Ozon üç oksijen atomundan oluşan bir kimyasal gazdır. Ozon normal atmosferik oksijenin çok enerji yüklü bir halidir. Oda sıcaklığında ozon renksiz ama karakteristik kokusu olan (fırtına sonrasında,yüksek yerlerde veya deniz kenarında hissedilebilir) bir gazdır. Ozon gazı, 1840’da Alman kimyacı Christian Friedrich Schönbein tarafından keşfedilmiştir. Yer seviyesine yakınken 10 milyon birim havada 1 birim ozon (O3) konsantrasyonunda sis biçimini alır.2000 metre yükseklikte daha azdır.
Teknik Ozon
Teknik ozon, ozon ve havanın karışımı olup atmosferik havadan hazırlanır. Bütün dünyada ilke olarak su sterilizasyonunda (şehirlerde içme suyu tesisleri) ve kimyasal beyazlatma işlemlerinde kullanılır.
Tıbbi Ozon
Teknik ozonun tersine tıbbi ozon, saf tıbbi oksijenden sessiz elektrik deşarjıyla hazırlanır.İstenen doz ve konsantrasyonda O3/O2 karışımı elde edilir.Ozon molekülü sabit değildir.Bu nedenle tıbbi ozon her zaman taze olarak çalışma yerinde (özel bir jeneratör yardımıyla) hazırlanır ve anında uygulanır. Çünkü bir saatin sonunda orijinal ozonun yalnızca yarısı elimizde kalır,ve gerisi yeniden oksijene dönüşür.
Doğada Ozon
Ozon stratosferde bulunan en önemli gazlardan biridir. Azami konsantrasyonu 20-30 kilometre (12-18mil) yükseklikte yaklaşık 1000 µg/m3 düzeyine ulaşmaktadır. 200-300 nm dalga boyunda UV aralığındaki emilim kapasitesi sayesinde ozonosfer, güneşin yaydığı yüksek enerji yüklü ultraviyole ışınlara karşı koruyucu bir filtre mekanizması oluşturmakta ve biosferdeki biyolojik dengeyi korumaya yardımcı olmaktadır.
Bazı zamanlar hava türbülanslarının sonucunda ozon yeryüzüne daha yakın katmanlara, daha küçük miktarlarda da olsa sızabilmektedir. Şimşekli fırtınalardan sonra ozonun kimi özelliklerini saptama şansı buluyoruz. Ultraviyole ışığın, sis ve dumanda bulunan çeşitli elemanlar (özellikle nitrojen oksitleri) üzerindeki etkisi altında ve oksijen basıncı koşulunda ozon oluşmaktadır. Sisin yoğunluğunu ölçmekte kullanılmaktadır.
Ozonosferde mevcut ozon tabakasının tahrip olmasına bağlı ozon konsantrasyonundaki düşme, güneş ışınlarının ultraviyole bileşenine karşı korumanın azalması anlamına gelmektedir. Bunun sonucuda ozon delinmesidir.Filtre görevine yetecek kadar ozon bulunmadığından UV ışınlar engellenmeksizin dünyamıza ulaşabilirler.
Bu ışınlar deri kanserine neden olabilirler, genetik süreçleri etkiliyebilirler.