Her yönüyle korku-kaygı-panik atak

Her yönüyle korku-kaygı-panik atak

Panik;kelime anlamı ile eski Yunan Mitolojisi’nde yarı insan yarı keçi olarak tasvir edilen kırların ve çobanların tanrısı PAN’dan kökenini almıştır.Mitolojiye göre kırlarda aniden insanların karşısına çıkıp görüntüsüyle insanları korkuttuğu heyecanlandırdığı  için panik sözcüğüne ilham kaynağı olmuştur. Pan, hınzır.muzip,eğlenceli ve kimi zaman da korkutucu ve heyecanlandırıcı olarak betimlenir.

Bu yönüyle;panik olduğumuz zaman sanki aniden bir olay olmuştur veya olmak üzeredir.Bir olay aniden olduğunda yaşadığımız duygu ‘korku’,fakat olay olacakmış gibi tamamen zihnimizde önceden senaryo yazılıyorsa bu duygu ise muhtemelen kaygı’dır.

4 temel duygumuz vardır;

1.Korku
2.Öfke
3.Üzüntü
4.Mutluluk (Sevinç)

Bu duyguların hepsi önemlidir elbette.Ama Korku olumsuz gibi görünen bir duygu olsa bile bizim için hayati öneme sahip bir duygudur.Hayatta kalmamızı büyük oranda bu duyguya borçluyuzdur.Çünkü tarih boyunca insanlar türlü savaşlar,felaketler,saldırılar vs. gibi ölümcül tehlikelere maruz kalmışlar ve bu tehlikelerden büyük oranda korku duygusunun denetiminde hayatta kalmışlardır.

KORKU ANINDA VUCÜDUMUZDA NELER OLUYOR?

Normal,sakin ve güvende olduğumuz zamanlarda vücudumuzdaki kan hayati organlarımızda (yani iç organlarımız ve beynimizde) bulunurken,tehlike anında öncelikle adrenalin salgılanır,metabolizmamız hızlanır ve vücudumuzdaki kanın büyük bölümü bu hayati organlardan çekilir.O tehlikeli durumdan bizi kurtaracak olan pozisyona geçilerek kollara ve bacaklara gönderilir. Korku-kaygı anında veya panik atak nöbetinde mantıklı düşünmek de oldukça zordur.Bunun nedeni yukarıda anlattığım gibi tamamen o anda hayatta kalma içgüdüsüyle çalışan bilinçaltıdır.O anda bizim entelektüel bir bilgiye-düşünceye değil,hayatta kalmaya ihtiyacımız vardır.Bu nedenle beynimizin en gerekli yeri çalışır;sürüngen beyin..Yani en temel ihtiyaçlarımızı gidermemizi sağlayan en ilkel beyin.

Tehlikeli anlarda kendimizi kimi zaman 10 kaplan gücünde hissetmemizin sebebi budur.Artık vücutta tehlikeyi atlatmaya dönük alarm sistemi çalışmaya başlamıştır.Bu hareketlilikte kalbimize büyük görev düşer,çünkü kanın vücut içindeki kan dolaşımını çok hızlı bir biçimde yapmalı ve kişiyi hayatta tutmak için var gücüyle çalışmalıdır.

Bu durumda neler olur ;

Vücut normalden çok daha hızlı çalıştığı için ısınır (titremeler de buna yardım eder)

Terleme olur (bu yolla vücut sıcaklık dengesini korumaya çalışır.)

 Aynı zamanda göz bebekleri büyür

Göğüste sıkışma olur (Kaygı duygusunun en çok hissedildiği bölge gögüs bölgesidir ve bu sırada nefes almada güçlük de çekilebilir.)

 Vücutta uyuşma-karıncalanma oluşur

Korku anında 3 türlü tepki verilir;

1-Savaş

2-Kaç

3-Donup kal (yani ölü taklidi yap)

Bu tepkilerin hangisini o an vereceğimizi biz belirleyemeyiz,bilinçaltımız duruma uygun ve bizi hayatta tutmaya yarayacak en uygun  tepkiyi vermemizi sağlar.Savaşmak ve kaçmak için gereken gücü, kol ve bacaklarımıza pompalanmış kan ve adrenalin salgılarken,kimi zaman doğadaki bazı canlıların yaptığı gibi ölü taklidi yaparız .Bunun bizdeki adına şok olmak diyoruz.

PEKİ KAYGI NEDEN OLUYOR?

 Panik atak;geçmişte yaşanmış,şahit olunmuş,duyulmuş travmatik olayların geleceğe dönük olarak zihnimizde simüle edilmesiyle oluşur.Yani bu yönüyle korku geçmiş ile alakalıyken,kaygı ise gelecek ile alakalıdır.Korku somut bir olay veya obje nedeniyle olurken,kaygı soyut bir durum ve senaryo nedeniyle oluşur.Yani korkudan farklı olarak kaygı bozukluklarındaki en önemli fark ‘düşünce’dir.Yani korktuğumuz zaman,korkutucu olayla ilgili olarak düşünmeye fırsat ve vaktimiz yoktur,yukarıda yazılan 3 tepkiden birini acil olarak vermemiz gerekir.Ancak kaygı öyle değildir.Henüz bir olay olmamıştır,korkulacak somut bir durum da yoktur.Zihin yanlış bir çağrışımla yanlış bir  alarm vererek bizi sanal tehlikeden korumaya çalışır.Burada bilinçaltımız bize kötülük ediyor gibi görünebilir,ancak daha önce söylediğim gibi,bizi çok küçük bir tehlike bile olsa hayatta tutmaya çalışmaktadır.Kaygıyı oluşturan en baskın  düşünce ‘’ya……..olursa,ya……olmazsa, ya….gelirse,ya……düşerse vs..’’ düşüncesidir.Bu düşünce kalıbı zaten olumsuz bir beklentiyi doğuracağı için bilinçaltı az önce açıkladığımız durumu kendine görev edinir, alarma geçer ve vücudumuzdaki sistemi devreye sokar.

PEKİ PANİK ATAK NASIL OLUŞUYOR?

Kaygı bozukluklarının en bilineni panik atak’tır.Bu kadar çok tanı konabilmesinin nedeni ise kaygı bozukluklarının içinde en bilinen olmasıdır. Kişi bilgisi olmadan bile her heyecanlandığı, korktuğu,kaygılandığı durumu anlatabilmek için bile ‘panik atağım var’ diye kendi kendine teşhis koyabiliyor.Panik atak kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülüyor.

Yukarıda anlattığım gibi her ne kadar olumsuz ve travmatik bir olay yaşanması,veya şahit olunması  gerekiyorsa da panik atak oluşumunun en önemli ayağı ‘düşünce’dir.Düşünceler  olumsuz bir şekilde ve artarak büyüdüğünde panik-atak belirtileri de artar.Zamanla düşüceler de duygular  da kontrolden çıkar ve durum çekilmez bir hal alır.Kişi,artık bu durumun kaderi olduğunu ve esir gibi hayatı boyunca bununla yaşayacağını düşünür.

PEKİ NASIL İYİLEŞİRİM?

Duygular,sanılanın aksine yaşanıp unutulan şeyler değildir.Tam aksine sürekli kayıt tutan bilinçaltımız,önemli an ve duyguları bedenimize ve zihnimize çok gerçekçi ve güçlü bir şekilde depolar..Bu nedenle kimi zaman bir duyguyla birlikte vücudumuzun bir bölgesinde de bu duygunun yansıması oluşur.Örneğin öfkelendiğimizde başımız ağrıyabilir,midemiz ağrıyabilir vs..

 Eğer atak anında beynimizi faaliyete geçirerek kontrol altına alabilirsek önce atakların sayısı ve şiddeti azalmaya,sonra da itmeye başlar.Öncelikle bu yazıyı okuduysanız panik-atağın ne olduğunu ve neden olduğunu anlamışsınızdır.Birinci aşamayı özümsediyseniz diğer aşamalara geçmeye hazırsınız.Atak geleceğini anladığınızda önce hemen aklınızda şu düşünce belirmelidir ‘’bu bir yanlış alarm,korkulacak hiçbir şey yok,birazdan geçecek.’’Sonrasında  biryere oturun veya uzanın ve atağın biteceğini bilin.Zaten en fazla 30 dk sürecektir.Bu arada bir torbaya nefes alıp verebilirsiniz.Ayrıca aşağıda yazanları da günlük hayatta uygulamaya çalışın

 Bazı insanlar kendilerini toplumda ifade etmekten çekinirler. Sürekli baskı altında yaşayanlar, içine kapanık, sorunlarını kimseyle paylaşmayanlar asosyal bir hayat süren kişilerde görülebilir. İnsanın kendi dürtülerini baskılaması yanlıştır. Öfkesini, üzüntüsünü, cinselliğini dışa vurmak zorundadır. Bunların fazla baskılanması ya da başkaları tarafından engellenmesi panik bozukluğa neden olur.Bağımlılık yapan maddeleri kullanan kişiler, kendini suçlu hissedenler, sorunları kafasına çok takan kişiler, mükemmeliyetçi bir yapıya sahip olanlarda panik bozukluk görülebilir.

 Eskilerin dediği gibi ‘’duvarı nem,insanı  gam öldürür,her şeyi içinize atmayın.’’Eğer kendi kendinize yardım edemiyor ve sizi dinleyecek yardım edecek kimse olmadığını düşünüyorsanız bir uzmandan yardım almanın vakti gelmiştir.

KİMDEN YARDIM ALABİLİRİM?

Panik atak ile ilgili en başarılı çalışmalar EMDR ve Hipnoterapi ile yapılan ve bilişsel-davranışçı yöntemle desteklenen yöntemler en başarılı yöntemlerdir.Bu şekilde çalışan uzmanlardan yardım almanız yararınıza olabilir.

 

 

 

 

Bu makale 6 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Dan. Murat Kırmızı

Psk. Murat Kırmızı, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Dokuz Eylül Üniversitesi rehberlik ve psikolojik danışmanlık bölümünden mezun olmuştur.

Mesleki çalışmalarına Pozitif Yaşam Merkezi'nde devam etmektedir.

 

 

Etiketler
Panik atak nedir
Psk. Dan. Murat Kırmızı
Psk. Dan. Murat Kırmızı
Bursa - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube