Memede ele gelen kitleler (her ele gelen her kitle kanser değildir!)

Memede ele gelen kitleler (her ele gelen her kitle kanser değildir!)

Memedeki kitlelerin (sertlik ve yumruların) tanısı nasıl yapılır?

Meme kitlelerinin (sertliklerinin) tanısında olmaz sa olmazımız kişinin kendi kendini muayene etmesidir. Ancak bu ayakta ve bir elin iki parmağı arasında sıkarak değil, yatar  vaziyette ve bir elin ortadaki üç parmağı ile hamur açar gibi yapılmalıdır. Böylece erkenden kitlenin farkına varmak mümkün olabilmektedir.

Her kadının hayatının bir evresinde memesinde eline kitle gelebilir. Hatta ailede veya yakın çevrede meme kanseri vakası yaşanmışsa; bu kitlenin tetkiki sonuçlanana kadar kötü huylu olabileceği endişesiyle kişinin hayatını kabusa çevirebilir. Eğer kitle sınırları net olarak ele gelmiyor ve her iki memede birden fazla kitle hissediyorsanız, bu memenin normal yapısı olabilir. Kadınların hormonal olarak aktif olduğu dönemlerde çok görülen ve fibrokistik meme yapısı dediğimiz bir durumda olabilir. Menapozdan sonra fibrokistik meme yapısı geçer ve memeler daha düzgün bir hal alır. Fibrokistik meme yapısının bir özelliği de regl öncesi dönemlerde daha fazla olmak üzere memelerde hassasiyet ve ağrılı yapmasıdır. Eğer kitle sınırları çok net olarak ele geliyor ve bir misket gibi elinizin altından kaçıyorsa, bu tür kitleler genellikle basit kistlerdir. Bu kistlerin klinik olarak bir önemi yoktur. Eğer çok büyük boyutlara erişirse ve ağrı yaparsa bir iğne ile içi boşaltılabilir.

Memede ele gelen kitle eğer ağrılı ise, bu ağrı büyük ihtimalle kanser dışı nedenlerden kaynaklanmaktadır. Çünkü meme kanserleri çok ileri evrelere ulaşana kadar hep ağrısız ve sinsi olarak büyürler. Meme kanserinin erken tanısında meme ağrısının yeri yoktur. Zira meme ağrısı ile gelen hastaların ancak %3’ünde kanser saptanmaktadır.

Ne tür kitlelerde kanser ihtimali daha fazladır?

Kitlenin şekli, ele geliş biçimi önemlidir. Eğer çok sert ve kenarları bir kaya parçası gibi düzensiz ise, kısa zamanda ortaya çıkmış ve büyümüşse , aynı taraf koltukaltında da ele gelen kitle veya kitleler varsa, kanser ihtimali yüksektir.

Memede ele gelen kitlelerin büyük bir kısmı iyi huylu urlardır, ancak yine de tedbiri elden bırakmamak gerekir. Bu gibi durumlarda yapılacak en önemli şey vakit kaybetmeden doktora başvurmaktır.

Doktora başvururken nelere dikkat edilmelidir?

Kitlenin doğru teşhisi için özellikle meme kanseri ve meme cerrahisi ile ilgilenen bir genel cerrahi uzmanı seçilmesi önemlidir. Uzmanın çalıştığı kurumun mamografi ve meme ultrasonografi, meme mrg gibi tanıya yönelik teknik alt yapısının yeterli olması gerekmektedir. Meme ultrasonografisi yapacak radyoloji doktorunun bu konuda deneyimli olması ve mamografi cihazının da dijital olması tanı değerini daha da arttıracaktır.

Kanser şüphesi düşük olan kitleleri 2 sene boyunca 3 veya 6 aylık aralıklarla takip etmek gerekir. Bu takip sonucunda kitlenin boyut ve yapısında değişiklik yoksa kanser olmadığı düşünülebilir. Değişiklik olan olgularda iğne biyopsisi ile kesin tanı konur. Kanser şüphesi daha yüksek olan kitlelerde takip etmek yerine hemen iğne biyopsisi yapıp tanıyı kesinleştirmek gerekir.

Biyopsi materyalini inceleyen patoloğun meme konusunda deneyimli ve güvenilir olması çok önemlidir. Velhasıl meme hastalıkları ve meme kanserinin tanı ve tedavisi iyi bir ekip ve altyapıyı gerektirmektedir.

Memedeki kitlelerin tanısının konmasında tetkik ve işlem sıralaması nasıl olmalı dır?

1 - Önce doktor tarafından elle düzgün bir şekilde heriki meme ve koltuk altının muayenesi

2 - Meme konusunda deneyimli bir radyolog tarafından ultrasound muayenesi yapılması

     a - Burada ele gelen kitle usg'de basit kist olarak tanımlanmışsa iğne ile ponksiyone edilerek boşaltılır ve hasta takibe bırakılır ( 6 ay ara ile usg kontrolü)

     b - Ele gelen sertlik usg'de komplike kist olarak tanımlanmışsa yerine göre erken usg takibi (3 ay ara ile) veya kontraslı meme mrg sonucuna göre gerekirse usg eşliğinde kist duvarından tru-cut iğne biopsisi yapılır ve ona göre bir yol izlenir.

     c - Ele gelen sertlik (kitle) usg'de iyi huylu (selim) ur (fibroadenom) olarak tanımlanmışsa hastanın yaşına göre bir yol izlenir. Hastanın yaşı genç ise 6 aylık aralarla usg kontrolü altında takibe bırakılır. 40 yaş üstünde böyle birşey ile karşılaşılırsa yine kontraslı meme mrg sonucuna göre ya takibe bırakılır veya usg eşliğinde iğne biopsisi yapılır ve gelen patoloji sonucuna göre bir yol izlenir.

     d - Ele gelen sertlik (kitle) usg'de kötü huylu (habis -malign) olarak tanımlanmışsa gene hastanın yaşına             ve pozisyonuna göre eğer meme koruyucu bir ameliyat düşünülüyorsa aynı ve karşı memede de henüz ele gelmeyen başka bir kitlenin olup olmadığının da saptanabilmesi için kontraslı meme mrg çekildikten sonra usg eşliğinde kitleden iğne biopsisi yapılması ve buradan gelecek olan patoloji sonucuna göre bir yol izlenmesi gerekecektir.

3 - Dikkat edilirse buraya kadar olan bölümde "mamografi" den hiç sözetmedik, zira biz memede ele kitle gelen durumlarda mamografiyi ilk tanı yöntemi olarak kullanmıyoruz. Sadece tanısı konmuş kitlelerde ikincil bir odağın veya karşı memede başka bir odağın olup olmadığını kontrol için kullanmaktayız. "mamografi" nin asıl kullanıldığı yer 45 yaş üstü hastalarda henüz elle hissedilecek büyüklüğe gelmemiş olan habis (malign) karakterdeki odakların erkenden tanımlanmasında tarama testi olarak kullanılmasıdır.

           Günümüzde onca tanı modalitelerinin olmasına rağmen elimizde tek tarama testi olarak kullandığımız yöntem "mamografi" dir. Ancak hastanın bu şansını iyi kullanmasına olanak sağlanmalıdır. Zira mecbur kalmadıkça ve özel durumlar dışında 6 aydan daha sık aralıklarla mamografi çekilememektedir.

 

                                                                                                                               

Bu makale 6 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Mustafa Şener

Op. Dr. Mustafa ŞENER, 1955 yılında Antakya'da doğmuştur. 1972 yılında Antakya Lisesi’ni bitirmesinin ardından aynı yıl Galatasaray İşletmecilik Yüksek Okuluna girmiştir. Bir sonraki yıl ise ideali olan tıp fakültesini kazanarak 1973 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimine başlamıştır. 1979 yılında eğitimini tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır.  Mezuniyetini takiben Bezm-i Alem Vakıf Gureba Hastanesi Cerrahi Kliniğinde görev yapmaya başlamıştır. 1981 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı’nda ihtisasına başlamış olan Op. Dr. Mustafa ŞENER, 1981-1985 yılları arasında burada 1000'e yakın ameliyat ve biri yabancı olmak üzere 5 adet yayın yapmıştır. Ayrıca katıldığı 3 ulusal kongreye yaklaşık 8 tebliğ sunmuştur. 1985 yılında ise Genel Cerrahi Uzmanı olmuştur. ...

Etiketler
Meme boyutları
Op. Dr. Mustafa Şener
Op. Dr. Mustafa Şener
İstanbul - Genel Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube