Romatoloji ve romatizmal hastalıklar

Romatoloji ve romatizmal hastalıklar

ROMATİZMA NEDİR

Romatoloji veya romatizma denince insanların aklına hemen eklem iltihabı gelir. Oysa Romatizmaların bir kısmı sadece eklemleri değil eklemlerle birlikte deri, kas, kemik ve iç organları etkileyebilmektedir. Romatoloji, Romatizmal hastalıkları inceleyen ve bu hastalıklar için tedavi olanağı sunan bir bilim dalıdır. Romatolojik hastalıklar bilimi, Romatoloji, Ülkemizde son yıllarda gelişen bir bilim dalıdır. Romatoloji uzmanı sayısı ülkemizde oldukça az olup yaklaşık 400.000 kişiye bir romatoloji uzmanı düşmektedir. Hastanemizde, Ülkemizde sayısı 30 civarında olan bir Romatoloji profesörü çalışmaktadır.

Romatizmal hastalıkların temel özelliği kişide şiddetli ağrı, hareket kısıtlılığı ve/veya şekil bozukluğu yapmasıdır. Şiddetli ağrı, hareket kısıtlılığı ya da uzuvlarda şekil bozukluğu da insanların sosyal yaşamlarında ciddi sorunlara yol açmaktadır. Bu yüzden romatizmal hastalıkların erken tanı ve tedavisi kişinin hayat kalitesinin iyileştirilmesi yönünden son derece önemlidir. Romatizma tek bir hastalık değildir. 200’den fazla romatizmal hastalık vardır. En sık görülen romatizmal hastalıklar arasında Romatod Artrit (iltihaplı romatizma), Osteoartrit (iltihapsız romatizma), kas romatizmaları (fibromiyalji, boyun ağrısı, bel ağrısı), Ankilozan Spondilit (genellikle omurgada şekil bozukluğu yapan-güngörmez hastalığı), Osteoporoz ve sistemik lupus eritematozus (SLE)  yer alır.

Her eklem ağrısı romatizmal hastalık anlamına gelmez. Çoğu romatolojik hastalıkta eklem ağrısına ilave olarak eklemde şişlik, hareket kısıtlılığı ve tutulan eklem çevresinde sabah sertliği görülür. Vaskülit (damar iltihabı) denilen bir çeşit romatizmal hastalıklarda ise eklemlere ait hiç bir bulgu olmayabilir ve deri, böbrek, akciğer gibi organların tutulumuna bağlı belirtilerle hastalık ortaya çıkabilir. Ayrıca bazen başka hastalıklara ait bir belirti olarak kas ve eklem ağrıları olabilir.  Tiroid (guatr) bezi bozukluları, Diabetes mellitus, kanserler bunar arasında en önemlileridir.

Romatizmal hastalığı düşündüren başlıca şikâyetler:

—Eklemlerde ağrı, şişlik, hareket kısıtlılığı

—Sabah eklemlerde sertlik olması

—Özellikle sabahları daha belirgin bel ağrısı ve tutukluk hali

—El parmaklarında soğukta beyazlaşma, morarma

—Cilt altında bezeler

— Güneşte ciltte aşırı duyarlılık ve yaralar gelişmesi

— Ellerde veya vücudun herhangi bir yerinde deride sertlik

—Güçsüzlük, merdiven inip çıkamama, oturup kalkamama ve kaslarında ağrı

—Ağızda yara çıkması, genital bölgede yara

—Gözlerinde sık sık iltihaplanma (Üveit)

—Tekrarlayan karın ağrıları

—Ağız-Göz Kurluğu

—Açıklanamayan Ateş

—Açıklanamayan kilo Kaybı

—Açıklanamayan deri döküntüleri

EN SIK GÖRÜLEN ROMATOLOJİK HASTALIKLAR

1. OSTEOARTRİT (eklemlerde kireçlenme): En sık görülen eklem hastalığıdır. Eklem kıkırdağının yapısının bozulması ve zamanla kaybolması bu hastalığa yol açar. Kanda iltihap göstergelerinde artışa yol açmadığından halk arasında iltihaplı olmayan romatizma olarak bilinir. 40 yaşından önce görülmesi nadirdir. 70 yaş üstü bireylerin dörtte üçünde bu hastalığa ait bulgular görülür. En sık diz, kalça, el parmak eklemlerinde görülür. Hastalarda ağrı, hareket kısıtlılığı ve el-ayak parmaklarında şekil bozukluğuna yol açar. İdeal bir tedavisi yoktur. Zaman zaman ağrı kesici ilaçlardan yararlanılabilir. Ancak kilo alınmaması, düzenli egzersiz yapılması, süt ve süt ürünlerinin düzenli tüketilmesi bu hastalığın önlenmesinde son derece önemlidir.

2. ROMATOİD ARTRİT: Halk arasında iltihaplı romatizma olarak da bilinir. Erişkin insanlarda görülme sıklığı %1’dir. Hastalık eklemler dışında iç organları da etkileyebilir. Hastalık en sık her iki el bileği ve el eklemlerini eşzamanlı olarak etkiler. Hastalarda el bileği ve el parmaklarında ağrı, şişlik, sabah ellerini kullanamama (sabah tutukluğu), ellerde şekil bozukluğu görülür. Eller dışında ayak bilekleri, dirsek, omuz ve dizler de sıklıkla hastalıktan etkilenir. Hastalığın tanısında hastanın şikâyetleri dışında fizik muayene bulguları, kan testleri ve eklem grafilerinden yararlanılır.

Erken tanı son derece önemlidir. Çünkü erken tanı konup tedavi başlanırsa şekil bozukluğu ve fonksiyon kaybı gelişme riski azalır. Tedavide öncelikli seçeneğimiz haftada bir defa kullanılan metotreksat, kinin ve kortizon dahil bağışıklık sistemini baskılayan bir çok ilaç kullanılır. Ayrıca yeni geliştirilen TNF alfa blokeri gibi biyolojik ilaçlarla seçilmiş hasta grubunda hastalık daha kolay kontrol altına alınabilmektedir.

 

3-ANKİLOZAN SPONDİLİT: Genellikle omurgayı tutan ağrılı, ilerleyici bir kronik romatizmal hastalıktır. Hastanın belini büken ve onu öne doğru eğen bir hastalıktır. Esasen omurgayı etkilemekle beraber diğer eklemleri, kiriş ve tendon denilen kasların kemiklere yapıştığı bölüm olan yerleri de etkiler. Bazen göz, akciğer ve kalp de etkilenir. Hastalık genellikle 20’li yaşlarda başlar. Erkeklerde daha sık görülür. Hastalar genellikle sabah çok şiddetli bel ve/veya kalça ağrısıyla uyanırlar. Ağrının gün içinde hareketle azalması karakteristiktir. HLAB27 isimli bir genin pozitifliği tanıda yardımcıdır. Erken tanı ve tedavi çok önemlidir. Tedavide ağrı kesici ilaçlar veya bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlardan yararlanılır. Yeni geliştirilen biyolojik ilaçlar, seçilmiş hastalarda mükemmel sonuçlar alınabilmektedir. Ankilozan spondilitli hastalarda egzersiz, özellikle yüzme sporu omurganın eğilmemesi için son derece önemlidir. Ankilozan spondilitli hastalar mümkün olduğunca hareket etmeli ve yüzmelidir.

4) BEHÇET HASTALIĞI: Ağızda ve cinsel bölgede ağrılı ülserler (yaralar; aftlar), göz iltihabı (Üveit) ve deri bulgularıyla seyreden bir hastalıktır. Hastalık sıklıkla sadece deriye sınırlı zannedilir. Ancak, özellikle genç erkeklerde bacaklarda ve akciğerlerde başta olmak üzere damar tutulumu ve beyin tutulumu yaparak hayatı tehdit edebilir. Hastalık her yaşta görülebilmekle birlikte en sık 20–30’ lu yaşlarda ortaya çıkar. Ülkemizde ve Bölgemizde sıkça görülmesi ve tedavi edilmezse görme kayıpları, beyin ve damar tutulumları ile eklemlerde tutuluma yol açması nedeni ile önemlidir.

 

5-AİLESEL AKDENİZ ATEŞİ (FMF): Birkaç ayda bir tekrarlayan ve birkaç günde kendiliğinden sona eren karın ağrısı, ateş, göğüs arısı, eklem ağrısı ve şişmeleri ile karakterizdir. Hemen daima çocukluk ve genç yaşlarda ortaya çıkar. Genetik geçişli bir hastalıktır. Sıklıkla aile bireylerinin bir ya da bir kaçı daha aynı hastalıktan etkilenmiştir. Tanısı öncelikle klinik bulgulara göre konur. Yardımcı olarak MEFV gen analizi yapılabilmektedir. FMF tanısı konduktan sonra kişinin ömür boyu kolşisin (Colhicium) adlı ilacı kullanması gereklidir. Aksi takdirde böbreklerde bozukluk ve zamanla yetersizlik söz konusu olabilir.                    

6. AKUT ROMATİZMAL ATEŞ (ARA):Özellikle çocuk ve gençlerde ortaya çıkan; A Grubu Beta Hemolitik Streptokakalar (Beta Mikrobu) ile üst sonlum yolu iinfeksiyonunu takiben gelişen, eklemler, kalp zarı ve kası, beyin gibi organlarda tutulum yapabilen bir hastalıktır. Eklem ve diğer organlardaki sorunlar genelde önemli bir hasar bırakmadan iyileşirken kalpte ciddi sorunlar yaratması nedeni ile ciddiye alınmalıdır. Bu hastalık eklemleri yalayan kalbi ısıran hastalık olarak bilinir. Kalpte daha sonraki yıllarda kendini gösteren romatizmal kapak hastalığına neden olur. Aort, mitral gibi kalp kapaklarında darlık ya da yetersizlik yapar. Bu hastalığı geçirenlerin aylık depo penisilin (Penadur gibi) yaptırmaları gereklidir. Hastalığın tanısında beta mikrobu ile infekiyon geçirdiğinin gösterilmesi önemlidir. Bu amaçla boğaz kültürü ve ASO denilen bir kan testinden yararlanılır. Ancak her boğaz enfeksiyonu geçirende ARA gelişmez ve her ASO yüksekliği ARA anlamına gelmez. O nedenle hastaların mutlaka diğer klinik belirtilerle birlikte değerlendirilip bu tanı konmalıdır.

7. SİSTEMİK LUPUS ERİTEMATOZUS (SLE): Özellikle genç - orta yaşlı bayanlarda görülen bir hastalıktır. Yüzde güneşe maruz kalmakla artan kızarıklar, eklem ağrısı ve şişmesi, ateş kilo kaybı, akciğer-kalp zarında sıvı birikmesi, anemi, böbrek ve diğer organlarda tutulum yapabilen, tedavi edilmezse ölümcül olabilen bir hastalıktır. Bir grubunda tekrarlayan düşükler ve tekrarlayan derin ven trombozu, beyin damarlarında tıkanmalara yol açabilir. Anti nükleer antikorların (F-ANA) pozitifliği tanıda oldukça yararlıdır

      

8) GUT: özellikle 40 yaş üstü erkelerde görülen, öncelikle ayak başparmağında ama diğer eklemleri de tutabilen, birkaç günde geçen ama aralıklı olarak tekrarlayan ani ağrı şişme kızarma ile karakterizedir. Ana laboratuar bulgusu serumda ürik asit seviyesinde artıştır. Tedavi edilmezse özellikle böbrekte bozukluklar yapabilir.  Genetik faktörler, proteinden zengin besinler, alkol ve birçok ilaç serum ürik asit seviyesini yükseltir.

 

.

 

Bu makale 11 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Mehmet Soy

Etiketler
Romatizma tedavisi
Prof. Dr. Mehmet Soy
Prof. Dr. Mehmet Soy
İstanbul - Dahiliye - İç Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube