Dr.Recai Yahyaoğlu
2.3-Zamanın Algılanması
Uzun yıllar boyu araştırmacılar zamanın algılandığı bir merkezi bedenin her tarafında aradı.Kimisine göre bu merkez insan beyniydi. Kimisine göre bedenin derinliklerinde henüz keşfedilemeyen bir merkeze sahipti.Fakat araştırmacıların hatası zaman kavramının sadece tek bir yer veya bölgenin sorumluluğunda olduğunu düşünmeleriydi
Beynimizin ön lop denilen bölgesinde, zaman algısıyla ilgili iki hücre grubu bulunduğunu biliyoruz.Bunlardan birisi, tıpkı bir saat gibi çalışarak zamanı denetler ve yaşadığımız anda kalmamızı sağlar.Diğer hücre grubu, tasarımlarımızda ve ortamı değerlendirmemizde bize yardımcı olur; deneyimlerimizden faydalanmamızı sağlayarak, tasarımlarımızın sonuçlarına ilişkin öngörülerde bulunur.Farklı zaman algısı, her iki hücre grubunun birbirine çok yakın olmasıyla açıklanabilir.
Korku ve dehşet anında beyin alarma geçirilir ve seri bir biçimde art arda sinyaller üretmeye başlar.Tasarım hücreleri, tehlikeyi savmak için olağanüstü bir hızda çalışmaya başlar.bu esnada da zaman hücre gruplarını uyarır.Uyarılan zaman hücrelerinin çalışma etkinliği artar.
Normal koşullarda saniyede on sinyal yayan zaman hücre grubunun yaydığı sinyal sayısı, aniden 20 ile 30'a ulaşır!Beyin bu anda iki üç kat daha hızlı çalışmaya başlamıştır ve belli bir süre içinde normalin iki üç misli güç harcar.Zaman da haliyle daha uzunmuş gibi algılanır (Übelacker, 2005).
2.3.1-Zamanın Merkezi ve Hareket
Kuzey Carolina, Durham'daki Duke Üniversitesi'nden Warren Meck ve Catalin Buhusi, bu araştırmaların sonuçlarını derleyip yayınladılar.Araştırmacılar, beyindeki bazal gangliyanın bir parçası olan Striyatum'un, diğer adıyla çizgili cismin, zamanlama sisteminin merkezini oluşturduğunu söylediler.Ancak, beyindeki hız ayarlayıcı mekanizma, çizgili cisim açıklamasıyla basitleştirilemez.Nitekim, araştırmacılar, ön korteks gibi beynin diğer kısımlarınında zaman akışının ölçülmesinde devreye girdiğini belirtiyorlar.
Beynin bu bölgelerindeki nöronlar hareketleri koordine ediyor, dikkat algısını yönetiyor ve bellek kayıtlarına işiliyor.Yine aynı nöronlar, elektrik sinyalleri ile çizgili cismi uyarıyor.Çizgili cisimde, bu işaret noktalarına bakarak ne kadar zaman geçtiğini ölçüyor.Rastlantısal saptama modeli henüz geliştirilme aşamasında.Ama bu modelle birlikte, zamanı ne kadar esnek kriterlerle ölçtüğümüz gittikçe daha iyi anlaşılıyor.*
*http://yonetici.proximadanismanlik.com/yuklenen_dosyalar/icerikler/120210115730_zamani_uzatabiliriz.pdf
Zamanın spesifik bir merkezi tüm araştırmalara rağmen net olarak bulunamadı. Bu konuda son yıllarda önemli gelişmeler var. Fakat zaman algısının nasıl oluştuğu ve hangi bölgelerin işlevselliği sayesinde ortaya çıktığı bulundu. Bazı işaretler zaman algısının bir bütün olarak farklı komponentlerin etkisiyle gelişen kompleks bir algı olduğunu gösterdi. Bu algı faaliyetlerinin yoğunlaştığı bölgenin küçük beyin (Beyincik veya Cerebellum) ve bazal ganglionlar olduğu anlaşıldı.
Böylelikle beyni çalışırken görebiliyorlar.Beynin belirli bölgesindeki kan dolaşımının artması, o bölgedeki gri hücrelerin özellikle çalıştığının bir işareti olarak değerlendiriliyor.Bu teknik o kadar hızlı gelişiyor ki, son yıllarda nerdeyse her ay duygularımız ve düşüncelerimiz hakkında yeni bilgilere ulaşıyoruz (Klein, 2006).
Zaman duyusunu araştırmak için, örneğin deneklere bir monitörde arka arkaya beliren iki resim gösteriliyor.Sonra bir deneğe hangi görüntünün daha uzun süre göründüğü soruluyor.Bu sırada tomograf deneğin beyin faaliyetlerini gösteriyor.
Küçük Beyin:
Bu deneylerin hemen tümünde beynin iki bölümü özellikle etkin oluyor ve bu iki bölüm de ritim ve hareketle ilgili.Zaman duygusu için açıkça özel bir katkı sunan bölgelerden biri küçük beyin.Kafanın arkasında, omuriliğin kafatasının içine uzandığı yerde, büyük beynin sırt çantası gibi asılı duruyor
Küçük beyin özellikle, örneğin koşarken bir ayağımızı diğerinin ardından atmamız gibi çok sık yinelenen hareketlerden sorumlu.Böylece bilinç aynı anda başka bir şeye yönelebilirken, küçük beyin omurilikten kaslara ulaşankomut dizilerini yönetiyor.Küçük beyin ile büyük beyin arasında böyle bir iş bölümü bulunmasaydı, aynı anda hem yürüyüp hem konuşmamız mümkün olamazdı (Klein, 2006).
Bazal gangliyonlar:
Zaman duyusunda rol oynayan ikinci merkez ise büyük beynin alt tarafında bulunuyor.Burada bazal ganglionlar denilen bir dizi çekirdek söz konusu.Bu yapıyı özellikle karmaşık olan ve gündelik hayatta pek sık yapmadığımız hareketlerde, örneğin bir ipliği iğne deliğinden geçirirken kullanıyoruz.Bazal ganglonlar ayrıca ara istasyonlar üzerinden beynin başka birçok merkezine yayılan elektrik titreşimleri gönderiyorlar.Böylece bir ölçü vuruşu ortaya çıkıyor, beyin bunun yardımıyla kasların işbirliğini koordine ediyor (Klein, 2006).
Yaşlanma psikolojisi ve zaman algısı
6 Ekim 2011
0