Myoma uteri

Myoma uteri

 

MYOMA UTERİ

 

Myom, uterus(rahim) kas dokusundan gelişen , halk arasında "ur" diye

 

bilinen iyi huylu bir tümördür. 20-35 yaş arasındadaki kadınların

 

%20'sinde görülür. Yaş ilerledikçe, myom insidansında da artma

 

olmaktadır. 45 yaş üzerindeki kadınların yaklaşık %40'ında myom vardır.

 

Menopozdan sonra görülme olasılığı çok düşüktür ve hatta var olan myom, menopozla birlikte

 

gerileyebilir.

 

Miyom gelişimini arttıran risk faktörleri:

 

- Siyah ırk

 

- Nulliparite (Doğum yapmamış olmak)

 

- Erken menarş (İlk adetin erken yaşta başlaması)

 

- Beslenme

 

- Obezite

 

- Alkol

 

- Ailesel yatkınlık

 

- Hipertansiyon

 

Myom, rahim duvarında yerleştiği yere göre bazı belirtilere neden

 

olmaktadır.

 

Yapılan histerektomilerin (rahmin alınması ameliyatı) en sık nedeni (%35)

 

myomlardır

 

Bir kadının rahminde bir tek myom olabileceği gibi (buna

myoma uteri

denir) birden fazla sayıda myom bir arada da bulunabilir.(buna

uterus

myomatosus

denir)

Miyom tipleri:

 

1-Subseröz myomlar (rahmin dış tabakasında)

 

2-İntramural myomlar (rahmin orta tabakasında)

 

3-Submüköz myomlar (rahmin iç tabakasında)

 

En sık görülen myomlar intramural myomlardır

 

Myomlar, büyüklükleri, sayıları ve rahimdeki yerleştikleri yere göre genel

 

olarak üç belirtiye neden olmaktadır. Bunlar kanama, ağrı ve infertilite

 

(kısırlık)'dır.

 

Rahim iç duvarına yerleşen myomlar en çok kanamaya neden olmaktadır.

 

Rahimde myom olduğu zaman, kadında adet kanamaları artar ve pıhtılı bir

 

kanama meydana gelir. Adet kanamalarinda çok kan kaybına maruz kalan

 

kadının güçsüzleşir ve enfeksiyonlara sıkça yakalanır. Bu durumda kadın

 

hemen doktora gitmelidir

 

Myom belirti vermezse, kadınlar bunu fark edemez ve doktora da

 

gitmemisse, myom rahim içinde büyümeye devam eder. Büyük hacimdeki

 

myomlar da bulundukları yere göre ağrı ve bası belirtilerine neden

 

olmaktadır. Her şeyden önce hasta, rahminde aşağıya doğru çekilme ve

 

sanki bir ağırlık varmıs gibi bir hisse kapılır.

 

Rahmin ön yüzünde olan myomlar, mesaneye baskı yapacağından,

 

hastalar sık sık idrara çıkar ve zaman zaman idrar yaparken yanma

 

hissederler. Rahmin arka yüzünden gelişenler ise, kalın barsağa baskı

 

yapacağından, defekasyon problemlerine neden olabilir

 

Myomlar, rahim içini bozarak, rahimde şekil bozukluğu yaparak, sperm

 

geçisini engelleyerek, rahim kasılmalarına neden olarak, ve tuba trasesini

 

bozarak infertiliteye (kısırlığa) neden olurlar.

 

Myomlar genel olarak yüzde 5-10 arasında infertiliteyle birliktedir. Ama

 

sadece myomların neden olduğu infertilite oranı yüzde 2-3 kadardır.

 

Rahimde myom olmasına rağmen gebelik de oluşabılır. Bu durumda,

 

gebeliğin erken dönemlerinde yani ilk 3 ayında myom büyür. Daha sonra

 

küçülebilir, değişmeyebilir veya büyümeye devam edebilir. Bunu önceden

 

kestirmek zordur.

 

TEŞHİS

 

Myomlar çok küçük değilse çoğunlukla muayene sırasında elle

 

hissedilirler. Ultrason ile myomlar çok iyi bir şekilde görülebilir ve

 

boyutları ölçülebilir. Bazen serviksten (rahim ağzından) vajene doğru

 

ilerlemiş myomlar spekulum muayenesinde görülebilirler. Bazen CT, MR,

 

SİS, HSG, laparoskopi gibi diğer tanı yöntemlerine ihtiyaç duyulabilir

 

MYOM ve GEBELİK

 

Myom düşüklere neden olabilir, bebek gelişmesi tam olmayabilir, bebeğin

 

eşi zamanından önce yani hamilelik sırasında yerinden ayrılır ve bebek

 

ölür, annenin hayatı da tehlikeye girebilir. Eğer gebelik miadına kadar

 

devam ederse, bebek başıyla değil, poposuyla gelebilir, yan geliş olabilir,

 

ağrılar başlamayabilir, ve doğumdan sonra da kanama fazla olabilir.

 

Bu nedenle rahimde myom varsa ve bir gebelik planlanıyorsa, myom

 

mutlaka ameliyatla çıkartılmalıdır. Sonra gebeliğe izin verilmelidir. Ama

 

myoma rağmen gebelik oluşmuşsa, hiçbir şey yapmadan gebe daha sıkı

 

takip edilmeli, gebeliğin ileri dönemlerinde dayanılmaz ağrılar oluşursa,

 

gebelik dikkate alınmadan myom çıkartılmalıdır. Usta bir cerrah, bebeğe

 

zarar vermeden myomu rahatlıkla alabilir.

 

Gebelikte myomun belirtisi yoksa, doğum beklenir. Doğumda rahmin dış

 

yüzündeki myomlar alınabilir. Ama geniş tabanlı oturmuş büyük myomlar

 

çıkartılmamalıdır, çünkü durdurulamayan kanamalara neden olunabilir

 

TEDAVİ

 

Myomlar genellikle küçük ve şikayete neden olmadıklarından tedavi

 

gerektirmezler. Buna rağmen belirgin şikayet yaratanlar, doğurganlığı

 

etkileyecek kadar büyüklükte olanlar veya kanser ya da benzeri habis

 

(kötü huylu) tümörlerle karışabilecek özellikte olanlar tedavi gerektirirler.

 

Myomunuz eğer küçük ise 6 ay arayla kontrol muayeneleri yapılmalıdır.

 

Myomun büyüme hızı böylelikle takip edilmiş olunur. Tedavi için hemen

 

hemen her zaman ameliyat uygulanır. Çok başarılı ve yaygın kullanılan

 

bir ilaç tedavisi henüz yoktur.

 

İlaç olarak bir hormon olan

GnRH Anologları nadir olarak

kullanılmaktadır. Bunlar geçici olarak menopoz yaratırlar ve bu sayede

 

myomların geçici bir süre için küçülmesini sağlarlar. Fakat etki kalıcı

 

olmaz. Özellikle büyük myomlarda ameliyattan önce verilirse myomun

 

küçülmesini ve ameliyatın daha kolay olmasını sağlayabilir. Fakat bunun

 

yanında küçük myomların daha da küçülmesini ve ameliyat sırasında

 

gözden kaçmasına sebep olabilir ve myomların ameliyatta uterus

 

duvarından ayrılmasını güçleştirebilir.

 

Diğer nadiren ve daha çok araştırmalarda uygulanan ilaçlar: GnRH

 

agonistleri, GnRH antagonistleri, mifepriston, danazol, gestrinon, selektif

 

östrojen reseptör modulatörleri, selektif progesteron reseptör

 

modulatörleri, levonorgesterol içeren RİA (mirena)

 

Myomektomi ameliyatı:

 

Myomun uterus (rahim) duvarında basitçe sıyrılarak çıkartılması işlemidir.

 

Laparoskopik yada açık olarak yapılabilir. Çocuk isteyen kişilerde rahmin

 

korunmasını sağlayan bir yaklaşımdır. Myomektomi ile myomları alınmış

 

bir kişide 5 yıl içerisinde tekrar myom oluşma riski %50-60 kadar

 

bulunmuştur, bunların dörtte birinde (%10-15) tekrar ameliyat gerekmiştir.

 

Bu işlem uterus duvarında incelmeye neden olabileceğinden sonraki

 

gebeliklerde normal (vajinal) doğum yerine sezeryan tercih edilmek

 

zorunda kalınır.

 

Myomlar laparoskopi yapılarak da çıkartılabilir. Bunun kararı, myomun

 

sayısı ve büyüklüğü ile ilgilidir. 6 cm'den büyük olanlar, 4 adetten fazla

 

olanlar, tubalara yakın yerleşenler ameliyatla çıkartılmalıdır. Saplı olanlar

 

ise, laparoskopi ile çıkartılabilir.

 

Myom çıkartıldıktan 4 ay sonra, hasta arzu ederse, gebeliğe izin verilir.

 

Hasta menopoza yakınsa ve myomun hiç bir belirtisi yoksa, tedavisi de

 

gerekmez

 

UTERİN ARTER EMBOLİZASYONU

rahme (uterusa) kan götüren atar damarların özel

tekniklerle tıkanması işlemidir. Uterin arter embolizasyonu ile myomlara giden kan azalır ve bu

 

sayede myomlar küçülür. Ameliyat lokal anestezi ile damardan girilerek yapılır, karın açılmaz.

 

Doğumdan Sonra Myomlarım Küçülür Mü?

 

Myomlar doğumdan sonra rahmin kanlanması azalacağı için ve hormon seviyeleri düşeceği için

 

çoğunlukla küçülür ancak her zaman küçülmeyebilir.

 

Miyomlar kansere dönüşebilir mi?

 

Myomlar kanser değildir, iyi huylu (benign) tümörlerdir. Kansere dönüştüklerine dair herhagi bir

 

kanıt yoktur.

 

Miyomlar ameliyattan sonra tekrar oluşur mu?

 

Myomların oluşmasında genetik faktörler çok önemlidir. Bu yüzden myom üretmeye yatkın bir

 

rahim (uterus) tekrar myom üretebilir. Ameliyatta myomların tamamı alınsa bile tekrar yeni

 

myomlar oluşabilir. Ayrıca ameliyatta tüm myomların alındığı düşünülebilir ama gözle

 

farkedilmeyecek kadar küçük myomlar uterus içerisinde olabilir ve bunlar ameliyattan sonra

 

zamanla büyüyüp farkedilir hale gelebilir. Büyük bir kaç myomu olanlara göre küçük çok sayıda

 

myomu olanlarda tekrarlama riski daha fazladır. Ortalama tekrar myom oluşma oranı %15 kadardır.

Bu makale 10 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Suat Karataş

Op.Dr Suat Karataş,22 Şubat 1982 tarihinde Ergani‘de doğmuştur. Lisans öncesi eğitimlerinin ardından 1999 yılında  İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde başladığım tıp eğitimimi 2005 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. Ardından yine İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nda ihtisas eğitimimi tamamladı ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmuştur.. 2005-2010 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak çalıştım. 2011- 2012 yılları arasında Şanlıurfa Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde zorunlu hizmet yükümlülüğümü yerine getirdikten sonra Şubat 2013 - Haziran 2013 tarihleri arasında İstanbul Florence Nightingale Hastanesi’nde ve Ocak 2015 - Haziran 2015 tarihleri a ...

Etiketler
Erken menarş
Op. Dr. Suat Karataş
Op. Dr. Suat Karataş
İstanbul - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube