNİN YAVAŞLATILMASI, DURDURULMASI VE ÖNLENMESİ TIBBİ OLARAK, HERHANGİ BİR İLAÇ KULLANARAK MÜMKÜN DEĞİLDİR. KATARAKTIN BİLİNEN UYGULANAN TEK TEDAVİSİ CERRAHİDİR

Ne mutlu ki katarakt ameliyatları bugün son derece başarı ile uygulanabilmekte ve hastalar katarakt gelişimi öncesi görmelerine kavuşabilmektedirler.

Katarakt için kullanılan güncel cerrahi girişim FAKOEMULSİFİKASYON ile kesif lensin ultrasonik olarak parçalanıp gözden uzaklaştırılması ve kesif lensin yerine uygun kırıcılık güçte katlanabilir akrilik kaliteli bir lensin yerleştirilmesidir. Bu süreç iletişim kurulabilir, panik atak gibi sosyal-psikolojik problemi olmayan hastalar için damla anestezisi ile ağrısız-problemsiz gerçekleşebileceği gibi hasta ve hekiminin tercihine göre lokal yada genel anestezide uygulanabilir.

Bu yöntem maalesef lazer kullanılmıyor olmasına rağmen belki hastalarımızın daha kolay anlayabilmesi (?) belki de başka kaygılarla lazer ile katarakt ameliyatı olarak ifade edilen cerrahinin gerçek ifadesidir. Cerrahinin uygulama prensipleri, küçük-tünel şeklinde, kendiliğinden kapanan kornea kesisi ve katlanarak gözün içerisine yerleştirilen ve yerleştirildikten sonra açılarak gerçek boyutlarına ulaşan lenslerin kullanımıyla aynı gün cerrahisi olarak yaygınlaşmıştır. Hastalar aynı gün yapılan ön hazırlık ve lens ölçüm işlemini takiben ameliyathaneye alınmakta ve ameliyatı takiben birkaç saat sonrasında ise tedavisi-kontrolleri planlanarak taburcu edilmektedir.

Ameliyat sonrası hastanın doktoru tarafından reçete edilen ilaçları tarif edildiği şekilde, önerilen süre boyunca çok düzenli olarak kullanması gerekir. İlaç kullanımı gözün enfeksiyondan korunması ve sağlıklı iyileşme süreci ve iyi görmesi için şarttır. Damlalar hijyenik koşullarda göze ve kirpiklere değdirmeden alt kapağı aşağıya çekip gözün içine damlatılmalıdır. Birden fazla ilaç varsa damlalar arasında 3-5 dakika beklenmelidir. Ameliyat sonrası göz 1 gün süreyle kapalı kalır. Ameliyattan sonra ilk 3 gün içinde,1.hafta ve 1. ayda normal kontroller gereklidir. Bu kontrollerde gözün muayenesi yapılır ve ilaçlar düzenlenir. 1. ay muayenesinde yakın gözlüğü verilir, gerekirse uzak gözlüğü de verilebilir. Hastaların ameliyat sonrası 3. ay, 6.ay ve 1. yıl kontrollerini yaptırmaları önerilir.

Ameliyat Sonrası İstenmeyen Durumlar Nedir?
Ameliyat sonrasında cerrahi sürece ve özellikle kataraktın çok sert olup olmamasına bağlı olarak kornea ödemi gelişebilir

Görmede geçici bulanıklık oluşturan bu tablo hemen daima tedavi gerektirmeksizin kendiliğinden düzelir. Nadir olarak o gözde ameliyat öncesi varlığı bilinen yada ameliyat sürecinde saptanabilen ( lens bağları zayıflığı, yüksek miyopi, travma hasarlanması vb.) veya sistemik hastalıklarla (şeker hastalığı, hipertansiyon vb.) birlikte olduğu durumlarda iyileşme sürecini uzatan yada ek cerrahi müdahelelere ihtiyaç oluşturan tablolar gelişebilir. Bunlar arasında gözün mikrop kapması, retinada yırtık oluşması, görme kaybına ilerleyebilen retina dekolmanı gelişmesi ve makula ödemi (görme merkezinde sıvı toplanması) sayılabilir. Bu rahatsızlıkların tedavisi mümkündür ancak hastanın ameliyat sonrası erken dönemde gelişebilecek bu gibi durumlar ve belirtileri hakkında bilgilendirilmesi gerekmektedir. Hastalarda özellikle ameliyat sonrası ilk 3 gün içerisinde göz de ağrı, kızarıklıkta artma, çapaklanma, kirpiklerde yapışma, göz kapaklarında şişlik ve görmede bulanıklığın gelişmesi olası enfeksiyon açısından bilinmesi ve doktoru ile paylaşılması gereken belirtilerdir. Ancak bu belirtilerin ameliyat sonrası süreçte gelişebilecek doğal bulgularla karıştırılarak panik tablosu yaratılmamalıdır.

Normal katarakt ameliyatı olan kişilerin %20 gibi bir bölümünde hangi cerrahi teknik kullanılırsa kullanılsın, operasyon sonrasında göz içi merceğin yerleştirildiği kapsülde bir kesifleşme olabilmektedir. Bu kesifleşen tabaka YAG Laser denilen parçalayıcı bir laserle açılmaktadır. Ancak bu katarakt ameliyatı olduktan sonra yapılan tedavidir

Ameliyat sonrası 2 gün süreyle göze su kaçmaması gerekir. 3 hafta süreyle yüzme yasaktır. Hasta ameliyat öncesi günlük aktivitelerine devam edebilir. Efor gerektiren işlerin 1 hafta 10 gün süreyle ertelenmesi sağlıklı olacaktır. Göze gelecek darbelerden kaçınılmalıdır.

Ameliyat sonrası ilk bir iki gün hafif kaşıntı, batma ve ışığa hassasiyet olabilir. Işıktan rahatsız olanların güneş gözlüğü kullanmaları şikayetlerini azaltır. Göz kesinlikle ovuşturulmamalıdır.

Ameliyat sonrası gözde; ilk 3 gün içerisinde ağrı, kızarıklıkta artma, çapaklanma, kirpiklerde yapışma, göz kapaklarında şişlik ve görmede bulanıklığın gelişmesi olası enfeksiyon açısından, ışık çakmaları özellikle yüksek miyop hastalarda retina yırtığı açısından, bulantı, kusma, göz içi basıncının arttığını gösterebilmesi nedeniyle göz doktoru tarafından yeniden değerlendirilmeyi gerektiren özellikli durumlardır.

Cerrahide laser uygulaması fakoemülsifikasyon yöntemini dışlamayan bir basamakta yapılmaktadır. Lensin ön duvar zarının açılması kademesi laser ile yapılırken gerçekte bu basamak, tecrübeli bir cerrah tarafından kısa sürede ve kolaylıkla uygulanan laserin getirdiği avantajın sorgulandığı bir işlemdir.

Katarakt ameliyatında güncel en önemli gelişme kullanılan lenslerin teknolojisi ile ilgilidir. Lensin kalitesi ile ilgili bir ödün verilemeyeceği, verilmemesi gerçeğinden yola çıkarak teknolojinin getirdiği en önemli farklılık lenslerin tek yada çok odaklı (multifocal / trifocal) veya astigmatik olmasıdır.

Monofocal lensler kişinin ihtiyacına göre uzak yada yakın görmeye göre ayarlanırken,gözlüksüz yada düşük numaralı uzak gözlüğü okuma ve yakın işlerde gözlük kullanacak şekilde bir göz içi mercek planlaması yapılmaktadır. Hastanın isteği üzerine bir gözün yakın diğer gözün uzak görmesi için yapılan planlama “monovizyon” olarak isimlendirilebilir.

Çok odakla göz içi mercekleri tıpkı progresif gözlükler gibi uzak/yakın ve orta mesafe görmeyi gözlüksüz sağlayabilmeyi amaçlayan dizayna sahiptir. Güncel uygulamada trifokal lensler yaygın kullanılan çok odaklı lenslerdir.

Torik lensler; ameliyat öncesi astigmatizması saptanan olgular için uygulanan, astigmatizmayı düzeltmeyi amaçlayan özel yapım göziçi merceklerdir..

Katarakt; görmeyi azaltan, tedavisinde cerrahi dışında hiçbir alternatifin olmadığı bir hastalık olarak kabul ettiğimizde, göz içi lensinin değiştirilmesi esnasında refraktif kusur denilen gözlük kullanma zorunluluğunun ortadan kaldırılması yada kullanılan gözlük numaralarının makul düzeye düşürülmesi ve her şeyden öte gözlüklü yada gözlüksüz güzel görmenin sağlanması istenen temel sonuçtur.


 


 


 

 


 

 

 

 

 

 

Bu makale 12 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Melih Ünal

Prof.Dr. Melih ÜNAL, 1962 yılında Sivas ili Zara ilçesinde doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerini bitirdikten sonra, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde 1985 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde yapmış ve  1992 yılında Göz Hastalıkları Uzmanı olmuştur. 1999 yılında Doçent ünvanı, 2008 yılında ise Profesör ünvanını almıştır. GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi göz hastalıkları servisinde öğretim üyesi, tıbbi retina ve vitreoretinal cerrahi birimi sorumlusu olarak çalışmakta iken 2011 yılında servis şefi ve 2014 yılında Yüksek Askeri Şura kararı ile Prof.Tabip Tuğgeneral olarak atanmıştır. 2017 yılı itibariyle kendi isteği ile emekli oldu. Halen devlet hizmetine ek olarak 1996 yılından beri devam etmekte olduğu Özel mua ...

Etiketler
Katarakt ameliyatı
Prof. Dr. Melih Ünal
Prof. Dr. Melih Ünal
İstanbul - Göz Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube