Ergenlerde yeme sorunları!

Ergenlerde yeme sorunları!

Çalışmalarım ve yapılan araştırmalar göstermiştir ki; yeme bozukluğu olan ergenlerden duyulan söylemler “Şişman olmanın anlamı: tembelim, pisim, aptalım”, ” Şişman olmaktansa ölmeyi tercih ederim”, “ Kendimi yalnız açken iyi hissediyorum”, “Kendimi ancak kilo verdiğimde iyi hissediyorum”, “aptallar şişmandır”  şeklindedir. Bu inançlar ve düşünceler sürekli zihinlerini meşgul etmektedir. Böylece gün boyu ne yiyeceklerini, kaç kalori alacaklarını, sonra bu kaloriyi yakmak için ne kadar süreyle spor yapmaları gerektiğini hesaplayıp dururlar. “Yine çok fazla yedim, şimdi laksatif almalıyım”, “Bugün yiyemem çünkü kusmak için vaktim olmayacak”, “Çok şişmanım kimse beni sevmiyor”

Yeme bozukluğunun genellikle ergenlik döneminde başlar. Yapılan araştırmalar; lise öğrencilerinin yüzde 80’inin kilo vermek istediklerini göstermektedir. Kızların çoğu diyet yapmaktadır ve yüzde 20’si tehlikeli kilo verme yöntemleri kullanmaktadır. Kilolu kızlar aşırı yemek yeme ve ardından kendini kusturmaya meyillidirler.

İnce vücut ideali, kilo verme endüstrisinin büyümesinin, kilo kontrolünü konu alan basın ve medyanın yaptığı etkinin yansımasıdır.

Kızlarda yeme bozukluğu erkeklerden neredeyse on kat daha fazladır. Anoreksiya ya da bulimiya yaşayan genç erkekler, bir kız hastalığına yakalandıklarının bilinmesini istemedikleri için tedavi bakımından risk altındadırlar. Bu genç erkekler genellikle kadınsı davranışlar sergileyebilmekte, bir kısmı eşcinsel olabilmektedir.

Anoreksiya her ne kadar iştah azalması olarak tanımlansa da açlık çok arttığında ergenlerin bu durumda geliştirdikleri baş etme yöntemleri,

(a) düşük kalorili yiyecekler yemek

(b) diyet içecekler veya su gibi kalorisiz içecekleri tercih etmek,

(c) çok yavaş yiyerek öğünü sürdürmek,

(d) yemek yemek ve sonra aşırı egzersiz, kusma ya da laksatif / diüretik kullanmak gibi davranışlarda bulunmak olmaktadır.

Kilo kaybının, öz değer ve sosyal onay kazanmanın aracı olması bu ergenlerin sosyal gruplardan çıkmasına da sebep olmaktadır. Ergenlerin çoğu kez tıkınırcasına yeme ve çıkarma eyleminden utanç hissederek bu davranışlarını gizlemeye çalışırlar. Bu durum onları sosyal çevreden de uzaklaştırır. Çünkü az yemeyi ve çıkarmayı utanç verici olarak gördüklerinden bu konuda başkalarını dikkatini çekmeyi veya yorumlarını dinlemeyi istemezler. Böylece giderek izole bir yaşamı tercih ederler. Tüm dikkatlerini, öğün planlama, egzersiz, yemek yeme, yüksek not alabilmek için çalışma gibi aktivitelere verebilirler.

Anoreksiya Nervoza tanı ölçütlerinde; yaşı ve boy uzunluğu için olağan sayılan en az kiloda ya da bunun üzerinde bir vücut ağırlığına sahip olmayı kabul etmeme,  beklenenin altında bir vücut ağırlığına sahip olmasına karşın kilo almaktan ya da şişman biri olmaktan aşırı korkma, kişinin vücut ağırlığı ya da biçimini algılama biçiminde bozukluk olması, kendini değerlendirmede vücut ağırlığı ya da biçiminin anlamsız bir etkisinin olması ya da o sırada vücut ağırlığının düşük olmasının önemini inkâr etme, kızlarda adetin kesilmesi maddeleri yer alır.

Bulimia Nervoza tanı ölçütlerinde ise; yinelenen tıkanırcasına yeme ataklarının olması, aynı zaman diliminde ve benzer koşullarda çoğu insanın yiyebileceğinden çok daha fazla miktarda olan yiyeceği kısa bir zaman diliminde yeme, bu atak sırasında yeme kontrolünün kalktığı hissinin olması,  kilo almaktan sakınmak için, kendisinin yol açtığı kusma, laksatiflerin, diüretiklerin, lavmanların ya da diğer ilaçların yanlış yere kullanımı, hiç yemek yememe ya da aşırı egzersiz yapma gibi uygunsuz dengeleyici davranışlarda tekrar tekrar bulunma, kendini değerlendirirken anlamsız biçimde vücudunun biçimi ve ağırlığında etkilenme maddeleri yer alır.

Bu hastalıkların tedavisinde temel hedef kişinin kilosunun sağlıklı düzeylere gelmesini sağlamaktır. Hasta tedaviyi kabul etmiyorsa ya da ciddi metabolik sorunlar ortaya çıkmışsa, hastaların zorunlu olarak hastaneye yatırılması gerekebilir. Beslenme sorununa bağlı ortaya çıkmış metabolik sorunların tedavisinde iç hastalıkları hekimlerinden yardım istenir. Hastane yatısı sürecinde kişinin beslenmesi yakından takip edilir. Önceden belirlenmiş bir plan çerçevesinde yakın takipli bir beslenme programı uygulanarak kişinin sağlıklı kiloya gelmesi sağlanır. Bu aşamada ortaya çıkması olası ruhsal ve bedensel sorunların ilave tedbirlerle tedavisi gerekir.

Gerek hastane yatısı sırasında gerekse ayaktan tedavi aşamasında uygulanacak psikoterapi, hastalığın seyrini olumlu yönde değiştirebilmektedir. Terapinin bir çok tipi yeme bozuklukları tedavisinde etkisini göstermekle özel bir terapi yöntemi yoktur. En etkili olan yöntemler bilişsel-davranışçı yaklaşım ve aile terapisi yaklaşımıdır.

Anoreksiya nervoza’nın uzun süreli bir hastalık olduğu, hastaların yakın psikiyatrik takibinin gerektiği, belirli iyileşme dönemlerinin ardından anoreksiya hastalığın aralıklarla alevlenebileceği unutulmamalıdır.

Bu makale 6 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Semra Evrim

Uzm. Psk. Semra Evrim, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünde tamamladı. Yüksek lisans eğitimini ise İstanbul Ticaret Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Uygulamalı Psikoloji alanında gerçekleştirdi. Danışanlarına en uygun bilimsel yöntemlerle faydalı olabilmek amacıyla çeşitli eğitim ve sertifika programlarına katıldı. Uyguladığı testler ve bilimsel yöntemler kendisine çalışmalarının yanı sıra yol göstermekte ve başarı sağlamaktadır. Şimdiye değin bir yandan mesleki çalışmalarına devam etti, öte yandan da çeşitli üniversitelerde Özel Eğitim, Gelişim ve Öğrenme ve Ruh Sağlığı dersleri verdi, ayrıca çeşitli seminerlerde de konuşmacı olarak görev aldı. Gelişim sorunu yaşayan çocukların değerlendirmelerini gerçekleştirdi ve bu çocukların ailelerine danışmanlık yaptı. Psk. Evrim, şuan halen çocukların gelişim dü ...

Etiketler
Anoreksiya nevroza hastalığı
Uzm. Psk. Semra Evrim
Uzm. Psk. Semra Evrim
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube