Sağlıklı iletişimin yolları

Sağlıklı iletişimin yolları

Hepimiz kendimizi ifade etmek ve anlaşılmak isteriz. İsteklerimizi karşı tarafa ulaştırmanın yolu da şüphesiz ki iletişimden geçer. Hiçbirimiz iletişime geçmeden ihtiyaçlarımızı karşılayamaz ve isteklerimizi dile getiremeyiz. Aynı zamanda bu sosyal bir ihtiyaç da olduğundan iletişimsiz yaşamanın mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Gün içinde tanıdık ve ya tanımadık birçok kişi ile konuşarak, jest ve mimiklerimizi kullanarak ya da teknolojiyi kullanarak iletişimde bulunabiliyoruz. Fakat kendimizi ifade ederken, farkına varmadan bazı iletişim hataları yapılabilmekteyiz. Bu durum, derdimizi anlatamamamıza, yanlış anlaşılmalara, büyük tartışma ve kavgalara sebep olabilmektedir. Yapılan temel hatalarımızı fark eder ve bunları daha sağlıklı olanları ile değiştirebilirsek daha iyi iletişim kurabilir, anlaşılabilme ihtimalimizi arttırabilir ve daha mutlu hissedebiliriz. Peki bunun için neler yapabiliriz?

Doğru zamanı ve ortamı seçmek: İletişime geçmeden önce doğru zamanı ve ortamı seçmek gerekir. Eğer kişilerden biri konuşma için uygun bir ruh halinde değil ise, mekan olarak rahat konuşulacak bir ortam yoksa konuşmayı başka bir zamana ertelemek daha uygun olacaktır. Örneğin karşı taraf çok öfkeli, kafası dağınık ya da morali çok bozuk olabilir. Konuşulan ortam çok gürültülü ya da başkalarının karışabileceği bir grup içinde konuşma gerçekleştiriliyor olabilir.

Tartışma konusunu çok detaylandırmamak: Anlatmak istediğimiz şey eğer olumsuz bir durumsa, bunu çok detaylandırmadan, kısa başlıklar halinde aktarmak önemlidir. Aksi halde konu sapabilir ve anlatmak istediğimizi anlatamayabiliriz.

Empati kurmak, karşı tarafın haklı olduğu noktayı vurgulamak: Karşı tarafın da haklı olduğu noktaları fark eder ve bunu “sen de şu nokta da haklısın…” diye ifade edersek, kişi iletişim kanalarını açabilir, gevşeyebilir ve sizi daha iyi dinleyebilir.

Suçlamadan ve etiketleme yapmadan konuşmak, kişiliği değil davranışı eleştirmek: “Sen şöylesin, sen böylesin…” tarzındaki olumsuz hitaplar suçlama, eleştiri içerdiği için, kişi kendini anlaşılmamış ve suçlanmış hissedebilir. Bu durum da kişide savunma ihtiyacı doğurabilir. Kırılmasına ve saldırıya geçmesine sebep olacağından iletişimi bozabilir. Bu sebeple “sen dili” yerine “ben dilini” kullanmamız önemlidir. Olumsuz bir şey söyleneceği zaman; bence, bana göre, benim fikrime göre, ben böyle olduğunu düşünüyorum… gibi sözler suçlama içermediğinden, ifadeyi yumuşatarak kişinin saldırıya geçmesini engelleyebilir. Ek olarak; kişiliği değil, yapılan davranışı eleştirmek daha etkili bir iletişimin oluşmasına sebep olacaktır.

Beden diline, ses tonuna dikkat etmek: Kendimizi ifade ederken nasıl bir ses tonuyla konuştuğumuz, bedenimizi nasıl kullandığımız önemlidir. Çünkü söylediklerimize farklı anlamlar katabilir ve de yanlış anlaşılmalara sebep olabilir. Örneğin; ifade edilen şey kelime olarak olumlu olabilir ama buna kızgın ve yüksek bir ses tonu ve olumsuz beden hareketleri eşlik ederse ifademiz tamamen olumsuz bir hal alabilir. Bu yüzden göz teması da kurarak, ses tonuna dikkat eder ve beden hareketlerimizi kontrol edersek doğru anlaşılabiliriz.

Duyguları ve beklentileri ifade etmek: Ne hissettiğimizi ve ne istediğimizi uygun bir dille sunmak anlaşılabilme ihtimalimizi arttırır. “Böyle davranmış olman beni üzdü” “bu durum karşısında biraz öfkelendim” “bir dahaki durumda böyle söylemesen sinirlenmem”……gibi.

Karşı tarafı dinlemek, kendini ifade etmesine izin vermek: Başka bir işle meşgul olmadan karşı tarafı etkili bir şekilde bölmeden dinlemek de önemlidir.

Bütün bu temalara dikkat ederek hatalı iletişimin doğuracağı yanlış anlaşılmaları engelleyebiliriz. Böylelikle;  suçlama yapmadan sadece kendi duygu ve düşüncelerimizi ortaya koyarak karşıdaki kişiyi kırmaz ve gücendirmeyiz. Karşı tarafı da dinlememiz; hem söylediklerimizin doğru anlaşılıp anlaşılmadığını kontrol etmemize hem de onu da anlamamıza yardımcı olabilir. Böylelikle kavga ve anlaşmazlıkların azalmasını ve etkili bir iletişimin gerçekleşmesini sağlayabilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu makale 19 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Sibel Akgün

1979 doğumlu olan Uzm. Psk. Sibel Akgün Aydın, 2003 yılında İstanbul Üniversitesi psikoloji bölümünden, 2007’de ise Doğuş Üniversitesi klinik psikoloji yüksek lisans programından mezun olmuştur. Kognitif davranış terapileri, Cinsel Terapi, EMDR I.Düzey eğitimi,  Çözüm Odaklı Terapi, Stratejik Aile Terapisi, Kişilik Bozukluklarında Kognitif Davranış Terapileri uygulaması ve rahatlama teknikleri eğitimlerini almıştır. İstanbul'daki özel sağlık kurumlarında psikoterapist olarak çalışmış olan Aydın; 10.000’in üzerindeki seans tecrübesi ile şimdi de Bolu'da danışanlarına hizmet vermeye devam etmektedir.

Etiketler
İletişim
Uzm. Psk. Sibel Akgün
Uzm. Psk. Sibel Akgün
Bolu - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube