Kontrol ben'de!

Kontrol ben'de!

Ego nun en gizli ve belirleyici özelliklerinden biri 'kontrol etme' eğiliminin olmasıdır. Sahip olduğu her şeyi kontrol etmek ister. Bedenini, işini, arkadaşlarını, eşini, çocuğunu vb. Daha çok baskın karakterli kişilerde bu durum daha yoğun yaşanır. Bazı kişlerde de sorumluluk hassasiyetiyle doğru orantılıdır.

Ego sahip olduğu şeyleri aşırı benimsediği için onu artık farklı bir varlık olarak değerlendiremez,ona baktığında onun adına kendini görür, kendi doğrularını kendi inançlarını. Onun iyiliği adına ona zarar verir ancak bunu hiç fark etmeden yapar.
Sorumluluk hassasiyeti çok ve duyarlı olan insanlarda da ego nun kontrol mekanizması aktif çalşır. Bu kişiler çok fedakardır,sürekli bir çaba içerisindedirler. Ellerinden bi şey gelmediği ya da kendilerini yetersiz hissettikleri takdirde kendilerini suçlu hissederler. Hatta çoğu zaman bu kaygı onların bağırsak ve mide problemlerine dönüşür.

Belli oranda kontol mekanizması sağlıklıdır,tıpkı belli oranda kaygının,öfkenin hayatımızdaki işlevselliği gibi.Ancak eğer bu yoğun kontrol etme eğilimi dengelenmez de aşırıya kaçılırsa, kişide sürekli bir huzursuzluk, kaygı oluşturur ve kişi ne yaparsa yapsın kendini yeterli hissedemez ve hep kendini suçlar.O kadar ki artık kendini görmemeye başlar,hep yapması gerekenlerle meşguldür zihni ancak bir türlü istediği verimi/başarıyı alamaz.Örneğin üniversite sınavına hazırlanan ve ders çalışması gereken bir öğrencinin aşırı derecede çaba gösterip istediği sonucu alamaması gibi.

Üstelik eğer bu hassasiyetimiz kişilere yönelikse örneğin ; bir annenin çocuğuna olan hassasiyetini ele almak gerekirse,bu durum çocuğu boğar.Çocuğu ya pasifize eder ya da agresifleştirir.Çocuk ya aynı bizim gibi aşırı duyarlı bir tip olur ya da umursamaz duyarsız bir kişilik.Bu eş de olabilir,arkadaş da.
'Kasap sevdiği deriyi yerden yere vurur' diye bir atasözümüz vardır evet.Eğer elimizdeki deriyse sorun yok ama insansa burada sıkıntı oluşturma ihtimali yüksektir.İnsana deri muamelesi yapmamak gerekir.İnsan iradesi olan bilinçli bir varlıktır.Eğer çocuğumuzun ya da eşimizin inisiyatif sahibi olmasını kendini tanımasını ve gerçekleştirmesini istiyorsak ona aşırı oranda müdahele etmemeiz süreci tam tersine çevirir ve ortaya hiç de istenilmeyen sonuçlar ( yalan söylemeler,gizli hareket etmeler,depresyonlar,rol yapmalar vs.) ortaya çıkar.

Dolayısıyla kendi hayatımızdaki sorumluluk gerektiren şeylerde ve ilişkilerimizde aşırı kontrolcü olmamız sağlıklı bir şey değildir. Bu demek değil ki hiçbir şeye müdahale etmeyelim. Elbette müdahele etmeliyiz. Ancak doğru uslüb ile, sık sık değil belli aralıklarla,uygun zamanda ve hemen sonuç beklemeden. Eğer bir iki denemede hemen istediğimiz sonucu beklersek yanılırız, bu yanılgı hayalkırıklığına bu da bizi agresifleşmeye iter.İstediğimiz sonuçları elde etmedeki kaygı oranımızdaki aşırılık da elde etme sürecini uzatır ve en basit beklentilerimiz bile karşılanmaz hale gelir. Örneğin bir bayanın eşinden ilgi beklemesi, görememesi ve bu durum karşısında ona bunu suçlayıcı bir şekilde ifade etmesi (kendisini anlamasına yönelik değil). Burada beklenti kaygısı oluşur, anlaşılma isteği; kadın sonuç alamadıkça kaygı artar, öfke eşlik eder.

Sonuç:En basit beklentilerin bile gerçekleşmemesidir.
İçinde bulunduğumuz süreci nasıl yapılandırdığımızı anlayalım lütfen ve hiçbir gerçekliği kendimizden bağımsız değerlendirmeyelim. Ancak tabii ki aşırı derece kişiselleştirmeden.

Sevgiyle ve huzurla kalın...

Psikoterapist:Fatma Çakır Çalışkan

Bu makale 19 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Fatma Çakır Çalışkan

Etiketler
Kontrol
Psk. Fatma Çakır Çalışkan
Psk. Fatma Çakır Çalışkan
Nevşehir - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube