Vajinismus hakkında genel değerlendirme

Vajinismus hakkında genel değerlendirme

Vajinismus nedir Halk arasında çoğunlukla bilinmemesine veya yanlış bilinmesine rağmen özellikle ülkemizde sık görülen ve en sık tıbbi başvurunun olduğu cinsel fonksiyon bozukluğudur. Vajinismus vajinanın dış üçte birlik kısmında penis girişini ve cinsel birleşmeyi engelleyecek şekilde istemsiz ve sürekli biçimde kasılma olmasıdır. Vajinismus, tamamlanmamış evliliklerin en önemli nedenlerindendir. Vajinismus ortaya çıkış biçimine göre ikiye ayrılabilir. İlk birleşme denemesinden beri var olan primer vajinismus; yaşamın herhangi bir evresinde fiziksel/ psikolojik bir travma, enfeksiyon sonucu ortaya çıkan vajinismus ise sekonder vajinismus olarak tanımlanır. Tamamlanmamış evliliğin en önemli nedenlerinden olan vajinismusun sıklığına ilişkin veriler kısıtlıdır. Batı ülkelerinde yüzde 1 civarında görülen bu durum ülkemizde ve cinselliğin tabu olarak görüldüğü doğu ülkelerinde % 10 civarlarına yükselmektedir. Cinsel işlev bozukluğu ile başvuran kadınların yarısına yakını bu şikayetle başvurmaktadır. Amerikan psikiyatri Birliği tanı kriterlerini olan DSM 4 e göre Vajinismus Tanı Ölçütleri A. Vajinanın dış üçte birindeki kaslarda koitusu engelleyecek biçimde, yineleyici bir biçimde ya da sürekli olarak istem dışı spazmın olması. 
 B. Bu bozukluk, belirgin bir sıkıntıya ya da kişilerarası ilişkilerde zorluklara neden olur. 
 C. Bu bozukluk, başka bir Eksen I bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz ve sadece genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir. Schovere göre vajinismus, “birleşme denemesinde çoğunlukla ağrıya sebep olan; kişinin cinsel birleşmesini engelleyen vajinayı çevreleyen kasların istem dışı kasılması” şeklinde tanımlanmaktadır. Psikodinamik yaklaşıma göre, vajinismus semptomu çözümlenmemiş bilinçdışı çatışmanın sembolik dışavurumudur. Bu görüşü benimseyen çalışmacılara göre, vajinismustan yakınan kadınlar erkelere karşı bir haset içindedir ve bilinçdışı olarak erkeği kastre etme isteği duymaktadırlar. Psikanalitik bakışa göre evrensel bir fenomen olan ve psikoseksüel gelişim evrelerinden fallik döneme özgü penis haseti, vajinismusu olan kadınlarda çözümlenememiştir. Bu semptom, erkeğin cinsel arzusunu ketlemenin ve belki de bunun ötesinde kendi kastre edilmişliğinin intikamını erkekten almanın fiziksel dışavurumu olarak yorumlanmaktadır. Literatürde vajinismusu cinsel çatışma kaynaklı suçluluk ve cezalandırılma korkusuna ikincil psikosomatik bir sorun olarak olarak tarifleyen yazınların yanı sıra, vajinismus bir semptom ve savunma olarak değerlendirildiğinde muhtemel bir sınır ihlalinden koruyucu olarak, benlik bütünlüğünü sağlar. Bilişsel Davranışçı yaklaşıma göre vajinismusta kasılmaların ağrı korkusuna ikincil fobik tepki olduğu veya vajinaya penetrasyon denemesi sırasında ortaya çıkan koşullu anksiyete yanıtı olarak ele alır. Vajinismus da belirleyicilerden biri dini öğretilerin üzerinde durduğu bekaret kavramıdır. Cinsellik yaşanması, üzerine konuşulması tehlikeli ve kirli bir alan olarak betimlendiğinden bu algıların etkisinde yetiştirilen kadınlarda vajinismus riskinin arttığı kurama ilişkin literatürlerde tariflenmektedir. Vajinismus sıklığına yönelik yapılan istatistiki çalışmalar bu görüşü desteklemektedir. Kaplan’a göre erkeğin penetrasyon girişimi, kadında yoğun ağrı, korku ve aşağılanma duygusuyla sonuçlanabilir. Tekrarlayan başarısız birleşme girişimleri özellikle genç kadınlarda yetersizlik duygusunu arttırır. Bu ağrı verici deneyim ile yüzleşmekten kaçınmak için kadın cinsel eylemden uzaklaşmakta; kaçınma zamanla vajinismus semptomunun devamına neden olmaktadır. Kaplan, vajinismusu penetrasyonun düşlenmesi halinde bile korku ve ağrının birlikteliğiyle ortaya çıkan koşullanmış bir yanıt olarak tanımlamıştır . Vajinismus ile Kültür ilişkisi Tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde ortaya konulan her türlü değer ya da değerler sistemi o toplumda yaşayan tüm insanları belli düzeylerde etkiler. Cinsel işlev bozukluklarında ve özellikle vajinismusta kültürel etmenlerin önemi yüksektir.Vajinismusun, küçük yaştan itibaren baskılanan kadın cinselliği ve büyük anlam atfedilen bekaret kavramınca şekillendirilmiş bir sendrom olduğu düşünülmektedir. Türkiye’de, batı ülkelerine göre daha sık vajinismus görülmesi, kültürün belirleyici etkenlerden olabileceği savının öne sürülmesine neden olmuştur Özelllikle İslam kültürünün etkin olduğu Türkiye’de cinsellikle ilgili yanlış inanışlar cinsel işlev bozukluğu riskini arttıran öğelerden biri olarak görülebilir. Bu anlamda belirleyicilerden bir diğeri evlilik öncesi cinsel deneyimin dini olarak yasaklanmış olmasıdır. Bekaret kutsanan bir değer olması noktasında, kadın tarafından, hem erkeğe hem aile üyelerine kanıtlanması gereken bir unsur olarak görülmekte ve kanlı çarşaf gösterme geleneği şeklinde toplumumuzda halen güncelliğini korumaktadır. Bunun yanında bekaretin önemi ile yoğrularak yetişmiş kadın için bekaretini kaybetme duygusu önemli bir kaygı kaynağıdır ve cinsel işlev bozuklukları açısından risk faktörü olarak görülebilir. Bir diğer önemli nokta etiyolojik önemi olan kültürel öğelerin sorun oluştuktan sonra da sorunu arttırıcı etki yapabilmesidir. Geleneksel kültürde, vajinismusu olan kadın, bu sorunu nedeniyle travmatize olmakta, sosyal baskıya daha duyarlı hale gelmekte ve sosyal statü kaybı yaşamaktadır. Türkiye gibi cinselliğin hala tabu olduğu bölgelerde, çiftler, sorunlarının çözümünü nerede aramaları gerektiğini bilmemekte ve elverişsiz koşullarda, yetersiz tedavi alabilmektedir. Sonuç olarak Vajinismus semptomu vajinada olan ruhsal bir bozukluktur. Tedavisi ruh sağlığı uzmanlarınca yapılması gereken bir bozukluktur.

Bu makale 20 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dr. Öğr. Üyesi Sabri Burhanoğlu

Yard. Doç. Dr. Sabri Burhanoğlu, tıp eğitimini 1996 yılında başladığı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde 2002 yılında tamamlamış ve ardından aynı yıl Londra King's College Hospital, Luminal Gastroenterology Unitesinde gözlemci olarak görev yapmıştır. Uzmanlık eğitimine ise 2003 yılında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Genel Cerrahi bölümünde başlamış ancak bu alandaki eğitimini kendi isteği ile yarıda bırakmış ve 2004 yılında azi Üniversitesi Tıp Fakültesinde Psikiyatri uzmanlığı eğitimine başlamıştır. Yrd. Doç. Dr. Burhanoğlu, 2009 yılında “Erkek Alkol Bağımlılarında Yürütücü İşlevler Ve Problem Çözmenin Ayıklık Süresi ve İçme Miktarı İle İlişkisi” adlı uzmanlık tezi ile Psikiyatri Uzmanı unvanını almış ve mecburi hizmet görevini Trabzon Ataköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde gerçekleştirmiştir. Yrd. Doç. Dr. ...

Etiketler
Cinsel ilişkiye girememe
Dr. Öğr. Üyesi Sabri Burhanoğlu
Dr. Öğr. Üyesi Sabri Burhanoğlu
İstanbul - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube