Akciğerimiz göğüs kafesimizin içinde; kafes kemikleri, kalp ve karaciğer arasındadır. Göğüs kafes kemiğimizin bitiş hizasından omurga kemiğine doğru uzanan ve mide-bağırsak sistemi ile göğüs kafesi içindeki sistemi ayıran "diyafram" zarı vardır. Bu zar esnektir ve aşağıya doğru gerilebilir.
Akciğerimizin sağ tarafında üç, sol tarafında iki lop vardır. Her iki tarafta bulunan loplardan biri sağ, diğeri sol alt tarafa uzanırlar ve üst loplardan daha büyüktürler. Üstteki lopların alabileceği oksijen hacmi alttaki lopların alabileceği hacme göre çok daha sınırlıdır. Ciğerimiz oksijenle dolduğunda alveol kesecikleri açılır, içerisi oksijenle dolar, kirli kan ile buluşan oksijen kana geçer ve kanda bulunan karbonmonoksit gazı karbondioksite dönüşerek nefes yoluyla dışarı atılır. Böylece kan temizlenir.
Ancak ciğerimizi göğsün üst kısmından doldurduğumuzda sadece sınırlı olan üst lopları kullanmış oluruz; yeterli miktarda kan yeterince temizlenememiş olur.
Bebeklere baktığınızda nefes alıp vermelerinin karın kısmında olduğunu görürsünüz. Oysa çoğumuz derin nefes alırken omuzlarımız yukarıya hareketlenir, göğüs kafeslerimiz yukarıya doğru kalkar. Bu görüntü diyaframdan nefes almadığımızın açık delilidir.
Bu durumda ciğerlerimizin diyafram yönünde oksijenle dolması imkansızlaşır ve alt loplar oksijenle dolamaz. Bu şekilde akciğer eksik oksijenle solumaya başlar.