Gelişimsel dil bozuklukları (gecikmiş konuşma)

Gelişimsel dil bozuklukları (gecikmiş konuşma)

Çeşitli hastalık ve bozukluklar dil gelişiminde gecikmeye veya atipik dil gelişimine neden olabilir. Bunlar arasında zeka geriliği, yarık damak, beyin hasarları, otizm, sağırlık, epilepsi, serapral palsi, kafa travması, nörodejeneratif hastalıklar ve migrasyon anomalileri gibi çeşitli nörolojik hastalıklar yer alır. Ama tüm bunların yokluğunda, yani neden olan özel bir hastalık ya da bozukluk yahut gösterilebilir bir beyin lezyonu olmaksızın da dil gelişiminde gecikme ve sorunlar yaşanabilir. Bu durumda gelişimsel dil bozukluğu tanısından söz edilir. Hala alan yazında aynı anlama gelen özgül dil bozukluğu terimi de yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

Çocuklarda konuşma gecikmesi oldukça yaygındır. Yüzde 1-2 si ağır olmak üzere 5 yaş ve öncesi çocuklarda yüzde 5-20 oranında çeşitli konuşma ve dil sorunları görülür. Bu çocukların bir kısmında sadece konuşma bozukluğu, bir kısmında sadece gelişimsel dil sorunu, bir kısmında da karışık olarak hem dil hem de konuşma sorunu vardır.

Erken Tanının Önemi ve Ailenin Tanı Öncesi Tavrı

Tanıda sorunlardan biri normal dil gelişiminin çok değişken olması ve tanı ölçütlerinin belirlenmesindeki zorluktur. Dil gelişimi çocuktan çocuğa çok farklılık göstermektedir. Ayrıca cinsiyeti aile, yapısı ve sosyokültürel çevre de çocuğun konuşmayı öğrenmesinde etken olmaktadır.

Normal dil gelişiminin sınırları geniş olmakla birlikte genellikle 2 yaşına geldiği halde hiç konuşmayan, 4 yaşına geldiği halde hiç cümle kuramayan çocuklardır. Aileyi endişelendiren bir önceki çocuğa ait deneyimleri ya da çevrelerindeki diğer çocukların dil gelişimi düzeyidir.

Gelişimsel dil sorunu olan çocuklarda, genellikle az sayıda sözcükle konuşabildiği, konuşmasının bozuk telaffuz nedeniyle yer yer veya tamamen anlaşılmadığı fark edilir. İçerik açısından sınırlı sözcük dağarcığı, bazen bununla da bağıntılı olarak aşırı argo ve küfür sözcüklerin kullanılması izlenir.

Tanı Ölçütleri

Gelişimsel dil bozukluğu tanısı için zekanın normal olması, Yaygın gelişimsel bozukluk tanısı almamış olması, beyinde herhangi bir lezyon gösterilememesi, ve işitme sorunu olmaması gerekir.

Normal Gecikme

Normal dil gelişiminin sınırları oldukça geniş olmakla birlikte birçok çocuk 3-4 yaşlarına kadar ana dilinin tüm özelliklerini öğrenmiş olur. Çocuklar anlamaya 1 yaşından önce, ifade etmeye 1 yaşından sonra başlar. Dil gecikmesi olan çocuklarda ortalama sözce uzunluğu normal çocuklara göre kısadır. Çocuğun 30.-36 aya kadar hiç konuşması yoktur ve-veya bebeksi konuşma görülür. Yani dil dizgelerinin yeterince olgun olmaması örneğin tek sözcüklük tümceler (holophrasia), tekrarlayıcı konuşma, daha ağırlıklı bir istek-gereksinim dilinin sürdürülmesi söz konusudur.

ERKEN UYARICI BULGULAR

Çok Erken Dönemde

Normal dil gelişimi gösterecek çocuklarda sözel olmayan iletişim, sözel iletişimi önce destekleyicidir ve daha sonra sözel dil geliştikçe daha arka plana geçer. Bu süreç dil gelişimi bozuk olacak çocuklarda izlenmez.

Erken Dönemde

Gelişimsel dil sorunu geliştirecek çocuklarda bazı erken uyarıcı bulgular vardır. Seslere değişken yada tutarsız yanıtlar verir. Seslere yanıt vardır ama insan sesine tepkisizdir. Seslere ilgisi zamanla kötüye gidebilir, bunları öğrenemez. Nitelik ve nicelik açısından çıkardığı sesler kısıtlıdır veya perdede sınırlı

Sesleri dil gelişimi için kullanamaz. Değişik ruh hallerini yansıtan sesler çıkarmaz ve ya bu tip seslere tepki vermez. Ses uyaranları izlemez, göz teması kurup bunu sürdüremez. Annesiyle/Bakıcısıyla yeterli miktarda karşılıklı vokalizasyon yapmaz, etrafındaki nesnelerle ilgilenmez, sesleri ve jestleri taklit etmez, jestlerle ve mimiklerle bir şey ifade etmez, konuşma öncesi karmaşık sesleri giderek daha sık, daha rahat ve geliştirerek çıkarmaz.

Ayırıcı Tanı

Gelişimsel dil sorunlarında, tanı için kesin laboratuar ölçütleri olmadığı için diğer dil sorunlarına yol açabilen diğer nedenlerin dışlanması gerekir. Bunlar arasında işitme sorunları, çeşitli artikülasyon sorunları, psikososyal nedenlere bağlı nedenler başta gelir. Gelişimsel dil sorunlarında eşlik eden fiziksel sağlık sorunları da normale göre 2-3 kat daha sıktır. Örneğin astım ve alerjiler vb daha sıktır.

Aile öyküsü de önemlidir. Ailede yakın akrabalar arasında geç konuşma, dikkat ve öğrenme sorunları, tikleri olan kişiler, aşırı titiz olanlar, içe dönük, üstün zekalı kişilerin varlığı sorulur.

Gelişimsel Dil Bozukluklarının Başlıca Tipleri Ve Klinik Özellikleri

Gelişimsel dil bozukluklarında nadiren tam bir dil gelişimi yokluğu, sıklıkla gecikme veya sapma görülür. DSM-IV VE ICD-10 DA Gelişimsel dil bozukluklarının bazı alt tipleri seçilir. Tersi görüşler olmakla birlikte gelişimsel dil bozukluğunun saf alıcı tipi pek görülmez.

Alıcı Dilde Bozukluk

Dili anlamaya ait sorunlar çok erken yaşta kendini belli edebilir. 1 yaşında özellikle sözel olmayan iletişime ait ipuçları olmadığında tanıdık isimlere tepki göstermeme hali söz konusudur.

18. ayda sık görülen nesnelerden bir kaçını tanımada yetersizlik, 2 yaşında basit yönergeleri yerine getirememe ve daha sonra dilbilgisi öğelerini anlayamama (olumsuzluk, karşılaştırma gibi) olur. Bunlara sıklıkla dilin sözel-olmayan özelliklerini (ses tonu, jest) anlamada yetersizlik eşlik eder.

Konuşulanı anlamada ağır yetersizliği olan çocuklar toplumsal gelişim yönünden de geri kalabilirler, anlamadıkları konuşmaları ekolali tarzında yinelerler. Genellikle kısıtlı ilgi alanları vardır. Etkin ve edilgen çatıyla kurulmuş tümceleri ayıramaz. Sözel bağlama göre edatları ayırt edemez. Alıcı dil sorunu olan çocuklar, anlamak için sıklıkla ortam özellikleri ve bağlama başvururlar.

Ancak 2-3 yaşlarında tek sözcüklü stereoptik emirlere uyarlar. Davranış bozuklukları görülür,  olumsuzluk veya soru ekleri gibi dilbilgisel yapıları kavrayamaz.

İfade Edici Dilde Bozukluk

Gelişimsel dil bozukluğunun sık rastlanan biçimi, ifade edici dilde bozukluklarla tanımlanır. İfade edici dilde bozukluğu olan kişide konuşma gecikir, sözcük fakirliği vardır, konuşma gramerden yoksundur, artikülasyon kusuru eşlik eder, ancak anlama oldukça korunmuştur. Sözcükleri bulma yetisinde ve morfolojik çeşitlilikte azalma vardır. Hem çekimlerden hem de morfolojik sorunlardan ötürü anlaşılmaz tümceler kurar. Bir kaç genel sözcüğün fazla kullanımı söz konusudur. Kısa ifadeler kullanılır. Basit tümce yapısı vardır. Geçmiş olayları anlatırken sıralamada zorluk olur. Dilbilgisi kuralları aşırı biçimde genelleştirir. Aşırı jest ve mimik kullanımı dikkati çekebilir. İfade kusuru; telaffuz sorunlarını, sözcük hatırlamamayı (sıkça “şey “kullanımı ), sözcük azlığını, tümce oluşturamamayı, akıcı konuşma olmayışını (uzun aralıklar, kesintiler) kendiliğinden konuşma başlatamamayı içerir.

Fonolojik Tipte Bozukluk

Dil öğrenirken anadile özgü seslerin beyinde yetersiz ve hatalı işlenmesi çocuklarda bozuk fonoloji ve artikülasyona yol açar. Tüm çocukların % 10 -15’inde, okul çağı çocuklarının % 6’sında konuşma sorunları saptanmıştır ve bunların büyük kısmı fonolojik sorunlardır. Kişinin sesletim düzeneği sağlamdır ama bu düzeneği sesçil olarak nasıl düzenleyeceğini bilmez. Ses bilgisel sorunda hedef sesin yerine yanlış ses seçilir ve bu söylenir. Konuşma seslerinin sözcük içinde hangi zamanda nereye geleceği belirlenemez.

Çocuğun konuşmasında telaffuz bozukluğu kalıcı hale gelmişse, 4 yaşına geldiği halde hiçbir sözcük anlaşılmıyorsa yine endişelenmek gerekir. Bunlar 4 grupta toplanır; bazı seslerin eksik olduğu atlama hataları (donduma), seslerin geçtiği yerine geçme hataları (kitap yerine kipat), doğru sesler yerine geçme hataları (/k/ yerine /t/), seslerin bozuk çıkarıldığı çarpıtma hataları (bir sesin olması gerekenden biraz farklı olmasıdır /k/ yerine /g/) ve ek seslerin yer aldığı ekleme (biskileyt) hatalarıdır.

Fonolojik bozukluklar, ağırlıklı olarak ünsüzlerdedir (ünlülerde bozukluk görülmesi çok atipiktir ve yabancı biri konuşuyormuş izlenimi verir.). Aynı sözcük ilk harfleri değiştirilerek farklı şekillerde söylenebilir (kapı-tapı)

Karma Tipte Bozukluk

Sıklıkla yukarıda sözü edilen üç tip klinik bozukluğun değişen ağırlık ve profillerde bir arada görüldüğü karma tip vardır. Bu biçiminde bulgular çok değişken olabilir ve klinik tabloyu bu üç tip bozukluktan herhangi biri ağırlıklı olarak belirler.

GELİŞİMSEL DİL BOZUKLUĞUNDA SEYİR

Gelişimsel dil sorunları olan çocukların bir bölümü özellikle okul çağına geldiklerinde sorunlarını aşmış olurlar. 4 yaşında gelişimsel dil bozukluğu tanısı alan çocukların %44 ü 5.5 yaşına geldiklerinde normal yetileri sergilemişlerdir. Gelişimsel dil sorunu olan ve düzelen çocukların çoğunda sorunlar tam olarak bitmez. Bu çocuklarda dile ait bazı incelikli sorunlar bir şekilde kalır. Örneğin sözcük dağarcığı ve dili anlama yetileri açısından normal gelişen yaşıtlarıyla aynı düzeye gelirken fonolojik ve akademik yetiler açısından geri kalırlar. Alıcı tipte gelişimsel dil bozukluğu ve konuşma gecikmesi daha uzun dönemde düzelir.

Dil gelişiminin seyri açısından çevresel etkenler de önemli rol oynar. Cıvıldama dönemi, çeşitli etkenlere bağlı olarak örneğin orta kulak sorunları, serebral felç ve annenin hamilelik döneminde sigara içmesinden olumsuz etkilenmektedir. Ebeveynlerin, çocuklarıyla hangi miktar ve nitelikte iletişime girdiği de önemlidir. Çocuğunda daha çabuk azarlandığı, diline eğitsel müdahalenin daha az yapıldığı, aile için iletişimde daha az miktarda ve daha gelişmemiş bir sözlü dil kullanılması da olumsuz rol oynamaktadır.

GELİŞİMSEL DİL BOZUKLUĞUNUN NÖROBİYOLOJİK TEMELLERİ

Gelişimsel dil sorunları henüz doğası tam olarak belirlenmemiş bir beyin patolojisine bağlı olarak açığa çıkar.

Gelişimsel dil bozukluklarında beyinde büyük bir kusur gösterilemezken özellikle korteks mimarisinde mikroskopik düzeyde yapısal değişiklikler, bazı hacim değişiklikler gösterilebilmektedir. Görüntüleme yöntemleri ile saptanan bulgular henüz tam tutarlı ve doyurucu sonuçlar vermemektedir. Gelişimsel dil sorunlarını temelinde daha çok dil ve konuşma merkezlerindeki nöronların boyut ve sayısındaki değişiklikler ve myelinizasyon derecesi gibi beyin anormallikleri olduğu sanılmaktadır.

Gelişimsel dil sorunlarında beyinde yapılan otopsi incelemeleriyle silvien fissur ve planum temporalede normalde beynin sol tarafı lehine olan asimetrik büyüklüğün kaybolduğu gösterilmiştir.Gelişimsel dil sorunu olan bir çocuğun ailesi ve akrabaları arasında da benzer sorunların oldukça sık görüldüğü bilinmektedir.

Savaş ÇELİK

Uzman Dil ve Konuşma Terapisti

Bu makale 7 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dil ve Konuşma Terapisti Savaş Çelik

Dil Konuşma Bozuklukları Uzmanı Savaş ÇELİK, 1974 yılında Adana Ceyhan’da doğdu. Sırayla Eskikent Köyü İlkokulunu, Osmaniye Derviş Paşa Ortaokulunu ve Osmaniye Atatürk Lisesini bitirdikten sonra,1995 yılında girdiği Anadolu Üniversitesi Zihin Engelliler Öğretmenliği Bölümü’nden 1999 yılında mezun oldu. Yaklaşık 12 yıl MEB’de Öğretmenlik yaparken, 2011 yılında, Anadolu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dil ve Konuşma Terapistliğine kaydını yaptırdı. 2014 yılında yüksek lisans derecesini  aldı. Hala Tekirdağ’da, Çorlu ilk Terapi Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde ve Yaşam Dil ve Konuşma Bozuklukları Merkezinde Uzman Dil ve Konuşma Terapisti olarak çalışmaktadır. Yüksek Lisans Bitirme Projesi, Down Sendromlu Çocukların Kelime Edinimlerine, Tepki İsteme Model Olma Yönteminin Etkililiğinin Değerlendirilmesi Katıldığı  Kongreler: ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
facebook
instagram
Etiketler
Gecikmiş konuşma
Dil ve Konuşma Terapisti Savaş Çelik
Dil ve Konuşma Terapisti Savaş Çelik
Tekirdağ - Dil Konuşma Bozuklukları
Facebook Twitter Instagram Youtube