Diyabetik ayak yaraları

Diyabetik ayak yaraları

 

Diyabetik ayak, şeker hastalarında sık rastlanan ve tedavisi genellikle zor ve uzun zaman alan, tedavi gecikmesi durumunda hayatı tehtid edebilen bir  komplikasyondur. Dünyada en sık ayak kesilmesi  yani amputasyon sebebi diyabetik ayak yarasıdır. İlk amputasyon yapıldıktan sonraki takip eden iki sene içerisinde genellikle ikinci bir amputasyon gerekmektedir.  Bu hastalığın oluşmasındaki temel nedenler şeker hastalığındaki damar ve sinir hasarlarıdır.

Neden şeker hastalarının ayaklarında yara açılmaktadır?

Şeker hastalığı  hemen hemen toplumdaki her bireyin soyağacında rastlanabilen bir görülme sıklığına sahiptir. Hastalığın vücudun neredeyse her sisteminde yolaçtığı harabiyet sonucu ortaya çıkan komplikasyonlar ciddi sakatlıklara sebebiyet vermekte ve toplumu ve ülkeyi etkileyen çok önemli bir sağlık sorunu haline getirmektedir. Ayak yaraları şeker hastalarının hastaneye yatırılmalarının en önemli nedenlerdendir ve yüksek oranda sakatlık ve ölüm oranı ile hasta ve ailesi için ciddi problem oluşturmaktadır. Ayrıca sağlık harcamalarına ayrılan bütçenin önemli bir kısmını oluşturması nedeniyle, önlenebilir bir komplikasyon olan diyabetik ayak yaralarında  hasta eğitimleri ve bilinçlendirilmesinin önemi açıktır. Şeker hastalarının yaklaşık %20’si hastalıklarının bir döneminde diyabetik ayak yarsı ile karşılaşmaktadırlar.

Şeker hastalarında sinirsel ve damarsal yapıların bozulmasına aynı zamanda vücudun savunma sistemindeki bozulma da eşlik eder. Bu sebeple meydana gelebilecek bir yaradan enfeksiyon yayılma ihtimali normal insanlara göre çok daha yüksektir.

Şeker hastaları hastalığın kontrol altında olup olmamasına göre değişen sürelerde ayaklarında hissiyatı; sıcak-soğuk ve acı algılamasını kaybederler. Üşüyen ayaklarını elektrikli ısıtıcı veya sobaya yaklaştırıp, hissetmedikleri için ayaklarında yanık oluşan hastaların hikayeleri azımsanmayacak kadar çoktur.

Ayağın normal anatomik şekli bozulduğu için özellikle ortopedik olmayan ayakkabı kullanımı sonrası ayakta bası yaraları oluşabilir, çünkü ayağın basma yüzeyi değişmiştir. Ayağın oluşmuş olan yeni şekline göre kalıbı alınarak spesifik ayakkabı üretilmelidir. Ayrıca bu kişiler ayakkabılarının içine girebilecek olan taş gibi yabancı cisimleri hissetmeyerek ikinci bir risk ile karşı karşıya kalabilirler.

Şeker hastalarında, sinir sistemi harabiyetine bağlı olarak derinin normal terlemesi bozulur, deri kurur, çatlar ve aynı zamanda enfeksiyona da açık bir yara haline gelir. Meydana gelen bu yaralar eğer farkedilmezse kişi hiç farketmeden bile hayatına devam edebilir ve yara giderek büyüyebilir.

Şeker yarası oluşursa ne yapmak gerekir:

Öncelikle şeker yaraları, konunun uzmanı olan Plastik Cerrhalar tarafından değerlendirilmelidir. Kan şeker düzeyi dirençli seyreden bu tür olgularda mutlaka 200 mg/dl’nin altında tutulmaya çalışılmalıdır. Yara bölgesinde birikmiş olan sekresyonlardan mikroorganizmanın tespitine yönelik numune alınmalıdır. Hangi antibiyotiğe cevap verebileceği bu test sonucunda anlaşılır. Bunu tekiben ölü dokular uzaklaştırılmalı ve ortaya çıkan yaranın durumuna göre uygun olan pansuman yöntemi seçilmelidir. Eğer yüzeyel bir yara ise sefum fizyolojik ile ıslak pansumanlarla kendi kendine iyileşmeye bırakılabilir veya kaviter yani çukurumsu bir yara mevcut ise vakum yardımlı tedavi ile takip edilebilir. Eğer kemik, tendon gibi yapılar ortaya çıkmış veya basma yüzeyinde ise ise serbest doku nakilleri denenebilir. Şu bilinmelidir ki diyabetik yaraların önemli bir kısmı cerrahi girişime ihtiyaç duymaktadır. Bu cerrahilerin sonuçlarındaki başarı oranı ise diğer travmatik olanlara göre daha zayıftır. Uzuvun bir kısmının amputasyonu (yaşamayan kısmın alınması) yaşamı tehtid eden enfeksiyon mevcudiyetinde hayat kurtarıcı olabilmektedir. Bütün bu süreç hem hasta ve yakınları hem de doktor açısından ciddi sabır gerektirmektedir. Unutulmamalıdır ki ayak önceki hali gibi olmayacaktır. Bu sebeple şeker hastalarının ayaklarına hassasiyet ile bakmaları çok önemlidir. Ayaklar kaliteli bir sabunlu su ile günlük olarak yıkanmalı, nemlendirilmeli ve parmak aralarının ıslak kalmamasına dikkat edilmelidir. Tırnaklar çok derine inilmeden kesilmelidir. Mutlaka ayağa uygun olarak tasarlanmış ortopedik bir ayakkabı kullanılmalıdır. Kan şekeri kontrolu için en az ilaçlar kadar diyet de önemlidir. Aşırı kilo alımından kaçınılmalı ve yürüyüş veya yüzme tarzında bir egsersiz ile uğraşılmalıdır. Eğer bu genel tedbirlere dikkat edilirse şeker hastalığının komplikasyonları en aza indirgenmiş olacaktır.

 

Bu makale 15 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Türker Özyiğit

Op. Dr. M. Türker ÖZYİĞİT, 1974 yılında Kocaeli’nde doğmuştur. 1992 yılında İstanbul İSTEK Özel Kaşgarlı Mahmut Lisesi’nde lisans öncesi öğrenimini bitirmiştir. 1993 yılında Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanarak tıp eğitimine başlamıştır. 1995-1996 yılları arasında Genetik Anabilim Dalı’nda deneysel bir çalışmada görev almış, 1996 yılında İspanya’ya giderek Hospital General “Gregorio Marańon”’da genel cerrahi stajı yapmış ve 2000 yılında tıp eğitimini tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır. 1 yıl boyunca çeşitli özel kliniklerde pratisyen hekim olarak çalıştmasının ardından 2001 yılında İstanbul Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Dalı'nda ihtisasına başlamıştır. 2007 yılında Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı olmuştur. Uzmanlık eğitiminin hemen ardından Elazığ Asker Hastanes ...

Op. Dr. Türker Özyiğit
Op. Dr. Türker Özyiğit
İstanbul - Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube