Bel ve boyun ağrısı tıbbi izlem gerektiren bir süreçtir

Bel ve boyun ağrısı tıbbi izlem gerektiren bir süreçtir

Oldukça yaygın görülen bel - boyun ağrısının bir çok sebebi olmakla beraber  en sık nedenlerden birisi halk arasında fıtık olarak adlandırılan disk hamisidir. Bel - boyun fıtığı olarak adlandırılan bu hastalık aslında omurgayı ilgilendiren bir eklem hastalığıdır. Dolayısı ile omurga eklemlerinde oluşan bu tür rahatsızlıklar sıklıkla diğer eklemlerde özellikle kıkırdak ve bağları ilgilendiren sorunlara eşlik edebilir. Bu nedenle bel yada boyun ağrısı süreklilik arz eden hastaların, kas ve iskelet sistemi açısından da değerlendirilmesi gerekmektedir.

Disk hernisi olarak adlandırılan ve toplumda bel  boyun fıtığı olarak bilinen bu hastalıklarda, omurlar arasındaki üç eklemden disk şeklinde olanın kıkırdak bölümünün bozularak yanlarından geçmekte olan sinir dokusunu sıkıştırması sonucunda kol ve bacaklara yansıyan ağrı oluşmaktadır.  Ancak unutmamak gerekir ki bu ağrıların sebebi kol ve bacaklardaki diğer eklem ve kemikler de olabilir. Hatta özellikle yaşlılarda ve ağır işçilerde hem bel - boyun fıtığı hem de kol ve bacaklarda eklem hastalıkları birlikte bulunabilir. Bütün bu durumların her birinin dikkatlice değerlendirilmesi tedavinin başarısında anahtar rol oynamaktadır.

Zamanında gerekli tedavi ve tıbbi desteği alamamış hastalarda ileriki yaslarında dejeneratif omurga hastalıkları olarak bilinen bir grup hastalık yaşam kalitesini önemli ölçüde olumsuz olarak etkilemektedir. Bu durumda omurgada kireçlenme, omurga eklemlerinde bozulmalar ve bunlara bağlı sinirlere mekanik baskılar ortaya çıkabilir. Bu tür hastalarda aynı zamanda diz ve kalçalarda başta olmak üzere çeşitli eklem bozukluklarıda olabilir. Yaygın eklem bozuklukları ve omurga da dejeneratif hastalıklar birbirini etkilemekte, sonuçta iskelet sisteminde ciddi mekanik sorunlar oluşmaktadır. Bu tür hastalar yürümekte, eğilip kalkmada, ayakta kalmakta ciddi zorluklar yaşamaktadırlar. Bu ise yine kişinin günlük yaşamını olumsuz etkilemektedir.

Önceleri birçoğu tedavi edilemeyen yada çok büyük cerrahi işlemler gerektiren bu hastalıklar artık minimal invaziv yöntemler kullanılarak belli bir oranda iyileştirilebilmektedirler.

Yukarıda da bahsettiğim gibi değeneratif omurga hastalıklarında bir çok eklem ve bağ hastalığı da eşlik etmektedir. Ancak bundan bu tür hastaların tedavisinde bütün bu patolojilerin cerrahi tedavisi anlamı çıkmamaktadır.

Bu hastaların tedavisinin başarısı tedavi öncesi iyi bir fizik ve radyolojik analiz yapılmasına bağlıdır. Bu nedenle biz bu tür hastalarda oldukça detaylı Ortopedik analiz yapmaktayız. Hastaların omurga ve alt uzuvlarını birlikte değerlendirerek cerrahi tedavide öncelik stratejisi oluşturmaktayız . Böylece hastaların bütün sorunlarını cerrahi yöntemler ile çözmek yerine mutlak cerrahi gereken yer bel yada diz, neresi ise oranın cerrahi tedavisi, primer patolojiye bağlı olarak ortaya çıkan diğer sorunlar ise cerrahi dışı yöntemler ile tedavi edilmektedir.

Bütün bu durumların içerisinde en kötü senaryolar ise 1. hastanın asıl gerekli bölgesi dışında yine sorunları bulunan başka bir yerinin ameliyat edilmesi. Yani diz ve bel sorunu olan hastanın hangisine ne tedavi uygulanacağı stratejisinin geri plana atıldığı durumlar ne yazık ki oldukça sıktır. Bu hastalar ameliyat sonrası yakınmaya devam etmektedirler. 2. hastanın çeşitli nedenlerle yeterli tedaviyi alamaması . Bu durumda asıl sorun her nerede ise bu bel yada kalça olabilir, buranın zamanında uygun bir biçimde tedavi edilmemesi ya da izlenmemesi başka problemlerin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Bu hastalar uzun süre ilaç kullanmakta, hareket kısıtlılıkları ortaya çıkmakta ve iş gücü kaybı nedeni ile hastalarda psikososyal sorunlar baş göstermektedir. Özellikle ihmal edilmis yaşlı hastalarda ise bazen tedavi imkansız hale gelmekte bu durum hem yaşam kalitesini hem de yaşam süresini olumsuz bir biçimde etkilemektedir.

Yapılacak iş ise iskelet sistemimizi ilgilendiren sorunları hafife almadan konunun uzmanı hekimlerden ve saygın kurumlardan tıbbi yardım almaktan kaçınmamaktır.

Yaşamımızın erken döneminde önemsemediğimiz ve süreklilik arz eden basit bir bel ağrısının ileride tedavisi zor durumlara neden olabileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Hayati Aygün

Prof. Dr. Hayati AYGÜN, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tamamlayarak Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı olmuştur. Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı'nda kurucu öğretim üyeliği ve Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini üstlenmiş Doç. Dr. Hayati AYGÜN, Omurga Cerrahisi eğitimini İsrail, ABD ve Almanya'da sürdürmüş, Kore'de gördüğü eğitimi sonrasında ülkemizde UBE (Unilateral Biportal Endoskopik Omurga Cerrahisi) uygulamaya başlamıştır. UBE'nin yurt içinde ve yakın coğrafyada eğitimini vermeyi de üstlenmiştir. Prof. Dr. Hayati AYGÜN, mesleki çalışmalarına şu an Bursa Özel Medicana Hastanesi'nde devam etmektedir. ...

Etiketler
Bel ağrıları
Prof. Dr. Hayati Aygün
Prof. Dr. Hayati Aygün
Bursa - Ortopedi ve Travmatoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube