Omurgaya arkadan baktığımız zaman omurların birbiri üzerine diziliminden oluşan ve kafa ile leğen kemiğinin tam ortasından geçen bir izdüşümü olan düz bir kolon olduğunu görürüz. İnsan omurgasına yandan bakınca ise böyle bir düz hat olmadığını ve omurların her birinin birbirleri ile bir açı yaparak oluşturduğu fizyolojik birtakım eğrilikler olduğunu görürüz. Örneğin göğüs, sırt bölgemizde bir kifoz (kambur) varken bunu izleyen bel bölgemizde bir çukurluk vardır.
Ğöğüs, sırt bölgesindeki kifoz, kişiler arasında çok geniş bir farklılık gösterir. Bazı insanlar kambur dururken bazıları daha dik durmaktadırlar. Bu kamburluğun normal olarak kabul edilen ölçüsel bir sınırı vardır ve bu sınır 20 derece ile 55 derece arasında değişmektedir.
Kamburluk fark edilmeyecek kadar küçük bir eğrilik olabileceği gibi, kronik ağrı, his ve güç kaybı veya ileri derecede şekil bozukluğu ile de karşımıza çıkabilir. Kamburluk, sadece şekil bozukluğundan- şiddetli ağrı, akciğer ve kalp problemlerine kadar değişik derecelerde şikâyetlere neden olabilir. Ağrı, kamburluğun en fazla olduğu bölgede olur. İlerleyen kamburluklar sonrası omurilik bası altında kalırsa, bacaklarda güçsüzlük ortaya çıkabilir. Sırt bölgesindeki ileri derecede kamburluklar akciğerin yeterince genişlemesine engel olarak nefes darlığı yaratabilir. Aynı şekilde kalp fonksiyonları etkilenebilir.
Nedenleri arasında doğuştan olabileceği gibi, romatizmal hastalıklar, kireçlenme, duruş ve oturuş bozuklukları sayılabilir.
Kamburluk tedavisinde ilk seçilen yöntem genellikle cerrahi dışı yöntemlerdir. Tedaviye öncelikle ağrı kesici ilaçlar, egzersiz, korse gibi yöntemlerle başlanır. Eğer altta yatan bir kemik erimesi yani osteoporoz varsa, öncelikle buna yönelik tedaviler yapılarak kamburluğun ilerleyişi yavaşlatılabilir. Ancak şiddetli ağrı, sinir basısına bağlı bacaklarda ilerleyen güç kaybı, kamburluğun zamanla ilerleme göstermesi veya hastanın görüntüsünü düzeltme isteği söz konusu olduğunda tek tedavi seçeneği ameliyattır.