Obesite ve diyabette şeker ve tatlandırıcılar

Obesite ve diyabette  şeker ve tatlandırıcılar

Obesite de ve Diyabette Şeker ve Tatlandırıcıların Karşılaştırması

        Şeker, şeker pancarından üretilmesiyle  ilk olarak Avrupa'da ortaya çıktı,geçen sürede hergeçen gün tüketimi  tüketimi arttı. Toplumların şeker tüketiminin artmasıyla birlikte bazı hastalıklarında artması ilginçti. Çünkü; şeker sadece kalorisiyle, şişmanlatıcı etkisiyle zarar vermiyor, doğrudan kimyasal yapısıyla da çok tehlikeli. "Şeker yiyeyim oradan aldığım kaloriyi başka yerden kısarım" demek çok yanlış. İnsan vücudunun şeker almasına gereksinim yoktur. son yıllarda sağlıklı yaşam ve sağlıklı beslenme eğilimi ile tahtından indirildi. İndirilene kadar yapacağını yaptı tabii: Dişleri çürüttü, şeker hastalığını ortaya çıkardı, obeziteyi artırdı, kalp sağlığını bozdu

Son yıllarda kısmen ya da tümüyle beslenme alışkanlıkları sonucu oluşan hastalıklar; çok büyük bir toplum sağlığı sorunu haline gelmiştir. ABD'de 20 yaş üstü erişkinlerin yüzde 65'i ya şişman, 64 milyon insan koroner kalp hastalığı, 11 milyon insanda şeker hastalığı, 37 milyonun kolesterol yüksekliği vardır. Ülkemizde kalp hastalığı sıklığı bu boyuta henüz gelmemiş gözükse bile, şeker hastası sayısının dört milyon olduğu göz önünde bulundurulursa, bunun hiç de küçümsenmeyecek bir durum olduğu kaçınılmazdır.

 Şeker pancarından veya şeker kamışından elde ettiğimiz şeker 'sakaroz', iki ayrı molekülden oluşan bir birleşik moleküldür.

  Sakarozu biz yer yemez vücudumuzda glikoz ve fruktoza ayrıştırır. Hemen kana karışır ve kan şekerini yükseltir.glikoz kan şekerimizin de adıdır. Çok fazla miktarda şeker yemişsek, gereğinden fazla insülin salgılanır. İnsülin o şekeri hemen alır vücudun bir enerji açığı varsa kısmen enerjiye dönüştürür.Mutlaka yediğiniz şekerde bir fazlalık olacaktır.. Bu fazla şeker, insülin aracılığı ile ya kas ve karaciğerdeki şeker depolarına götürülecek  İnsülin bu şekeri alacak ve yağa dönüştürecek. Dolayısıyla sizin yediğiniz şeker vücudun değişik bölgelerinde yağlanmalara sebep olacak.

İnsanoğlunun 200-400 gram meyve dışında hiç şeker yememesi gerekir. Diyelim ki çok canınız çekti, 2 parça çikolata yediniz, o gün meyve yemeyin. Bir matematik yapmak zorundayız. Elbette, meyveden elde etmiş olduğumuz bir takım vitamin ve antioksidanları da feda etmiş oluyoruz.  

Yani;  Bir kutu meşrubatta 35 gram ; 200 gram meyvede 30 gram şeker vardır.

- Meyvelerin şeker oranları farklı değil mi?

- İncir,kavun,üzüm ve muz en çok şeker içerenler. Ama onun dışındaki meyveler aşağı yukarı aynı.Limon bile şeker içerir

  Sanayii ne yaptı, Şekere alternatif tatlar bulmaya çalıştı ve tatlandırıcılar ortaya çıktı. Şekere alternatif doğal tatlar var tabii: bal, pekmez, hatta en iyisi meyveler. İlla beyaz şeker tadını isteyenler için alternatif olarak yeni nesil şeker ve tatlandırıcıları inceleyelim

Kahverengi/ esmer şeker: Rafine beyaz şekerin, şeker yapımında bir ara ürün olan şekerkamışı melasıyla tekrar karıştırılarak boyanmasıyla elde edilir. Esmerleştirme işlemi rafinasyon ve beyazlatma işlemlerinden sonra gerçekleştiğinden bu şekerin daha doğal ya da daha az işlem görmüş olduğunu söylemek doğru değildir. Ancak vitaminler ve doğal özler içeren melas eklendiğinden besin değeri beyaz şekere kıyasla daha zengin, tadı hafif karamelize ve hoş, kalori olarak herhangi bir farkı yoktur. Esas farkı fiyatı: esmer şeker beyaz şekerin altı katına varan fiyat farkıyla satılıyor.İnsülin üzerine etkisi ise beyaz şekerle aynı

Sakkarin: Yapay tatlandırıcılardan en çok tercih edileni ve ilk göz ağrımız diyebiliriz. İlk çıktığı zaman şeker hastaları ve kilo sorunu yaşayanlar için mucizevi bir buluş oldu. Sonra zaman içerisinde kanserojen olduğu iddiaları ortaya atılmasına rağmen popüleritesini korudu. Tercih etmeyenlerin önde gelen sebebi ise ağızda bıraktığı tat.

Aspartam: Aspartamın sağlık açısından güvenliği de uzun yıllar sorgulandı. Ama hem diyetisyenler hem de doğal ürün tercih edenler arasında en çok tavsiye edileni de aspartam diyebiliriz. Aspartam şeker hastaları ve kalori hesabı yapanlar için avantajlı, diyet içeceklerinin birçoğunda kullanılıyor, ayrıca tablet ve toz olarak bulunabiliyor. Ancak onunda ağızda bıraktığı tat sakkarinden pek farklı değil.

Sorbitol:  Elma, kuru erik, kiraz ve üzüm gibi taneli ve tanesiz birçok meyvede bulunan doğal bir karbonhidrattır. Bu sebeple tamamiyle doğaldır. Birçok unlu mamülde ve şekerleme ürünlerinde kullanılır. Tatlandırıcı ve hacim artırıcı özelliktedir. 2,6 kcal/ gr kaloriye sahiptir. bu yüzden zayıflama diyetlerinde ve diyabette tavsiye edilemez Dişte plaka oluşumuna sebep vermediğinden diş dostu olarak düşünebilir Sorbitol tolere edilemediğinde gaz oluşumu görülebilir.

Stevia: Paraguay ve Brezilya'da yüzyıllardan beri tatlandırıcı ve tedavi edici özellikleri nedeniyle kullanılan stevia (şeker bitkisi) Japonya'da da otuz yılı aşkın bir süredir milyonlarca kişi tarafından tatlandırıcı ve gıda katkısı olarak kullanılmaktadır. Türkiye’deki sağlıklı ve doğal beslenme eğilimi ile koşar adım piyasaya girmiş durumdadır. Bu bitkiden elde edilen özütün, kan şekerini düzenleyici etkilerinin yanı sıra tamamen doğal, sıfır kalorili, bol lif içerikli olması en büyük tercih sebebidir. Fiyatı da uçuk değil. Stevia bitkisinin içerisindeki Steviosid maddesi, vücudumuzdaki tat duyuları tarafından normal şekerin 250-300 katı daha şekerli olarak algılanmaktadır. Bu nedenle bir tutam şeker bitkisi tozu, bir litre çay, kahve veya diğer içecekleri tatlandırmaya yeterli oluyor.

Agave:  Çalışmalar içerisinde yüksek oranda fruktoz içeren agave şurubu veya nektarı ya da şekerinin çok sağlıklı bir alternatif olmadığını, doğal veya bitkisel diye adlandırılan bilinen meyve şekerinden farklı bir yapı olmadığını göstermektedir. Beslenme uzmanı olarak sizlere önerim mutlaka uygun porsiyonda meyve ve sağlıklı şeker alternatifi olan balı gün içerisinde porsiyon kontrollü bir beslenme ile uygulanmasıdır. Agave gibi sağlığımızı riske sokacak yüksek fruktoz içeren şekerlerden de uzak durmamız gerektiğini unutmamalıyız.  

       Şunu unutmamalıdır ki içeceklerimizi şekersiz tüketmeye alışmalıyız Bilim hergün değişiyor bugün doğru bilinenler yarın yanlış olabildiğinden tedbir olarak günlük kullanım sınırlı ve az olmalıdır

Bu makale 14 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dyt. Suzan Gerdan

Etiketler
Glikoz
Dyt. Suzan Gerdan
Dyt. Suzan Gerdan
İzmir - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube