İşitme engelli çocuklarda dinleme becerisi gelişimi

İşitme engelli çocuklarda dinleme becerisi gelişimi
Dinleme Becerisi Gelişimi
Çocukların dinleme becerisi gelişimini tamamlayabilmeleri için aşamalı bir sıra takip etmeleri gerekmektedir. Bu sıralama Estabrooks (1998) ve Ling (1989) tarafından aşağıdaki biçimde yapılmıştır:
1. Fark etme,
2. Ayırt etme,
3. Tanımlama,
4. Anlamlandırma.
1- Fark etme;Dinleme becerisinin en temel ve basit olan basamağıdır. Bu basamakta çocuklar sesin varlığını ya da yokluğunu fark edebilirler. Fark etme, sesin içkulaktaki kirpiksi sinir hücreleri gibi duyuşsal algılayıcılar tarafından algılanarak beynin işitme merkezinde akustik uyaranlar olarak kişi tarafından tanımlanmasıdır. Bu basamakta çocuk çevresindeki sesleri fark etmeyi ve sese odaklanmayı öğrenmektedir. Bir başka değişle sese dönüt vermeyi ya da sessizlikte eylemsiz kalmayı öğrenmektedir. Fark etme basamağına en iyi örnek saf ses odyometre testlerinde çocukların ses sinyallerine dönüt vermesidir. Bu basamakta çocuk çevresindeki seslerin farkına varabilir ve kendi ismi söylendiğinde ya da ses duyduğunda konuşma benzeri sesler üretebilir. Başlangıçta çevrede ses oluştuğunda çocukların dikkati bu seslere çekilebilir. Örneğin: “Kapı mı çaldı?”, “Köpek mi havlıyor?”, “Anne mi çağırıyor ?” gibi.

2- Ayırt etme;Farketme basamağına göre daha üst düzey beceriler gerektirmektedir. Bu basamakta çocuğun seslerin ne anlama geldiğini bilmesine gerek yoktur. Ancak “iki sesin aynı mı?” yoksa “farklı sesler mi?” olduğunu ayırtedebilme becerisine sahip olması gerekmektedir. Bu basamakta çocuk uzun ve kısa sözceleri ayırt etmekte zorlanmazken (ev/bahçe), eşit uzunluktaki sözceleri (gelme/koşma/gitme) ayırt etmede zorlanmaktadır. Aynı zamanda çocuk sesin kalitesini, şiddetini, süresini ve perde farklılıklarını ayırt edebilme becerilerini geliştirmektedir.

3- Tanımlama;Bu basamakta çocuk konuşma seslerini çevre seslerinden ayırt etmeye ve söylenen basit sözceleri ya da tümceleri tekrarlamaya çalışmakta ve söylenen nesnelerden bazılarını işaret ederek ya da bakarak tekrar etme çabası içine girmektedir. Bu basamak çocukların, konuşmanın hem parçasal ve hem de parçalar üst özeliklerindeki farklılıkları ayırt etmeye ve aynı zamanda sesbilgisel kuralları çözümlemeye başladıkları ve geliştirdikleri dönemi
kapsamaktadır. Bu aşamada çocuklar, konuşmanın parçalar üstü özellikleri olan süre (kısa/uzun), konuşma hızı (hızlı/yavaş), şiddet (yumuşak/yüksek), perde (alçak/yüksek perde ya da tiz/kalın) ve vurgu farklılıklarını (konuşmadaki vurgu örüntüleri) algılar ve ayırt ederler. Bunların yanı sıra konuşmanın parçasal özellikleri olan /b/, /m/ ya da /s/, /t/ ve benzeri gibi farklılıkları da algılayıp ayırtedilebilme becerilerini de geliştirirler.
4- Anlama; Dinleme becerisinin en zor ve en üst basamağıdır. İşitsel mekanizmanın en son hedefini kapsamaktadır. Anlama, bireyin geçmiş yaşantıları ve dilbilgisel deneyimleri yardımı ile kendisine ulaşan akustik iletileri ya da uyaranları algılaması, anlaması ve sonucunda iletiyi ya da çevre sesini anlamlı hale getirmesidir. Dinleme becerisinin etkin biçimde kullanılabilmesi için bahsi geçen dört basamağın çocuklarda doğru bir biçimde gelişmesi
gerekmektedir. İşiten çocuklar için büyük önem taşıyan duyma ve dinleme, işitme kanalındaki engellemeler nedeniyle işitme engelli çocukların dil ediniminde, konuşmayı anlamada ve üretiminde önemli sorunlara neden olabilecektir.(2)

Dinleme Becerilerini Geliştirme Yolları
Ailelerin yapması gerekenler
• Tümceleri kısa tutmak.
• Sözdizimsel olarak basit tümceler kullanmak.
• Çocukların dikkatlerini çekebilmek ve sürdürebilmek için abartılmış tonlama kullanmak.
• Önemli sözcükleri vurgulamak.
• Çocuğun bilgi sahibi olduğu konularda konuşmak.
• Söylediklerini tekrarlar ya da aynı anlamı farklı tümce kalıplarıyla yeniden çocuğa söylemek.
• Çocukların eksik ya da yanlış tümceleri tamamlayarak ya da doğru biçimiyle çocuğa söyleyerek hatalarını fark etmelerine yardımcı olmak.
İşitme engelli çocukların anadillerini edinmelerine yardımcı olunurken, işitme engelli çocukla ilgilenen tüm yetişkinlerin ve eğitimcilerin bahsi geçen düzenlemelere dikkat etmesi
gerekmektedir.
Çocuklar, yetişkinlerin gün boyu rutin olarak yaptığı işlerde onlara yardım etmek isteği içindedirler. Çocukların da yardımcı olabileceği bu tip işler sürecinde, çocuğun dil gelişimine katkıda bulunmanın yanı sıra bilgi dağarcığı da geliştirilebilir. Birlikte yapılan bu etkinlikler sırasında, çocuk yapılan eylemler ve nesnelerle ilgili sözcükleri öğrenmekle kalmaz, aynı zamanda eyleme ilişkin bilgileri de öğrenmektedir.
Örneğin: Çocuk babasıyla arabalarını yıkarken, arabayla ve yıkama eylemiyle ilgili olan tekerlek, kapı, kaput, hortum, fırça gibi sözcüklerin kavramlarını edinirken belki bu parçaların ne işe yaradığını, araba yıkarken neler yapılması gerektiğini de öğrenir.
Özellikle işitmezlikten kaynaklanan dil yaşantısı yetersiz olan işitme engelli çocuklarla bu ve benzeri kendiliğinden oluşabilecek etkinlikleri gerek ebeveynler gerekse çocukla ilgilenen yetişkin ve uzmanların değerlendirip kullanması çok büyük bir önem taşımaktadır. Böylelikle işitme engelli çocuk anadilini doğal ortamlarda edinebilecek ve dili işlevsel olarak kullanabilecektir.
Örneğin: Anne mutfakta yemek yaparken işitme engelli çocuğun da bu etkinliğe katılmasına izin vermeli ve onunla yapılan iş hakkında konuşup söyleşiye katılması sağlamalıdır.
Anne: Buse, bugün babaya ne yemek yapalım.
Buse: Baa ouba. (Baba çorba).
Anne: Çorba mı yapalım, ne çorbası yapalım?
Buse : …. Ouba. (Çocuk mercimekleri işaret ederek, çorba demeye çalışır).
Anne: Mercimek çorbası mı istiyorsun? Hadi mercimek çorbası yapalım. (Mercimek kavanozuna bakarak).
Buse: Eecieee orba ıı ıı. (mercimek çorbası/ çocuk anneyi taklit etmeye çalışır).
Anne: Çorbayı seviyorsun dimi? Bize tencere lazım. Tencereyi getir.
Buse: ence-e-uuu- çocuk tencereyi alır ve tencereye su koyalım demeye çalışır).
Anne: Aferin! Tencereye su mu koyalım.
Anne ve çocuk bu etkinlikte çorba pişinceye kadar karşılıklı söyleşi içimde devam ederler. Bu kısacık etkinlik içinde bile çocuğa birçok dilsel yaşantılar kazandırılmaktadır. Anne öncelikle çocuğun görsel uyaranlar yerine işitsel uyaranlara dikkat etmesini pekiştirmekte ve çocuğu söyleşiye devam etmesi için cesaretlendirmektedir. Bunun yanı sıra çocuk bilmediği bazı sözcüklerin kavramlarını doğal bir ortamda edinebilmekte ve doğal tekrarlar sayesinde bu kavramları pekiştirilebilmektedir. Aynı zamanda anne çocuğun tam anlaşılamayan konuşmasını görsel ipuçlarından daha rahat tahmin edebilmektedir. Ayrıca çocuğun ürettiği eksik ya da hatalı tümceler ve sözceler, anne tarafından düzeltilip doğru formları çocuğa geri verilmektedir. Bir başka deyişle çocuğun yanlışları ona hissettirilmeden düzetilmektedir. Bu ise söyleşinin doğallığını ve akıcılığını bozmamaktadır. Ayrıca bu söyleşilerde konuşma hızı yavaşlatılmamalı ve abartılı konuşmalardan kaçınılmalıdır. Abartılı ve yavaş konuşma konuşmanın bürünsel (parçalar üstü) özelliklerini bozacağından işitme engelli çocukların bu özelliklerden ipuçları almaları da engellenmiş olacaktır.
Özellikle işitmezlikten kaynaklanan dilsel yaşantı eksikliklerin en aza indirgenmesi için işitme engelli çocuklara gerek ev gerek eğitim ortamlarında doğal olarak hazırlanmış dil yaşantı deneyimleri kazandırmayı amaçlayan ortamlar düzenlenmesi gerekmektedir











Kaynak  

 GİRGİN, Ü.,(2006), “İşitme Engelli Çocukların Konuşma Edinimi Eğitiminde Dinleme Becerilerinin Önemi” Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri FakültesiÖzel Eğitim Dergisi, 7 (1) 15-28


Bu makale 11 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Fırat Sakar

Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Fırat Sakar
Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Fırat Sakar
Adana - Dil Konuşma Bozuklukları
Facebook Twitter Instagram Youtube