Azı karar çoğu zarar: d vitamini

Azı karar çoğu zarar: d vitamini

“D vitamini faydalı mıdır?” sorusu, gerek hastalarımız gerekse eş dost tarafından sıkça sorulan sorulardan birisi (ya da birisi haline geldi). Gerçekten de son yıllarda araştırmacıların D vitaminine karşı ilgisinde belirgin bir artış var ve neredeyse bildiğimiz tüm hastalıkların bir şekilde D vitamini ile ilişkili olduğunu ileri süren hatırı sayılır araştırma mevcut.

Tahmin edeceğiniz üzere bu çalışmaların ortak sonucu “D vitamini faydalıdır” şeklinde. Bununla birlikte bu araştırmaların büyük bir kısmının sonuç bölümü incelendiğinde araştırmacıların “D vitamini alımınızı arttırın” gibi doğrudan bir tavsiyede bulunma konusunda biraz çekimser davrandıkları gözden kaçmıyor. Şimdi yazının başındaki soruya yanıt olarak, her ne kadar insanın içinden “adının içinde vitamin olduğuna göre faydalıdır elbette” diye refleks ve de kaçamak bir yanıt vermek gelse de, işin aslı göründüğünden biraz daha karmaşık gibi. Faydalı olduğu yönünde genel kanıtlar olsa bile, “kime faydalıdır?”, “hangi durumlarda faydalıdır?”, “hangi dozda faydalıdır?” gibi soruların öncelikle yanıt bulması gerekiyor.

D vitamininin olumlu etkileri olduğu düşünülen ve en çok araştırılan konulardan birisi D vitamininin düşmeler ve de kırık gelişimi üzerine olan etkileri. Daha önce yapılmış çoğu klinik çalışma (aralarında bazı tutarsızlıklar olsa da) D vitamininin düşme ve kırık gelişimini azalttığı yönünde. Önceki çalışmaların sonuçlarına göre, günlük 700-800 ünite D vitamini alımının kırık riskini %13-26, düşme riskini %19-26 oranında azalttığı gösterilmiş. Ek olarak, bu çalışmalar D vitamini ile ilgili en önemli sorunlardan birinin hasta uyumu olduğunu, yani hastaların ilacı her gün düzenli kullanma konusunda pek istekli olmadığını, ortaya koymuş. Bu nedenle Sanders ve arkadaşları, JAMA'da 12 Mayıs 2010 tarihinde yayınlanan araştırmayı planlarken, faydası zaten gösterilmiş olan D vitaminin kullanımını kolaylaştıracak bir şekilde, her gün (düşük doz) almak yerine yılda 1 defa (yüksek doz) uygulamanın, düşme sıklığı ve kırık gelişimi üzerine etkileri nedir sorusunu sormuşlar.

Çalışma Avustralya'da tek bir merkezde 2003-2008 yılları arasında yürütülmüş. Yaşları 70'in üzerinde ve kalça kırığı için en az 1 risk faktörü bulunan (annede kalça kırığı, eski kırık hikâyesi vb.) 2258 kadının bir bölümüne senede 1 defa ağız yolu ile 500 000 Ünite koleskalsiferol (vitamin D3) diğer bölümüne de plasebo verilmiş ve katılımcılar 3-5 yıl süre ile takip edilmişler. Katılımcılardan düşmeleri ellerindeki takvime işlemeleri istenmiş, kırıklar zaten çekilen röntgen ile bir şekilde kayıt altına alınmış.

Gelelim çalışmanın sonuçlarına; D vitamini verilen kişiler plasebo verilenler ile kıyaslandığında, düşme sıklığında %15, kırık sıklığında %26 artış saptanmış. Yanlış okuduğunuz ya da yazım hatası olduğu düşüncesiyle az önce okuduğunuz cümleyi yeniden okumayı aklınızdan geçiriyorsanız buna hiç gerek yok. Araştırmacılar burada yer veremeyeceğimiz pek çok ek analiz de yapmışlar ama bu yüksek doz D vitamininin düşme ve kırık riskini ARTTIRDIĞI sonucunu değiştirmemiş. Çalışmanın sonuçları arasında dikkati çeken diğer bir özellik de gerek düşme gerekse kırık sıklığının ilacın verilmesini takip eden ilk 3 ay içerisinde belirgin artış göstermesi (ki bu da bir şekilde düşme ve kırıkların sorumlusunun D vitamini olduğunu destekler nitelikte). İşin açıkçası araştırmacılar bu (beklenilmeyen) sonucu yorumlamaya çalışırken bir hayli zorlanmışlar. Şu an için A.B.D ve Kanada'da 70 yaş üzerindeki bireylere tavsiye edilen D vitamini dozu günde 600 Ünite (üst sınırı 2000 Ünite ki bu da senelik 700 000 Üniteye denk geliyor). Araştırmacılar biraz da buna dayanarak, buradaki sorunun dozun yüksekliğinden ziyade, bu kadar yüksek dozun tek seferde verilmesi olabileceği şeklinde yorum yapmışlar.

Aslında bu çalışmanın bize anlattığı (ya da hatırlattığı) en önemli şey, insan vücudu ile ilgili hiçbir şeyi düz mantıkla düşünmememiz gerektiği. Araştırmacıların hipotezi tutsa ve bu yazının başlığı “senede 1 defa alınan D vitamini her derde deva” olsa mutlaka daha ilgi çekici olurdu ama her zaman evdeki hesap çarşıya uymuyor.

 

Bu makale 9 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Doç. Dr. İsmail Şimşek

Doç. Dr. İsmail ŞİMŞEK, 1970 yılında İzmir'in Bornova ilçesinde doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini İzmir'de, liseyi ise Kayseri Fen Lisesi'nde tamamlamıştır. 1987 yılında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde başladığı tıp eğitimini 1993 yılında tamamlamış ve tıp doktoru unvanı almıştır. 1996 yılında Gülhane Askeri Tıp Akademisi İç Hastalıkları Anabilim Dalı'nda ihtisasına başlamıştır. 2000 yılında İç Hastalıkları Uzmanı olmuştur. Askerlik vazifesini 2000-2003 yılları arasında Çorlu Asker Hastanesinde İç Hastalıkları uzmanı olarak yerine getirmiştir. 2003-2006 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi Romatoloji Bilim Dalı'nda yan dal uzmanlık eğitimini tamamlayarak Romatoloji Uzmanı olmuştur. 2009 yılında ise Doçent Doktor unvanını almıştır. 2009 - 2010 yılları arasında 1 yıl boyunca Romatolojik ve Kas İskelet Hastalıklarında Amerika ...

Etiketler
D vitamini
Doç. Dr. İsmail Şimşek
Doç. Dr. İsmail Şimşek
Ankara - Dahiliye - İç Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube