Okulla artan risk: diş ve çene yaralanmaları

Okulla artan risk: diş ve çene yaralanmaları

Okulların açılması hem yeni başlayan hem de bir üst sınıfa geçen çocuklarımız için heyecan verici yoğun bir dönemdir.  Bu mutluluğu gölgelemek istemem ancak ağız ve diş sağlığı bakımından yaralanmaları ele almak için uygun bir zaman olduğunu düşünüyorum. Çok sayıda çocuğun bir arada olduğu, toplu giriş-çıkışlarda ve teneffüslerde koşturduğu bir ortamda çarpma, düşme gibi küçük kazalarla beraber diş veya dişlerin kırılması, sallanması veya yerinden çıkması gibi yaralanmalar da maalesef daha sık görülüyor.  

Bu yaralanmalar genellikle diş hekimliğinin gerçek ACİL durumlarıdır. Dikkatinizi çekmek için altını çizerek söylüyorum:  

İlk bir saat içinde yaptıklarınız/yapmadıklarınız dişin akıbetini, uygulanacak tedavinin başarısını belirgin şekilde etkiler. Dolayısıyla ebeveyn ve eğitmenlerin bilgi sahibi olması veya bilgiye hızlı ulaşabilmesi önemli fark yaratır. 

Çene yüz bölgesini ilgilendiren bir yaralanmada ilk yapılacak şey soluk yolunun emniyetini sağlamak olmalıdır. Ağız içerisinde yutulabilecek bir şey bırakılmamalıdır. Kanama varsa artıkları uzaklaştırılmalı gerekirse tamponlanmalıdır. Kafa travması, bilinç kaybı, kanama gibi geniş kapsamlı sonuçları olan belirtiler varsa öncelik tabii ki hastayı bir acil tıp merkezine ulaştırmak olmalıdır, diş peşinden gönderilebilir. 

Dişlerdeki hasarı tespit etmek için bölge temizlenerek görünür hale getirilmelidir. Eksik bir dişin veya dişler üzerinde eksik parçaların olup olmadığına bakılmalıdır. Hasta tükürecekse bu parçaların ağız içine düşmüş olma olasılığı nedeniyle bir kap kullanmak faydalı olabilir. Bir dişin kırılan parçaları üzerine yapıştırılarak tamir edilebilir ancak daha önemli olan, bir daimi dişin yerinden çıkmasıdır. Dişin eksik kısımları diş rengi dolgularla da tatmin edici form ve fonksiyona ulaştırılabilir, dolayısıyla zaman kaybetmektense kırık parçadan vazgeçip hızla bir diş hekimine ulaşmak tercih edilmelidir.  Oysa erken yaşta kaybedilen bir daimi dişin benzer düzeydeki telafisi çok daha zor, hatta imkânsızdır ve doğru yaklaşımla tekrar yerlerine takılabilirler!! 

Dişlerde oluşmuş eksiklikleri değerlendirdikten sonra hastanın dişlerini kapatması, ısırması istenir. Bu kontrol genellikle yer değiştirmiş dişlerin varlığını tespit etmek için faydalıdır. Yerinden oynadığını tespit ettiğiniz süt ve ya sürekli dişi hemen parmak baskısı yoluyla düzeltip peçete ısırtarak hemen bir diş hekimine gidin. Darbenin hemen ardından, yara henüz sıcakken yapacağınız bu müdahale büyük ağrı oluşturmaz, henüz yara bölgesinde pıhtı oluşmadığından dişin geri yerine hareketi kolaydır. Düzeltmeyi kendiniz yapamadıysanız diş hekimine hızla ulaşmanız çok daha önemlidir. Çünkü yara bölgesinde pıhtı organize olduktan sonra dişi eski yerine getirmek zorlaşır, hatta bazen imkanszdır. İşlem daha  ağrılı olacağından anestezi gerektirir. 

Yerine takılacak diş hemen ve zarar görmeden bulunmalıdır. Bir yandan zamana karşı yarışırken aramaya başlamadan cevaplanması gereken önemli soru şudur: Yerinden çıkan bir süt dişi midir, yoksa daimi diş midir? Süt dişleri, altlarında bulunan daimi diş tomurcuğuna zarar verme olasılığı nedeniyle yerine takılmaz, aranmamalıdır.  

Düşmüş dişin kök yüzeyinde bulunan lif ve hücrelerin sağlığı, onun için hayati öneme sahiptir, zedelenmemeli, kurumamalıdır. Ararken üzerine basmamanız gerektiğinin, dişi bulduğunuzda bir ilk yardım müdahalesinde bulunacağınızı hatırlatmak isterim. Tüm ilk yardım müdahalelerinde olduğu gibi yaralıyı nasıl kaldırdığınız ve uygun tedaviye ne kadar zamanda ulaştırdığınız akıbetinde belirleyici olur. Bizim durumumuzda müdahaleyi ilk 60 dakika içinde kök yüzeyi kurumadan yapmak önemli. Dişi bulduğunuzda, parlak mineyle kaplı, ağızdayken de gördüğümüz taç kısmından tek seferde sıkıca tutun, kirlenmişse akan su altında 10 saniye kadar köküne dokunmadan yıkayın. Hastanın ağzını mümkün olduğunca temizledikten sonra dişi yerine yerleştirin, hafif bir parmak baskısıyla düzelttikten sonra peçete ısırttırın. Yüz bölgesini ilgilendiren daha önemli bir yaralanma söz konusu ise bir acil tıp servisine, değilse bir diş hekimine olabildiğince hızlı ulaştırın.  

Dişi yerine siz takamıyorsanız hekime hangi ortamda taşıdığınız önem arz ediyor. Dolayıyla; yardım alınabiliyorsa diş aranırken bir yandan taşıma ortamının hazırlanmasını sağlamak faydalı olur. Taç kısmından tutup yıkadığınız dişi uygun taşıma ortamına bırakın. Okul gibi çocukların toplu halde bulunduğu merkezlerde profesyonel taşıma ortamları ve ACİL durumda aranacak bir diş hekiminin telefon numarasını hazır bulundurmak akıllıca olur. Taşıma ortamı olarak kapaklı bir kapta süt veya serum da iş görür. Diş hastanın kendi tükürüğü ile de nemli tutulabilir ama su içinde taşınmamalıdır. Kuruyan, kökleri üzerindeki lifleri zedelenen ve dişin tedaviye başarılı cevap verme olasılığı belirgin oranda azalır. Yerine takılacak dişin tutmamasında, hatta tüm darbe görmüş dişlerin tedaviye olumlu cevap oluşturmasında belirleyici olan önemli bir başka unsur, darbe ile diş hekimi müdahalesi arasında geçen süredir: ilk saatin içinde olmaya çalışmalıyız. 

Üst kesici dişlerin aşırı fırlaklığı veya sportif faaliyetler gibi darbe riskini arttıran bazı durumlarda önceden tedbir almak en iyi yoldur ancak bu başka bir yazının konusudur. 

Ciddi darbelerde alt çene kemiğinin eklem başını, kemiğin dişleri tutan bir kısmını veya elmacık kemiğini ilgilendiren daha ciddi kırıklar söz konusu olduğunda hastanın ağzını kapatıp mevcut durumunu koruyarak, gerekiyorsa alt çeneyi baş ve çene altından geçecek bir sargıyla tespit ederek bir acil tıp merkezine ulaşmanız gerekir. Darbe sonucu oluşan yaralanmaların çoğunda tedavinin akıbetini belirleyen “zaman” unsurunu tekrar vurgulayarak yumuşak doku yaralanmaları dışında bir hasar görmeseniz bile yaralıyı en kısa zamanda tüm çevre dokularını kapsayan detaylı bir muayeneden geçirmenizi öneririm. Çünkü çatlak görünümlü dikine kırıkları, kemik içinde kalan kök kırıklarını, dişin öz odasını da etkileyen parça kırıklarını siz göremezsiniz. Kırık oluşmadığı halde diş yanlara doğru hareket etmiş, gömülmüş veya uzamış olabilir, hiç hareket etmediği halde kök ucundan giren damar-sinir paketi kopmuş olabilir.  

Tespit edebilirsek tedavi edebiliriz, erken tedavi edebilirsek başarılı olabiliriz. 

Tedbir olarak darbe almış çocuğunuzu iyi gözlemeniz ve sonuçlarını henüz göremeyeceğiniz hasarların varlığı ihtimaline karşın uyanık olmanızı önemlidir. Dolayısıyla yine olabildiğince HEMEN bir diş hekimine –varsa çocuğunuzun düzenli takibini yapan kendi diş hekimine muayene olmanızıöneririm.  

Tedavi gerçekleştirildikten sonra darbe görmüş dişinizi 2 yıl süreyle belli periyotlarla  kontrol altında tutmak isteriz. Çünkü bu süre içindeki herhangi bir zamanda dişte olumsuz cevaplar gelişebilir ve böyle bir durumda yine erken müdahale önemli olacaktır.  

Darbesiz günler, Sağlıklı gülüşler, yerli yerinde dişler dilerim :) 

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Dt. Şule Şimşek

Uzm. Dr. Dt. Şule Şimşek, 27 Ağustos 1971 tarihinde Ankara'da doğmuştur. İlk okula 1978 yılında Almanya’da başlamıştır. Ortaokul ve lise eğitimini ise Ankara’da tamamlamış, ardından lisans eğitimine Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nde başlamıştır. 1996 yılında mezun olmuştur ve Diş Hekimi unvanı almıştır. Lisans eğitiminin ardından Ankara Üniversitesi Pedodonti Anabilim Dalı'nda uzmanlığını almıştır. İhtisas eğitimini alırken aynı üniversitenin Anabilim Dalı kürsüsünde Araştırma Görevlisi olarak da bulunmuştur. Uzmanlık eğitiminin son yılı olan 2002 yılında bir yandan da Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı'nda öğretim üyesi olarak çalışmaya başlamıştır. Uzm. Dr. Dt. Şule Şimşek, 2002 yılında Yeditepe Üniversitesindeki akademik görevinden istifa ederek klinik hekimliğine yönelmiştir ve Marma ...

Etiketler
Diş darbesi
Uzm. Dr. Dt. Şule Şimşek
Uzm. Dr. Dt. Şule Şimşek
Antalya - Diş Hekimi
Facebook Twitter Instagram Youtube