Aftöz stomatit

Aftöz stomatit
TEKRARLAYAN  AFTÖZ  STOMATİT
 
Tekrarlayan   aftöz  stomatit  (TAS)  kendiliğinden  iyileşen bir  veya  daha fazla   ağrılı  ülserle karakterizedir.  Bu  yüzeyel  ve  yuvarlak  ülserler  esas  olarak  keratinsiz  mukozayı  içeren  enflamasyonla  çevrilidir  (1).  TAS  %  2-66  görülme  sıklığı  ile  en  çok  karşılaşılan  ağız  mukozası  hastalığıdır  (2).  İspanya’da  görülme  sıklığı  %  2.24 ‘dür  (3),  bu  Crivelli’nin  düşük  sosyoekonomik grupta  % 2  olarak  bildirdiği  görülme sıklığına  benzerdir  (4).  Her  ikisi  de kuzey  Amerika’da  çocuklardaki  görülme  sıklığından  fazladır  (%1.1)  (5).
     
TAS’in  etyolojisi  bilinmemektedir  fakat  kalıtsal  özellikleri  vardır  ve  ağız  mukozasına  karşı  bir  bağışık  yanıt  ile  ilişkilidir.  TAS  Behçet  hastalığı,  sistemik  lupus  eritramatoz,  çölyak  hastalığı  ve  Crohn  hastalığı  gibi  tekrarlayan  ağız  içi  ülser  görülen  hastalıklardan  ayırt  edilmelidir  (6).
      
Aftöz  ülserlerle  sık  karşılaşılır.  Selim  aftlar  küçük  (  çapı  1  cm’den  küçük  )  ve yüzeyel  olurlar.  TAS  görülen  hastalarda  eşlik  eden  başka  bir  hastalık  genellikle  yoktur.  Yine  de  üveit,  genital  ülser,  konjunktivit,  artrit,  ateş  veya  adenopati  ile  birlikte  görülen  aftöz  ülerlerde  altta  yatan  daha  ciddi  hastalıklar  araştırılmalıdır.  3  klinik  alt  çeşidi  vardır  :  minör,  majör  ve  herpetiform.  Minor  aftöz  ülserler  en  sık  karşılaşılan  alt  çeşittir  ve  TAS’lerin  %  80-90’ını  oluşturur.  Klik  olarak  TAS  aşırı  derecede  ağrılı  etrafı  kırmızı  bir  hale  olan  yüzeyel  ülserler  olarak  karşımıza  çıkar.  Ayırıcı  tanıda  oral  herpes  simplex  ilk  sıradadır  (7).
       
Bu  yazıda  klinikte  sıklıkla  karşılaşılan  tekrarlayan  aftöz  stomatitin  etyolojisi,  belirti ve  bulguları,  topikal  veya  sistemik  tedavileri  gözden  geçirilmiştir. 
 
ETYOLOJİ  VE  EPİDEMİYOLOJİ
 
Yunanca  bir  kelime  olan  ‘aphthai’  ilk  başta  ağzı  ilgilendiren  hastalıklar  için  kullanılmıştır.  Günümüzde  tekrarlayan  aftöz  stomatit  insanlarda  en  sık  görülen  ağız  mukozası  hastalığıdır  (8)  .  TAS’in  nedenlerini  ortaya  çıkarmak  için  bir  çok  araştırma  yapılmaktadır.  Lokal  ve  sistemik  faktörler,  genetik,  immünolojik  ve  mikrobik  faktörler  potansiyel  etyopatojenik  nedenler  olarak  belirlenmiştir. 
           
Küçük  çocuklarda  oral  ülserlerin  en  sık  nedeni  oral  mukozaya  mekanik,  kimyasal  veya  termal  travmadır.  En  çok  dilin  yan  taraflarında,  dudaklarda,  yanak  mukozasında  veya  damakta  görülür.  Ön  damaktaki  yanıklar  genellikle  sıcak  yiyecek  veya  içeceklerden  sonra  oluşur.  Parmaklarını  emen  çocuklarda  yumuşak  damakta  travmatik  ülserler  ortaya  çıkabilir.  Diğer  nedenler  arasında  sistemik  hastalıklar  ve  beslenme  bozuklukları,  gıda  alerjileri,  sigara,  genetik  yatkınlık,  immünolojik  bozukluklar,  psikolojik  stres,  çeşitli  ilaçlar  ve  HIV  enfeksiyonu  sayılabilir.  Yapılan  çalışmalar  devam  etmektedir  fakat  stres,  beslenme  bozuklukları,  travma,  hormonal  değişiklikler,  diyet  ve  immünolojik  bozukluklar  olayı  başlatan  faktörler  olarak  belirlenmiştir.  Alerji,  progesteron  düzeyi,  psikolojik  faktörler  ve  aile  hikayesi  araştırılan  diğer  faktörlerdir.
            
TAS  en  sık  10-19  yaşlar  arasında  görülür.  TAS’in  ailesel  özelliği  olabilir,  hastaların  %  40’ından  fazlasında  aile  öyküsü  vardır.  Hem  annede  hem  de  babada  TAS  varsa  çocukta  TAS  görülme  ihtimali  artmıştır.  Fakat  TAS  ile  anlamlı  birliktelik  gösteren  belirli  bir  HLA  haplotipi  bulunamamıştır.                                                                                                                                                                                         
             
Az  görülen  predisozan  faktörler  arasında  hematolojik  eksiklikler  (  demir,  folat,  vitamin  B12  ),  stres,  gıda  alerjileri  ve  HIV  enfeksiyonu  vardır  (9).

PATOGENEZ
 
Etyoloji  ve  patogenez  kesin  olarak  bilinemese  de  oral  mukozaya  karşı  bir  immün  reaksiyon  ile  ilişkili  güçlü  bir  kalıtsal  faktör  vardır.  TAS’de  lezyonlar  bir  nedene  bağlı  olarak  ortaya  çıkmaz,  lezyonun  gelişebilmesine  uygun  bir  ortamda  ortaya  çıkar.  Bu  faktörler  arasında  travma,  sigara,  stres,  hormonal  durum,  aile  hikayesi,  gıda  alerjisi,  enfeksiyon  veya  immünolojik  faktörler  vardır.  Hekimler  TAS  gelişimindeki  etkili  olan  faktörlerin  hepsini  değerlendirmelidir.

İMMÜNOLOJİK  MEKANİZMALAR
 
Oral  mukozal  ülseratif  hastalıkta  keratinositler  veya  bazal  laminadaki  diğer  yapılar  arasındaki  bağlantının  kaybolmasına  neden  olan  immünopatolojik  bir  mekanizmalar  vardır.  Bir  kısmında  adezyon  molekülleri  olan  desmozom  ve  hemidesmozoma  ve  bazal  laminaya  karşı   otoantikorlar  oluşur.  TAS’in  bazı  immünopatolojik  özellikikleri  hücresel  immün  yetmezlik  ile  ilişkilidir.  Antijenler,  haptenler  veya  otoantijenler  her  zaman  belli  olmasa  da  TAS  epitel  içinde  ortaya  çıkan  antijenik  uyarana  karşı  oluşan  bir  gecikmiş  tip  hipersensivite  veya  hücresel  bir  yanıt  olarak  kabul  edilmektedir.
     
Oral  mukozadaki  bu  enflamatuar  lezyonların  oral  mukazanın  belirli  bölümlerine  yönelik  ortaya  çıkan  artmış  hücresel  immün  yanıta  neden  olan  anormal  mukozal  sitokin  salınımının  neden  olduğu  düşünülmektedir.
       
Hücresel  immün  yanıtla  uyumlu  olarak  TAS  lezyonlarında  IL-2,  interferon  gamma  ve  tümor  nekrozis  faktör  alfanın  mRNA’ları  artmış  bulunmuştur.  TAS  lezyonlarında  IL-10  düzeyinin  düşük  olduğu  ve  TAS  görülen  hastaların  normal  mukozalarında  IL-10’un  düşük  seviyede  olduğu  bildirilmiştir.  Travma  veya  diğer  uyaranlarla  başlayan  enflamatuar  reaksiyonun  IL-10’daki  fonksiyonel  eksikliğe  bağlı  olarak  sınırlandırılamaması  TAS  patogenezinde  önemlidir  (10).  Bazrafshani  ve  ark.  TAS  patogenezinde  sorumlu  olabilecek  sitokin  gen  polimorfizmini  (  IL-1A,  IL-1B,  IL-1RN  ve  IL-6  geni)  araştırmıştır  (11). IL-1B-511  polimorfizminin  G  alelinin  kalıtılması  G/G  homozigotlarını  arttırmaktadır  ve  TAS   ile  anlamlı  olarak  ilişkili  bulunmuştur.
 
MİKROBİYOLOJİK  MEKANİZMALAR
 
Yanak  mukozası  hastaıklarında  hastanın  mikrobiyolojik  durumu  altta  yatan  hastalığın  seyri  ve  prognozu  için  önemlidir. TAS’de  mikrobiyolojik  bir  etyoloji  tanımlanamasa  da  bazı  çalışmalarda  TAS  gelişiminde  Streptococcus  veya  Helicobacter  pylori’nin  etkili  olabileceği  gösterilmiştir  (12,13).  Streptokoklar   ve  glukosiltransferaz D  (GtfD)  antijenleri  özellikle  TAS’in  alevlenme  döneminde  rol  almaktadır.  Lezyonlardan  sıklıkla  izole  edilen  Streptococcus  sanguis  veya  ısı  şok  proteinine  karşı  çapraz  reaktivite  immünolojik  bir  zemin  olabilir.  Ek  olarak    bazı  çalışmalarda  TAS’li  hastalarda  viridans  streptokoklara  karşı  artmış  antikor  titreleri  olduğu  bildirilirken  başka  çalışmalarda  tam  tersi  bildirilmektedir.  TAS’de  PCR  ile  hastaların  %72’sinde   Helicobacter  pylori  saptanmıştır.
             
TAS’de  virüslerin  muhtemel  rolü  yeniden  araştırılmaktadır.  TAS  lezyonlarında   Herpes virüs  virionları  gösterilemese  de  bazı  hastalarda  dolaşımdaki  mononükleer  hücrelerde  Herpes simplex  RNA’sı  saptanmıştır  (14).  TAS  gelişiminde  insan  herpes  virüs  6  (HHV-6)  VE  Ebstein-Barr virüsün  rol  aldığı  öne  sürülmüştür  fakat  çalışma  az  sayıda  hastada  yapılmıştır.  TAS’de  insan  sitomegalovirüs  ((HCMV)  veya  varicella zoster  virüsün  (VZV)   etyolojik  rolleri  hakkında  çelişkili  serolojik  ve  moleküler  veri  vardır  (15).
 
TANI
 
TAS’de  tanı  klinik  olarak  konur  çünkü  özgün  bir  tanı  testi  yoktur. Tanıda  anemnez,  muayene  ve  gereklebilecek bazı  testlerin  sonucu  önemlidir.  Tanıda  en  önemli  nokta  doğru  ve  ayrıntılı  anemnezdir.  Başlatan  faktörler,  lezyonların  sıklığı,  lezyonları  gerileten  veya  arttıran  faktörler  belirlenmelidir.  Başka  sistemik  özellikleri  olan  hastalarda  multidisipliner  yaklaşım  önemlidir.  Ek  bulguların  varlığı  ve  ağız  içinde  tutulumun  yeri  doğru  tanı  için  hekime  yol  gösterir.  Kesin  tanı  için  kan  tahlilleri  ve  nadiren  oral  kültürler  veya  biyopsi  yapılabilir  (16).  Birçok  vakada  herpetik  lezyonlarla  aftöz  stomatit  birbirinden  ayrılabilir.  TAS  lezyonları  genellikle  keratinsiz  oral  mukozada  ortaya  çıkar  ve  yemeyi,  konuşmayı  ve  yutkunmayı  engelleyecek  kadar  ağrıya  neden  olabilir.  Lezyonlar  başlamadan  önce  lezyon  yerinde  lokal  bir  rahasızlık  ortaya  çıkar.  Ağrının  şiddeti  değişkendir  ve  genellikle  lezyonun  boyutundan  bağımsızdır.  TAS  günler  veya  aylar  içinde  tekrarlayan  bir  veya  daha  fazla,  ağrılı  ülserlerle  karakterizedir.akut  ülserlerin  çoğu  tedavi  gerektirmeden  kendiliğinden  iyileşir  fakat  ortaya  çıkış  nedeninin  anlanması  lezyonların  tekrarlamasının  veya  ülserlerin  kronikleşmesinin  önlenmesinde  önemlidir  (17).
             
TAS  minör,  majör  ve  herpetiform  olarak  3  klinik  gruba  ayrılır.  Minör  aftöz  stomatit  %80  ile  en  sık  görülen  gruptur.  Kadınlarda  daha  sık  görülür  (1:3).  Minör  aftöz  stomatit  gri  beyaz  psödomembranlı  5  mm’den  küçük  çaplı  yuvarlak  veya  oval  yüzeyel  etrafı  eritemli  bir  haleyle  çevrili  ülserlerle  karakterizedir.  Genellikle  bir  lezyon  vardır  fakat,  1-5  ülser  olabilir.  Semptomlar  başladıktan  7-10  gün  içinde  aftöz  ülserler  skar  bırakmadan  iyileşir.  Hastalar  büyüdükçe  TAS  daha  az  sıklıkla  görülür  ve  şiddeti  azalır.
             
Majör  aftöz  ülserler  hastaların  %10’unda  görülür  ve  daha  büyük  ( >1cm ),  derin  ve  düzensiz  ülserlerle  karakterizedir.  Erkeklerde  daha  sık  görülür  (1:0,8).  Majör  aftöz  ülserler  ağız  içinde  herhangi  bir  yerde  gruplar  halinde  ortaya  çıkabilir  ve  minör  aftlara  göre  çok  daha  ağrılıdırlar.  Lezyonlar  krater  şeklindedir,  doku  hasarı  daha  fazladır  ve  skar  bırakarak  iyileşirler.  Majör  afttlar  6 hafta  veya  daha  uzun  sürebilir  ve  bakteri  veya  mantarlarla  sekonder  enfekte  olabilirler.  Majör  aftlar  minörlere  göre  daha  büyüktür,  daha  geç  iyileşir,  iyileştikten  sonra  skar  gelişebilir.  HIV  ve  AIDS  gibi  immun  yetmezlikle  seyreden  hastalıklarda  beslenme  sırasında  aşırı  ağrıya  neden  olup  kilo  kaybına  yol  açabilirler. 
            
Herpetiform  lezyonlar  daha  ileri  yaşlarda  görülür  (20-29).  İsimlendirme  yanlıştır  çünkü  herpetik  bir  enfeksiyon  değildir.  Ülserlerin  görünümü  primer  herpetik  jinjivostomatite  benzediği  için  bu  şekilde  adlandırılmıştır.  Ek  olarak  genellikle  keratinsiz  yüzeylerde  görülse  de  herpetiform  aftlar  nadiren  keratinize  yüzeylerde  primer  herpetik  jinjivostomatit  olarak  ortaya  çıkabilir.  Herpetiform  lezyonlar  küçük  (1-2 mm),  çok  sayıda,  yüzeyel,  birleşme  eğiliminde  olup  geniş  düzensiz  ülserler  oluştururlar  ve  7-10  gün  içinde  skar  bırakmadan  iyileşir.  Herpetiform  aftlar  diğer  tiplerden  daha  geç  ortaya  çıkar,  ilk  atak  genellikle  2.  veya  3.  dekatta  ortaya  çıkar  (18). 

AYIRICI  TANI
 
TAS’in  ayırıcı  tanısını  kolaylaştırabilmek  için  bazı  faktörler  bilinmelidir.  Bunlar   öncü belirti  ve  bulgular,  lezyonun  yeri  ve  lezyonun  ilk  ve  son    görünümüdür.  Genelde  vakaların çoğu  selim  olup  birkaç  haftada  kendiliğinden  iyileşse  de  bu  ülserasyonlar  altta  yatan  vitamin  eksikliğinden  otoimmüniteye  kadar  değişen  sistemik  hastalıklar  olailir.  Ayrıca  TAS  tekrarlayan  oral  ülserlerin  görüldüğü  Behçet  hastalığı,  Sweet  sendromu,  agranulositoz,  periodik  ateş  sendromu,  sistemik  lupus  eritramatoz,  Çölyak  hastalığı,  birçok  nütrisyonel  eksiklik  ve  Crohn  hastalığı  gibi  hastalıklardan  ayırt  edilmelidir  (19-25).  MAGİC  sendromu  (oral  ve  genital  ülserler,  kıkırdak  iltihabı),  Marshall  sendromu  veya  PFAPA  sendromu  (periyodik  ateş,  aftöz  stomatit,  faranjit,  servikal  adenit)  gibi  kompleks  aft  varyantlarının  çocuklarda  tekrarlayan  ateş  atakları  ile  karakterize  periyodik  hastalıklara  neden  olduğu  tanımlanmıştır  ve  TAS  ayırıcı  tanısında  dikkate  alınmalıdır  (26,27).  Bu  sendromun  nedeni  bilinmemektedir  ve  yıllarca sürebilir. Sağlıklı  dönemlerde  hastaların  büyümesi  normaldir.
              
İnsan  immün  yetmezlik  virüsü  (HIV)  hastalığında  görülen  aft  benzeri  oral  ülserasyonlar  ayırıcı  tanıda  akla  gelmelidir  (28).  Lesh-Nyhan  sendromu  gibi  kendine  zarar  vermenin  görüldüğü  hastalar  istemli  olarak  dudaklarını  veya  dillerini  ısırabilirler,  bu  da  aftöz  stomatit  gelişimine  neden  olabilir.
 
Tekrarlayan  Herpetik  Stomatit

TAS  ve  herpetik  aftöz  lezyonlar  sık  görülen  ve  genellikle  birbiri  ile  karışan  hastalıklardır.  Bu  birbirinden  tamamen  farklı  iki  lezyon  birkaç  ortak  özelliği  paylaştıkları  için  birbiriyle  karışır.  Herpes  simplex  tip  1’in  neden  olduğu  oral  enfeksiyonlar  sağlıklı  insanlarda  bile  yaygın  olailir. Çoğu  herpetik  enfeksiyon  asemptomatik  olsa  da  küçük  çocuklarda  ilk  enfeksiyonda  yaygın  orofarinjiyal  vesiküler  döküntüler  gelişir. HSV’ün  tipik  oral  rekürensi  mukokutanöz  bileşkede  bir  veya  bir  kaç  adet  vesiküller  şeklinde  ortaya  çıkar.  Herpetik  lezyonlar  genelde  tüm  oral  mukozada  ve  diş  etlerinde  ortaya  çıkar  fakat  özellikle  dilin  üzerinde  ve  sert  damakta  görülür.  Çocuklarda  ilk  Herpes  simplex  virüs  enfeksiyonu  enfekte  kişilerle  temastan  sonra  ortaya  çıkar  (29).  İlk  enfeksiyondan  sonra  HSV  trigeminal  gangliyona  göç  eder,  latent  duruma  geçer  ve  travma,  stres,  güneş  ışığı,  soğuğa  maruz  kalındığında  veya  immünsüpresyon  geliştiğinde  reaktive  olur.  Herpetik  stomatitin  prodromal  semptomları  lezyon  yerinde  lokal  ağrı,  kaşıntı  ve  yanma  hissidir  (30).  Herpetik  lezyonlar  patlayıp  1  mm  veya  daha  küçük  ülserler  oluşturan  küçük  vezikül  gruplarından  oluşmaktadır. Ülserler  birleşip  15  mm  boyutunda  büyük  bir  ülser  meydana  getirebilirler.  Herpetik  veziküler  patlayıp  ülserler  oluştururlar  ve  bunlar  da  2  hafta  içinde  iz  bırakmadan  iyileşir.  Bazı  kişilerde  tekrarlayan  herpetik  lezyonlardan  sonra  eritema  multiformenin  eşlik  ettiği, düzenli  olarak  7-10  günde  tekrarlayan,  yaygın  stomatit  olur.  Genelde  kendiliğinden  iyileşse  de  bu  oral  enfeksiyon  yemek  yemeyi  engelleyebilir, ateş ve lenfadenopati  yapabilir. Semptomlar  2  hafta  sürebilir. Teşhis  klinik  bulgularla  konur,  laboratuar  testleriyle  doğrulanır.
                   
Aftöz  ülserler  bulaşıcı  değilken  herpetik  lezyonlar  bulaşıcıdır.  Herpes  enfeksiyon  boyunca  özellikle  vezikül  ve  ülserasyon  döneminde  bulaşıcıdır  (29).
                   
TAS  ve  herpetik  stomatitin  ayrımı  önemlidir  çünkü  farklı  şekilde  tedavi  edilirler.  Küçük   çocuklar  ağrıyı  kontrol  etmek  ve  dehidratasyonu  tedavi  etmek  için  hastaneye  yatırılabilir.  Primer  herpetik  jinjivostomatitin  tedavisinde  asiklovir  etkili  bir  şekilde  kullanılabilir.  Aftöz  ülserlerde  kullanılan  topikal  steroidler  herpetik  lezyonlarda  kullanılırsa  ciddi  sorunlar  ortaya  çıkabilir.
                    
Bağışıklık  Sistemi  Baskılanmış  Kişilerde  Orofasiyal  Virüs  Enfeksiyonları
 
Bağışıklık  sistemi  baskılanmış  kişilerde  orofasiyal  viral  enfeksiyonlar  sıktır.  En  sık  Herpes  Simpleks  virüs  (HSV)  enfeksiyonları  görülür.  Varisella  Zoster  virüs  (VZV)  enfeksiyonları  daha  az  görülür  fakat  daha  ağır  seyreder.   Epstein-Barr  virüsü  (EBV)  ülserlere,  lenfoproliferatif  sendromlara  veya  oral  saçsı  lökoplakiye  neden  olabilir.  İnsan  Herpes  virüsü  6  (HHV6)  tekrarlayan  aftöz  stomatiten  sorumlu  olabilir.  Ağız  ve  yüzdeki  enfeksiyon  ve  Lezyonlarda  diğer  virüslerin  etkilerini  ortaya  çıkartmak  için  çalışmalar  devam  etmektedir.
 
Behçet hastalığı

Behçet  hastalığı  nedeni  bilinmeyen  birçok  sistemi  tutan  inflamatuar  bir  hastalıktıktır.  Tekrarlayan  ağız  içi  ve  genital  ülserler  olur,  göz,  deri,  merkezi  sinir  sistemi,  eklemler  ve damarlar  tutulur. Behçet  Hastalığının  en  sık  görülen  bulgusu  ağız  içinde   
tekrarlayan  ülserasyonlardır.  Oral  ülserler  küçük,  yüzeyel  fakat  ağrılıdır  ayrıca  dudaklarda,  dişetinde,  dilde  ve  damakta  görülebilir.
                  
Hastalığın  görülme  sıklığı  Akdeniz  ülkelerinde  ve  uzak  doğuda  özellikle  Japonya’da  fazladır.  Yapılan  bir  çalışmada  insidans  1:10 000  bulunmuştur.  Tanı  koyduran  bir  test  yoktur  fakat  tanı  koymada  yardımcı  klinik  kriterler  vardır.  HLA-Bw51  geninin  etkisi  yakın  zamanda  doğrulanmıştır  fakat  Behçet  Hastalığı’na  genetik  yatkınlığın  sadece  %19’undan  sorumlu  olduğu  tahmin  edilmektedir.  Nötrofillerin  aktivasyonunda  birçok  antijenle  uyarılmış  T  hücrelerinden  salınan  sitokinlerin  çok  önemli  olduğu  gösterilmiştir  (20).  Uluslararası  Çalışma  Topluluğunun  tanı  ölçütlerine  göre  bir  hastada  ağız  içinde  ülserasyonlara  ek  olarak  tekrarlayan  genital  ülserasyon,  gözde  tutulum,  deride  tutulum  veya  pozitf  paterji  testinden  en  az  ikisi  varsa  Behçet  Hastalığı  tanısı  konur.
 
Nötropeniler
 
Konjenital  nötropenide  nötrofil  sayısı  azalmıştır  veya  nötrofiller  yoktur.  Çocukta  tekrarlayan  ve  ağır  seyreden  sistemik  enfeksiyonlar  görülür.  Ağız  içinde  ülserler,  ağır  dişeti  iltihabı,  dişetinde  çekilme  ve  dişlerin  erken  dökülmesi  konjenital  nötropenide  sık  görülen  bulgulardır.  Konjenital  nötropeni  tedavisinde  granülosit  koloni  uyarıcı  faktör  esas  tedavidir.
                
Siklik  nötropeni  düzenli  aralıklarla  (  ortalama  3  hafta  )  nötrofillerin  kandan  ve  kemik  iliğinden  kaybolmasıdır.  Her  nötropenik  dönemde  hastalarda  ateş,  titreme,  bitkinlik,  dişeti  iltihabı  ve  aftöz  stomatit  görülür  (25,23).
 
TEDAVİ
 
Aftöz  stomatitin  etyolojisi  tam  olarak  bilinmediği  için  tedavisi  ampiriktir. Tedavide  antibiyotikler,  antienflamatuarlar,  immün  modülatörler  ve  anestetikler  kullanılmaktadır.  TAS  tedavisinin  esas  amacı  ağrıyı  gidermek,  ülserlerin  süresini  azaltmak  ve  normal  oral  işlevi  yeniden  sağlamaktır.  İkincil  amaçlar  ise  tekrarlamaların  sıklığını  ve  şiddetini  azaltmak  ve  remisyonun  devamını  sağlamaktır.  TAS  birçok  topikal  ve  sistemik  ilaç  ile  başarıyla  tedavi  edilebilir.
                  
Klorheksidin  glukonat  gibi  antimikrobiyal  gargaralar  ve  toıpikal  steroidler  esas  amaçları  sağlayabilir  fakat  tekrarlama  veya  remisyon  üzerinde  etkili  değildir  (34,35).  Topikal  steroidler  (  hidrokortizon  hemisüksinat,  triamkinolon  asetonit,  flusinonit,  betametazon  valerat,  betametazon  17  benzoat,  flumetizon  pivolat,  beklometazon  dipropionat  )  TAS’in  esas  tedavisini  oluşturmaktadır.  Lezyon  büyük  ve  ulaşılabilir  ise  dekzametazon  ile  bir  topikal  merhem  veya  jel  kullanılması  şikayetlerde  gerileme  sağlar.  Lezyonlar  çok  yaygınsa,  zor  erişiliyorsa  veya  çok  sayıdaysa  steroidli  gargara  işe  yarayabilir.  Dekadron  (  dekzametazon  )  eliksiri  0.5  mg/5  ml  bu  amaçla  kullanılabilir.  Topikal  anestetikli  (  benzokain  %20  )  diş  macunları  kullanılabilir.  Topikal  bir  antiülser  ilaç  olan  amleksanoks  macunu  iyileşme  zamanını  kısaltır  ayrıca  az  da  olsa  topikal  anestetik  etkisi  vardır.  TAS  tedavisinde  topikjal  azelastin,  alfa  interferon,  aminosalisilik  asit  ve  Prostoglandin  E2  gibi  immünmodülatör  ilaçların  kullanımının  etkili  olduğu  öne  sürülmüştür  (9,34,37,38).
                    
Günümüzde  birçok  yeni  immünmodülatör  ilaç  vardır.  TAS  tedavisinde  ampirik  sistemik  çinko  sülfat  desteği  önerilmektedir  (37,39).
                     
Sık  tekrarlayan  veya  topikal  tedaviye  yanıt  vermeyen  ağır  hastalığı  olan  kişilerde  hastalığı  kontrol  edebilmek  için  sistemik  tedavi  gerekir.  Bu  amaçla  kortikosteroidler,  kolşisin,  dapson,  pentoksifilin,  levamizol  ve  talidomit  kullanılır.  Tüm  tedaviler  paliyatiftir  ve  hiçbiri  tam 
remisyon  sağlamaz  (37).  Bu  ilaçların  kullanım  şekilleri  küçük  çocuklarda  ayarlanmalıdır.  Daha önemlisi  tedaviye  yanıt  vermeyen  oral  lezyonlar  kesin  teşhis  ve  tedavi  için  uygun  bir  uzmana  gösterilmelidir. 
                   
Oral  kortikosteroidler  topikal  ilaçlara  yanıt  vermeyen  ağır  majör  TAS  vakaları  için  kullanılmalıdır.  Kolşisinde  aftöz  stomatit  tedavisinde  kullanılan  ilaçlardan  biridir.  Fontes  ve  ark.  kolşisinle  tedavi  edilen  54  aftöz  stomatitli  hasta  bildirmişlerdir  (9,40).  Kolşisin  1-1.5  mg/gün  dozunda  en  az  3  ay  verilmiş.  Kolşisin  etkili,  iyi  tolere  edilen  ve  kolay  kullanılan  bir  ilaç  olduğundan  ağır  tekrarlayan  aftöz  stomatitte  ilk  ilaç  olarak  kullanılabileceği  öne  sürülmüştür.
                    
Konvansiyonel  tedaviye  cevap  vermeyen  sık  TAS  olan  hastalarda  immünsüpresif  etkisi  olan  bir  düşük  molekül  ağırlıklı  heparin  olan  suloksit  sistemik  olarak  kullanılabilir.  suloksitin  etkisi  sistemik  prednizonunkine  eş.  Değerdir  ve  belirgin  bir  yan  etkisi  yoktur  (41).
                    
Talodomit  etkili  bir  ilaçtır  fakat  hem  toksik  hem  de  pahalı  olduğundan  sadece  oral  kortikosteroidlere  alternatif  olarak  kullanılmalıdır.  Bildirilen  immünmodülatör  ve  antienflamatuar  özelliklerinden  dolayı  dikkat  çekmektedir.  Mevcut  bilgiler  talodomitin  mesajcı  RNA  yıkımını  hızlandırıp  enflamatuar  bir  sitokin  olan  tümor  nekrozis  faktör  (TNF)  alfanın  aktivitesini  azaltır.  Talodomit  ayrıca  anjiyogenezi  engeller.  İmmün  disregülasyonun  görüldüğü  Behçet  Hastalığında  aftöz  stomatitin  tedavisinde  başarı  ile  kullanılmaktadır.  Yeni  çalışmalarda  insan  immün  yetmezlik  virüsü  (HIV)  enfeksiyonunda  ilacın  oral  aftöz  ülserlere  karşı  etkili  olduğu  gösterilmiştir.  Talodomit  tedavisi  sırasında  periferik  nöropati  açısından  klinik  ve  bazı  hastalarda  elektrofizyolojik  monitörizasyon  yapılmalıdır.  Gereken  güvenlik  önlemleri  alındığında  talodomit  mevcut  tedavilerin  yetersiz kaldığı  birçok  hastalıkta  kullanılabilir.
                     
Herhangi  bir  hematolojik  eksikliğin  düzeltilmesi  altta  yatan  neden  ortadan  kaldırılmadıkça  yararsızdır.  birçok  eser  element  içeren  bitki  özlü  vitamin  tabletlerinin  sınırlı  yararı  vardır.
 
ÖZET  VE  SONUÇ
 
Tekrarlayan  aftöz  stomatit  (TAS)  altta  yatan  belirli  bir  hastalık  olmayan  ağız  mukozasının  ülseratif  hastalığıdır.  Genelde  keratinsiz  mukozada  görülen  enflamasyonla  çevrili  yuvarlak  yüzeyel  ülserasyonlarla  karakterizedir.  TAS  ile  birçok  lokal  ve  sistemik  faktör  ilişkilidir.  TAS  ülserasyonlarının  nedeni  multifaktöriyal  olsa  ve  tam  olarak  bilinmese  de  hastanın  ve  çevresel  faktörlerin  rolünün  bilinmesi  tedavi  önerileri  ve  tekrarlamanın  önlenmesinde  yardımcı  olur.
                   
Hastaların  çoğunda  topikal  steroidler  ve  diğer  immünmodülatör  ilaçlarla  semptomatik  rahatlama  sağlanabilir.  Ağız  mukozasının  periyodik  incelenmesi  hekimlerin  lezyonları  kolayca  tanıyıp  tedavi  etmesine  yardımcı  olur.
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Bu makale 9 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Şebnem Kılıç

Prof. Dr. Şebnem KILIÇ, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayaral tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı'nda yapmıştır. Ayrıca Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Çocuk İmmünolojisi ve Alerjisi bölümünde yan dal ihtisasını yapmıştır. Ayrıca Çocuk Romatolojisi olarak 2.ci alt dal branşı sahidir. 2000 Yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk İmmünoloji Bilim Dalı'nı kurmuş olan Prof. Dr. Şebnem KILIÇ, aynı yıl ''Doçent Doktor'' 2006 yılında ise ''Profesör Doktor'' unvanlarını almıştır. 2007 yılında University College of London, Royal Free Hospital'da Yaygın değişken immün yetmezlikler, Lenfoproliferatif hastalıklar ve Konjenital nötropeni konularında immünogenetik ...

Etiketler
Taş
Prof. Dr. Şebnem Kılıç
Prof. Dr. Şebnem Kılıç
Bursa - Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube