Hasta gözüyle kısırlık

Hasta gözüyle kısırlık
Ülkemizde yaklaşık 1 milyon çiftin çocuk sahibi olmakta sorunlarla karşılaştıgı  bilinmektedir . İstediği zamanda çocuk sahibi olamayan insanlar ülkemizde önemli sosyal, psikolojik, moral ve ekonomik sorunlar ve çıkmazlar yaşamaktadır. Sorun bilimsel ve gerçekçi bir yaklaşımla ele alınmadığından  giderek büyümektedir. Ülkemizde kısırlık HASTA GÖZÜYLE ele alınırsa, problemin gerçekte bir kader olduğu ve insanları çeşitli ve önemli çıkmazlara sürüklediği düşünülebilir. Sorun çağdaşbir organizasyonla ülke çapında çözümleninceye kadar hastaların verebilecekleri en faydalı kararın, kendileri için en uygun ve doğru olabilecek bir tedavi merkezine başvurmaları olacağı  aşikardır. Ancak bu da o kadar kolay değildir; hasta bu durumda kendisi için en doğru olanı nasıl seçecektir? Hastalar sıklıkla önemli bir sağlık sorunuyla karşılaşıp karar vermek zorunda kaldıklarında, onca düşünmelerine rağmen doktora sonunda şunu sorarlar: “Siz benim yerimde olsaydınız ne yapardınız?” Burada doktorun en önemli görev ve sorumluluğu ortaya çıkar. Onlar gibi olabilip kendi profesyonel bilgi, birikim ve tecrübelerine göre en doğru, kısa, ucuz ve tarafsız seçeneği sunmak!
Kısırlık sorununu yaşayan çiftlerin önemli bir bölümü sorunlarının ne olduğu tam olarak bilmemektedir. Bu eksiklik çoğunlukla, başvurulan tıbbi hizmet birimlerinde kendilerine yeterli zamanın ayrılmaması ve problemleriyle ilgili tatmin edici bilgilendirmenin yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle yeterince araştırmadan, bilgilenmeden ve sorgulanmadan tedaviye başlanmamalıdır. Anlamak için sormaktan çekinilmemelidir.
Tanı ve tedaviye başlanacak sağlık birimi fizik yapı, personel ve donanım bakımından hastalarına her türlü çağdaşhizmeti sunabilmelidir. Ülkemizde hastalar başlangıçta, sıklıkla yetersiz ve eksik tanı ve tedavi hizmetlerini aldıklarından zaman ve maddi kayba uğramaktadırlar. Belki daha da önemlisi kendileri için çok değerli olan ümitlerini ve enerjilerini kaybetmektedirler. Kısırlık tanı ve tedavisi bir ekip hizmetidir ve başarı ancak her kademedeki hizmetin aynı kalite ve bilinçle yapılması gelebilir. Ekip içerisinde psikolojik danışmanlık hizmetinin de verilmesi önemlidir. Bilinçsizliğin, sabırsızlığın ve paniğin faydadan çok zarar verebileceği bilinmelidir. Kadın ve erkek her yönden birbirlerini almaya ve desteklemeye çalışmalıdır. Bu, birliktelikte alacakları yeterli tıbbi destekle gebeliğe daha çabuk ve kolay ulaşabilmelerini sağlar. Çiftin konsantrasyonunun ve işbirliğinin sağlanamaması kötü sonuçlar alınmasına yol açacaktır.
Kısırlık tedavisi her çift için özeldir. ÇİFTE ÖZEL  yapılan planlamalarla uygulanacak tedaviler başarı şansını artırır. Kadın ve erkeğe ait detaylar, elde edilen bilgilerin değerlendirilmesiyle ortaya çıkar. Bu değerlendirmede kişilerin sosyal, moral, psikolojik, ekonomik durumları, daha önceki hastalıkları, tetkikleri ve tedavilere verdikleri cevaplarla başvurdukları zamandaki yaşları, yumurtalık fonksiyonları, hormonal durumları göz önüne alınmalıdır. Böylece çifte özel tedavi planlaması yapılabilir. Kişilerin tedavi esnasındaki cevaplarına göre de gerekli değişiklikler ve yeni gebeliği arttırabilecek planlamalar stratejik uygulamalar  yapılabilmelidir. Bir çift için geçerli olan yaklaşımın başka bir çift için geçerli olamayacağı bilinmelidir. 
Gazete, dergi ve televizyonlarda yapılan yayınlarda hep başarılı sonuçların veya kamuoyunun ilgisini çekebilecek ümit verecek güncel ve yaygın olarak uygulanması mümkün olamayacak yeni tekniklerin yazıldığını ve gösterildiğini unutmamak gerekir. Toplumumuz bu tip yayınlarla yanlışbilgilendirilmekte ve başlangıçta oluşan sevinç ve ümidi kaybolduktan sonra daha büyük bir sıkıntıya düşürülmektedir. Medyadaki yazı ve bilgilerin sadece o konularla ilgili olarak halkı bilgilendirmek olduğu unutulmamalıdır. Bilgiyi veren, konuşan kişi ve kuruluşların o uygulamayı en iyi ve tek olarak yapanlar olduğu düşünülmemelidir. Hastalar için en iyi hizmeti veren yerler çoğunlukla medyada en sık görülen merkezler değillerdir. Merkezlerin ve doktorların  da hastalardan istedikleri sabrı göstermesi gerekir. En iyi hasta portföyü uzun sürelerde sabırla, özveriyle, bilgiyle ve başarıyla yakalanır. Kısa sürede alt yapısız  sağlanan başarılar geçicidir ve hasta ve toplum yararına değildir. Ülkemizde varikosel ameliyatları çok yaygın olarak kullanıldığı halde bilimsel gerçekler, çok ilerlemiş  varikosel problemleri haricinde yapılan operasyonların erkek kısırlığı için fayda sağlamadığının göstermektedir. Erkek kısırlığının tedavisinde çok nadir görülen bazı hastalıklar haricinde ilaç tedavisinin fayda sağlamadığı ve lüzumsuz para ve zaman kaybı olduğu bir gerçektir. 
Ülkemizde çok sık kullanılmaya başlanan sperm fonksiyon testlerinin (Kruger morfolojisi başta olmak üzere) birçoğunun yaygın olarak yanlışdeğerlendirildiği, yorumlandığı ve hasta tarafından değerlendirildiği yanlışbir gerçektir. Yine ülkemizde şiddetli erkek kısırlığı tedavisinde kullanılan artifisyel inseminasyon (suni döllenme) tedavisinin başarısının uygulama başına yüzde 3 altında aylık gebelik olasılığı sağlamasına rağmen halen yaygın olarak ve büyük ümitle kullanıldığı bir gerçektir. Diğer amaçlarla uygulanan suni döllenme işlemlerinde sperm hazırlama tekniklerinin bazı laboratuarlarda yetersiz ve uygun olamayan şartlarda yapıldığı ve sonuçta zaten düşük olan başarı şanslarının daha da azalmasına yol açıldığı bir gerçektir.
Kısırlık tanısı için yapılan bazı testlerin yanlışve yetersiz uygulanması ve yorumlanabilmesi nedeni ile hastalar, bu testleri tekrarlama zorunda kaldıkları için maddi ve manevi zarara uğrayabilirler.
Mikroenjeksiyon tekniği ile tüp bebek teknolojisi içerisinde kişilere özel olarak uygulanan bir teknolojidir. Özellikle erkek sperminin sayı hareket ve şekil bozukluklarının sebep olabileceği döllenme yokluğu veya azlığının önlenebilmesi için spermlerin tek tek yumurtalar içerisine konulmasıdır. Bu , tüp bebek işleminden çok daha fazla gebelik oranı veren ayrı bir teknik değildir. Herkese uygulanması gerekli olmayabilir. Sertifika almışbütün merkezlerde uygulanabilmektedir.
Tedavi olunan merkezlerin gebelik oranları ülkemizde bazen dünya standartlarının üzerine de çıkmaktadır(!) Bu şu an için olası değildir. En iyi merkezlerde bile embriyo transferi başına gebelik oranları yüzde 40-50 arasındadır. Gebelik oranları hakkında bilgi alınırken merkezin hasta tedavi sayısı, hasta yaşı, problemi, erkek faktörünün varlığı ve şiddeti ile kullanılan istatistiki   değerlendirme metoduna göre sorgulanması ve değerlendirilmesi gereklidir. Aksi takdirde gerçekten fazla bir beklentiye girebilir.

Bu makale 15 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Timur Gürgan

Prof. Dr. Timur GÜRGAN, lisans öncesi eğitimlerini bitirmesinin ardından Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1976 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise 1980 yılında yine aynı üniversitenin Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı'nda tamamlamış ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmuştur. Prof. Dr. Timur GÜRGAN, akademik kariyerine 1985 yılında Hacettepe Üniversitesi'nde Yardımcı Doçent olarak başlamıştır. 1988 yılında Doçent, 1995 yılında ise Profesör olmuştur. Kendisi halen aynı üniversitede Kadın Doğum Anabilim Dalı, Üreme Endokrinolojisi ve İnfertilite Ünitesi öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. 1986 yılından itibaren yurtdışında İngiltere'de London Hospital Medical College, St Bartholomew's Hospital, Lister Hospital, London Bridge Hospital ve  Guy's Hospital ve İsr ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
Prof. Dr. Timur Gürgan
Prof. Dr. Timur Gürgan
Ankara - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube