Smear testi

Smear testi

SMEAR TESTİ(PAP Pap Smear Test, rahim ağzı kanseri için yapılan bir tarayıcı testdir.

Şikayeti olmayan, 18 yaşını doldurmuş ve seksüel yaşamı başlamış bayanlara, yılda bir yapılımalıdır.. Jinekolojik muayene sırasında, doktor tarafından steril özel bir çubukla rahim ağzındaki hücrelerden sürüntü şeklinde bir örnek cam üzerine alınır.

Alınan bu örnek labaratuvar'a (patolojiye) gönderilerek incelettirilir. Daha önce serviks kanseri en çok görülen kadın genital sistem kanseri iken, şu anda üçüncü görülen kanser durumuna gelmiştir. Ayrıca kanser tanısı da erken konduğu ve tedavisi erken yapıldığı için serviks kanserine bağlı ölüm oranında da ciddi bir azalma kaydedilmiştir. Smear testi 2001 yılından beri daha çok Bethesda sistemi iel değerlendirilmekte ve tedavisi bu yeni sisteme göre planlanmaktadır.

Rahim ağzı kanseri artık daha çok cinsel geçişli bir hastalık olarak kabul edilmekte ve human papillomavirus (HPV) kanserin en önemli sorumlusu olarak kabul edilmektedir. HPV virüsünün yaklaşık 100 kadar tipi tanımlanmış ve bunlardan 30 tanesinin genital sistem enfeksiyonlarına yol açtığı gösterilmiştir. A.B.D’de cinsel olarak aktif kadınların 0’unda HPV virüsüne rastlanmıştır. Yine bir çalışmada 20 yaşlarındaki kadınların %’inde HPV virüsü olduğu görülmüştür. Smear testi anomalisi olan, yani rahim ağzında kanser öncesi değişikliği olan ve serviks kanserli hastaların 0’ünde HPV’nin pozitif olduğu görülmüştür.

HPV’nin pozitif olması kanser için en büyük risk faktörünü oluşturmakla birlikte; sigara kullanımı, birden fazla partnerle birlikte olma, birden fazla çocuk sahibi olma, uzun süre doğum kontrol hapı kullanma, başka bir cinsel hastalık geçirme ve bağışıklık sistemi bozuklukları HPV ile birlikte kanser riskini artıran diğer faktörlerdir. HPV’nin 16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59 ve 68. tipleri kanser açısından daha yüksek tiplerdir. Smear testi değerlendirmesinde ve tedavinin planlanmasında virüs tiplendirilmesinin gerekliliği konusunda henüz bir görüş birliği bulunmamaktadır.

Değerlendirme: Genelikle rahim ağzı normal hücrelerin, kanser hücrelerine geçişi ani değildir. Belirti verneyen ve pre-malin denilen, kanser öncesi hastalıklar, yılda bir Pap test yaptıranlarda, bu dönemde farkedilir. Kanser öncesi hastalıkların tedavisi çok kolay ve çok başarılıdır. Hasta, kanser teşhisi almadan fark edilmiş ve büyük tedavi işlemleri gerektirmeden tedavi edilmiş olur. Gelecek olan bir kanserden de kurtulur. Pap Smear Testi, yılda bir yaptırabilen ve bu uygulamayı tüm popülasyona ulaştırabilen uygar ülkelerde Rahim Ağzı Kanseri (Serviks Kanseri)ne rastlamak nadirdir. Değerlendirmede, biri klasik ve eski olan, Class 1, 2, 3, 4 ve 5 olarak isimlendirilen beş sınıf esasına dayanılan, sınıflandırma yöntemi, diğeri ise Bethesda sistemi denilen yeni yöntem kullanılır.

Amaç, normal hücreleri, atipik hücreleri veya ara hücreleri, tanımlanıp daha ileri tetkik veya takip konusunda tavsiye bildirmektir. Anormal Smear sonuçları: Negatif veya iyi huylu sonuçlar pap smear testini normal olduğunu göstermektedir. Metaplazi, atipik olmayan hücresel değişiklik, hiperkeratoz ve parakeratoz gibi bulgular CİN ortaya çıkmadan önceki belirtiler olabilir ve bu gibi durumlarda PAP - SMEAR TESTİ tekrarlanabilir. Smear testi sonucunu anormal olması kesin bir kanıt değilse de bu vakaların yaklaşık 0 unda CIN saptanmaktadır.

Pap smear atipi içeren bütün durumlarda 3 ay sonra test tekrar edilmelidir. .Eğer bulgular tekrar atipi ise kolposkopi yapılmalı , gerekirse biyopsi alınarak tanı kesinleştirilmelidir. Ascus: Serviksi kaplayan yassı epitel hücrelerinde klinik önemi belirsiz değişiklikler saptanır ve büyük olasılıkla kanser öncülü değildir. ASCUS saptandığı takdirde smear testi arka arkaya 3 kez negatif oluncaya kadar 4-6 ay arayla tekrarlanır ve bunlar normal çıkarsa daha sonra yılda bir smear alınarak devam edilir.

ASCUS saptandığında hastaya kolposkopi de yapılabilir, bu işlemle rahim ağzında anormal bir lezyon olup olmadığı bir çeşit büyüteçli kamera ile araştırılır ve varsa o bölgeden ufak parça (biyopsi) alınır. Kolposkopi yada smear takibi yapılmasına rahim ağzında HPV DNA testine bakarak da karar verilebilir.Menopoz döneminde ASCUS saptanırsa östrojen tedavisi sonrası tekrar smear alınır ve tekrar ASCUS saptanırsa kolposkopi yapılır. Low grade squamöz intraepitelyal lezyon (LSIL) (LGSIL): Serviksi kaplayan hücre tabakasında hafif derecede değişiklikler vardır.

Bu durum saptandığında kolposkopi yapılır ve gerekirse biyopsi alınabilir. Kansere ilerleme riski düşüktür. High grade squamöz intraepitelyal lezyon (HSIL) (HGSIL): Bu durum saptandığında kolposkopi ve konizasyon gibi yöntemlerle rahim ağzından parça alınarak patolojik inceleme yapılmalıdır. Kansere ilerleme riski diğer lezyonlara göre daha fazladır. Atipik glanduler hücreler (AGC): Rahimin ya da serviksin iç tabakasından gelebilir. Kolposkopi ve ECC (rahim ağzının iç yüzeyinden kürtaj yapılması) yapılır ve bunların sonucuna göre tedavinin devamına karar verilir.

Serviksin İnvazif Kanseri Serviksin invazis kanserinde lezyon artık serviksin stromasın kadar yayılmıştır ve o bölgede bulunan damarlar , lenfatikler yoluyla artık kanserin yayılma riski mevcuttur. Kolposkopi,Biopsi,Endoserikal Kürtaj ve Konizasyon: Kolposkopi rahim ağzının (serviks) büyüteçe benzer optik bir alet yardımıyla büyütülerek incelenmesi olayıdır. Kolposkopi genellikle kanser yada kanser öncesi lezyonlardan şüphelenildiğinde yapılır. İşlem yapılmadan öne rahim ağzı ve vajina bazı özel boyalar uygulanarak ( 5’ lik asetik asit ) boyanır ve anormal hücre barındıran kısımlar asetik asit uygulamasından sonra beyaz renk alırlar. Bu alanlara acetowhite alanlar adı verilir.

Sınırları belirgin ve keskin olan, daha beyaz olan ve daha kalın görülen alanlarda hastalık daha şiddetlidir ve bu bölgelerden biopsi alınması gerekmektedir. Kolposkopi gerektiren durumlar: -PAP smear sonucu rahim ağzını oluşturan hücrelerde displazi saptanan kadınlar. (Smear sonucu CIN II-III ya da HSIL saptananlar) -PAP smear incelemelerinde tekrarlayan ve kaybolmayan HPV, ASCUS ya da hafif şiddette displazi saptana kadınlar (Smear sonucu CIN I y ada LSIL saptananlar) -Tekrarlayan smearlarda sürekli nedeni açıklanamayan iltihap saptanan kadınlar -Muayenede serviskin anormal görünüşlü olması. -Endoservikal Küretaj Genellikle servikal yeterli değerlendirilemediğinde servikal küretaja başvurulur ve buradaki hücrelerin incelenmesi ile tanı konmaya çalışılır. Endoservikal hücrelerin anormal olması durumunda koterizasyon , konizasyon veya lezyonun derecesine göre ve hastanın yaşına göre histerektomi ameliyatı yapılarak hastanın rahimi alınabilir.

Biopsi: Bazı şüpheli lezyonlardan kolposkopi altında lezyonları görerek biopsi alınması yoluyla tanı konmaya çalışılır. Genellikle bu işlem dokuya zarar vermeyen özel punch biopsi aletleriyle yapılmakta ve işlem esnasında lokal anestezi ile bölgesel anestezi sağlanmaktadır.

Konizasyon: Serviksin ( rahim ağzı ) konik biçimde çıkarılması işlemine konizasyon denmektedir.Konizasyon lokal anestezi ile ayaktan yapılabileceği gibi genel anestezi altında hastahane koşullarında yatarakta yapılabilir. Genelde bazen kanlı seyredebilen bir operasyon olması nedeniyle hastahane koşullarında yapılması daha uygundur.

Konizasyon hangi durumlarda yapılır?
-Smear testinde rastlanılan bazı anormallikler (HSIL gibi) -Smear, kolposkopi yada biyopsi sonucunda kanser şüphesi olan durumlarda -Kolposkopik incelemede şüpheli lezyonun sınırları rahim kanalı içine yayılıyor ise -Endoservikal küretajın pozitif olduğu durumlarda -Kolposkopi bulguları veya biopsi sonuçlarının uyuşmaması Rahim ağzına sürülen iyotlu bir çözelti süpheli alanı ortaya koyar . Bistüri ( bıçak ) ya da sıcak bir tel halka ile anormal hücrelerin olduğu alan koni şeklinde çıkartılır ve inceleme için patoloji labratuarına gönderilir.Bu parçaların gönderilmesinin nedeni süpheli lezyonun tamamen cerrahi sınırlar içinde çıkartılıp çıkartılmadığını ve yeniden incelemeyi gerçekleştirmek içindir. Komplikasyonlar: -Kanama -Enfeksiyon -Servikal stenoz (Rahim ağzında darlık) -Servikal yetmezlik. -Servikal distosi (zor doğum)

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Korkut Arslan

Op. Dr. Korkut ARSLAN, lisans öncesi öğrenimini 1992 yılında İstanbul Kabataş Erkek Lisesi'nde bitrmiştir. Ardından Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise 2005 yılında İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi'nde yapmış ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmuştur. Uzmanlık eğitimi esnasında Köln Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum kliniğinde ve Wayne State Üniversitesi - ( Detroit, MI, USA) Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümünde çalışmalar yapmıştır. 2005 - 2009 yılları arasında İstanbul'da özel bir hastanede çalışmış olan Op. Dr. Korkut ARSLAN, 2009 yılında Şanlıurfa' da askerlik vazifesini yerine getirmiştir. 2010 yılından beri İstanbul'da bulunan özel muayenehanesinde Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak mesleki çalışmlarını sürdürm ...

Etiketler
Cin
Op. Dr. Korkut Arslan
Op. Dr. Korkut Arslan
İstanbul - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube