Masters ve johnson'a göre vajinismus ve etiyolojisinde erkek ve kadın homoseksüelliğinin yeri

Masters ve johnson'a göre vajinismus ve etiyolojisinde erkek ve kadın homoseksüelliğinin yeri

 

Bu metin W.H. Masters & V.E. Johnson'un «Les Mésententes Sexuelles » (1970) kitabından alınmış olup  kişisel görüşler yansıtılmamış, sadece cinsel terapinin iki büyük isminin hem vajinismus hemde homoseksüelllik konusundaki görüşleri kendi sözleriyle birebir aktarılmıştır

 

Vajinismus cinsel ilişkiyi güçleştiren hatta imkansız kılan psikosomatik bir rahatsızlıktır. Anatomik olarak perineyi ve vajinanın üçte birlik giriş kısmını etkiler (resim 6-A). Fizyolojik olarak ritmik orgazm kasılmalardan çok farklı bir şekilde ağrılı kasılma ile karakterize olur. Gerçek veya hayali yada tümüyle içten hissedilen bir duruma karşı bir tepki olup tümüyle istemdışı bir refklekstir. Bu durum psikosomatik rahatsızlıklara güzel bir örnektir.

 

Kesin teşhis basit bir sorgulamayla tam olarak konulamaz, pelvis bölgesininde muayene edilmesi gerekir. Bu basit muayenenin yapılmamaması bazen yalnızca bu kontrol esnasında bile iyileştirilebilecek yalancı vajinismus vakalarının gözden kaçmasına sebeb olabilir. Diğer yandan kimsenin aklına gelmeyen bir vajinismus durumuda ancak böyle bir muayene esnasında tespit edilebilir.

 

Araştırma vakfı, bütün kadınlara pelvis muayenesi yapılmasını ve ancak bu muayeneden sonra vajinismus teşhisi konulmasını proğramında belirtmiştir. Vajinismuslu hastaların bu muayeneye tepkileri, vajinismus ihtimalini düşündürecek şekilde çok tipiktir. Terapist, dış genital organları muayene etmek için dikkatlice yaklaştığında, hasta jinekoloji masasında geriye kayarak, ayaklarını koyduğu destekten çekerken, vajinasına  yönelik bir bakış yada hareketin tehdidine karşı kalçalarını sıkmaktadır. (Bazen tüm bu savunma tepkileri yalnızca bir muayene olma ihtimalinde bile ortaya çıkabilmektedir.)

 

Vajinismus çok belirgin olduğunda, kaslar öylesine kasılmıştırki vajinaya dokunmak bile teknik olarak imkansızdır. Klinik olarak böyle bir durumda vaginaya girmeye çalışmanın bir faydası olmadığı gibi bu zorlamanın yaratacağı duygusal şok iyileşmeyi geciktirebilir. Bunun yanısıra, eğer vajinaya giriş fazla zorlanmadan gerçekleşiyorsa, hatta  hasta kendini güvende görüyorsa bu durum tedavinin ilk adımı bile sayılabilir.

 

Bununla birlikte vajinismus evlilikte cinselliğin yaşanmasına engel olacak kadar önemli olabilir. Sağlam kızlık zarı, zarın direncinden dolayı girişin imkansız olduğuna dair inanışlar, tıb bilimininde bile varolan temel yanlışlardır. İşte bu yüzden bazen kızlık zarını gideren cerrahi operasyonlar kolayca önerilmekte, ancak çiftler bu operasyonson rasında hala sorunun önündeki engellerin kalkmadığı gerçeğiyle tekrar karşı karşıya kalmaktadır. Bu yüzden bütün bu tip cerrahi operasyonlardan önce dikkatli bir muayene yapılması, kızlık zarının direncine bağlı bir vajinismus olup olmadığı konusunda çiftle bir bilgilendirme görüşmesi yapılması çok önemlidir.

 

Vajinismusla, evliliğinde hiç cinsel birliktelik yaşayamamış yada çok uzun aralıklı ilişki yaşayan çiftlerin karşılaşmaktadır. İlk gördüğümüz, genellikle vajinismusa eşlik eden bir ereksiyon sorunununda var olduğudur, buda seksüel sorunun çiftin sorunu olduğu ve tedavide ikili bir işbirliğinin gerektiğine dair tedavi prensibimizi desteklemektedir.

 

Bu durumda, vajinismusun, başarısız bir ilk deneyimin yarattığı hayal kırıklığı ve devamındaki başarısız denemelerin sonucumu olduğu yoksa bunların daha öncesindemi varolduğunu anlamak çok güçtür. Genellikle nedenlerden biri yada diğeri birlikte olmaktadır.

 

Ancak diğer eşin ereksiyon problemi her zaman vajinismusa eşlik etmemektedir. Birçok çiftte erkek çok az vaginal girişin olması yada vajinal kasılmalardan dolayı girişin geciktirmesine rağmen bir şekilde mutlu olmanın yolunu bulmaktadır.

 

Biz son 11 yılda 29 vajinismus vakasını iyileştirdik ve birçoğunda ilk olarak erkeğin cinsel kapasitesinin yetersizliği buna eşit ikinci olarak kadının dinsel eğitiminden kaynaklanan baskılanmış yapısı olduğunu gördük. Üçüncü olarak travmatik geçmiş cinsel yaşantılar ve dördüncü olarakda eşcinsel eğilimler vardı.

 

Bu vakaların 5'inde benzer katı dinsel eğitimden kaynaklana primer empotens, diğer 2'sinde bütün önceki ilişkileri başarılı geçmiş ancak bu ilişkide tekrarlayan başarısızlıklardan dolayı ereksiyon kapasitesinin kaybı şeklinde gelişen sekonder empotens tespit edildi. İki vakada 5 ile 8 yıl boyunca evlilikleri ve öncesinde zaman zaman ilişki kurabilmiş, evlilikleri boyunca hiçbir cinsel sorun yaşamamış, eşleri dışında başka kadınlarlada birlikte olabilen, ancak sonyıllarda zaman zaman ereksiyon kapasitesini yitirdiğinden dolayı impotansa doğru gittiği için Vakıf' a gelen erkekler vardır. Diğer iki eşde ise durum farklıydı, bu kişiler süreç boyunca erkekliklerini ve ereksiyonlarını korumuş, eşlerini farklı şekillerde kullanarak doyuma ulaşmışlar, eşleride bu duruma karşı bir duyarşızlık geliştirmişti.

 

Bir kez daha görüyoruzki, cinsel problemi eşlerden hangisinde ilk defa ortaya çıkarsa çıksın sonuçta bu problem çiftin problemidir.

 

Şimdi vereceğimiz B örneğinde sekonder empotans şikayetiyle konsültasyona gelen bir bir çiftten bahsedeceğiz. Erkek eşini tanımadan önceki onsekiz aylık sürede üç ilişki yaşamıştı. Sonraki sekiz ay boyunca eşini tavlamak için kur yapmış ancak bu süre içinde eşinin din ve ahlaki nedenlerle önüne koyduğu engeller karşısında donup kalmış hiçbir şekilde ne bir cinsel ilişkisi nede bunu çağrıştıran bir jesti olmuştu. Dine eğilimi eşi gibi olsada, onun kadar katı ve sert değildi.

 

Gerdek gecesi geldiğinde her ikiside yorgun ve sinirliydi. Genç çift sekiz aydır cinsel aktiviteler yönünden hayal kırıklığı yaşamıştır. Nişanlılık dönemide kadının aşırı tutucu tavırlarıyla oldukça mesafeli geçer ve erkek o gece ereksiyona ulaşır ulaşmaz eşinin içine girer. Bu hızlı saldırıdan korkan kadın aniden çığlık atınca erkeğin ereksiyonu kaybolur. Ereksiyon tekrar gerçekleşmeyince, her ikisi birlikte yalnız yapacakları bir balayı yolculuğunun bu ilk birliktelik için daha uygun olacağına karar verirler.

 

Ama bu balayı yolculuğundada bir şey olmadığı gibi, ne altı ay boyunca yaptıkları günlük denemeler, nede sonraki bir yıl boyunca haftada bir birlikte olma çabaları sonuç verir. Onsekiz ayın sonunda, koca kendine olan güvenini kaybetmeye başlar. Eşine her yaklaştığında yalnızca onu korkutmakla kalmaz, şimdi birde ereksiyon zorluğu yada en azından içine girecek kadar uzun süre ereksiyonu koruyamama durumu ortaya çıkar.

 

Devam eden iki yıl boyunca, yaklaşma çabaları gittikçe azalmaya başlar. Bay B. Sekiz ay boyunca psikoterapi alır. Ama bu istenen sonucu vermez ve kimsenin aklına bu problemde diğer eşinde sorumluluğu olabileceğini gelmez.

 

Yukarıda verilen örnekdeki evlilikte ortaya çıkan vajinal kasılmalar, daha öncesinde var olabilir; gerdek gecesi başarısızlığını ve sonrasında erkekte gelişen sekonder empotansı açıklayabilir Hatta sonraki 3.5 yıl boyunca yinelenen ve hayal kırıklığıyla sonuçlanan başarısız girişimlerin sonucuda olabildiği gibi başlangıçta oldukça hafif olan bu semptom gittikçe çok dahada ağırlaşabilir.

 

TRAVMATİK DÖNEMLER

 

Kliniğimizde; vajinismuslu olmaktan acı çeken üç kadını konsültasyona aldık. Hepside kaba ve zorba bir şekilde yaşadıklari bir cinsel deneyimin sonucunda fiziksel ve psikolojik şok yaşamış kadınlardı.

 

C. çiftini kabul ettiğimizde, çift 18 aydır evliydi ama henüz birlikte olamamışlardı. Her ikisininde geçmişte tatmin edici cinsel deneyimleri olmuştu. Otuzbir yaşındaki erkeğin geçmişte birçok sevgilisi yirmisekiz yaşındaki kadınında, yirmi-yirmibeş yaşları araşında dört sevgilisi ve haftada iki-üç cinsel birliktelik yaşadığı on aylık bir ilişkisi olmuştu. Yani orgazmı tanıyordu ve defalarca yaşamıştı.

 

Ama yirmibeş yaşındayken bir grup adamın tecavüzüne uğrar, bunu sonucunda hem yaşadığı travma, hemde vajinasının ameliyatla yeniden onarılması için iki hafta hastanede yatmak zorunda kalır Hiç kimse bu genç kızın yaşadığı şokla baş etmek için bir psikoterapiye ihtiyacı olduğunu düşünmez.

 

Bu olaydan sonra bir yıl geçer ve kadın, karşılaştıklarından tam bir yıl sonra ilerde eşi olacak kişiyle tanışır.

 

Erkek eşinin yaşadığı tecavüzü ve sonuçlarını bilmeden evlenirler ve nişanlılık süresince sonuna kadar giden hiçbir cinsel birliktelikleri olmaz. Her ikiside evliliğin yaratacağı güven ortamının herşeyi kolaylaştıracağını ve kadının histerik karakteriyle ilişkili gördükleri bu cinsel inhibisyonu gidereceğini düşünürler. Ama, erkeğin bütün şefkat ve anlayışına rağmen hiçde öyle beklenildiği gibi olmaz. Bayan C.' yi muayene ettiğimizde vajinismusu oldukça önemli bir seviyeye gelmişdi.

 

DİSPARONİ (Ağrılı cinsel ilişki)

 

Vajinismus ağrılı bir cinsel ilişkiden sonra gelişebilir. Eğer disparonin sebebi doktorun dikkatinden kaçmış fiziksel bir sebebe dayanıyorsa ve buna rağmen aylarca cinsel ilişkiye devam edilmişse bu durum rahatlıkla vajinismusa dönüşebilir. Doktor her ne kadar “herşeyin kafada oluştuğu” söylesede, hasta vajinasına her penis girdiğinde yaşadığı ağrıyı kendisi bilmektedir. Bu nedenle bir savunma geliştirir.

 

Mesela tanıdığımız vajinismus vakalarının ikisinde vajinada hasar, bir diğerinde endometriozis (rahim iç tabakasında bulunan ve her ay adet kanamsı şeklinde dışarıya dökülen hücrelerin rahim dışında bir yere yerleşmesi ) ve dördüncüsünde ise menapoz olmuş ancak yedi yıl aradan sonra hormon tedavisi görmeden yeniden cinsel ilişki yaşamak isteyen bir kadın vardı.

 

Peşpeşe gördüğümüz iki vajinismus vakasında uterusun kas bağlantılarındaki yırtılmalar çok belirgindi. Şimdi bu belirtiler olan bir örnek vereceğiz.

 

E. çiftini, gördüğümüzde sekiz yıllık evliydiler. Evliliklerinin ilk iki yolu boyunca E. çifti ayda iki-üç defa ilişkiye giriyordu ve bayan E., kocası vaginasına her fazla girdiğinde ağrıdan bağırıp çığlık atıyordu. İki yılın sonunda cinsel birliktelikleri tümüyle imkansız olmuştu.

 

Bay ve bayan E. kliniğimize geldiğinde, her ikiside, kadın 4, eşi 3 yıldır psikoterapi görüyorlardı. Düzenli olarak uyguladığımız jinekolojik muayene sonucunda, ilerlemiş endometriozis ve belirgin bir vajinismus durumu olduğunu keşfettik. Bu durumda endometriosisi tedavi ettirmek için bir jinokoloji servisine gitmesi zorunluydu. Tedavisi olduktan sonra eşiyle birlikte, vajinismusu iyileştirmek için tekrar bize geldi. Yalnızca endometriozisin giderilmesiyle düzelmiyecek olan vajinismusunda fazla beklemeden tedavi edilmesi gerekiyordu.

 

HOMOSEKSÜEL EĞİLİMLER

 

Bayan G. yirmibeş ve eşi otuzbeş yaşındadır. Bayan G.'nin  oniki yaşından evleninceye kadar büyük kız kardeşiyle eşcinsel bir ilişkisi vardı. Boşanmış ve zengin erkek olup ilerde kocası olacak kişiyle tanışıncaya kadar hiçbir erkekle ilişkisi olmamıştı.

 

Evlenmeden önce ilişkileri birkaç basit okşamayla sınırlıydı. Gerdek gecesinde bay G. eşinin içine girmenin imkansız olduğu bir durumda buldu kendini. O gece ve ondan sonraki geceler evliliklerinde cinsel birliktelik olmadı. Onsekiz ay sonra çifti tanıdığımızda kızlık bozulmuştu ama vajinismus çok belirgindi.

 

Bu durumda kadının geçmişinin detaylı bir öyküsünü aldık, bu bilgileri eşiylede paylaştı. Bu andan itibaren kadın eşini içine girmesine fazla direnç göstermedi. Tedavinin bitmesinden yaklaşık iki hafta sonra bayan G. heteroseksüel ilişkide orgazmla tanıştı.

 

Bay H. iki çocuklu yedi yıllık bir evlilikten sonra alkolizmin esiri olmuş biridir, sosyal statüsünüde kaybedince karısını terkeder. Üç yıl boyunca bir yerden başka yere sürüklenen bir hayat sürdükten sonra alkolden kurtulma tedavisine başlar. Bu tedavi yeniden evlilik hayatına geri dönmesini bir yıl daha geciktirir.

 

Bu ayrılıktan sonra ekonomik olarak fazla sıkıntı çekmeyen bayan H. dağılan düzenini ve bozulan psikolojini yeniden yoluna koyuna koyup bu zor dönemi aşmak için, evli ve çok uzakta oturmayan en yakın kız arkadaşından yardım alıyor. Bir yıldan daha kısa bir zaman sonra iki kadın arasında özel bir yakınlaşma oluyor. Bayan H. için bu yaşadığı ilk homoseksüel deneyim yaklaşık bir yıl sürüyor. Daha sonra bayan H. tekrar heteroseksüel ilişkiye dönüyor. Ancak peşpeşe yaşadığı iki ilişkidede erkek partnerleri içine girmeyi başaramıyorlar.

 

Aynı şekilde bay H.' de eşiyle tekrar bir araya geldikten sonra, iki yıl boyunca cinsel ilişkiye giremiyor. Bir süre sonra bize geliyorlar.

 

Yaptığımız ilk muayeneden sonra vajinismus tanısını koymak kolay oldu. Çift bizim, vajinada oluşan kasılmaların sebeblerine ilişkin açıklamalarımızı anlayıp kabul etti ve bir süre vajina genişleticileri kullandıktan sonra, normal cinsel hayatlarına geri döndü.

 

            Homoseksüaliteye bağlı vajinismusla ilgili verdiğimiz bu iki örnekten sonra, on yıllık bir evliliğin sonunda evlilik dışı ilişki yaşayan bir kocayı anlatacağız. Çift bu olayın ortaya çıkmasından sonra dört ay boyunca her türlü fiziksel teması kesiyor, ancak bir rahibin tavsiyesi ile kadın kocasını affediyor. Ama eşini affetmesine rağmen tekrar bir araya geldiklerinde cinsel ilişkiyi imkansız kılan vajinal kasılmaları başlıyor. Onsekiz ay süren başarısız teşebbüsleden sonra erkekte ortaya çıkan suçluluk duyguları ve başarısızlık korkuları onda iktidarsızlığa neden oluyor. Bu çiftte sekonder vajinismus ve sekonder empotansı birlikte tedavi ettik.

 

(BuradaMasters ve Johnson'un  erkeklerde görülen ereksiyon probleminde sebeblerden  yalnızca biri olan homoseksüellik ve homoseksüel eğilimler üzerinde söylediklerini aktaracağız.)

 

Ergenlik döneminde yaşanan homoseksüel ilişkiler ; genellikle 30-40 yaş arası daha sıklıklada  20-30 yaş arası ortaya çıkan sekonder empotansın esas sebebidir. Kliniğimizde 213 erkekle görüştük.

 

Primer empotans olarak tanımladığımız vakalarda buna neden olarak öne sürdüğümüz homoseksüel eğilimlerin, genel olarak 12-15 yaşlarında ortaya çıktığı şeklinedir. Kabaca söylemek gerekirse bu vakalarda genellikle ilk heteroseksüel ilişki, yaşça daha büyük bir homoseksüel partnerin (sıklıkla 20-25 nadiren 30 yada daha büyük) daha sonra genci heteroseksüel bir ilişkiye yönlerdirmesiyle gerçekleşmektedir. Gencin içinde sonraki ilişkilerinden bağımsız olarak doğasına ait bir homoseksüellik olduğu varsayımı yerleşir

 

Bu varsayımın etkisiyle, genç erkek genç kızlarla ilişki kurma yolları aramaz, karşına çıkan tesadüfleri ve ilişki firsatlarını görmez.

 

Homoseksüel eğilimi olan bu gençleri evlenme nedenleri çok çeşitli olabilir. Bazıları evlilik yoluyla ergenliklerinden beri var olan bu yönelimlerini bastırmak, diğerleri içinse evlilik yalnızca finanssal ve sosyal refaha ulaşmak için bir araçtır. Her iki durumdada birlikte olunan kadına karşı hissedilen gerçek bir duygu yoktur.

 

Bu durumda kadın-erkek ilişkisinde homoseksüaliteye bağlı empotans, birbirine paralel iki şekilde ortaya çıkabilir. Birinci durumda, cinsel ilişkiden korku, erkekte daha nişanlılık döneminde yada evliliğin daha ilk başlarında görülür. Bunun kadar sık görülen diğer bir durumda ise herşey uzun yıllar yolunda gider, yıllar sonra ortaya çıkar.

 

İlk durumda erkek, daha ilk birliktelik denemesinde ereksiyon olamaz, yada yeterince uzun süre ereksiyonunu koruyamaz. Kadının bekaretine saygı gösterme bahanesiyle ilişkiyi evliliğe kadar geciktirsede, daha ilk gecede güçlük yaşamaya başlar. Bu durum başka sebeblere bağlı primer impotansada çok benzer.

 

İkinci durumda erkeğin ereksiyonu evliliğin yada nişanlılığın ilk aylarında hatta ilk yılında normal olarak gerçekleşir. Ama 5 yıl hatta 20 yıl sonra bile herhangi bir zamanda ortaya çıkabiliyor, buda erkeği şaşkınlığa düşürerek geçmiş korkularınını yeniden debreştirebilir.

 

(Yapılan bu açıklamadan sonra tekrar vajinismusa dönüyoruz)

 

            Yukarıda anlattıgımız örneklerden başka, kliniğimizde; evlilikle yaşanan psikolojik ve fiziksel bir şoktan sonra ortaya çıkan yedi vajinismus vakası daha gördük.

 

Bütün bu vakalarda kadının geçmişiyle ilgili bilgileri özenle topladık ve diğer eşe hastalıgın sebeblerini anlaması için bu verileri sunduk. Eşler arasında bir işbirliği olduğunda tedavi daha çabuk ve etkili oluyordu.

 

 

 

 

 

 

RESİM 6

A-    İç üreme organları (sagittal kesik)

B-    Vajinismusu oluşturan 3/1 lik giriş kısmı-Contracture)

 

VAGİNİSMUSUN TEDAVİSİ

 

 

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Kemal ÖZCAN

1983-1987 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde lisans ve eğitmenlik formasyonu eğitimini tamamlayan Kemal Özcan, çok sayıda seminer ve eğitimlerle alandaki çalışmalarını sürdürdü. Katıldığı seminer ve eğitimler arasında; Belçika’da “Practitioner NLP” (2008-2009), Gerald Weeks ile “Evlilik ve Çift Terapisi”, Vamık N. Volkan ile “Dinamik Yönelimli Psikoterapi”. CİSED tarafından düzenlenen “Aile Danışmanlığı”, “Cinsel Terapi Eğitimi”, “Holistik Evlilik ve Çift Eğitimi” konulu eğitimler, Gerald Weeks ile “İleri Düzey Evlilik ve Çift Terapisi”, Türk Hava Kurumu Üniversitesi’nden YÖK onaylı 450 saatlik “Aile Danışmanlıǧı” ve 3 yıl süren ‘’Dinamik yönelimli psikoterapi’’ eğitimleri, yer alıyor. Ayrıca göç idaresi Başkanlığı’’nda ‘’Göç ve göçmen psikolojisi’’ konusunda uzmanlara eğitimler verdi. Ankara Ün ...

Uzm. Psk. Kemal ÖZCAN
Uzm. Psk. Kemal ÖZCAN
Ankara - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube