İdeal ağırlığa ulaşmada kış bir bahane değil…

İdeal ağırlığa ulaşmada kış bir bahane değil…

Sonbahardan kışa geçtiğimiz bir yıl daha… Kimimiz için hüzünlü, kimimiz için romantik… Ama, her iki halükarda da sağlıklı ve formda bir kış geçirebiliriz. Kış mevsiminde değişen hava koşullarından dolayı metabolizmamız yavaşlar. Bu değişimin amacı, vücut sıcaklığını daha etkin koruyabilmektir. Bu süreçte yapılabilecek en iyi hamle hem metabolizmamızı hızlandıracak hem de, soğuk havaların gelmesiyle kapıya dayanan kış hastalıklarından korunabilmek için, bağışıklık sistemimizi güçlendirebilecek besinlerden faydalanmaktır.

Peki, ne yapalım? Güne bir bardak ılık su ile başlayalım. Bu suya bir çay kaşığı zeytinyağı ve birkaç damla da taze sıkılmış limon suyu ekleyelim.  Bu sayede hem mide-barsak sistemimizi temizleyerek hem de barsak faaliyetlerini uyararak metabolizmamızı aktive ederek güne başlamış oluruz. Kahvaltıda bir, iki fincan bitki çayı (tercihen yeşil çay –bileşimindeki kateşin ile kuvvetli bir antioksidanttır) ya da açık çay (bileşimindeki polifenoller nedeniyle antioksidant özelliği vardır, koyu içildiğinde ise bileşimindeki tanen nedeniyle demir emilimimizi baskılar) yanında yarım yağlı beyaz peynir (iyi bir kalsiyum kaynağı), sarısı pişmiş yumurta (anne sütünden sonra en kıymetli ve vücutta kullanılabilirliği en yüksek protein kaynağı), tam tahıllı ekmek (posa içeriği ile barsak faaliyetlerimizi destekler, metabolizmamızı hızlandırır) ve birkaç adet ceviz (demir, kalsiyum, çinko ve maknezyum kaynağıdır), ve de tabii ki koyu yeşil yapraklı sebzeler tüketelim. Koyu yeşil yapraklı sebzelerin üzerine de bir miktar taze sıkılmış limon suyu sıkalım ki, öğündeki demir emilimimizi arttıralım. Ara öğünlerde sade probiyotik yogurt (barsak sağlığını olumlu yönde etkileyebilecek iyi huylu bakteriler içerir), sade yulaf ezmesi (bileşimindeki beta-glukan ile yağ metabolizmamızı destekler), yaban mersini (güçlü bir antioksidant besindir) veya küçük bir yarım yağlı beyaz peynir ile yapılmış sandviç ile bir su bardağı az tuzlu ayran veya bir su bardağı yarım yağlı süt ile bir dilim ananas tüketelim. Ana öğünlerden birinde parça ete (tercihen omega 3 yağ asitleri içeriğinden dolayı somon balığı), diğerinde ise zeytinyağlı sebze yemeklerine yer verelim. Her iki öğün de de çorbaya  yer verelim ki doygunluğumuzu destekleyelim. Çorbalarımızı kuinoa, kara buğday, bulgur, chia tohumu ile zenginleştirelim. Ve de mutlaka bir ince dilim çavdar ekmeği (posa içeriği daha yüksek olmakla birlikte kolesterol metabolizmamızı diğer ekmek türlerine gore daha iyi destekler) tüketelim. Ana öğünlerden eksik etmememiz gereken bir diğer yardımcı yemek ise salatadır. Salatalarımıza yağ eklemeyelim, yerine avokado ekleyelim (bileşimindeki kısa zincirli yağ asitleri ile depo yağların yakımını hızlandırır). Tüm bu tüyolarla sağlıklı bir kış geçirmenizi dilerim…

Benzer önerilerle geçen kış ortasında yola çıktığımız Aynur Işık Hanım’ın öyküsünden bahsetmek istiyorum. Kendisi ile 7 ayda 29 kg kaybettik (89 kg’dan 60 kg’a) ve bu kayıp büyük oranda yağ dokusu kaybı ile gerçekleşti. Aynur Hanım’ın kaleminden dinleyelim;

“Hayatımın son 15 yılında yüksek kiloluydum. Hareketlerim çok kısıtlanıyordu. Özellikle akşamları çok yorgun oluyordum. Kıyafet bulurken zorlanıyordum. Zevkime uygun aldığım tek şey ayakkabı oluyordu. Bu sürecin bitmesi gerektiğine karar verdim. Ama bunu tek başıma yapamayacağımı önceki başarısız zayıflama çabalarımdan dolayı çok iyi biliyordum. Profesyonel bir yardım almam gerekiyordu. Dr.Tuba Hanım'ın uyguladığı diyet programıyla hiç zorlanmadan, aç kalmadan bu isteğimi gerçekleştirdim. Şimdi çok daha sağlıklı ve mutlu hissediyorum. Özellikle şunu söylemek istiyorum. Şişmanlık bir kader değil uygun bir diyetle herkes zayıflayabilir. Daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam için fazla kilolarımızdan kurtulmalıyız. Dr.Tuba Hanım'a  uzman bilgisi, güleryüzlü ve pozitif kişiliğiyle bu süreçte bana rehber olduğu için çok teşekkür ederim”.

Herkesin bu keyifli deneyimi gerçek bir diyetisyen eşliğinde yaşaması dileklerimle iyi günler dilerim…

Bu makale 14 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dr.Öğr.Üyesi Tuba Günebak

4 Mayıs 1979’da Ankara doğdum. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nde lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimlerimi tamamladım. “Metilentetrahidrofolat Redüktaz Gen Polimorfizmi olan Gebe Kadınlarda Antenatal Depresyon ve Bazı Aminoasitlerle İlişkisi” konulu  doktora tez çalışmamı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nda yürüttüm. Araştırma görevlisi olarak görev yaptığım üniversitemden doktora tez çalışmamı tamamladıktan sonra ayrıldım ve Dr.Tuba Günebak Beslenme Danışmanlığı ve Eğitim Merkezi’ni kurdum. Bugün, Ankara, Beytepe’de bulunan kliniğimde yürüttüğüm bireysel ve kurumsal beslenme danışmanlığı hizmetlerimin yanında akademik kariyerime İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi’nde “doktor öğretim üyesi” ünvanı ile devam ediyorum. Bireysel besle ...

Etiketler
Obezite tedavisi
Dr.Öğr.Üyesi Tuba Günebak
Dr.Öğr.Üyesi Tuba Günebak
Ankara - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube