Sistit nedir? tanısı ve tedavisi

Sistit nedir? tanısı ve tedavisi

Her üç kadından birinde görülen sistit, kadınları en rahatsız eden hastalıklardan biridir. Sistit; mesanenin (idrar kesesi) iltihaplanmasıdır. Anatomik olarak erkeklerden farklı olmalarından dolayı kadınlarda daha sık görülen sistit, ihmal edildiği takdirde kronikleşebilir ve üriner sistemde (mesane ve böbreklerde) kalıcı hasara neden olabiliyor. Bakteriyel sistitler genellikle 20-40 yaşları arasındaki genç kadınlarda daha sık görülür. Her 5 kadından biri yaşamının herhangi bir döneminde en az bir kez sistit geçirmektedir. Kadınlarda sistitin daha fazla görülmesinin en sık sebebi üretranın daha kısa olmasıdır. Sistitin en sık görülen etkeni, vakalarının yüzde 85’inden sorumlu olan Koli basilidir. Normalde bu bakteriler kalın barsakta bol miktarda bulunurlar. Bazı risk faktörlerinin varlığında bu bakteriler mesaneye ulaşarak sistite neden olurlar.

Sistite neden olan risk faktörleri

Kötü genital temizlik

İdrar akımının engellendiği durumlar (üriner sistemde taş, tümör veya sonda gibi yabancı cisim bulunması)

Nörolojik olarak mesanenin boşalamaması

Şeker hastalığı

Hamilelik

Yaşlılık

Düzensiz cinsel ilişki (sistit yeni evlilerde daha sık görülür ki, buna ‘balayı sistiti’ denir)

Menopoz dönemi

Erkeklerde prostat ve üretra hastalıkları

Sistit belirtileri

Dizüri (idrar yaparken yanma, sızı, ağrı)

Pollaküri (sık idrara çıkma) ve az idrar yapma

Acil idrar yapma hissi

Tam boşalamama hissi

Kötü kokulu ve bulanık idrar

Disparoni (cinsel ilişki sırasında ağrı duyulması)

Kasıklarda ve göbek altında ağrı olması

Hematüri (idrarda kan olması)

Sistit tanısı

Sistitin tanısında en önemli bulgu anamnezdir. Hastaların çoğunda yukarıda bahsedilen şikayetlerden birçoğu vardır. Bu şikayetlerle gelen bir hastaya ilk yapılacak tetkik, idrarın mikroskobik incelenmesidir. Sistitli bir hastanın idrarında alyuvarlar, akyuvarlar ve bakteriler görülmelidir. Enfeksiyona neden olan bakteriyi tanımlayabilmek için de idrar kültürü gerekebilir. Sistite sebep olan birincil bir hastalık düşünülüyorsa hastaya üriner ultrason, İVP (ilaçlı böbrek filmi) ve sistiskopi (ışıklı bir aletle mesaneye bakma işlemi) de yapılabilir. Sistit ve altta yatan neden tedavi edilmezse, kronikleşebilir ve hastayı zayıf ve bitkin bırakabilir.

Tedavi

Bakteriyel bir hastalık olduğundan dolayı tedavide antibiyotikler kullanılmalıdır. Kültür sonuçları çıkana kadar tedaviye gram negatif basillere etkili ilaçlarla başlanmalıdır. Daha sonra tedavi kültüre göre düzenlenmelidir.

Sistitten korunmak için neler yapılmalı?

Günlük su alımı en az 2 litre olmalıdır. Su bakterilerin mesaneye tutunmasını engeller ve dışarı atılmasını sağlar.

Kahve, koyu çay, alkol gibi içecekler ve acılı baharatlı yiyecekler en aza indirilmelidir. Bunların mesane üzerine uyarıcı etkileri vardır.

Mümkün olabildiği kadar sık idrara çıkılmalıdır. İdrarı tutmak mesanedeki bakterilerin mesane duvarına yapışmasını ve enfeksiyon oluşmasını kolaylaştırır.

Tuvaletten sonraki temizlik doğru olmalıdır. Temizlik önden arkaya doğru yapılmalıdır. Böylece bakterileri idrar kanalına doğru taşımamış olursunuz. Sadece kağıtla silinmek yeterli değildir. Anal bölge mutlaka bol suyla yıkanmalıdır. Ancak aşırı hijyen takıntısı normal vajinal florayı bozabileceğinden dikkatli olunmalıdır.

Vajinal deodorant, parfümlü sabun, pudra kullanımı idrar kanalını tahriş edebileceğinden dolayı bu tür ürünler kullanılmamalıdır.

İç çamaşır tercihi doğru yapılmalıdır. Sıkı, dar pantolonlar ve naylonlu iç çamaşırları giymeyin. Bahsedilen giysiler genital bölgenin nemlilik oranını artırarak bakterilerin üremesini kolaylaştırır.

Pamuklu iç çamaşırlar tercih edilmeli ve her gün değiştirilmelidir.

Cinsel ilişkiden sonraki erken dönemde idrara çıkılmalıdır. Bu durum bakterilerin yayılmasını önlemektedir.

Menopoz sonrası dönemde östrojen kremleri kullanılmalıdır.

Özellikle yaz aylarında havuz sistitine dikkat edilmelidir. Kalabalık ve kirli havuzlara girmekten kaçınılmalıdır.

Bu makale 6 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Mustafa Burak Hoşcan

Doç. Dr. Mustafa Burak HOŞCAN, 1973 yılında Ankara'da doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini Tokat-Zile'de, liseyi ise 1992 yılında Kuleli Askeri Lisesi'nde  bitirmiştir. 1993 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1999 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise 2000-2005 yılları arasında Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Bölümü'nde yapmış ve Üroloji Uzmanı olmuştur.  2005- 2008 yılları arasında görev yaptığı Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Alanya Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde 2008 yılında Öğretim Görevlisi ve Yardımcı Doçent kadrosuna atanmış olan Doç. Dr. Mustafa Burak HOŞCAN, 2008-2009 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi Üroloji Anabilim Dalı'nda askerlik vazifesini yerine getirmiştir. 2009 yılında tekrar Başkent Üniversitesi Tı ...

Etiketler
Sistite neden olan risk faktörleri
Prof. Dr. Mustafa Burak Hoşcan
Prof. Dr. Mustafa Burak Hoşcan
Antalya - Üroloji
Facebook Twitter Instagram Youtube