Dikkat eksikliği ve hiperaktivite

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu çocuk veya ergenlerde yaş ve gelişim seviyesinden beklenenden daha düşük dikkat sürdürüm becerisi, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ile karakterize bir tablodur. Dünyadaki sıklığı yüzde 2-ile 20 arasında değişiklik göstermektedir. Erkeklerde daha sıklıkla rastlanan bir bozukluktur. Oluşumunda çevresel ve genetik birçok faktörün rol aldığı düşünülmektedir.

Farklı türleri var mıdır?

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gösterdiği belirtilere göre 3 farklı tipte incelenir. En sık rastlanan türü hem aşırı hareketliliğin hem de dikkat sürdürüm sorunlarının olduğu karışık tiptir. İkinci sıklıkla dürtüselliğin ön planda geldiği tiptir. Son olarak kız çocuklarında daha fazla görülen dikkat eksikliğinin daha ön planda görüldüğü alt türü mevcuttur. Bu alt tür diğer türlere göre daha geç tanı konulabilir ve sanılanın aksine genellikle bu sorunu olan çocuklar çevre tarafından yavaş ağır öğrenen bazen de kapasitesi yetersiz şeklinde adlandırılabilir.

Tanı nasıl konulur?

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tıbbi bir tanıdır. Tıpla ilişkili tanıların doktorlar tarafından konulması gerekir. Tedavi sürecinde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğuna eşlik eden diğer sorunların müdahalesinde klinik deneyimi olan psikologların yardımı alınabilir.  Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun tanısı klinik bir tanıdır. Bunun anlamı hekim tarafından yapılan uygun değerlendirme gerekli kişilerden bilgi toplanması sonrasında konulabilir. Tanıya yardımcı olabilecek yüzlerce test mevcut olmasına karşın hiçbir test tanı koydurucu değildir.  Her ne kadar ülkemizde birçok merkezde ve özel uygulamalarda ticari kaygılar ile birlikte dikkat eksikliği tanı testleri varmışçasına hastalara bildirilmesine karşın halen dünyada bu rahatsızlığa yönelik tanı koydurucu test keşfedilememiştir. Psikiyatride kullanılan testler laboratuvarlar da uygulanan kan testlerinden belirgin şekilde farklılık gösterir. Çocuğun teste hazır olması testi uygulayan kişinin çocuk ile uyum gösterebilmesi gibi pek çok faktör test sürecini ve testin doğru sonuçlar vermesini olumsuz yönde etkileyebilir. Amerikan psikiyatri birliği bozukluğun tanısında ek bir süreç eşlik etmiyorsa psikolojik testlerin uygulanımını önermemektedir.

Belirti ve bulguları nelerdir?

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ile ilişkili belirtiler birçok çocukta farklılıklar gösterebilir. Adında da anlaşılacağı üzere dikkat sürdürüm sorunları ve aşırı hareketlilik temel bulgular gibi görünmesine karşın belki de bozukluğun temelini oluşturan diğer bir sorunda dürtüselliktir. Dürtüsellik kişinin içinden gelen istekleri bastırma ile ilişkili güçlük yaşaması olarak tanımlanabilir. DEHB belirtileri farklı yaş ve gelişim dönemlerinde farklılıklar göstermektedir. Okul öncesi dönemde bazen en temel sorunlar hareketlilik ve isteklerini erteleme ile ilişkili güçlükler olabilirken ilkokul döneminde ders başarısızlığı veya lise döneminde aile ve arkadaş çatışmaları ön planda olabilir. Okul öncesi dönemde sıklıkla hareketlilik temel yakınmalardan birisidir. Ancak her hareketli çocuğun DEHB olarak değerlendirilmemesi gerekir. Hareketlilik çocuğun günlük yaşantısını olumsuz yönde etkiliyorsa, yeni arkadaşlıklar kurmasını engelliyorsa, sıklıkla kazalara maruz kalıyor kısaca çocuğun hayat konforunu olumsuz etkilemesi durumunda anlamlıdır.  Okul öncesi eğitimde sıklıkla öğretmenler arkadaşlarına zarar verici davranışlardan, inatlaşmalardan ve dikkat sorunlarında yakınabilir. İlkokul döneminde ise dikkat sorunlarının oluşturduğu akademik sorunlar daha belirginlik kazanmaya başlar. Bu sürece genellikle sosyal sorunlar eklenir. Oyunları başından sonuna kadar devam ettirme ile ilgili yaşanan güçlükler arkadaş çevresinden dışlanma, istemeden dürtüsellik temelli yapılan davranışlar ise çocuğun sınıfın günah keçisi olması ile sonuçlanacaktır. Bu süreçte çocuk kendisi ile benzer özellikler gösteren arkadaşlar bulma eğilimindedir. Bu durum akran etkisi ile görülen davranışsal sorunların belirginlik kazanmasına neden olabilir. Ergenlik döneminde ise ergenliğin doğasında bulunan çatışmaların ve dürtüsel özelliklerin daha yoğun yaşanması beklenebilir.

Nedenleri nelerdir? Suçlu kim?

Sıklıkla çocuk psikiyatristine başvuran anne babalar birbirlerini bazen de öğretmenleri suçlama eğilimindedir. Ancak temelde DEHB beynin kimyası ile ilgili yaşanan sapmalardan kaynaklanmaktadır. Bu sapmaların en temel nedeni genetik yatkınlıklardır. DEHB çocukluk dönemi psikiyatrik rahatsızlıkları arasında en sık genetik yatkınlıkları içeren bozukluktur. Bunun dışında anne karnında yaşanan olumsuzluklar, doğum travmaları gibi birçok farklı çevresel etken söz konusu olabilir. Her ne kadar yaşamla ilişkili olumsuzlukları doğrudan bir ilişkisi olmamasına rağmen hayat ile ilişkili değişiklikler mevcut DEHB ile ilgili belirtilerin daha abartılı bir şekilde yaşanmasına neden olabilir.

Tedavisi var mıdır? Kırmızı reçete korkusu...

DEHB tedavisinde ilaç tedavileri temeli oluşturmaktadır. Terapi birçok hasta grubunda gözlemlenen ek sorunlar giderilmesinde, uygun davranışların geliştirilmesinde faydalı olmasına rağmen üç temel belirti olan dikkat sorunları, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik üzerine belirgin bir etkisi bulunmamaktadır. Aileleri kaygılandıran en temel nedenlerden biriside DEHB tedavisinde kullanılan ilaçları genellikle kırmızı reçeteli olmasıdır. DEHB tedavisinde kullanılan ilaçların piyasaya sürüldüğünden günümüze kadar olan sürede halen hiçbir bağımlılık durumu bildirilmemiştir. Çeşitli ticari kaygılar ile kendi reklamlarını yapmaya çalışan kişilerin sıklıkla sarf ettiği diğer bir söz ise ilaç tedavisi alan çocukların uyuştuğu ve aptallaştığıdır. Tedavi çocuğun çevresi ile etkileşimi sırasında karşısında durup düşünebilme, isteklerini sıralayarak yerine getirebilme fırsatını sunmaktadır.

Tedavide kullanılan ilaçları yan etkileri nelerdir?

Halen ülkemizde sıklıkla tedavi sürecinde kullanılan iki temel preparat bulunmaktadır: metilfenidat ve atomoksetin. Her ilacın kişiye özel farklı yan etkilere sahip olabileceği unutulmamalıdır. Ortaya çıkabilecek yan etkiler konusunda en iyi danışman ve temelde bunları anlatma zorunluluğu olan tedaviyi başlayan hekimdir. Birçok kişiye özel farklı yan etkiler görülebilmesine karşın uykusuzluk ve iştah sorunları en sık görülen ve tedavi uyumunu olumsuz yönde etkileyen yan etkilerdir. Özellikle tedavi başlangıcında her iki yan etkide belirgin olabilmesine karşın tedavinin ilerleyen zamanlarında ortadan kalkma eğilimindedir. Ancak kilo kaybının çok belirgin olması (düzenli kilo takipleri ile kontrol edilmelidir), uyku sorunlarının şiddetli olması durumlarında tedavi değişikliği yapılabilir. 

Dr. Genco USTA - Çocuk ve Ergen Psikiyatristi

 

 

 

Bu makale 10 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Genco Usta

Uzm. Dr. Genco USTA, 11 Ocak 1979 tarihinde Bandırma'da doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimini Işıklar Askeri Lisesi'nde bitirmiştir. Hemen ardından Gülhane Askeri Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 2002 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. 2010 yılında ise GATA Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'nda ihtisasını tamamlayarak “Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı” olmuştur. 2010 yılında Beytepe Asker Hastanesi'nde Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı olarak görev yapmaya başlamıştır. Yine 2010 yılı içinde kamudaki görevinden ayrılarak 2010-2011 yılları arasında Özel Madalyon Psikiyatri Merkezi'nde hizmet vermiştir. Uzm. Dr. Genco USTA, 2012 yılından beri Boylam Psikiyatri Hastanesi'nde ve Ankara - Çankaya'da bulunan özel muayenehanesinde hizmet vermekte olup, evli ve iki çocuk babasıdır. 0-18 yaş çocuk ve ...

Etiketler
Hiperaktif çocuklar
Uzm. Dr. Genco Usta
Uzm. Dr. Genco Usta
Ankara - Çocuk ve Ergen Psikiyatristi
Facebook Twitter Instagram Youtube