Dünyada 235 milyon astım hastası var!

Dünyada 235 milyon astım hastası var!

Şiddet ve sıklıkta tekrarlayan nefes darlığı ve hışıltılı ataklarla karakterize kronik inflamatuvar bir hastalık olan astım, dünyada milyonlarca insanın kabusu durumda. Öyle ki Dünya Sağlık Örgütü'nün tahminlerine göre 235 milyon insan, astım hastası.

Astım sanıldığı üzere sadece yüksek gelirli ülkeler için bir halk sağlığı problemi değil. Tüm ülkelerde, gelişim düzeyinden bağımsız ortaya çıkan bir hastalık. Ancak ekonomik gelişmişlikle orantılı seyreden doğru tedavi, hastalığa bağlı ölüm riskini etkiliyor. Astım ölümlerinin yüzde 80'inden fazlası düşük ve orta gelirli ülkelerde görülüyor. 2025 yılında mevcut astımlılara 100 milyon yeni astımlının ekleneceği tahmin ediliyor.

Astım, tekrarlayan nefes darlığı ve hışıltılı ataklarla karakterize kronik bir solunum hastalığıdır. Bazı nedenler ve tetikleyiciler astımı olan tüm insanlar için ortaktır. Ancak bazı özel durumlarda tetikleyiciler daha bireyseldir. Her ne kadar astımın temel nedenleri tam olarak anlaşılmasa da, astım gelişimi için en güçlü risk faktörleri inhale astım tetikleyicileridir. Bunlar; iç mekan alerjenleri yani yatak takımlarındaki ev tozu akarları, halılar ve doldurulmuş mobilyalar ve kirlilik olabilir. Dış mekân alerjenleri; polen, küf, tütün dumanı ve iş yerindeki kimyasal olabileceği gibi soğuk hava, öfke veya korku gibi aşırı duygusal uyarılma ve fiziksel egzersiz de tetikleyiciler arasında yer alabilir.

Doğru tedavi yaşam kalitesini yükseltir…

Doğru tanı için hışıltılı solunum, nefes darlığı, öksürük, göğüste sıkışma hissi gibi solunum semptomlarının karakteristik seyrinin gösterilmesi gerekir. Astım semptomları KOAH veya yaşlılıkta görülen solunum sıkıntıları gibi başka patolojik durumlarla karıştırılarak yanlış tanı konulmasına neden olabilir. Yanlış tanı özellikle çocukluk yaş gruplarında daha sık olmakta ve hastalık bronşitin değişik formlarıyla ve krup ile karışmakta, yetersiz tedavi, eksik bakım ve bilgi eksikliği nedeni ile hastalığın kontrol altına alınması gecikmektedir.

Gebelikte astıma dikkat!

Gebelik, astım seyrini etkilerken astımın da gebelik ve doğum üzerine etkileri olabilir. Hamilelerin yaklaşık üçte birinde astım kötüleşirken, üçte birinde semptomlarda düzelme gözlemlenir. Gebelikte en şiddetli ataklar 24 ila 36 haftalar arasında gerçekleşir. Son dört haftada semptomlar azalmakta ve yüzde 90 hastada doğumda sorun yaşanmamaktadır. Astımlı gebelerde yüzde 11 ila 18 olguda en az bir acil başvurusu, yüzde 62'sinde ise hastaneye yatış bildirilmektedir. Bu nedenle gebelik sırasında astımlı hastalarda yakın takip ve ilaç ayarlamaları gereklidir. Aksi takdirde gelişecek hipoxi bebeğin gelişimini etkileyebilir.

Bu makale 8 Mayıs 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Hakan Solak

Uzm. Dr. Hakan SOLAK, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1988 yılında başarıyla tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, Heybeliada Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tamamlayarak Göğüs Hastalıkları Uzmanı olmuştur.  1994 - 2004 Yılları arasında Heybeliada Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Başasistan olarak eğitim kadrosunda görev alan Uzm. Dr. Hakan SOLAK, aynı kurumda hem uzman yetiştirdi, hem de Başhekim Yardımcısı ve Bronkoskopi Ünitesi Sorumlusu olarak görev almış, 1994 yılında Kadıköy Şifa Hastanesi’nde görev almaya başlamış ve 2017 yılı başına kadar aynı hastane'nin Göğüs Hastalıkları ve Astım Alerji Polikliniği’nin sorumluluğunu üstlenmiştir. Pneumologie, Turkish Respiratory Journal gibi yerli yabancı pek ...

Etiketler
Gebelikte astım
Uzm. Dr. Hakan Solak
Uzm. Dr. Hakan Solak
İstanbul - Göğüs Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube