Ağız kokusu denilen durum başkaları tarafından nefes kokusudur.
Sebebi ölü bakterilerin atık maddesi olan ve volatile (sülfür) adı verilen bir gazdır. Bu bakterilerin bulunduğu yerler ağızdan başlayıp anüse kadar inen, vücudumuzun bütün boşluklarıdır. Yani ağız, sinüsler, akciğerler, burun, boğaz, mide ve bağırsaklardır.
Nefeste oluşan kötü koku büyük oranda ağız içi kaynaklıdır. Ağız içi bir infeksiyon, ilerlemiş bir dişeti hastalığı, dişlerde çürükler, uygun yapılmamış diş restorasyonları ya da sadece ağız içinde birkaç saatten fazla kalmış gıda artıklarına yerleşen bakteriler kokuya sebep olurlar. Ağızda farklı metallerden yapılmış restorasyonların olması(amalgam dolgu, nikel, altın, krom, cobalt gibi metallerle yapılmış diş kaplamaları ya da protezleri) , bu malzemeler arasında elektriklenmeye ve korozyona(metal açığa çıkması) neden olduğun ağızda metalik bir koku ve tada neden olurlar.
Fakat bazen hastanın dişeti hastalığı, dolgusu veya kaplaması olmasa da günde 3 kez dişlerini fırçalasa ve diş ipi kullansa bile ağız kokusu olabilir.
Kokuya sebep olan sistemik problemler ise tonsilit, akciğer iltihabı, sinüzit, şeker hastalığı (aseton kokusu), mide bağırsak hastalıkları, böbrek yetmezliği (balıksı koku), karaciğer ve metabolizma bozukluklarıdır.
Bu durumda hastanın bağırsak florası adını verdiğimiz bütün boş organlarda bulunan, probiyotik bakterileri ve maya mantarlarını kontrol etmek gerekir. Antibiyotik kullanımında, yanlış beslenmelerde(fast food tarzı beslenme, unlu ve şekerli gıdaların çok tüketilmesi) ve sezaryen doğumlu çocuklarda bağırsak florası bozulur, probiyotik bakteriler azalır, maya mantarları artar. Bağırsaklarda bulunan normal floradaki bakterilerin azalması zararlı bakterilerin artmasına da neden olur. Bu zararlı bakteriler de volatile denilen gazı üretir. Hastanın ağız kokusunun yanı sıra midede gaz, şişkinlik, kabızlık ya da ishal, deri döküntüleri, sinüzit, dişeti hastalıkları ya da iyi fırçalamaya rağmen sık diş çürüğü oluşumu görülür.
Aynı zamanda nefes kokusunda sistemik hastalıkların varlığında da değişiklikler olur. Örneğin: Diabette tatlı meyve kokusu varken, böbrek yetmezliğinde balık kokusu, isovalerik asit eksikliğinde terli ayak kokusu, karaciğer hastalıklarında çürük yumurta kokusu, böbrek hastalıklarında amonyak, akut eklem romatizmasında tatlı asit kokusu görülür.
Yani ağız kokusu geçiştirilmemesi gereken önemli bir durumun belirtisi olabilir. Diş hekimi tarafından ağızda kokuya neden olacak bütün sorunlu bölgeler tedavi edildikten sonra hala koku başkaları tarafından hissediliyorsa bağırsak florası kontrol edilip gerekli tedaviler yapılmalıdır.
Dil fırçalama ağız kokusunda ne kadar etkilidir?
Koku yapan bakteriler dil sırtı denilen dilin arka bölgesine yapışır. Dili fırçalamak geçici olarak bu bölgedeki bakterileri ortadan kaldırsa da kokunun sebebi ortadan kaldırılmadığı sürece koku devam edecektir.
Dt. Tijen Secerli Dürer
