Göğüs büyütme ameliyatı sonrası yaşanan sorunlar, nedenleri ve çözümleri

Göğüs büyütme ameliyatı sonrası yaşanan sorunlar, nedenleri ve çözümleri
 Daha önce göğüs büyütme konusunda yazmış olduğum 2 makaleyi okuduğunuzu ümit ediyorum; Çünkü bu makalede sadece ameliyat sonrası yaşanabilecek sorunlar hakkında bir şeyler yazacağım. Ameliyatın nasıl yapıldığına dair bilgiye ihtiyacınız varsa “Göğüsleriniz nasıl büyür? : Yeni başlayanlar için Göğüs büyütme hakkında bilgi” ve “Göğüsleriniz nasıl büyür? : İleri düzeydekiler için göğüs büyütme hakkında bilgi” başlıklı makalelerimi okumanızı öneririm.
 Kısaca hatırlatmamız gerekirse; Göğüs büyütmenin en iyi şekilde silikon protez ile yapılabildiğini, silikon protezin göğüs altı katlantı yeri veya meme başı kenarından konduğunu, silikonun jel ile dolu olanını tercih ettiğimizi ve genellikle göğüs kası arkasına, bazen de göğüs kası ile meme dokusu arasına bu protezi yerleştirdiğimizi anlatmıştım.
 Bu makalede sizlere ameliyat sonrası normalde yaşanan sıkıntılar ve normal kabul etmediğimiz, ancak zaman zaman görebildiğimiz komplikasyon diye isimlendirilebilecek problemlerden bahsedeceğim
 Silikon protez ile göğüs büyütme ameliyatı yaklaşık 1-1,5 saat süren bir ameliyat. Ameliyat genel anestezi ile oluyor. Çok nadiren de olsa bu ameliyatı lokal anestezi ile yapmaya çalışan bazı doktorlar çıkıyor. Ancak bunu kesinlikle tavsiye etmem. Ameliyatı yapan cerrahlardan bazıları meme içine dren dediğimiz hortumlar yerleştiriyor, bazıları ise dren koymuyor, sadece bir sargı yaparak hastalarını ameliyattan çıkarıyor. Drenler meme içinde olan küçük sızıntılar içeride birikmesin, bu kan artıkları dışarı alınsın diye konurlar. Meme protezi ameliyatında bu küçük sızıntıların drenle dışarı alınması önemli, çünkü bunun yapılmaması ilerde kapsül gelişimi olasılığını artırıyor. Bu durumu biraz sonra kapsül gelişimi konusunu anlatırken daha fazla açıklayacağım.
   Ameliyat sonrası Ağrı, Yatış pozisyonu, Banyo
   En çok sorulan sorulardan biri de ameliyat sonrası ağrı olup olmadığı. Cevap şu; Evet bir miktar ağrı duyacaksınız. Eğer protez meme dokusu arkasına konduysa bu ağrı çok az olur, ama eğer kas arkasına konduysa bir süre ( 3-7 gün) oldukça rahatsız edici bir ağrı duyabilirsiniz.
 Burada ağrıya neden olan şey cildin kesilmiş olması veya dikiş atılmış olması değil. Ağrının nedeni içeriye konan protezin çevre dokular üzerinde yarattığı gerginlik. Eğer kas altına konduysa kasta oluşan bu gerginlik bir tür kas spazmına ve dolayısıyla ağrıya neden oluyor. Hastalar kollarını ve omuzlarını hareket ettirdikçe bu ağrı artıyor. Hasta göğüs kasını kullanmadığı, gevşek tutabildiği oranda da azalıyor.
 Ağrıyla baş etmenin yolu etkili ilaçlar kullanmak. Elimizde çok iyi ilaçlar var. Bunları yeterli sıklıkta ve yeterli dozda verdiğimiz zaman ağrı şikâyeti neredeyse hiç kalmıyor.  En geç 1 hafta içinde de ağrı kesici kullanma ihtiyacı tamamen ortadan kalkıyor.
Ameliyat sonrası yatış pozisyonu insanlara bir miktar sıkıntı yaratan diğer bir konu; Ameliyatta protezler yerleştirildi. Korse sutyeniniz giydirildi ve sargılarınız yapıldı. Bu şekilde protezleriniz belli pozisyonda sabitlenmiş oldu. Ama protezin çevresindeki dokular kendini iyileştirmeden sağa sola veya aşağı yukarı doğru zorlamalar olursa protezleriniz istenmeyen yönlere kayabilir. Bu da göğsünüzde duruş problemlerine, asimetrilere yol açabilir. O nedenle belli bir süre göğüslerinizin üzerine, yüzükoyun yatmayı yasaklıyoruz. Benim önerim ilk 3 gün tamamen düz yatmak, sonra hafifçe yan yatmaya izin veriyorum, 1 hafta sonra yan yatmayı tamamen serbest bırakıyorum. Yüzükoyun yatmaya ise 3-4 hafta sonra izin veriyorum. İnsanlar genellikle yüzükoyun veya yan yatmaya alışık oldukları için bu iyileşme süresi içinde uykular biraz huzursuz olabiliyor. Ancak benim gözlediğim kadarı ile ilk birkaç günden sonra bu duruma alışılıyor ve sonra pek şikâyet eden olmuyor.
 Diğer bir konu banyo konusu; protezi koymak için açtığımız ve sonra kapattığımız yer bu ameliyat sonrasında tek yaranız olacak. Bu yer meme başı kenarında veya altta meme katlantı yerinde oluyor bunu daha önce söylemiştim. En çok 4-5 cm uzunluğunda olan bu kesiyi çok düzgün bir şekilde kapatıyoruz ki iz belirgin kalmasın. Yara yerini ameliyatın sonunda pansumanla kapatıyor, 1-2 gün sonra bu pansumanı açıyor ve yarayı kontrol ediyoruz. Eğer yara iyi ve her şey yolunda ise banyo yapılmasına izin veriyoruz. Biz tamamen banyoyu serbest bırakmadan önceki dönemde ise insanlar başlarını ve gövde alt kısımlarını diledikleri zaman yıkayabiliyorlar. Yani banyo kısıtlaması çok uzun ve rahatsız olunacak boyutta bir sorun olmuyor.
 Ben hemen her ameliyattan sonra ilk 3 günlük dönemin istirahat ile geçirilmesini öneriyorum. Bu ameliyattan sonra da ilk 3 gün iyi istirahat edilirse vücudun daha çabuk iyileşme gösterebileceğine inanıyorum. İlk 3 günlük period geçirildikten sonra dışarı çıkıp gezilebilecek hale geliniyor. Ancak yorucu işler, ağır sporlar yapılması yine 3 hafta dolana kadar yasak.
   Özellikle kas altına protez konmuş kişilerin kollarıyla ağır cisimler kaldırmalarını yine 3 hafta yasaklıyoruz.
 Sadece sigara tiryakilerini ilgilendirecek özel bir sıkıntı ise sigarayı bırakmak zorunda olmaları. Özellikle ameliyat sonrasında sigara mutlaka ama mutlaka bırakılmalı. Göğüs büyütme ameliyatı için en az 2 haftalık bir sigarasız dönem kaçınılmaz bir zorunluluk. Ameliyat öncesinde ise en az 1gün önceden sigara terk edilmiş olmalı.
   Ameliyat sonrası erken dönemde görülebilecek başlıca 2 önemli komplikasyon kanama ve enfeksiyon.
 
 Hematom
 Kanama ameliyat edilen bölgede herhangi bir noktadan veya birçok noktadan kaynaklanabilmektedir. Ameliyat sırasında tabii ki içeride bazı kanamalar oluyor. Ama gözünüzü korkutmak istemem çünkü meme bölgesinde öyle çok büyük damarlar yok. Yalnızca orta büyüklükte veya küçük damarlarla karşılaşıyoruz. Bunlar ameliyat bölgesi içinde ise koter dediğimiz bir aletle bunları yakıyoruz. Veya biz fark etmeden zedelenmiş ise kanadığını görüyoruz ve uçlarını yine koterle yakarak kanamayı durduruyoruz. Bu bütün cerrahların, bütün ameliyatlarda yaptığı çok sıradan bir işlem. Meme protezi ameliyatlarında bu işlem çok daha titiz yapılıyor. Aslında estetik ameliyatların tamamında daha titiz yapılıyor demek daha doğru olur. Ancak gösterilen tüm titizliğe rağmen bazen ameliyat sırasında kanamayan ancak daha sonra kanamaya başlayan bazı damar yaralanmaları olabiliyor. Bunun nedeni şu; Damarlar yaralandıkları zaman, vücut refleks olarak hemen bölgesel bir hormon salgılıyor ve damarlar büzüşüyor. Damar ucu büzüşünce kanama olmuyor ve damarın içinde pıhtı oluşuyor. Yani vücut kendi kendine kanamayı durduruyor. Büzüşme birkaç saat sonra ortadan kalkıyor ama pıhtı damarı tıkadığı için kanama olmuyor. İşte bu mekanizma bazen tam işlemiyor. Yani ya pıhtı tam oluşmuyor veya oluşmuş pıhtıyı damar içindeki kan basınçla dışarı atıyor. İşte o zaman kanama oluyor. Eğer biz ameliyatı bitirdikten sonra böyle bir durum olmuşsa bu protezin yerleştiği yerde doku içinde veya protezin çevresinde kan birikmesi anlamına gelir. Çok hafif kanamalar hemen hemen her ameliyatta olur. Ancak sorun yaratmaz, vücut tarafından kolayca yok edilir. Ancak bazen kanama çok olur. O zaman göğüste anormal bir şişlik ve 1-2 gün içinde belirginleşen morluklar oluşur. Bu morluklar bütün göğse ve hatta karın üst kısmına yayılır. İşte bu tür kan birikimine “Hematom” diyoruz. Hematom gelişirse bu kan birikiminin mutlaka boşaltılması gerekir. Yoksa mutlaka problem yaşanır.
 Meme protezi ameliyatında özel bir önemi var kanamanın. Birazdan bahsedeceğim bir kapsül gelişimi problemi var. Kapsül ameliyattan genellikle 6 ay -3 yıl kadar sonra gelişen ve memenin etrafında vücudun kalın ve sıkı bir zar doku oluşturduğu bir durum. Bu durumun neden oluştuğu kesin belli değil. Ancak bazı durumlarda daha sık görüldüğü saptanmış. Kanama da onlardan biri. Yani meme protezi ameliyatı sonrası protezin çevresinde kan birikimi olursa kapsülün oluşma ihtimalinin çok arttığı belirlenmiş. O nedenle bu ameliyatta amacımız hemen hemen hiç kanama olmaması. Yine de beklenmeyen ameliyat sonrası sızıntılara karşı önlem olarak da benim ve benim gibi düşünen birçok meslektaşımın tercihi dren koymak oluyor.
 Dren hastaların genellikle korktuğu bir şey biliyorum. Ama aslında görüntüsü dışında insana verdiği ciddi bir sıkıntı yok. Dreni çıkarırken giriş yerini önceden uyuşturmak mümkün. Bunu bazen lokal anestezik kremle, bazen de ilaç vererek yapıyoruz. Bu şekilde dreni hastaya hiç acı vermeden çıkarmak mümkün oluyor. Genellikle 1 gün dreni içerde tutuyoruz. Eğer o bir gün içinde beklenmedik düzeyde bir gelen olmadıysa kişi hastaneden çıkmadan dren çıkarılmış oluyor.
 Enfeksiyon
 Diğer bir erken komplikasyon “Enfeksiyon” yani ameliyat bölegsinin mikroplarla iltihaplanması . Allah korusun diyeceğim bir komplikasyon. Çünkü meme protezi ameliyatı sonrası enfeksiyon gelişirse ameliyat ile ilgili tüm emekleriniz ve çektiğiniz tüm sıkıntılar boşa harcanmış olacaktır. Protez ile enfeksiyon asla iyi bir ikili değil. Protez varken enfeksiyon genellikle iyileşmiyor. Geçse de ilerde mutlaka kapsül oluşuyor. Yani bir şekilde en sonunda mutlaka protezin çıkarılması gerekiyor. O nedenle bu ameliyatta enfeksiyon açısından aşırı titiz davranıyoruz. Bugüne kadar benim ameliyatına katıldığım hiçbir hastada enfeksiyon görmedim, çevremde de pek duymadım. Literatürde de çok düşük oranlarda bildiriliyor. O nedenle sık gördüğümüz bir durum değil içiniz rahat olsun. Ancak dikkatli olmak mutlaka gerekiyor. Ameliyat sırasında çok titiz olunması yetmez ameliyattan sonra yara bölgesini korumada da çok titiz olunması gerekir.
   Ameliyat yerinde veya göğsün diğer bölgelerinde kızarıklık, akıntı, sıcaklık artışı ve artan ağrı enfeksiyon belirtileridir. İlk 2-3 gün içinde ortaya çıkabilir. Hemen etkili tedavilere başlanmalıdır.
Kapsül Oluşumu
 Silikon protez ile meme büyütme ameliyatında tam kontrol altına alınamamış ve neden olduğu kesin olarak anlaşılamamış tek gerçek sorun bence “Kapsül oluşumu” sorunudur.
   Literatürde görülme sıklığı olarak ortalama %3-5 gibi bir oran verilmektedir. Kapsül gelişimi ameliyattan 6 ay sonra başlayabilmekte ve 6ay-3 yıl arası bir sürede kapsül gelişimi gözlenebilmektedir.
 Kapsül dediğimiz durum şu: Protez konduktan sonra vücut normal dokularla protezin arasında ince bir zar yapar. Bu normal ve hatta faydalı bir şeydir. Ancak bazı insanlarda bu zar  kalın ve sert bir dokuya dönüşüyor. Ve hatta bu sert kılıf içindeki protezi sıkıştırıp büzüştürecek tarzda kendi kendine kasılıyor ve küçülüyor. Böyle olunca da protez normal duramıyor ve göğüs şekli bozuluyor, tuhaflaşıyor. Önceleri normal ve güzel bir meme görüntüsü varken göğüs sertleşiyor, yukarı toplanıyor ve konturları düzensizleşiyor. Bu süreç hafif başlıyor sonra yavaş yavaş ilerliyor. Göğüs şeklindeki bu bozulmaya ileri evrelerde rahatsız edici hale gelen bir ağrı da katılıyor. İşte bu can sıkıcı bulguları gördüğümüz zaman protezin kapsül oluşumuna neden olduğunu anlıyoruz.
   Kapsülün niçin oluştuğuna dair pek çok ipucu var. Mesela düz ve kaygan yüzeyli protezlerde daha kolay oluştuğu biliniyor. O nedenle texturlu dediğimiz pürtüklü yüzeyli protezler kullanıyoruz. Yine biliyoruz ki kas altına yerleştirilen protezlerde kapsül çok daha az oluşuyor.
   Ameliyattan sonra ortaya çıkan hematom ve enfeksiyon kapsül oluşumunu artıran diğer nedenlerdir. Sırf bu nedenle bu ameliyattan sonra mutlaka dren konması gerektiğini düşündüğümü söylemiştim.
 Yine gençlerde yaşlılara göre kapsül daha kolay oluşuyor, hamilelikte kapsül oluşum oranı artıyor gibi kesin olmayan bazı görüşler de var.
 Ameliyat sonrası yapılan göğüs masajının kapsülü azalttığı düşünülüyor. Ancak bu masajın etkili olabilmesi için sert ve uzun süreli masajlar olması gerekiyor. Bu şekilde masajları hastaların çok kolay yapabildiğini söyleyemeyeceğim. O nedenle kapsülü önlemek için masaja çok güvenmiyorum. Daha çok diğer faktörleri önlemeye çalışıyorum.
 Kapsül oluşur ve kişiyi rahatsız edecek boyuta gelirse artık yapabileceğimiz tek şey 2. Bir ameliyat ne yazık ki. Bu ameliyatta protezi çıkartıyoruz. Kapsülü içerde temizliyoruz ve yeni bir protez yerleştiriyoruz. Daha önce kas altına konmamışsa protezi bu kez kas altına yerleştiriyoruz.
 Ameliyat İzi
   Silikon protezle meme büyütme ameliyatı sonrasında olmasından en çok korkulan şeylerden birisi de ameliyatın iz bırakması. Bu ameliyatı olanların çok büyük çoğunluğu genç yaşta insanlar ve vücutlarında bir ameliyat izi istememeleri çok doğal. Ancak şu bilinmeli ki her ameliyatın az veya çok mutlaka bir izi kalır. Burada önemli olan rahatsız edici düzeyde belirgin ve fark edilir bir iz kalmamasıdır. İyi haber şu ki en kötü izler bile iç çamaşırların içinde gizli kaldıkları için onları sizin dışınızda çok az kişi bilir. Yapılmaması gereken bir hata bu ameliyatı partnerinizden gizlemeye çalışmanız olur.  Meme büyütme eskiden az sayıda maceracı insanın yaptırdığı bir girişim olarak düşünülürdü. Günümüzde ise, hem dünyada hem de ülkemizde en çok yapılan estetik ameliyatlardan birisi. Çok yapılıyor çünkü sonuçları iyi. Ben aklı başında hiçbir erkeğin eşinde protez olmasından rahatsız olacağını sanmıyorum. Benim bugüne kadarki gözlemlerim de bu düşüncemi destekler nitelikte. Yani protez taktıran hastaların eşleri ameliyat sonrası durumu çok memnuniyetle karşılıyorlar.
 Ameliyat izinin yerinden daha önceki makalelerimde bahsetmiştim. Kısaca tekrarlamak gerekirse meme başının koyu renkli kısmının kenarı veya meme altı kıvrım yerinin ortasında yaklaşık 4 cm’lik bir ameliyat yeri söz konusu. Meme başı kenarı genellikle daha çabuk iyileşiyor. Ancak kalan iz belirgin olursa yeri gerçekten insanları rahatsız ediyor. Meme altı kıvrım yeri iz açısından biraz daha geç iyileşen bir bölge. Ancak iz kalırsa izin altta gizli kalması nedeniyle daha az rahatsız edici olabilecek bir yerleşime sahip.
   İz kalması ameliyatı yapan cerrahın titiz ve özenli çalışmasıyla çok bağlantılı elbette. Ancak sadece cerraha bağlı değil. İyileşme süreci içinde yara yeri üzerindeki tahriş edici etkenler, yara yeri enfeksiyonları ve kişilerin cilt yapısı da izin iyi veya kötü olmasını etkiliyor. Mesela genellikle koyu tenli ve yağlı cilde sahip insanların ciltleri daha fazla iz bırakıyor. Çok açık tenli insanların da iz açısından risk taşıdığını söyleyebilirim.
Göğsün istenilen büyüklüğe erişememesi
 Amerika’da yapılan bir çalışmayı okumuştum. Meme büyütme ameliyatı olan yüzlerce kadına ameliyat süreci ile ilgili sorular sormuşlar. Kadınların en çok şikâyet ettiği şey ne olmuş biliyor musunuz? Doktorların kadınların istedikleri boyutta değil kendi istedikleri boyutta göğüs yaptıkları. Ben bu işi yapan bir doktor olarak bu araştırmayı okuduğumda ister istemez rahatsız oldum. Ben de aynı şeyi yapıyor olabilir miyim diye. Sonra düşündüm ve bu problemin nedenini buldum.
   İşin doğrusu şu; Evet gerçekten istenilen büyüklüğü her zaman tam sağlayamayabiliriz. Çünkü göğüsleri büyütürken bizi sınırlayan şeyler mevcut. Bunlar hastanın vücut yapısı ve mevcut meme dokusunun esneyebilme kapasitesi. Hastaya ait olan ve değiştiremediğimiz bu yapısal özellikler bize yeterli hareket alanı vermeyebiliyor.
   Bence güzel duran bir göğüs öncelikli olarak vücutla uyumlu bir görünüşe sahip bir göğüstür. Dolayısıyla zayıf ve dar göğüs kafesi olanlarda daha küçük, kilolu ve geniş göğüs kafesi olanlarda daha büyük göğüs güzel duracaktır. Yani çok zayıf bir kıza kocaman göğüsler yapmaya çalışmak, doğal olmayan ve hatta çok rahatsız edici bir görünüme yol açar.
   Ayrıca meme büyütme yaptığımız kişiler genellikle çok küçük göğüslere sahip kişiler. Dolayısıyla protezi yerleştirirken göğüs derisinin ve diğer dokuların esneyebilme kapasitesi de bu kişilerde sınırlı oluyor. Bu da istediğiniz her boy protezi içeriye yerleştirme olasılığını ortadan kaldırıyor.
   Şöyle bir gözlemim var. Göğüs küçüklüğünden şikâyetçi olanlar olabildiğince büyük, göğüs büyüklüğünden şikâyetçi olanlar ise olabildiğince küçük göğüs istiyorlar. Bu sanırım yılların hastada yaptığı birikiminin bir sonucu. Belki de istediği sonuca ulaşamama korkusu. Bu aşırı istek ve korku karışımı bazen doktor ile hasta arasında iyi bir iletişim kurulmasına engel oluyor. Aslında doğru ifade memeye konulacak protezin büyüklüğünün doktor veya hastanın isteği ile değil de daha çok hastanın vücut ölçüleri ve göğüs dokusu kapasitesine göre belirlendiği. Hastaya bu durum doğru bir şekilde aktarıldığı ve biraz zaman ayırarak anlatıldığı zaman bu durumun hasta tarafınca kavrandığına inanıyorum.
Göğüsler arasında fark olması
 Normal bir ameliyatta her iki tarafa eşit büyüklükte ve yerleşimde bir cep açıldığı ve eşit büyüklükte protez konduğu zaman her iki tarafın büyüklüğü ve duruşu eşit olacaktır. En tecrübesiz arkadaşlarımız bile protez koyarken iki tarafa eşit büyüklükte protez koyacaklardır bu konuda sorun yok.  Sorun iki taraf arasında ameliyat öncesinde bir fark olması durumunda yaşanabilir. Eğer ameliyat öncesi 2 taraf arasında eşitlik yoksa ve bu durum belirginse size tavsiyem kesinlikle tecrübeli bir doktora gidin. Her zaman mükemmel bir eşitlik tecrübeli doktorlarca da sağlanamayabilir. Ancak kabul edilebilir iyi sonuçlara ulaşmak tecrübeli ellerde genellikle çok zor olmuyor.
 Diğer bir ustalık isteyen durum doğuştan göğüs kafesi anormallikleri olan kişilerde göğüs büyütme ameliyatı yapılması. Bu durumda ameliyat öncesi iyi bir değerlendirme ve doğru bir asimetrik  protez seçimi gerekiyor. Yoksa çok içte ve birbirine yakın duran veya çok ayrık ve dışa bakan göğüslere razı olunmak durumunda kalınabilir.
Ameliyat Sonrası Emzirme Mümkün mü?
 Haklı olarak en çok sorulan sorulardan birisi de bu. Çünkü bu ameliyatı olan kadınların çoğu doğurma yaşında olan genç kadınlar.
 Basitçe; Eğer bu işlem sırasında meme süt bezleri, bu süt bezlerinin kanalları ve bu kanalların meme başı ile bağlantısı bozulmaz ise emzirme tabii ki mümkün olacaktır. Bu bahsettiğim dokular ameliyat meme başı kenarından yapılırsa bozulma tehlikesi altında. Ama göğüs altı kıvrım yerinden yapılırsa hiçbir şekilde bu dokular zarar görmez. Direkt meme dokusu arkasında veya kas arkasında bir cep oluşturulur ve meme dokularına hiç zarar vermeden protez yerleştirebilir. Nitekim kendi kişisel tecrübelerim kadınların göğüs büyütme sonrası emzirmelerinin korunduğunu gösteriyor.
Meme Başında Duyu Kaybı Olasılığı
 Meme başının duyusu hem erojen olması nedeniyle, hem de emzirme sırasındaki refleksler açısından özel bir öneme sahip. Meme başının duyusu dört değişik duyu siniriyle sağlanabiliyor. Meme büyütme ameliyatı sırasında bu sinirlerin bazılarının zedelenmesi genellikle kaçınılmaz oluyor. Çünkü en azından biri ameliyat bölgesinin tam ortasında yer alıyor ve bunu zedelemeden protezi koyabilmek imkânsız oluyor. Ancak ameliyat sonrası hasta takiplerimiz bize gösteriyor ki hastaların çoğunda his kayıpları ya hiç olmuyor ya da geçici oluyor ve 6 ay -1 yıl içinde büyük ölçüde düzeliyor. Kalıcı his kaybı olasılığının mevcut olduğu mutlaka bilinmeli ve bu göze alınarak bu ameliyat olunmalı. Ancak bunu yaşama ihtimalinizin oldukça düşük olduğunu tekrarlamak isterim.
 Bu makaleyi burada bitirmek istiyorum. Unuttuğum bir şeyler olabilir. Eğer aklınıza gelen ve burada cevaplamadığım bir soru varsa lütfen bana yazın veya telefon edin. İletişim bilgilerime siteden rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
      Op. Dr. Cemil Tugay
 Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı
    

Bu makale 10 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Cemil Tugay

Etiketler
Ameliyat sonrası
Op. Dr. Cemil Tugay
Op. Dr. Cemil Tugay
İzmir - Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube