Evliliğimiz ve çocukluk yaralarımız

Evliliğimiz ve çocukluk yaralarımız

Ünlü Evlilik Terapisti Harville Hendrix “hak ettiğiniz aşkı yaşayın” isimli kitabında; imago teori’ den bahseder.”İmago” nun karşılığı “bir kişinin ya da şeyin temsil edilmesi” ”suret”, ”benzerlik” anlamındadır.

Sizin imagonuz?
Psikanalitik kurama göre imago; çocukluğun ilk yıllarından itibaren bireyde bilinç dışı düzeyde yer etmiş, anne ve babaya ilişkin özellikleri içeren bir resim olarak kabul ediliyor. Aslında,Freud’da “bireylerin ebeveynlerine benzer eşler seçerek geçmişi yeniden oluşturmaya çalışmalarına “tekrarlama zorlantısı” adını vermişti. Bu tekrar ile ilgili şöyle diyebiliriz;
Bilinçdışının kendini tedavi yolu..
Duygusal yaralarımız bir ilişki içerisinde oluştuğu için ancak bir ilişki içerisinde iyileşebilir. Bu yaralar ya yarayı açan kişi tarafından ya da onun çok benzeri bir kopyası tarafından iyileştirilebilir. Bizi iyileştirmesi için anne ya da babamıza – iyi ya da kötü yönleriyle – benzeyen eşler seçeriz. Örneğin; ‘’Biliyorum daha yeni tanıştık ama seni daha önceden tanıyormuşum gibi hissediyorum’’ veya seninle birlikteyken kendimi tamamlanmış hissediyorum” deriz. Seçtiğimiz eş en derindeki acılarımızı, anılarımızı harekete geçirerek bu sorunlarla tekrar karşılaşmamızı sağlar. Bu tamamen bilinçdışı bir seçimdir. İmago eşleşmesi arayışımızı motive eden şey çocukluk yaralarımızı iyileştirmeye karşı duyduğumuz acil arzularımızdır. Aşık olmak ve evlenmek çocukluk yaralarımızı tedavi yöntemimizdir.
Nasıl tekrar ederiz?
Geçmiş nasıl tekrar eder? Bilinçdışı ne yapar da aynı ortam yeniden yaratılır ve aynı sahne tekrar oynanır? Kişi çocukluğunda yaşadığı travmada karşısındaki kişinin rolünü bugün var olan kişiye aktarır. Kendi daha 3 yaşındayken annesi ile babası ayrılmış, babası evi terk etmiş olan kız çocuğu kendini terk edilmiş hisseder. “Terk edildiğine göre bir hata yapmıştır, terk edilmeyi hak etmiştir” gibi düşüncelerini ve bu travmadan kaynaklanan “değersizlik, eksiklik, suçluluk” gibi duygularını tabuta koyar. Büyüdüğünde ya hep kendini terk edecek adamları seçer ya da bilinçsizce ne yapar eder adamın kendini terk etmesini sağlar. Amaç çocuklukta tabuta gömdüğü terk edilmişlik hissini yeniden yaşamasıdır. Daha küçücük bir çocukken annesi tarafından sürekli aşağılanan, ezilen, annesinin bağırmalarına maruz kalan, ne yaparsa yapsın işe yaramaz bir velet olduğu hissettirilen erkek; büyüdüğünde kendini aşağılayacak kadınları seçer. Ya da kendini aşağılayacak patronları, kendini aşağılayacak arkadaşları… Ya da yaptığı iyi bir işte bile aşağılanacak bir taraf mutlaka olur; çünkü tabuta koyduğu işe yaramazlık, değersizlik hissini yeniden yaşaması gerekir.
Güç savaşları
 Ebeveynlerimiz çocuklukta karşılaştığımız sıkıntılar da özellikle konuşma öncesi dönemde içgüdüsel olarak ihtiyaçlarımızı hızlıca yanıtlarlar. Bu durum bizde (yaptığımız aktarımla) eşimizin her şeyi bildiği inancının gelişmesine yol açıyor; O biz söylemeden de neye ihtiyaç duyduğumuzu bilir düşüncesinin yerleşmesine sebep oluyor. Bu düşünceden dolayı, ihtiyaçlarımızın otomatik olarak karşılanmayaşına içerliyoruz.Bir şeyleri istemek zorunda kalmak, ebeveynlerimizin ihtiyaç duyduğumuz her şeyi bildiklerine dair yanılsamayı yıkıyor. Örneğin; özellikle kadınların ben söyledikten sonra ne kıymeti var, duygu ve düşüncesinin altında biraz da bu durum yatıyor,veya, bu ilişki de önemsenmiyorum, ihtiyaçlarım görülmüyor duygusuna sebep biraz da bu durum diyebiliriz.
Diğer bir inanışımız da, eşimizin bizim ihtiyaç duyduğumuz her şeye sahip olduğu ve isterse bu ihtiyaçlarımızı doyurabilecek olmasıdır. Buna “eşe dair sınırsız güç yanılgısı” diyoruz. Son olarak da, eşimizin bizim ihtiyaçlarımızı karşılamak için daima hazır ve nazır olması gerektiğine, kendi ihtiyaçları olmadığına inanıyoruz. Bu da eşin sınırsız hazır bulunması gerektiği inancıdır. İhtiyaçlarımızı karşılamayı başaramamaları ise, acı çekmemize ve eşimizin kötü biri, hatta düşmanımız olduğu düşüncesine yol açıyor. Halbuki ilişki içinde olduğumuz erkek veya kadının da ihtiyaçları vardır. Örneğin erkekler’in; öncelikli olarak bir ilişki içinde taktir ve onaya ,gülümsenmeye, hizmet davranışlarına, erotizm’e, ihtiyacı varken kadınların ise; biricik olmaya, dinlenmeye, aşkla dokunulmaya, kaliteli vakit geçirmeye ve romantizm’e ihtiyaçları vardır.

Bunun farkında olmak dahi ruhsal ve bedensel olarak iyi olmak, doğru seçim yapmak, geçmişten kurtulmak ve mutlu bir hayat sürmek için bir anahtardır. Tabii ki bu farkındalık herkese altın tepsi de sunulmaz kimileri günler süren muhakeme ile, kimileri okuyarak kişisel gelişimle, kimileri de terapistleriyle bu farkındalığı sağlar. Eğer yaralarınız derinse ve eşinize böylesi bir aktarım yapıyorsanız bu noktada terapist desteği iyi gelecektir. Peki derin çocukluk yaralarıyla neyi kastediyoruz? Ebeveyn tarafından terk edilme, reddedilme, koşullu sevgi, sistematik ihmale maruz kalma, yakınlık korkusu, yetersiz, değersiz, suçlu hissettirilmesi gibi..

Kaynakça; Harville Hendrix,Cem Keçe,Eyüp sarı

Bu makale 17 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Elvan Uzun

Uzm. Psk Elvan UZUN, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından  İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünde başladğı lisans eğitimini başarıyla tamamlamıştır.  Ardından İstanbul Aydın Üniversitesi Psikoloji bölümünde tezli lisansüstü programını tamamlamış ve uzmanlık derecesini almıştır. 

Lisans ve lisansüstü eğitiminin yanı sıra pek çok eğitim ve sertifika almış olan Uzm. Psk Elvan UZUN, mesleki çalışmalarına şu NEV Aile Danışmanlık Merkezi'nde devam etmektedir.

Etiketler
Çift sorunlarınızı çözmek ister misiniz?
Uzm. Psk. Elvan Uzun
Uzm. Psk. Elvan Uzun
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube