Alerjik depresyon

Alerjik depresyon

Depresyon günümüzde neredeyse herkesin içine düştüğü bir duygu durum bozukluğu. Farklı türleri var. Mevsime göre ya da kişisel duruma göre değişiyor, zaman zaman yoğunluğu artıyor, azalıyor hatta yön değiştiriyor.

Depresyonla ilgili olarak bugüne kadar neredeyse her şey yazıldı, konuşuldu, anlatıldı. Depresyona girsek de girmesek de ne olduğunu, kimleri nasıl etkilediğini artık hepimiz biliyoruz. En azından yakınımızdaki insanlardan görüyor, tanıyoruz. Günümüzün en bilinen, en sık rastlanan iki problemi var: Biri Depresyon, diğeri Stres.

Ancak son zamanlarda depresyonla ilgili farklı gelişmeler ve tanımlamalar yapılmaya başlandı hatta farklı araştırmalara konu oldu. Sonuçta da ilginç bulgulara ulaşılmış durumda.

İngiliz Gazetesi The Guardian’da geçtiğimiz haftalarda yayınlanan haberde farklı üniversitelerde yapılan araştırmalara yer veriliyor ve bu araştırmaların sonuçlarına göre Depresyon hakkında bilinenlerin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.

Kaliforniya Üniversitesi'nde depresyon konusunda çalışmalar yapan klinik psikolog  George Slavich:  "Depresyon artık sadece psikolojik bir durum değil. Psikolojiyle ilişkili ama aynı derecede biyolojik ve fiziksel sağlıkla da ilişkili." diyor ve depresyonu diğer fiziksel hastalıklarla birlikte değerlendirmek gerektiğini ifade ediyor.
Slavich’e göre; ‘Nasıl ki insan hastalanınca kendisini kötü hisseder, bitkin düşer ve yataktan çıkmak istemezse, aynı şekilde insan depresyona girdiğinde de kendisini kötü hisseder, bitkin ve halsiz düşer. Bu aslında vücudun hastalıklarla savaşma dürtüsüdür. Dolayısıyla bedensel hastalıklarla depresyonun insana yaşattığı sıkıntılar neredeyse birebir aynı. Bu durumda ikisi arasında ortak noktalar olmalıdır’ diyor ve birçok başka uzmanla beraber bu ortak noktayı ‘İltihaplanma’ olarak açıklıyorlar.

Yani bağışıklık sistemi, yaraları kapatmak ve sistemin diğer kısımlarını harekete geçirmek için, adeta bir hırsız alarmı gibi devreye giriyor ve Sitokin denilen protein ailesi vücutta iltihaplanmayı devreye sokuyor, bu da beyni hastalık moduna geçiriyor.

Depresyon dönemlerinde sitokinlerin ve iltihaplanmanın büyük bir artış kaydettiği görülmüş. Çift kutuplu (bipolar) rahatsızlık çekenlerde, hastalığın hafiflediği dönemlerde sitokin ve iltihap düzeyi de düşüyor.

Sağlıklı insanlar da, iltihabı artıran bir aşı yapıldığında, geçici bir süre için bunalıma, evhamlı bir döneme girebiliyor.

Tifo aşısı yapılan insanların beyin görüntüleri, bu duruma, beyinde ödüllendirme ve cezalandırma işlemlerinin yapıldığı bölgedeki değişimin yol açabildiği sonucunu ortaya çıkardı.

Romatizmal eklem iltihabı yaşayan insanlar, ortalamanın üzerinde oranda depresyondan muzdarip. Bu tür veriler arttıkça, vücutta iltihaba neyin yol açtığı konusu daha fazla dikkat çeker oldu.

New York'taki Stony Brook Üniversitesi'nde görev yapan Turhan Canlı, enfeksiyonların en büyük neden olduğu kanısında ve hatta depresyonu, "bulaşıcı olmayan bir enfeksiyon hastalığı" olarak, yeniden tanımlamamız gerektiğini belirtiyor.

Ancak diğer uzmanlar enfeksiyonun sebebinin sadece iltihaplanma olmadığını ve sağlıksız beslenmenin, özellikle de Obezite’nin enfeksiyonlara yol açabildiğini söylüyorlar. Bir de günümüzde pek çoğumuzun içine düştüğü sosyal dışlanma, yalnızlık ve yoğun stresin de iltihaplanmalara yol açtığını eklersek Depresyonun tanımlarına, Alerjik Depresyon da eklenecek gibi görünüyor.

Kısacası her gün yeni bilgiler ışığında depresyona karşı yeni kazanımlar elde ediliyor. Ancak her şeyin öncesinde aslolan kişinin kendi kendine yardım edebilmesidir. Bunun için de iyi düşünmek, hayatın güzel ve olumlu taraflarına odaklanmak, sahip olmadıklarımıza hayıflanmak yerine sahip olduklarımızın kıymetini bilmek en önemli adım.

Psikolojide en temel kural; ‘Kişiye rağmen kişiye yardımcı olunamaz.’ Yani siz kendinize yardımcı olmak istemiyorsanız, kimse size yardım edemez.
O nedenle önce siz iyi düşünmeli, iyi şeyler üretmeli ve mutlaka hayatın içinde yer almalısınız.
Hipokrat’ın dediği gibi: Hastalık yoktur, hasta vardır! Her şeyi değiştirecek olan yine ‘SİZSİNİZ!

 

 

Bu makale 8 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Serap Duygulu

Psk. Serap DUYGULU, İstanbul'da doğmuştur.  Psikoloji dalında gerçekleştirdiği çalışmalarına önemli ölçüde katkılar sağlayan, Sosyoloji, Edebiyat, Kamu Yönetimi alanlarında da Lisans  düzeyinde akademik eğitimler alan Serap Duygulu İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ‘Uygulamalı Psikoloji’ üzerine Yüksek Lisans yapmış ve  "Afazi Hastası Yakınlarında Depresyon ve Olumsuz Otomatik Düşünceler" başlıklı tezi ile lisansüstü derecesini almıştır.  Ayrıca bu çalışma bu alanda yapılmış ilk ve tek psikolojik araştırma olarak önemini halen korumaktadır.  2009- 2011 yılları arasında Bakırköy Halk Eğitim Merkezi ile yürütülen ortak bir çalışma sonucunda her hafta Perşembe günleri, Bakırköy Halk Eğitim Merkezi'nde Bakırköy halkına kişisel gelişim seminerleri vermiştir. 2012 yılında Cine5'te her gün canlı olarak yayınlanan ‘ ...

Etiketler
Bunalım
Psk. Serap Duygulu
Psk. Serap Duygulu
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube