İnfertilite-kısırlık

İnfertilite-kısırlık

1--İNFERTİLİTE"NİN TANIMI

İnfertilite, bir çiftin herhangi bir korunma yöntemi uygulamamasına rağmen 1 yıl boyunca gebelik elde edememesidir. Halk arasında kısırlık olarak adlandırılmasına rağmen bu ifade aslında tam olarak infertilitenin karşılığı değildir. Bu nedenle kısırlık yerine infertilite terimini kullanmak daha uygun olacaktır.

İnfertilite, toplumdaki çiftlerin yaklaşık %10-15 kadarını etkilemektedir.

İnfertilite ("kısırlık") 12 siklus (siklus: kadında bir adetin ilk gününden, sonraki adetin ilk gününe kadar geçen süre yani adet döngüsüdür) boyunca, korunmadan ve yeterli sayıda cinsel ilişkide bulunulmasına karşın gebelik oluşmamasıdır.  Türkçe'de "kısırlık" olarak tabir edilir.

İnfertilitenin tanımından da anlaşılacağı gibi kendinizde veya eşinizde bir kusur olduğundan şüphelenmeden önce 12 siklus (yaklaşık bir yıl) denemenizde ve bu süre sonunda doktora başvurmanızda yarar vardır. Bu bir yıllık bekleme süresinde gebe kalma şansını yakalayabilir ve infertilite için yapılan tetkiklerin getireceği psikolojik, fiziksel ve maddi yüklerden kurtulmuş olursunuz.

12 siklus beklemeden başvurması gereken çiftler de vardır: Anne adayının 35 yaş ve üzerinde olması, çiftlerden birinde gebeliğe engel olacağı bilinen bir durumun varlığı söz konusu olduğunda bu çiftlerin doktora daha erken başvurmasında fayda vardır.

Gebelik oluşturmayı başaramayan bir çiftte infertilite nedenleri araştırıldığında ve bir problem saptandığında %40 durumda problem kadında, %40 durumda erkekte, %20 durumda da hem kadın hem de erkekte bulunmaktadır.

İnfertilite için tetkik yapılan çiftlerin yaklaşık %10'unda ise gebelik oluşmaması için bariz bir neden bulunamaz. Bu çiftlerde tetkikler yumurtlama olduğunu göstermesine, Fallop tüpleri açık bulunmasına ve spermiyogram normal olmasına karşın gebelik oluşmamaktadır. Bu durumda "açıklanamayan" infertilite tanısı konur. 

Cinsel ilişki sıklığı

İstatistikler haftada bir kez ya da daha az ilişkide bulunanlarda, haftada en az iki kez düzenli olarak ilişkide bulunanlara göre gebeliğin daha uzun bir zamanda oluştuğunu göstermektedir. Haftada üç ya da daha fazla düzenli olarak cinsel ilişkide bulunan sağlıklı bir çiftte gebelik oluşma olasılığı en üst seviyeye çıkmaktadır. Bu sıklıkta ilişkide bulunan bir çiftin, kadının periovulatuar dönemini (yumurtlama olmadan önceki birkaç gün ve yumurtlama gününden oluşan en "verimli" dönem) atlamasına imkan yoktur.

Gebe Kalabilmek İçin Gerekli Süre

Sık ilişkide bulunan normal çiftlerin yaklaşık %15'i 1 ‘‘ay döneminde'' gebe kalır. Buna göre, 6 aydan sonra çiftlerin yaklaşık %60'ı, 1 yılda %85, 2 yılda %90 ve 3 yılda %95'den fazlası gebe kalır.

Normal Döllenme İçin Neler Gereklidir?

1. Erkek üreme kanallarında tıkanıklık olmaksızın ejakülasyon ile penisten salınan yeterli sayıda,normal ve hareketli sperm üretilmelidir.

2. Sperm yumurtlama zamanında haznede toplanmalı ve rahim ağzındaki sıvıyı geçerek rahim ve tüplere ulaşıp yumurtayı dölleyebilmelidir.

3. Kadında yumurta olgunlaşmalı, yumurtalıktan salınmalı, spermle karşılaşıp döllenmesi için tüpler boyunca hareket etmelidir.

4. Döllenmiş yumurta rahime doğru ilerlemeli ve beslenebilmesi için olgunlaşmış rahim iç zarına (endometrium) yerleşmelidir.

2--GEBE KALAMAMA ("İNFERTİLİTE") NEDENLERİ

 

1-Sperm üretimi ve spermin iletilmesiyle ilgili sorunlar

Erkek faktörüne bağlı gebe kalamama durumunda en önemli neden sperm üretimi veya üretilen spermin iletimi ile ilgili sorunlardır. Oligospermi (sperm sayısının düşük olması) ve azospermi (hiç sperm olmaması) erkekteki doğumsal hastalıklara bağlı görülebileceği gibi, varikosel gibi hastalıklarda, vazektomi (erkekte aile planlaması amacıyla vaz deferens adlı kanalın bağlanması) sonrasında, karın ameliyatlarında (örnek fıtık ameliyatları) vaz deferensin istenmeden kesilmesi sonrasında da ortaya çıkabilir.

Erkeğin aşırı sigara ve alkol kullanması diğer önemli nedenlerdir.

2-Oosit (yumurta hücresi) üretimi ile ilgili sorunlar

Kadından kaynaklanan kusurlarda en sık görülen neden kadında döllenebilecek yumurta üretimi, yani ovulasyon (yumurtlama) olmamasıdır. Bu durum polikistik over sendromu gibi kronik bir nedene bağlı olabileceği gibi, kadının yumurta hücreleri menopoz ya da prematüre ovaryan yetmezlik (erken menopoz) nedeniyle tükenmiş de olabilir.

Nadir görülen bir neden de kadında yumurtalıkların hiç olmamasıdır ki bu durum kendini zaten hiç adet görmemiş olma şeklinde gösterir.

Menopoz, kadında yumurtalıklarda yumurtlama için kullanılabilecek oosit (yumurta) hücrelerinin tükenmesinden kaynaklanır. Erkekte ömür boyu sperm üretimi devam etmesine karşın, kadın dünyaya geldiği anda belli sayıda oosit ile doğar. Yaklaşık 400 olan bu sayı tükendiğinde menopoz oluşur. Menopoz Türk kadınında ortalama olarak 47 yaşında ortaya çıkar ve kalıtsal özelliklerden etkilenir (annenizin menopoza girdiği yaş önemlidir). Halk arasında "erken menopoz" olarak bilinen durum menopozun daha erken (35-40 yaşlarında) ortaya çıkmasıdır. Bu durum normalin bir varyantıdır, çeşitli nedenleri olabilmesine karşın en sık görülen neden kalıtsal olarak belirlenen menopoz yaşının düşük olmasıdır. İleri inceleme gerektirmez.

30-35 yaşından önce menopoza giren kadınlarda ise bunun nedenini ortaya çıkarmak için incelemeler yapmak gerekebilir. POF (premature ovarian failure- prematüre ovaryan yetmezlik) adı verilen bu durumda yumurta hücreleri hızlı bir şekilde tükenmektedir.

3-Oosit ve spermin karşılaşması ve birleşmesiyle ilgili sorunlar

Sperm üretimi ve iletilmesinin normal olması, kadında ovulasyon (yumurtlama) yoluyla döllenebilir oosit (yumurta hücresi) sağlanması gebelik oluşumu için yeterli değildir.

 

Overden (yumurtalıktan) karın boşluğuna atılan oosit Fallop tüpünün fimbriyaları ("saçakları") tarafından yakalanılarak tüpün içine gönderilmeli, burada oosit spermlerle karşılaşmalı, döllenme gerçekleştikten sonra döllenen zigot tüpteki yolculuğuna devam etmeli ve endometriumda (rahim iç tabakası) kendine uygun bir yer bularak implante olmalıdır (yerleşmelidir). Bunun için de dış ortamdan vajinaya, vajinadan rahim ağzına, rahim ağzından endometriuma, endometriumdan da Fallop tüplerine, Fallop tüplerinden karın boşluğuna uzanan yol tümüyle açık olmalıdır.

Bu yolda engeller oluşturabilecek çok sayıda durum vardır:

Yolun en başı dış ortamdan vajinaya geçiştir, en son kısmı da fimbriyalarla karın boşluğu bağlantısıdır. En nadir görülen tıkanıklıklar yolun en başında yeralanlar, en sık görülen tıkanıklıklar da yolun en sonunda görülenlerdir. Daha net olmak gerekirse bir kadında vajina girişinde yer alan kızlık zarı doğuştan tümüyle tıkalı olabilir, vajina, rahimağzı veya rahim yine doğuştan hiç olmayabilir. Ancak bu doğumsal kusurlara çok ender rastlanır ve kendilerini hiç adet görmemiş olma şeklinde gösterirler..

-tüplerin tıkanması: tüplerin iki taraflı olarak tıkanmasının en sık görülen nedeni daha önceden geçirilen pelvik enfeksiyonlardır (PID). Bunun dışında endometriozis, Fallop tüplerinde basıya neden olan miyomlar, pelvisteki yapışıklıklar tüplere dıştan bası yaparak, ya da yumurtalıktan atılan yumurta hücresinin Fallop tüplerinin saçakları tarafından yakalanmasını engelleyerek infertilite oluşumuna, yani gebe kalamama sorununun oluşmasına neden olabilir.

-Asherman sendromu: daha önceden geçirilen "problemli" kürtajlar endometrium  tabakasının belli kısımlarında yapışıklığa neden olduklarında gebelik ürünü endometriumda implantasyon (yerleşmek) için uygun bir alan bulamayabilir.

-doğumsal genital anatomik bozukluklar: Rahim içinde yer alan septumlar ("perde"), rahimin (uterusun) şekil bozuklukları (bikorn (çift odacıklı) uterus, unikorn (tam gelişmemiş) uterus, çift uterus) gibi durumlar daha çok düşük ya da erken doğum nedeni olsalar da infertilite oluşumuna önemli katkılarda bulunabilirler.

3---İNFERTİLİTENİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Gebe kalamama nedeniyle çare arayan bir çift doktora mutlaka beraber başvurmalıdır.Öncelikle bir Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanına başvurulduktan sonra gerekli diğer branş doktorlarından konsultasyon istenir.

1-Sperm üretimi ve spermin iletilmesiyle ilgili sorunlar için spermiyogram yapılır

2-Oosit (yumurta hücresi) üretimi ile ilgili sorunları tespit için ovulasyon (yumurtlama) olup olmadığı belirlenir

3-Oosit ve spermin karşılaşması ve birleşmesiyle ilgili sorunları tespit için histerosalpingografi ("ilaçlı rahim ve tüp filmi") çekilir.

Bu üç tetkik infertil bir çiftin incelenmesinde mutlaka yapılması gereken "olmazsa olmaz" tetkiklerdir.Diğer tetkikler bu üç ana tetkikin tamamlayıcısı veya ileri basamakları olarak rol alırlar.

Jinekolojik muayene ve ultrason

Bu, değerlendirmenin önemli bir parçasıdır. Kadında gebeliğe engel olabilecek vajinismus, vajinada, rahimağzında ve rahimde doğumsal kusurlar, rahim miyomları, yumurtalık kistleri gibi jinekolojik patolojiler, yapılan muayene ve ultrasonla anlaşılabilir, ya da en azından şüphelenilebilir.

Erkeğin değerlendirilmesi

İnfertilite değerlendirmesinde yanlızca spermiyogram yapmak yerine erkeğin üroloji uzmanı tarafından değerlendirilmesinde fayda vardır. Bu değerlendirmede erkekte gebeliğe engel olabilecek peniste şekil bozuklukları, ereksiyon kusurları, varikosel, hormonal dengesizliğe işaret edebilecek patolojiler saptanabilir. Spermiyogram incelemesi bu muayenenin önemli bir parçasıdır.

Usulüne uygun olarak alınmış ve değerlendirilmiş bir spermiyogramda aşağıdaki parametreler mutlaka yeralmalıdır:

 

sayı/ml

ileri hareketli sperm yüzdesi

meni hacmi

morfolojik olarak normal yapıda olan sperm yüzdesi

meni sıvısının pH değeri

Kadında hormonal tetkik

Özellikle adet düzensizliği, tüylenme, kilo problemi, göğüslerden süt gelmesi gibi durumlarda hormonal bir dengesizlik olma olasılığı yüksektir. Kadında polikistik over dışında yumurtlamayı olumsuz yönde etkileyen iki önemli hormonal bozukluk vardır: Birincisi tiroid problemleri (tiroid hormonlarının normalden fazla ya da az salgılanması) ve ikincisi hiperprolaktinemi (hipofiz bezinden salgılanan prolaktin hormonunun yüksek olması).Bu iki durumu ortaya çıkarmak için kanda TSH ve prolaktin değerleri bakılır. Belli durumlardan şüphelenildiğinde buna diğer hormon tetkikleri eklenebilir.

Folikülometri ("yumurta takibi")

Yumurtlamanın belirlenmesinde kullanılan diğer bir yöntemdir. Burada adet döngüsünün ilk günlerinden itibaren yumurtalıklar ultrasonla dikkatli bir şekilde değerlendirilir. Yumurtalıklardan birinde oluşan folikül (yani yumurta hücresini barındıran kesecik) (nadiren birden fazla sayıda folikül oluşabilir) gelişimi belli aralıklarla yapılan seri ultrasonlarda izlenir. Bir folikülün 16-20 mm. çapına ulaştıktan belli bir süre sonra kaybolduğunun gözlenmesi ve aynı zamanda karın içinde serbest sıvı saptanması ovulasyonun kanıtı olarak kabul edilir.Folikülometri daha çok ovulasyon induksiyonu ("yumurtlama tedavisi") yapılan durumlarda folikül gelişimi takibinde kullanılır.

Bazal vücut ısısı ölçümü

Yumurtlama olduktan sonra luteal fazda salgılanan progesteronun etkisiyle vücut ısısında önce kısa süreli hafif bir düşme hemen sonrasında birkaç dizyemlik yükselme meydana gelir. Bu ısı artışı olduktan sonra progesteron salgısının devam ettiği dönem boyunca ısı yüksek kalır ve adetin oluşmasına yakın düşmeye başlar.

Bazal vücut ısısı takibinde hassas ve dizyemli termometrelerle ölçüm yapılır. Ancak gerek yöntemin zor uygulanırlığı, gerekse ateş, yorgunluk, uykusuzluk gibi etkenlere bağlı olarak vücut ısısının değişkenlikler göstermesi nedeniyle bu yöntem yumurtlamanın olduğunun belirlenmesinde çok tercih edilmez.

İdrarda LH (luteinizan hormon) saptanması

LH piki folikülün çatlamasını ve böylece yumurtlama (ovulasyon) oluşumunu tetikleyen bir olaydır.

Piyasada satılan ve ELISA yöntemiyle LH pikini (LH hormonunun en yüksek aşamaya ulaştığı, yumurtlamadan hemen önceki dönem) belirleyebilen test çubukları vardır.Ülkemizde kişilerin kullanımına yönelik olarak Clear plan adı altında büyük eczanelerde satılmaktadır.

Histerosalpingografi (HSG)

Daha önce de belirttiğimiz gibi erkekte yeterli sperm olması, kadında yumurtlama olması gebelik oluşumu için yeterli değildir. Yumurtalıktan yumurtlama esnasında serbestleşen oosit (yumurta hücresi) Fallop tüpünün fimbriyaları ("saçakları") tarafından alınmalı ve tüpün içine gönderilmelidir. Burada da yumurta hücresi spermlerle karşılaşmalı ve döllenme gerçekleştikten sonra döllenen zigot tüpteki yolculuğuna devam etmeli ve endometriumda (rahim iç tabakasında) kendine uygun bir yer bularak implante olmalıdır.

Bu yüzden rahimağzından endometriuma, endometriumdan da Fallop tüplerine, Fallop tüplerinden karın boşluğuna uzanan yol tümüyle açık olmalıdır. İşte histerosalpingografi ("ilaçlı rahim ve tüp filmi") bu yolu değerlendiren önemli bir incelemedir ve infertilite değerlendirmesinin ilk basamağında yapılmalıdır.

Fallop tüplerinin açık olup olmadığının yanında, rahim boşluğu yapısı hakkında da bilgi veren HSG, rahim içinde septum (perde), unikorn ya da bikorn uterus gibi doğuştan gelen yapısal rahim bozuklukları, Asherman sendromu (kürtaj sonrasında rahimiçi yapışıklıklar) gibi durumlar hakkında detaylı bilgi verebilir.

Histerosalpingografi adetin tümüyle bitmesinin hemen sonrasında yapılan bir incelemedir.

Endoskopik yöntemler (Laparoskopi ve histeroskopi)

Birinci basamak tedavi cevap vermediğinde, HSG'de tüpler tıkalı bulunduğunda veya jinekolojik değerlendirmede kitle, endometriyosis gibi bulgular saptandığında laparoskopiye başvurulması söz konusu olabilir.

Laparoskopiyle endometriyozis, pelviste yapışıklıklar rahim ve diğer yapılardaki yapısal anormallikler tanınabilir. Laparoskopi esnasında rahimağzından verilen boyanın (kromopertubasyon) tüplerden geçişi, varsa nerede tıkanıklık olduğu daha net olarak görülür. Laparoskopi tanı dışında aynı seansta ya da farklı bir seansta tedavi için de kullanılabilir. Laparoskopiyle yumurtalık kistleri çıkartılabilir, tüplerdeki tıkanıklıklar giderilebilir ve pelvisteki yapışıklıklar temizlenerek yumurtalıklarla fimbriyalar arasındaki engel kaldırılabilir. Bu amaçla lazer, koter ya da basit bistüri tekniği kullanılabilir. Aşağıdaki resimde laparoskopik gözlem altında normal kadın iç genital anatomisi görü

Laparoskopi çoğunlukla genel anestezi altında yapılan bir işlemdir. Göbek deliğinin hemen altından açılan bir delikten 10 mm. çapında bir boruyla karın boşluğuna girilir ve içeriye gaz verilerek organların birbirinden uzaklaşması sağlanır. Daha sonra bu delikten bir kamera yerleştirilerek tüm iç genital organlar gözlenebilir

Gerekli durumlarda karnın alt kısımlarına açılan daha ufak deliklerden bistüri, koter, makas gibi aletler yerleştirilerek çeşitli operasyonlar da laparoskopiyle gerçekleştirilebilir.

HSG incelemesinde rahimiçinde "septum" (perde) bulunduğunda tedaviye geçmeden önce laparoskopi yapılarak bunun gerçek bir septum mu olduğu, yoksa bikorn uterus ("çfit rahim") adı verilen doğumsal kusurdan mı kaynaklandığının ayırıcı tanısı mutlaka yapılır (HSG'de hem septum hem de uterus bicornis çok benzer bulgular verir).

Histeroskopi ise rahimağzından girilerek rahim içinin incelenmesi yöntemidir. HSG'de anomali bulunduğunda histeroskopi yapılarak tanı doğrulanır. Bu aşamada uterus septumu ("perde") cerrahi bir işlemle çıkarılabilir, Asherman sendromunda oluşan yapışıklıklar giderilebilir.

4----TEDAVİ

Hiçbir tedavi yapmadan beklemek

Genç bir çiftte, yapılan temel kısırlık tetkikleri normal olduğunda bu yönteme başvurulabilir.

 

Çiftin gebeliğin oluşması açısından şansın en yüksek olduğu zamanlar hakkında bilgisi olması ve bir adet döngüsündeki düzenli cinsel ilişkilerin çoğunu bugünler arasına yoğunlaştırması önerilir.

Ancak cinsel ilişkinin bu şekilde "zamanlanması" kadında ve erkekte psikolojik sorunlara yol açabilir ve cinselliğin yaşanmasını olumsuz etkileyebilir. Doğallığı korumak açısından bunun yerine düzenli olarak, haftada en az iki kez cinsel ilişkide bulunmak da uygun bir yoldur.

Var olan sorunun giderilmesi ve beklenmesi

Spermiyogramda anormallik saptandığında bunun olası bir nedeni erkekte varolan varikoseldir. Üroloji konsultasyonunda erkeğin varikosel operasyonu olması uygun görüldüğünde bu operasyon gerçekleştirildikten sonra ek başka etken yoksa tekrar doğal yollardan gebelik sağlanması için beklenebilir.

Sorun tüplerde tıkanıklıksa bu durum laparoskopiyle giderilmeye çalışılır veya çoğu durumda olduğu gibi direkt IVF (tüp bebek) tedavisine geçilir. Tüplerde tıkanıklığın en sık görülen nedeni pelvik enfeksiyona bağlı olarak cidarın tıkanmasıdır. Bu durumun ameliyatla giderilmesi oldukça zordur.

Tüplerden yanlızca biri tıkalıysa tedavi edilmeden bir süre beklenebilir.

Laparoskopide endometriyozis saptandığında durum biraz karmaşık olabilir. Endometriyozis rahim içtabakasının rahimdışında ve sıklıkla karıniçinde odaklar şeklinde yerleşmesidir. Adet döneminde olan kanama bu endometriyozis odaklarında da olur ve böylece yapışıklıklar ortaya çıkar. Bu yapışıklıklar yumurtlama esnasında serbestleşen yumurtanın tüplere alınmasını engelleyecek şekilde olabilir ya da Fallop tüplerine dışarıdan baskı yaparak "tıkanmalarına" neden olabilir. Endometriyozisin kadında gebe kalmayı engellediği düşünülen başka bir etkisi de bölgede iltihabi reaksiyona yolaçması ve bu reaksiyonun oosit-sperm etkileşimini engellemesidir.

Ovulasyon (yumurtlama) bozukluklarında ovulasyon induksiyonu ("yumurtlamayı sağlayıcı ilaç verilmesi")

Öncelikle yumurtlamayı engelleyen etkenler varsa giderilir. Bunlar PKO (polikistik over), tiroid hastalıkları veya hiperprolaktinemi olabilir. Kontrolsüz diabet, kollajen doku hastalıkları (lupus gibi), böbrek hastalıkları da ovulasyonu bozabilir. Hiperprolaktinemi tedavisinde bromokriptin kullanılır.

Yumurtlama bozukluğunun en sık görülen nedeni Polikistik over sendromu (PKO) dur. Serum androjenleri yüksek, buna bağlı olarak hastada aşırı tüylenme şikayetleri mevcut, serum LH/FSH oranı bozuk, adetler düzensiz, yumurtalıklar büyümüş ve ultrasonda çok sayıda orta büyüklükte çatlamamış folikül mevcuttur. Klomifen sitrat adı verilen yumurtlama ilacıyla kadınların %80'inde yumurtlama sağlanabilir. Hiperstimulasyon (yumurtalıklarda aşırı uyarılarak fazla sayıda folikül gelişmesi) ve tedavide başarısızlık bu grup hastalarda sıktır.

Problem kadındaki yumurtlamama ise (PKO'da olduğu gibi) ovulasyon induksiyonu denenebilir. Burada amaç yumurtlamanın tekrar sağlanması ve doğal cinsel ilişki yoluyla gebelik oluşturulma şansının yükseltilmesidir.

Ovulasyon induksiyonu için en sık klomifen sitrat içerikli ağızdan alınan tabletler kullanılır. Mümkün olan en düşük dozda başlanan tedavinin (genellikle 3-5. günler arası 5 gün süreyle tek tablet şeklinde) etkinliği folikülometri (ultrasonla "yumurta takibi") ya da MLP (midluteal faz progesteron-adet döngüsünün yaklaşık 21. gününde kanda yumurtlamanın kesin kanıtı olan progesteron hormonunun ölçülmesi yöntemi) ile ölçülür. Düşük dozlarla yumurtlama oluşmadığında doz yükseltilebilir.

İnduksiyonda en düşük dozun kullanılmasının amacı bir yandan olgunlaşan folikül sayısını en aza indirmek diğer yandan da çok fazla sayıda folikül oluşmasından kaynaklanan hiperstimulasyon riskini azaltmaktır.Hiperstimulasyon ("aşırı uyarılma") yumurtalıkların ilaca aşırı duyarlı olması, çok sayıda folikül oluşturması ve çok büyük kistlerin oluşması durumudur. Basit bir kasık ağrısından, ileri derecede ağrıya ve hatta vücuttan aşırı miktarlarda sıvı kaybına kadar varabilen durumlar oluşabilir.

İntrauterin inseminasyon (IUI) ("suni dölleme", "aşılama")

IUI en sık açıklanamayan infertilite olgularında ya da sperm sayısının düşük olduğu durumlarda (bu uygulamanın etkinliği çelişkilidir) bir ön deneme olarak uygulanmaktadır. Bu yöntemde spermler direkt olarak rahim içine verilir.

Erkek Faktörü tedavisi

Çoğu erkekte neden belli değildir. Varikosel tedavisi, klomifen, HCG, testosteron tedavisi denenebilir. IUI (aşılama) denenebilirsede olguların önemli bir kısmında gebelik mikroenjeksiyon yoluyla oluşturulur.

Endometriyozis tedavisi

 

Endometriyoziste tek başında GnRH analogları veya laparoskopiyle yapışıklıkların giderilmesi, yumurtalıkların etrafının serbestleştirilmesi, fimbriya uçlarının açılması denenir. Laparoskopi esnasında gözle görülen tüm odaklar temizlenir. Resimde pelvisin çeşitli bölgelerinde endometriyozis odakları gözlenmektedir.

Açıklanamayan infertilite tedavisi

İnfertil çiftlerin yaklaşık %5-10'unda açıklanamayan infertilite, bir neden bulunup tedavi edilenlerin %10-20'sinde ise gebe kalamama durumu söz konusudur (bir yıl içinde). Açıklanamayan infertilite durumlarında başta IUI (aşılama) denenebilir. 3-5 denemede başarı sağlanamadığında tüp bebek denemesine geçmek uygun olabilir.

"Açıklanamayan infertilitesi" olan çiftlerin %50'sinde ilk 5 yılda hiç tedavisiz gebelik oluştuğu dikkate alınmalı ve mümkün olan durumlarda, özellikle genç çiftlerde çiftin doğal yoldan gebe kalması beklenmelidir.

İleri yöntemler (ART)

Yukarıdaki yöntemler başarısız kaldığında, erkekte kendiliğinden gebelik oluşmasını engelleyecek bir durum bulunduğunda (sperm sayısının ileri derecede az olması ya da hiç sperm olmaması), kadında kendiliğinden gebelik oluşmasını engelleyecek bir durum bulunduğunda (her iki tüpün tıkalı olması gibi) bu ileri yöntemlere başvurulur.

Bu makale 15 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Hakan Kaya

Etiketler
Cinsel ilişki sıklığı
Op. Dr. Hakan Kaya
Op. Dr. Hakan Kaya
Kayseri - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube