Her bir birey yaşam içerisinde kendi gelişimi ile birlikte çeşitli düşünce ve davranış kalıpları oluşturur. Bunların bir çoğu bilinçdışı olarak otomatik bir şekilde işler. Ancak yaşam koşulları hiç bir zaman aynı kalmaz; çevre değiştiririz, mezun oluruz, iş hayatına başlarız, duygusal ilişkiler yaşarız, nişanlanır, evlenir, çocuk sahibi olur, boşanır, kayıplar yaşarız…. Tüm bu yaşam olaylarına eşlik eden yaşam koşullarımız da zaman zaman bizim kontrolümüz dışında değişmektedir. Bu süreçlerde daha önce edinmiş olduğumuz düşünce ve davranış kalıpları işlevselliğini yitirebilir.
Duygularımız karma karışık yönetilemez bir hale gelebilir. Kimilerinin her durumda negatif bir şey olacağına dair şüpheleri olabilir. Kimileri kimselere güvenemez… Kimileri hissedememkten yakınabilir…. Kimileri sosyal bir izolasyone yönelebilir… Kimileri vesveselerden kurtulamayabilir… Kimileri anksiyete atakları geçirebilir…. Böyle zamanlarda, içinden geçtiğimiz durumu anlamak, anlamlandırmak ihtiyacı duyarız. Bunun için de psikoterapi desteğine ihtiyaç sözkonusu olabilir. Böyle zamanlarda kişi psikoterapi ile hem kendi iç dünyasını; duygularını düşüncelerini psikoterapi çalışması ile anlayıp, anlamlandırıp; yeniden yapılandırabilir.