İlişkilerinizde siz de birer medyum musunuz?

İlişkilerinizde siz de birer medyum musunuz?

Size “Medyumlara inanır mısınız?” diye sorsam sanırım bir çoğunuz “Tabii ki hayır” diyecektir, “Olur mu hiç öyle şey!”  diyecektir. Ancak, gündelik yaşamımızdaki ilişkilerimizde defalarca medyumluk yapmaya çalışıyoruz. Nasıl mı? Tabii ki, başkalarının zihinlerini okumaya çalışarak; duygularına, düşüncelerine, bize karşı olan tavırlarına karşılık kendi senaryolarımızı yazarak..Bu senaryolara inanarak, duygularımızı varsayımlar üzerine yaşayarak da yaşantımızı daha karanlık bir hale getirmekte üstümüze yok! 

Özellikle kadınlar cephesinde, karşı cinsle tanıştıktan sonra arkası kesilmeyen zihin okuma egzersizlerine başlandığını gözlemleyebilirsiniz. Bu durum önce analiz sorularıyla başlar: “Beni beğendi mi acaba?” “Bu sözleriyle ne demek istedi?”, “Tekrar arayacak mı?” Bu noktada, kadının önceki yaşam deneyimlerinin, kişilik özelliklerinin ve gözlemlerinin harmanlanması sonucunda akıl yürütmeler, hipotezler, teoriler dökülmeye başlar. Kadınlar açısından ne kadar enerji tüketici, pozitiflikten negatifliğe bir dönüş ve öz-güven zedeleyici bir eğilimdir bu! Oysa, her şey yeni başlamıştır..Yeni bir ilişki inşa edilirken, her şeyi doğal akışında yaşamak, başkasının dünyasını yavaş yavaş keşfetmenin keyfini çıkarmak varken, bu aceleye pek de gerek yoktur aslında. 

Zihin okuma konusunda kadın-erkek ayrımı yoktur, keza ilişkinin niteliği de önemli değildir. Örneğin, rekabetin had safhada olduğu günümüzün çalışma hayatında, iş yerlerindeki ast-üst ilişkileri daha da fazla önem kazanmakta olduğundan, şefinizin, müdürünüzün tavırları, yüzündeki ifade, sizinle nasıl konuştuğu üzerine de aynı “zihin okuma” kısır döngüsü baş gösterir. Sizinle hiç ilgisi olmasa da müdürünüzün asık yüzü sizi sıkıntıdan sıkıntıya sokar, kesin size sinirlidir, acaba nedendir, işten mi çıkarılacaksınızdır?! O gününüz maalesef, negatif enerjiyi içinizde büyütmekle geçer, hatta işten çıkarıldığınızda ne yapacağınız konusunda düşünmeye başlamış bile bulabilirsiniz kendinizi.                                                                         

Zihin okuma ilişkilerimize genellikle yarardan çok zarar getirir, çünkü bir başkasının (bu kişi, çok iyi tanıdığınızı sandığınız en yakınınız olsa bile) duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını onlardan bilgi almadan net bir biçimde yorumlayabilmek mümkün değildir. Başkalarının zihinlerini okuyarak kendinizcedeğerlendirmeler yapmak sizi yanlış yollara sürükleyebilir, sonrasında ise ilişki problemlerine yol açabilir. Bu, aynı zamanda sizin için de oldukça yıpratıcıdır. Sürekli başkalarının içsel dünyaları üzerine yorumlar, analizler yapmanın getirdiği gerilim bedeninize yansıyabilir: Baş, boyun, sırt, omuz ağrıları; uyku sorunları yaşamınızı keyifsiz hale getirebilir.  

“Artık yoruldum bu durumdan!” diyorsanız, zihninizi size yarar getirecek başka konulara yormaya karar verdiyseniz, aşağıdaki önerileri uygulayabilirsiniz. 

Gözlemlediğiniz her şeyi kişisel algılamayın 

Eğer siz de sürekli zihin okuyorsanız, başkalarının davranışlarının sizin hakkınızdaki düşüncelerinin ve duygularının birer yansımaları olduğunu varsayıyorsunuz demektir. Gerçekte ise, söz konusu kişi eşiniz gibi uzun süredir tanıdığınız birisi olsa bile, yaptığı ya da yapmadığı şeylerin çoğu sizle ilgili olmamakla beraber, kendi yaşamı ve koşulları ile ilgili olabilir. Özellikle evlilik gibi uzun soluklu birlikteliklerde, çiftlerin duygularının her zaman aynı düzeyde olmasını beklemek çok sağlıklı değildir.  

Açık iletişim kurun

Zihin okumak ve yorumlamak yerine iletişim kurabilirsiniz. Karşınızdaki kişiye sorular sorarak, kendi duygularınızı ve isteklerinizi ifade edip paylaşabilirsiniz. Söylemek istediklerinizi, sakin ve saygılı bir biçimde söyleyerek, hem kendi varoluşunuzu ortaya koymuş, hem de her şeyi netleştirmek için önemli bir adım atmış olursunuz. Sessiz bir biçimde iç dünyanızdan kopup gelen düşüncelerin yerine sağlıklı ve açık bir iletişim tarzını benimseyerek, kendinizi zihinsel yorgunluktan ve gerilimden de kurtarabilir, çevrenizdekilerle daha kaliteli ilişkiler kurabilirsiniz.

İyi dileklerimle,

Uzman Klinik Psikolog İlknur Yılmaz

Bu makale 6 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. İlknur Yılmaz Aytaç

Uzm. Psk. İlknur YILMAZ AYTAÇ, 1975 yılında İstanbul'da doğmuştur. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji ve Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümlerinde çift anadal yaparak lisans eğitimini tamamlamış ve Psikolog unvanı almıştır. 

Klinik psikoloji yüksek lisans eğitimini yine Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Uzmanlık tezi olarak “Türk infertil kadın hastalarda depresyon ve kaygının belirleyicileri: Sosyal destek, cinsiyet rolü eğilimi, infertilite nedeni ve öz-saygı”  başlıklı çalışmayı yapmıştır.

Uzm. Psk. İlknur YILMAZ AYTAÇ, İstanbul Bakıröy'de bulunan Dönüşüm Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nde hastalarını kabul etmektedir.

Etiketler
İlişki problemi
Uzm. Psk. İlknur Yılmaz Aytaç
Uzm. Psk. İlknur Yılmaz Aytaç
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube