Çene cerrahisi ile ilgili bilinmeyenler

Çene cerrahisi ile ilgili bilinmeyenler

Çene bozukluklarının bir kısmı doğumsal ve gelişimsel olmakla birlikte, bir kısmı sonradan geçirilmiş travmalar ve kazalar sonucu oluşmuş çene kırıkları, cerrahi müdahaleler ve bazı hastalıklar sonucu bozukluklar şeklinde olabilir.

Alt ve Üst Çenelerin normal ilişkisine bakarsak alt çene dişlerinin üst çene dişlerine  göre daha geride olduğunu görürüz.Bu ilişkinin bozulması hem görünüm (estetik) hemde fonksiyonel (İşlevsel-Çiğneme) kusuruna neden olur. Alt çenenin önde olması Prognati, çok geride olması Retragnati, Çenelerin birbiri üzerinde sağa veya sola kaymış olmasına ise Laterognati  adı verilir. Bu durum hem estetik görünüm kusura hemde çiğneme ve ısırma problemlerine neden olur ve tedavisi çenelerin cerrahi olarak düzeltilmesidir. Bu bozuklukların tümünde kusur dişlerde değil çene kemiklerinin kendisindedir.

Prognatide alt çene büyük, Retrognatide alt çene küçük, Laterognatide ise alt çene bir yana kaymış gibi görünür. Üst çenenin küçük veya büyük olması da benzer görünüm vereceği için çeşitli ölçüm yöntemleri ile değerlendirme gerekebilir.

Genel olarak çene ameliyatlarından sonra alt ve üst çene dişleri birbirine bağlanarak ağzın 2-6 hafta kadar kapalı kalması gerekmektedir, bu süre içerisinde hasta sulu gıda ile beslenir. Yapılan ameliyatlara ait izlerin görünmemesi için ameliyatlar ağız içinden yapılabilir. Modern tekniklerle yapılan ameliyatlarda mini, mikro vida ve plaklar kullanılarak sağlamlık artırılmakta hastanın günlük hayata ve aktiviteye erken  dönmesi sağlanmaktadır.

Benzer şekilde kazalar ve hastalıklar nedeni ile oluşan çene ve yüz problemleri ve çene ve yüz kemikleri kırıkları cerrahi girişim ile, gerekirse vida ve plak uygulaması, gerekirse vücudun diğer bölgelerinden alınan kemik nakli (kemik grefti) ile tedavi edilmektedir.    

Çene tümörleride çene cerrahisi gerektiren hastalıklardır. Bu tümörler Kanser yapısında veya daha masum yapıda olsalar bile genellikle cerrahi olarak tedavi edilirler. Çene yüz kemikleri çok  karmaşık yapıda ve birbiri ile çok ilişkili oldukları için hastalığın küçükken tespit edilmesi yani erken tanı önem arzeder. Hastalığın sinüslere, boyuna, ağız içine, göze, beyine doğru yayılması tedaviyi zorlaştırır.

Bu makale 7 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Sadullah Karun

Op. Dr. Sadullah Karun ,1985 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesin'den mezun olmuştur. Sivas'ta mecburi hizmet görevinden sonra 1987-1993 yıllarında uzmanlık eğitimini  İstanbul Tıp Fakültesinde Estetik-Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalında almıştır.

1990-1991 yılları arasında İsviçre'de Hopital Cantonal Üniversite de Geneve Hastenesi'nde Estetik ve Plastik Cerrahi konusunda eğitim ve araştırma çalışmalarında aktif rol almıştır. Türkiye'ye döndükten sonra İstanbul Tıp Fakültesi'nden ayrılarak Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde bölüm direktörü olarak 2012 yılına kadar görevine devam etmiştir.

Op. Dr. Sadullah Karun halen Mecidiyeköy -Şişli- İstanbul adresindeki kliniğinde estetik cerrahi alanında çalışmalarıma devam etmektedir.

Op. Dr. Sadullah Karun
Op. Dr. Sadullah Karun
İstanbul - Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube